KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Sayın milletvekillerim, herkesi saygıyla selamlıyorum. Dün bir giriş yapmıştık genelinden bahsederken, özellikle ilk imza sahibi milletvekilimiz Sayın Nurettin Alan’ın bu suçla ilgili tek bir cümle kullandığını ifade etmiştim, bunun da bu düzenlemenin nasıl getirildiğini, niye getirildiğini açıklamaya yeterli olmadığını da söylemiştim. Eğer gerek görürlerse sonraki aşamada bu konuda bir açıklama yapmalarının da uygun olacağını ifade etmek istiyorum. Bu metne baktığımız zaman -gerekçesi üzerinden hareket edelim- belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında devletin güvenliği ile iç ve dış siyasal yararları aleyhine olacak şekilde gerçekleştirilen diğer faaliyetler bakımından Ceza Kanunu’nda herhangi bir yaptırım öngörülmediği ifade ediliyor. “Bu nedenle bu düzenlemenin yapıldığını, “devletin güvenliği veya siyasal yararları aleyhine suç işleme” adı altında yeni bir suç ihdas edilerek devletin güvenliği ile iç ve dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet ve organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda suç işleyenlerin üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı düzenlenmektedir.” denilmekte. Burada, yabancı bir devlet veya organizasyonun talimatı doğrultusunda suç işleyenlerin cezalandırılmasıyla ilgili herhangi bir problemi kimsenin öngörmediğinde ittifak hâlindeyiz zannedersem. Yani talimat varsa, yabancı bir organizasyon veya devletin talimatıyla bir suç işleniyorsa elbette cezalandırılacaktır Türkiye aleyhine, devletimizin çıkarları aleyhine işlenen suç açısından. Ama burada özellikle “yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları” mevzusu, buradaki bu tarif gerçekten açıklanmaya ve netleştirilmeye muhtaç. İmza sahibi milletvekillerimiz örneklendirmediği için ben bir örneklendirme yapayım bu anlamda. Mesela, biz zamanında Suriye’deki olaylarla ilgili olarak Emevi Camisi’nde cuma namazı kılmaktan başladık, Esad’ın -sonra Esed oldu- halkına demokratik anlamda özgürleşme, siyasi reformlar, modernizm, ifade özgürlüğü gibi kazanımlar sağlaması gerektiğini ifade ederek bu hedefi yani Emevi Camisi’nde cuma namazı kılma hedefini dile getirdik vaktiyle. Yani halkta özgür ve demokratik bir Suriye özlemi olduğunu ifade ederek bunları söyledik, daha sonra da Esad’ın oradan, iktidardan ayrılmasını ifade ettik. Aynı şekilde, Esad da Türkiye’yle ilgili olarak mütekabiliyet karşılığında Türkiye’nin daha özgür olması, daha müreffeh bir ülke olması gerektiğini ve mevcut iktidarın da görevi bırakması, iktidardan uzaklaştırılması gerektiğini çeşitli yollarla ifade etti, şu oldu, bu oldu. Veya benzer ülkelerle de bu tür karşılaştırmalar yapılabilir. Şimdi, muhalefet ne istiyor Türkiye’de? İktidarı değiştirmek istiyor. Ne diye istiyor? Özgürlükler, demokrasi, daha müreffeh ülke, insan haklarına saygılı bir ülke özlemiyle bunları dile getiriyor. Şimdi, Suriye’nin stratejik çıkarları ne oldu? Türkiye’de iktidarın değişmesi. Yerel muhalefetin Türkiye’deki talebi ne? Doğal olarak iktidarı değiştirmek yoksa muhalefet olmanın bir anlamı yok, herkes bir olur zaten. Şimdi, burada birisi kalksa, savcının birisi kalksa, dese ki: “Muhalefet ile -örnek verdiğim için söylüyorum- Suriye devletinin stratejik