| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Milletvekili Nurettin Alan, Karaman Milletvekili Selman Oğuzhan Eser ve 39 Milletvekilinin Noterlik Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2616) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .10.2024 |
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Şimdi, aslında bu düzenlemeyle yüz yüzelik ilkesi, ceza muhakemesindeki yüz yüzelik ilkesi ihlal ediliyor. En başta bu yüz yüzelik ilkesi uyarınca davanın taraflarının özellikle sanığın yargılama aşamasında, yargılama faaliyeti gerçekleştirildiği zamanda hazır bulunmalarını, savunma ve iddialardan haberdar olmalarını ve hâkim önünde birlikte dinlenmelerini gerektirmektedir. Dolayısıyla, burada bu yüz yüzelik ilkesi bertaraf edilmeye çalışılıyor bu düzenlemeyle. Sadece sanığa değil, avukata bu işin yükletilmesi, müdafiye bu işin yükletilmesi beraberinde birçok hak ihlalini getirmektedir. Örneğin “delillerin tartışılması” ifadesinden ne anlaşılmaktadır? Burada sanığın olmadığı bir aşamada deliller tartışılacaksa… Örnek veriyorum, CMK uyarınca zorunlu müdafi olmayan ve özel müdafisi olmayan bir kişi hakkında ne yapılacak? Ne yapılacak? Hem sanık hazır değil hem müdafi yok. CMK’den bu sefer avukat mı talep edeceğiz? Yasal şartları da var onun, o şartları taşımıyorsa demek ki biz kişiyi görmeden direkt yargılama yapacağız, hükmü vereceğiz. Temyiz de edilmeyecek, istinaf edilmeme durumu da olur, orada kesinleşmiş olur. Yarın öbür gün hakkında bir güvenlik tedbiri veya ceza uygulanırsa cezaevine girmiş olur. Şimdi, beraberinde getirdiği birçok sorun var. Bilmiyorum, Anayasa Mahkemesi kararını okuyan var mı içinizde? Açıkçası çok kapsamlı ve detaylı bir karar; hukuk açısından her öğrencinin, her avukatın, her hukukçunun okuması gereken bir karar olduğunu söyleyebiliriz. CMK 225, yine, burada “Hüküm, ancak iddianamede düzenlenen fiil ve failler hakkında verilir...” Diyelim ki kişi gelmedi, ek savunma hakkı gerektiren bir cezayla hâkim bey düşündü, ek savunma hakkı verecek -avukat yok veya var, bu husus önemli değil- iddianamede düzenlenmeyen bir fiil nedeniyle kişiye ulaşamadık, ceza verdik veya bir güvenlik tedbiri uyguladık. Burada bir hak ihlali olmaz mı? Elbette ki olur. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmaya bağlı değildir; resen araştırma yetkisi var. “Bu madde gereğince hangi fiil ve fail hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiil hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.” CMK 225 bunu söylüyor. Yine, bu maddeyle, bu düzenlenen maddeyle, davasız yargılama olmaz ve yargılamanın sınırlılığı ilkelerini baypas ediyoruz bu uygulamayla. Ayrıca, savunma hakkı da kısıtlanıyor. Anayasa’nın 36’ncı maddesinde şöyle diyor: “Hakların korunması ile ilgili hükümler Hak arama hürriyeti Madde 36- Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.” Bunu da ihlal ediyoruz. Neden ihlal ediyoruz? Bu düzenleme anayasal güvencede olan savunma hakkını ihlal ediyor dedik. Savunma hakkı ki yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken bir durum. Yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken bir durumu biz bu düzenlemeyle baypas ediyoruz. Savunma hakkının sınırlandırılması Anayasa’ya göre mümkün değilken bu düzenlemeyle savunma hakkı aslında kısıtlanıyor. Dolayısıyla, bir Anayasa’ya aykırılık... Ki Anayasa Mahkemesinin gerekçesinde de bu husus var. Yine, iddiaya karşı savunma tanınmadığı sürece silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun muhakeme yapılması, maddi gerçeğe ulaşması mümkün olmayacaktır. Hatta verilecek cezanın artması, daha ağır bir suçtan mahkûmiyet ihtimalinin ortaya çıktığı hâllerde ek savunma hakkı kapsamında ortaya çıkan menfaat daha fazla iken yine bu husus bertaraf ediliyor. Şimdi, ceza muhakemesinde duruşmalara hâkim olan birkaç ilke var, bir sürü ilke var daha doğrusu; doğrudanlık ilkesi, savunma hakkı ilkesi, sözlülük ve yazılılık ilkesi, duruşmaların kesintisiz olması ilkesi, duruşmaların aleni olması ilkesi, adil yargılanma ilkesi, tarafsız hâkim, yüz yüzelik ilkesi. Şimdi, bu kanuni