Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Millî Eğitim Bakanlığı b)Yükseköğretim Kurulu c)Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı ç)Yükseköğretim Kalite Kurulu d)Üniversiteler |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 14 .11.2024 |
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri ve bürokratlar; öncelikle merhabalar.
Bütün eğitim emekçilerini, KHK'li meslektaşlarımı, ataması yapılmayan binlerce öğretmeni, sermayenin insafına terk edilen özel sektör öğretmenlerini, kölelik koşullarında çalıştırılan ücretli öğretmenleri, öğrencileri, velileri, velhasıl eğitim sürecinin tüm bileşenlerini saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum ve son olarak altı yıldır ataması yapılmayan ve yaşamına son veren matematik öğretmeni Hakan Durgut şahsında ölüme itilen tüm eğitim emekçilerini saygıyla anıyorum.
Mili Eğitim Bakanlığı 2025 yılı bütçe görüşmesi için burada toplanmış bulunmaktayız. Gönül isterdi ki Türkiye'de eğitimin her gün daha da kötüye gidişinden, okulların noksanlıklarından, deney sahası hâline getirilişinden, iktidarın ideolojik ve politik tasavvurunu öğrencilere dayatan tekdüze, tekçi...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Buyurun.
MEHMET ZEKİ İRMEZ (Şırnak) - ...çoğulculuğa karşı duruşundan bahsetmeden sadece bütçe üzerine konuşabilseydik ama olmuyor, maalesef konuşamıyoruz çünkü bu anlayış bütçeye de harcamalara da kalem kalem maalesef sızmıştır. Bunu es geçmememiz, aklımızdan ve akıllardan çıkarmamamız gerekir.
Bakın, dün, medyaya yansıyan bihaber var "Velilere Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli anlatılacak, ders verilecek." diye. Peki, nedir bu Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli? AKP'nin makul ve makbul yurttaş yaratma gayesinin en somut adımlarından birisidir. Yeni olduğu belirtilen ancak AKP'nin yirmi iki yıllık iktidarıyla tam bir süreklilik arz eden bu model ve müfredatla, eğitim aracılığıyla devletin ve AKP-MHP iktidarı ideolojisinin çocuklara zerk edilmesidir. 2022 yılından itibaren defalarca kez müfredat değişikliği yapan iktidar, 12 Eylül zihniyetini okullarda tahkim etmek, dindar ve kindar nesil yetiştirmek için "seçmeli" adı altında zorunlu din derslerini müfredata dâhil etmektedir. Ayrıca, tek gayesi sermayeye ucuz iş gücü yaratma olan MESEM'lerde ölen işçileştirilen çocuklar da yaratılmaktadır; cinsiyetçi, militarist, tekçi, sermaye dostu eğitim anlayışının bir yansıması olduğu aşikâr olan bu modelde ana dilinde eğitim göremeyen milyonlarca çocuğa ilişkin adım atılmamıştır. "Eğitimde müfredat değişikliğini, ben yaptım, oldu." yaklaşımını ve zor aracılığıyla hüküm sürmeyi düstur edinen AKP, yine eğitimcilere, uzmanlara ve ilgili kurumlara danışmaksızın ideolojik ajandalarla hareket eden dar çerçeveli modeli hayata geçirmiş ve velilere aktarmak istemiştir. Eğitim politikalarının özgürlükçü bir perspektifle pedagojik ilkelere uygun bir şekilde belirlenmesi ve hazırlanması gerekmektedir. Bizim ana dilinde özgürlükçü, laik, bilimsel bir eğitimin tüm kademelerde sağlanmasına dönük mücadelemiz de AKP'nin yapboz tahtası misali çocukları şekillendirmek istediği eğitim sistemine dönük direnişimiz de her daim sürecektir.
Sayın hazırun, AKP iktidarı darbeyi fırsat bilip hatta Allah'ın bir lütfu sayıp eğitim yaşamında muhalifleri, devrimcileri, demokratları tasfiye etmek için kullandı. KHK'yle bizleri, on binlerce kamu emekçisini ihraç etti, emeğini hiçe saydı, sivil ölüme terk etti; KHK'lilerin yaşamaması, nefes almaması için elinden geleni yaptı. 42 bine yakın öğretmen, akademisyen ve hoca ihraç edildi; öğrencilerinden, okullarından edildi. En az 52 kamu emekçisi ihraç edildikten sonra intihar etti, en az 17 eğitim emekçisi de yaşamını yitirdikten sonra görevine Komisyon kararıyla iade edildi. Bu utanç tablosu, bu yaşananlar maalesef bu iktidarın eseri. Sekiz yıldan fazla oluyor, mücadelemiz son bulmadı ve kesintisiz devam ediyor; bizler haklıyız ve mutlaka kazanacağız.