çıkarları uyuştu. Hadi ben sizin hakkınızda soruşturma başlattım, ondan sonra Adalet Bakanından izin istiyorum, bu maddeye göre dava açacağım.” Mümkün mü? Bence buraya göre mümkün. Şimdi, bunu önleyecek hangi mekanizma var? Muhalefetin siyaset yapmasını sağlayacak, güvence altına alacak hangi mekanizma var? Yok. Mesela, Rusya’yla ilgili bir başka örnek verelim: NATO; Türkiye’deki sol siyaset akımları genellikle NATO’nun varlığına karşıdır, Türkiye’nin NATO’da olmasıyla ilgili hep karşı olduğunu ifade ederler. Bazen de İsrail söz konusu olduğu zaman Kürecik’teki Radar Üssü’nün kaldırılmasını, İncirlik Üssü’nün kapatılmasını da dinî hassasiyeti olan gruplar ve siyasi yaklaşımlar ister. Şimdi, Rusya da ne ister? NATO’nun Türkiye’den çıkmasını, etkinliğinin azalmasını ister, falan filan. Bu da Rusya’nın stratejik hedefleridir. Türkiye’deki sol grupların, zaman zaman dinî hassasiyeti olan grupların NATO karşıtlığı üzerinden Rusya’yla çıkarları uyuştu mu, stratejik çıkarları uyuştu mu? Uyuştu. Bir savcı bununla ilgili soruşturma yapar mı? Yapar. Şimdi, bunu güvence altına alacak yani Türkiye’deki muhalif kesimlerin çeşitli konulardaki itirazlarını yapabilmesini güvence altına alacak bir mekanizma var mı? Yok. Bu maddenin bu “stratejik çıkarlar” ifadesiyle bunların hepsine imkân sağlayan bir madde olduğunu düşünüyorum. Mesela, savunma sanayimizde ileri gitmiş, bazı konularda önemli gelişmeler kaydetmiş kuruluşlarımız var. Savunma sanayi sonuçta bir ekonomik faaliyet aynı zamanda ve ekonomik rekabet içerisinde bir firma bu savunma sanayi kuruluşlarıyla rekabet edebilir mi? Edebilir. Onları geçmek isteyebilir mi? İsteyebilir. Onların geride kalmasını, kendisinin önünde olmasını isteyebilir mi? İsteyebilir. Bu ekonomik gerekçelerle gayet doğal karşılanır ama bunun yanında bizim ülke olarak rekabette olduğumuz bazı ülkeler de savunma sanayimizin daha geride kalmasını veya öne çıkan firmalarımızın daha geride kalmasını, güç kaybetmesini isteyebilir mi? İsteyebilir. Şimdi, yabancı devlet ve organizasyonların stratejik çıkarları ile Türkiye’de savunma sanayisinde ekonomik rekabet yapan bir firmanın çıkarları uyuştu mu? Uyuştu, çakıştı. Şimdi, bununla ilgili bir düzenleme, bir soruşturma yapılabilir mi? Yapılabilir. Neye göre? Gerekçeyi okuyoruz: “Düzenlemeyle, devletin iç ve dış siyasal yararına yönelik gerçekleştirilen ve teşkil eden fiillerin bu madde kapsamında ayrıca cezalandırılması kabul edilmektedir. Bu kapsamda, iktisadi, mali, askerî, millî savunma, kamu sağlığı, kamu güvenliği, kamu düzeni, teknolojik, kültürel, ulaştırma, haberleşme, siber alan, kritik altyapılar ve enerji gibi diğer yararlar da devletin iç veya dış siyasal yararları kavramı içinde kabul edilecektir.” Şimdi, bütün faaliyet alanlarını bu maddenin kapsamı içerisine almışsınız. Kritik altyapılar ve enerji; aynı şey, az önce söylediğim şekilde, hak savunucuları ve çevreciler, enerjiye, enerji konusunda, bir barajın bir yere yapılması veya bir nükleer enerji üretecek bir tesisin yapılması noktasında itiraz dile getirdikleri zaman bunlar çevrede bizimle enerji rekabetinde olan ülkelerin stratejik çıkarlarıyla uyuşur mu? Uyuşur ama itiraz noktası farklı. Birisi çevre üzerinden itiraz ediyor, öbürü devletler arası rekabetten dolayı