düzenlemeyle aslında yüz yüzelik ilkesi de ihlal ediliyor. Dolayısıyla nereden tutarsanız elinizde kalan bir düzenleme. Yüz yüzelik ilkesi, tarafların ve özellikle sanığın yargılamada hazır bulunmalarını, iddia ve savunmadan haberdar olmalarını ve yargıç önünde ve birbirlerinin yanında dinlenmelerini gerektirir. Burada amaç, gerçek anlamda delillerin tartışılması ve maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. CMK 216’da “Son söz, hazır bulunan sanığa verilir.” diyor. Sanığın bulunmadığı hâllerde son sözle ilgili bir düzenleme de var. Yine, savunma hakkı ihlal ediliyor, bu ilke de ihlal ediliyor. Her sanığın derdini anlatabilmesini hiç ya da gereği gibi dinlenmeden mahkûm edilmemesini, öne sürülen iddiaları ve aleyhine olan delilleri çürütebilmesini ve bu sayede muhakemenin gidişine etki edebilmesini ifade eden bir ilkedir. Şimdi, biz ek savunma hakkı... Diyelim ki mahkeme yargılama aşamasında ek savunmayı gerektiren bir husus çıktı yine, nasıl savunma yapacak? Daha ağır bir cezayı gerektiriyor. Nasıl hâkimi veya hâkim heyetini ikna edecek ya da iddia makamını ikna edecek? Belki iddia edilen fiil zamanında, o gün, olay yerinde değildi ya da yurt dışındaydı. Bunu bilebilecek kişi avukat değil, sanığın kendisidir çünkü avukatlar -hocam da avukatlık yaptığını söylüyor- kişinin her şeyi doğru söylemediğini bilir. Onun özel hayatıyla ilgili her şeyi de bilmek zorunda değildir ama diyelim ki bir delil kişinin özel hayatıyla ilgili veya seyahat hürriyetiyle ilgili, o zaman nasıl anlaşılacak? Yine -dediğim gibi- bu durumu sakatlayan bir husus. Yine “davasız yargılama olmaz” ilkesine de aykırı. Burada sanık bir muhakeme objesi değil aslında, muhakeme kişisidir. Bazı hakları ve yükümlülükleri var. Evet yükümlülükleri var, hakları da var ama siz bu hakların en temelini aslında elinden almış oluyorsunuz. Dolayısıyla bu 17’nci maddeyle CMK 226’ya son fıkrasına eklenmek istenen düzenleme Anayasa Mahkemesinin de içtihadına göre birçok hak ihlalini beraberinde getiriyor. Dolayısıyla bunun da tekliften çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Teşekkür ediyorum. BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Teşekkür ediyorum Sayın Tanhan.
Bu konuda Adalet Bakanlığımızdan bir açıklama... Sonra belki hocamız da... Açıklama yapmak ister misiniz, yoksa...
TÜRK-ALMAN ÜNİVERSİTESİ ÖĞRETİM ÜYESİ PROF. DR. ALİ KEMAL YILDIZ -
Olur.
ADALET BAKANLIĞI MEVZUAT GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ÖKMEN - Vekilimizin gündeme getirdiği hususlar, tabii ki huzura getirdiğimiz bu maddeyle bağlantılı şeyler değil. Bence bu madde üzerinden yorum yaparak Ceza Muhakemesi Kanunu'nun diğer maddelerini yok saymamız doğru olmaz diye düşünüyorum açıkçası. Diğer maddelerde Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 150'nci maddesinde zorunlu müdafilik var. Zorunlu müdafi gelmeden...
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Tüm suçlar için değil ama belli kriterleri var.
ADALET BAKANLIĞI MEVZUAT GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ÖKMEN - Doğrudur, tüm suçlar için değil ama gelmeden yargılamaya devam edilmez. Mahkûmiyet kararı hiç verilemez. Son söz sanığındır, o başka bir maddede. Savunma alınmadan mahkûmiyet kararı verilmez, başka bir maddede. Aleni yargılama, çapraz sorgu başka bir maddede. Sadece Anayasa Mahkemesinin iptal kararı doğrultusunda bu hüküm önerildi bu teklifte, o da nedir? Eğer açılan davada... Davasız yargılama olmaz değildir bu, davasız yargılama şöyle olmaz: Getirilen iddianamede bir fiil yoktur, anlatılır bir şey ama anlatılmayan bir fiilden dolayı da ceza veriliyorsa o davasız yargılama olmazdır, mahkûmiyet olmazdır. Ama iddianamede anlatılan fiil, örneğin basit dolandırıcılıktan ya da hırsızlıktan dava açılmıştır Asliye Cezaya, denmiştir ki: "Bu nitelikli dolandırıcılıktır." Vasıf değiştiriyor. Tersi de olabilir. Nitelikli dolandırıcılıktan açılmıştır, basit dolandırıcılığa ya da hırsızlığa dönüşmüştür.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Ama burada ek savunma hakkı tanınmıyor. CMK o konuda ek savunma hakkı tanıyor.
