KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, önce, şu konuya katılmıyorum: Ben işimi ciddiyetle yapmaya çalışıyorum ve sayın milletvekillerinin tamamının, hepsinin görüşlerini buraya yansıtabilmesi için ortamı tesis etmeye çalışıyorum ve söz atılınca da arkadaşlara müdahale ediyorum. Hepinize söylüyorum ve arada bir şey söyledim, dedim ki: "Değerli arkadaşlar, paylaşamayacağımız bir şey yok, maarif politikalarını belirliyoruz." ve konuşmacıya da dedim ki: "Hocam, sizin de yirmi dakika süreniz var, lütfen yirmi dakikada konuşmanızı toparlayın, yetmezse bir dakika daha vereceğim." "Hayır, iki dakika verin." dedi ve "Peki, iki dakika verelim, konuşmanızı tamamlayın, toparlayın." dedim yani mesele bir dakika meselesi değil. Bakın, size beş dakika süre verdim ve ben bu müsamahayı Sayın Türeli, biliyorsunuz grup sözcüleri benden söz istediği zaman sadece grup sözcülerine gösteriyorum ve siz grup sözcüsü olarak konuştuğunuz zaman... Niye? Çünkü bu işin bütün çilesini siz çekiyorsunuz; biz, sizinle yapıyoruz bütçeyi. Siz de mesela "Uzatın." diyorsunuz, uzatıyorum; doğru mu? Burada şahitsiniz hepiniz.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Uzatın diye söyledim şimdi.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Hayır, bir dakika...

Siz sözcüler olarak konuştuğunuz zaman bunu yapıyorum hepinize. Çünkü niye? Bütün süreci, sistemi sizinle yönetiyoruz. Ama beni burada ciddiyetsizlikle suçlamanız, bunu kabul etmiyorum ve demokrat bir anlayışla bu Komisyonu yönettiğimi siz de iyi biliyorsunuz, bütün arkadaşların fikirleri yansısın diye elimden geleni yapıyorum ve bir sistematiğimiz var. Bu sisteme uyduğumuz zaman, çalıştığımız zaman, inanın, en verimli tartışmaları yapıyoruz ve bunu hepiniz biliyorsunuz ve çok fazla arkadaşımız görüşlerini burada yansıtıyor ve grubu olmayan siyasi partiler oluyor, bazen bağımsız milletvekilleri gelebiliyor, onlar da bu imkâna kavuşuyorlar. Ama biz şimdi oturup süreyi... Bu uygulamayı ben burada yapmazsam diğer milletvekillerine de yapamam o zaman, bir yerde yapmamız lazım bunu. Bunu sizden istirham ediyorum ve ben bu müsamahayı sadece sizlere sağlıyorum, grup sözcülerine çünkü az önce de söyledim, bütün süreci sizinle yönettiğim için; siz "Uzatın." diyorsunuz, uzatıyorum. İstirham ediyorum, rica ediyorum, siz bazen beş dakika uzatıyorsunuz, bunu kestiğimi görmüyorsunuz. Ama değerli arkadaşlar, bir işin bir usulü vardır, lütfen, rica ediyorum...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Şimdi, Sayın Başkan, son bir şey daha söyleyeyim. Şimdi, tabii ki bizim süreyi uzatıyorsunuz ama sözcü olarak bizim söylediğimizi de dikkate almanızı bekliyoruz.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Alıyorum.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Ama ben burada söyledim, "Tamamlasın." diyorum, ısrarla "Hayır." diyorsunuz. O zaman ne anlamı var bunun?

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, ben sayın milletvekillerimizin...

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yani burada sadece bana verdiğiniz bir şey değil, sözcü olarak eğer konuşuyorsak sözcümüzün sözünü tamamlaması... Bakın, yani gereksiz bir tartışma yaptık, bu tartışmaya gerek yok.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Türeli, teşekkür ediyorum.

RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Yani bunu tamamlamasına izin verin Sayın Başkan.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Türeli; ben bir ilke ortaya koydum ve bunu uyguluyorum.

Değerli arkadaşlar, beş dakika konuşmak için on saat bekleyen milletvekillerimiz var. Geliyorlar, bakın, Sayın Gürer, Sayın Gergerlioğlu'nu görüyorum şu an, diğer milletvekillerimiz var ve bu milletvekilleri beş dakika konuşmak için on saat bekliyorlar ve bir saniye uzatmıyoruz onların konuşmasını da ve onlara "Böyle bir usulümüz var." diyoruz. Bunu lütfen, anlayışla karşılayın Sayın Türeli.

Teşekkür ediyorum.