itiraz ediyor. Bu madde kapsamında çevrecileri de buraya sokabilir miyiz? Sokarız. Kültürel farklılıklar: Bir başka ülkenin kültürel yapısı veya Türkiye’de bir azınlık grubunun dile getirdiği kültürel yaklaşımlar da bu madde kapsamında suç görülebilir mi? Görülebilir. Her şey bunun içerisinde yani burada -az önce tüm konuşmacılar ifade ettiler- öngörülebilir, bilinebilir bir suç tarifi yok. Dolayısıyla suçun kanunilik ilkesini karşılamıyor. İfadeler muğlak. Serap Hocam da ifade etti, ölçülülük ilkesine de uygun değil bu anlamda. Yani kime hangi yerden ne vurulacak, belli değil. Şimdi, aslında -burada yapılmak isteneni dün de ifade ettim- “İktidara muhalefet etmek suçtur.” diye yazılabilse “İktidara muhalefet etmek suçtur.” yazacaksınız arkadaşlar. Yani o noktada kötü yazılmış. Ya, belki az önce Şengül Hanım da Avrupa’dan çeşitli örnekler verdi ama bu düzenleme yapılabilir mi? İhtiyaç duyulursa yapılabilir, evet ama bu kanun yapma tekniği suçta kanunilik ilkesine uygun olarak yapılabilir ama öyle bir kanun yapıyoruz ki soyut kavramlar, müphem ifadeler, kapsam belirsiz, daha doğrusu her şeyi içine alan bir kapsamda ve bunun yapılmasının amacını daha öncedeki tecrübelerimizden kaynaklı olarak şöyle düşünüyoruz: Bu “İhtiyaç olduğu zaman kullanalım, muhalefetin kafasına sopayı indirelim.” düzenlemesi. Şimdi, buradan vazgeçmek lazım. Eğer gerçekten ülkenin güvenliği tehdit altındaysa, hepimizin güvenliği tehdit altındaysa bunu daha iyi izah etmeniz ve bu düzenlemeyi de suçta kanunilik ilkesine uygun hâle getirmemiz lazım. Madem bir iş yapacaksak hep beraber yapalım ama yasa yapma tekniğine uygun şekilde yaparak bunu yapalım. Şimdi, “casusluk” diyoruz. “Casusluk” ifadesi buraya da uymuyor aslında. Şimdi, “casusluk” bilgi sahibinin izni olmaksızın askerî, siyasi veya ekonomik değeri olan bilgilerin genellikle yasa dışı yollardan elde edilmesi faaliyetine verilen isimdir. Biz burada gerekçede diyoruz, yeni bir casusluk suçunu ihdas ettiğimizi ifade ediyoruz. Gizli belgelerin rıza dışında elde edilmesi yok, bilgilerin rıza dışında elde edilmesi yok, adlandırma da doğru değil. Yani buna en uyan... BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Ünver, öyle bir adlandırma var mı orada? İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Gerekçesinde var, casusluk. “Böylelikle belge ve bilgi temini veya açıklanması dışında casusluk maksadıyla suç işlenmesi de ayrı bir suç olarak düzenlenmekte ve casusluk faaliyetleriyle daha etkin mücadele edilmesi amaçlanmaktadır.” Yani bunu casusluk olarak ifade ediyor. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Yedinci bölümün dışındakileri ifade etmek için kullanılmış herhâlde oradaki ifade. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Yani bence bu suçu tarif etmek için kullanıyor. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Tarifinde var da yedinci bölümdekileri bir daha düşünmeyelim diye. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Yeni bir casusluk suçu tarif ediyor bence. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Tabii, tabii, ediyor da... İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - İşte ama casusluk bu değil. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Yedinci bölüm hariç. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - “Bu, casusluk.” diyor işte, “Bu da casusluk suçu.” diyor. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Tabii, tabii. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Ama işte biz de ona itiraz ediyoruz, casusluk bu değil diyoruz. Rıza dışı bilgi edinme yok, ondan sonra, yasa dışı yollardan bilgi edinme yok, bunların paylaşımı yok. Yani casusluk tarifine de uymuyor bu. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Yedinci bölümdekilerin dışındakiler olarak tanımlanıyor yani orada var birçok dediğiniz şey, onun için söyledim. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Bir daha bakalım. Ya, bence isimlendirme de yanlış, esas olan etki ajanlığıdır, tarif edilmek istenen. O söylenmek istenmediği için belki geçen dönem eleştiriler geldi yasa geri çekilirken. O eleştirilerden de etkilenerek biraz daha yumuşatılıp, daha doğrusu daha çok dehşet verici bir tanım yapalım, adı “casusluk” olsun, millet de buna ikna olsun denilerek böyle bir gerekçelendirme yapıldığını düşünüyorum ben, bunun da yanlış olduğunu ifade etmek istiyorum. Şimdi, burada, en çok zarar görecekleri, daha doğrusu bu suçlamaya muhatap olabilecekleri ifade ettiğimiz zaman; hak savunucuları, sosyal medya kullanıcıları, gazeteciler, siyasetçiler ve yabancı kuruluşlardan fon alan kurum ve kuruluşlar ilk planda belki görülebilir. Aslında, herkes bu suçun muhatabı olabilir ama bu yabancı kuruluşlardan fon alan kurum ve kuruluşlarla ilgili... İşte, geçen dönem, önceki taslakta bununla ilgili bir başka ifade vardı, o geri çekildi ama burada Adalet Bakanının izninin alınacak olmasını da bir tehdit unsuru, farklı bir boyuta taşıyan durum olarak görüyorum, bunu ifade etmek istiyorum. Şimdi, yabancı kuruluşlardan fon alan kurum ve kuruluşlar, bunlar iki türlü: Bir muhalif olanlar var, bir de iktidar yanlısı olanlar var. Şimdi, savcı soruşturmayı başlattı, izin alacak, Adalet Bakanına müracaat etti. Şimdi, az önce Sayın Vekilim Uluay’da ifade etti, Adalet Bakanı siyasi bir kimlik. Şimdi, savcı izin verilip verilmemesi noktasında müracaat etti, siyaseten baktı, “Bizden olanlara dokunmayalım, işte, muhalif olanlara izin verelim.” Dedi mi? Der. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Soruşturmada yok efendim, kovuşturmada var; orayı bir düzeltelim. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Tamam, kovuşturmaya geçmek için, doğru. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Aynen öyle. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Tamam, kovuşturma yapılması için müracaat etti, Adalet Bakanı onunla ilgili değerlendirmesini yaptı, siyasi bir değerlendirme yaptı, “Bizden olanlara vermeyelim, olmayanlara verelim.” dedi. Engel var mı? Yok. Madem öyle bunu niye Adalet Bakanına bağlıyoruz? Açıklamak lazım. Madem diğer suçlarla ilgili, casusluk suçlarıyla ilgili cumhuriyet savcısı doğrudan soruşturma yapıp dava açabiliyorsa bu konuda niye böyle bir ikircikli tutum alındı, farklılaşmaya gidildi? Bunun da izaha muhtaç olduğunu ifade etmek istiyorum diyelim şimdilik. Tekrar söz almak üzere bir ara verelim. Teşekkür ederim. NURETTİN ALAN (İstanbul) - Biraz dinlene dinlene yani. İSMAİL ATAKAN ÜNVER (Karaman) - Biraz da sizden gelenlere bakalım, ne geliyor. Teşekkür ediyorum.