ADALET BAKANLIĞI MEVZUAT GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ÖKMEN - Ek savunma, bakın "Sadece müdafiye yapılır." denmiş 2005 düzenlemesinde vasıf değişikliği sonrasındaki ek savunma bakımından. Anayasa Mahkemesi demiş ki: "Sadece müdafiye yapılan yeterli olmaz. Bunun sanığın kendisine de yapılması, isterse gelip kendi savunma hakkını kullanabilmesine imkân tanınması gerekir." diye bir iptal kararı vermiş. O iptal kararının da karşılığı.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Anayasa, burada kişinin açıkça feragati olmadığı sürece böyle anlaşılır demezdi bize. Bu, sizin söylediğinizi tam da işaret ediyor.
ADALET BAKANLIĞI MEVZUAT GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ÖKMEN - Sayın Vekilim, savunma hakkı güçlendiriliyor burada, açıkçası, ben öyle anlıyorum ama bilemiyorum yani hem müdafiye hem sanığa tebligat yapılmak suretiyle savunma hakkını güçlendiriyor. Açıkçası farklı bir yorum nasıl olabilir, anlayamadım.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Şimdi, ben Anayasa Mahkemesinin kararının 54'üncü paragrafını okuyayım...
NURETTİN ALAN (İstanbul) - Paragraftan mı şey yaptınız? Var zaten.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Yok, yok; demek yok ki Sayın Vekilim...
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Bir saniye Sayın Tanhan. Yani şu an duyulmuyor zaten sizin söyledikleriniz. Mikrofonunuzu açayım, söz isteyin.
Buyurun.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Şimdi, 54'üncü paragraf şöyle diyor: "Diğer yandan ceza yargılamasında hakkaniyete uygun bir yargılamanın gerçekleştirilebilmesi için savunma hakkının kişiye bizzat sağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla suç isnadı altındaki kişinin adil yargılanma hakkı kapsamındaki kendisinin bizzat savunma hakkı bulunmaktadır. Bu hak, hakkaniyete uygun bir yargılamanın da en önemli unsurunu ifade etmektedir."
ADALET BAKANLIĞI MEVZUAT GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ÖKMEN - Burada da o yapılıyor Sayın Vekilim.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Değil ama. Savunma hakkında, ek savunmada kişiyi çağırmıyorsunuz "Ulaşamadık." diyorsunuz.
ADALET BAKANLIĞI MEVZUAT GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ÖKMEN - Ek savunmada yapılan şey ana savunmada, ilk savunmada zaten yapılıyor başka maddeye göre Sayın Vekilim.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - "Ulaşamadık." diyorsunuz. Örnek vereyim: Nitelikli hâli olacaksa, iki yıl alacaksa, nitelikli hâliyle dört yıl alacaksa siz orada ona savunma hakkı vermiyorsunuz.
ADALET BAKANLIĞI MEVZUAT GENEL MÜDÜRÜ MEHMET ÖKMEN - Sorgusu yapılmadan bir kişiye ceza veremezsiniz efendim.
KAMURAN TANHAN (Mardin) - Aslında daha önem arz eden bir durumda savunma hakkını elinden almış oluyorsunuz. Ben bu maddede bu ceza ilkelerinin olduğunu söylemedim. Ceza muhakemesinin belli başlı, cezai yargılamanın belli başlı ilkeleri var ve bu ilkelerin hangisini ihlal ettiğini söyledim. Dolayısıyla savunma hakkı, adil yargılanma hakkı, davasız yargılama olmaz hakkı; tamamını ihlal ediyor yani bu ceza hukukunda, yargılamalarında mevcut ilkeler. Bunların tamamı baypas edilemez. Bence Anayasa Mahkemesi kararını bir kez daha okuyun. Bu düzenleme aslında Anayasa Mahkemesi kararını da baypas ediyor çünkü iptal edilen bir düzenleme var. Daha önce bu var, Anayasa Mahkemesi iptal ediyor, aynısını yasaya ekliyorsunuz.
Teşekkür ederim.