İktidar her ne kadar "Şu kadar para harcadık." "Şu kadar yatırım yaptık." "Her şey yolunda." dese de ben bazı somut örneklerle Şırnak'taki eğitim sorununu dile getirmek istiyorum. Açıklamakta da fayda var, sadece Şırnak'ta değil, Hakkâri'de, Mardin'de, Diyarbakır'da, Muş'ta, Siirt'te, Ağrı'da yani her yerde aynı sorunlar yaşanıyor. Bakınız, Şırnak merkezde bulunan Rekabet İlkokul neredeyse iki yıldır atıl durumda ve yeni okul yapımına başlanmadı. Aylar önce bizzat gidip yerinde inceledim ama hâlâ atılmış bir adım maalesef yok. Bulunduğu çevrede tek ilkokuldu, öğrencileri başka uzak bir okula nakledildi ve ikili eğitime geçildi. Balveren beldesinde bulunan Balveren İlkokulu için de yıkım kararı var ama ne bir yıkım söz konusu ne de yeni yapılan bir okul. Burada da öğrenciler uzak bir okula gitmek zorunda kalıyor ve gittikleri okulda ikili eğitime tabi tutuluyorlar. Aynı durum, Kumçatı beldesinde bulunan Kumçatı İlkokulu için de geçerli. Sayın Bakana soruyoruz, Şırnak'ın Cizre ilçesinde yıkım kararı alınıp yıkılan Fatih Ortaokulunun akıbeti ne olacaktır? Ortaokul öğrencileri başka bir okulda ikili eğitim yapmak zorunda bırakılmıştır. Uludere'nin Yemişli, Dağdibi, Taşdelen, Andaç, Gülyazı ve Ortasu ve birçok köyünde var olan okulların çok eski olması ve okul eksikliğinden dolayı ikili eğitim söz konusu; o köylere okul yapılması zorunlu olmasına rağmen, peki neden bir adım atılmıyor? Buna yönelik herhangi bir planlama yapılmakta mıdır, Sayın Bakana soruyoruz.
Sayın Bakan, siz 25 Mayıs 2017'de Müsteşarken 2019'da Türkiye'nin tamamında ikili eğitime son verileceğini ve tam gün eğitime geçileceğini dile getirmiştiniz. O zaman Müsteşardınız şimdi Bakan, o tarih 2019'du, şimdi 2024; bu ne perhiz bu ne lahana turşusu! "Bitecek." dediğiniz ikili eğitime her yerde olduğu gibi Şırnak'ta tekrardan dönüş yaşanıyor. Yıkılması gereken okul yıkılmıyor, yeni okul yapılmıyor, tüm zorluğu maalesef öğrenciler çekiyor. Elbette ki çok merak ediyorum, buna cevabınız ne olacak?
Yine, Şırnak'ta ve ilçelerinde en az 3.200 öğretmene ihtiyaç var ve ataması maalesef yapılmıyor ama siz ise kölelik şartlarında çalışan ücretli öğretmenlerle geçici sözde çözümler üretiyorsunuz. Şırnak'la devam ediyorum Sayın Bakan ama anlatılan maalesef tüm Türkiye'nin hikâyesidir. Beytüşşebap ilçemizde 24 derslikli bir okul şu an Beytüşşebap Devlet Hastanesine dönüşmüş durumda. Oradaki öğrencilerin durumu ne olacak?
Önemli konulardan biri de -ki bu konuda sizlere soru önergesi de vermiştik- Beytüşşebap ve Uludere ilçelerinde görev yapan öğretmenlerin geçen yılki eğitim döneminde Eğitimciler Birliği Sendikasına üye olması şartıyla Şırnak merkez başta olmak üzere istedikleri ilçelere görevlendirme usulüyle geçebildikleri hem basına yansıdı hem tarafımıza da iletilmişti. Bu görevlendirmeler sonucunda Beytüşşebap'ta ve Uludere'de var olan öğretmen açığına ek olarak öğretmen sayısı daha da düştü maalesef ve öğrencilerin nitelikli eğitime erişmelerinin bir kez daha önüne geçildi. Aynı durum bu dönemde de geçerli olacak mı? Sizin bu geçici görevlendirmelerden ve dönen dolaplardan haberiniz var mı; yoksa biz buradan size söylüyoruz, umarım gereğini yaparsınız.
Değerli hazırun, konuşmamın sonuna gelirken tekrar belirtmem gerekir ki halkların, inançların, emekçi çocuklarının, ana dilinde eğitim alamayanların ve tüm ezilenlerin ihtiyacı çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir eğitim paradigması ve politikalarıdır. Bu politikaların yaşanılır kılınması için mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.
Teşekkürler Sayın Başkan.