KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Öncelikle, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah, bütçeniz işçilerin, çalışanların lehine gelişmeleri takip eder.

Şimdi, size öncelikle bir selamı ileterek başlamak istiyorum. Taşeron işçilerin size selamı var, özellikle Karayolları taşeron işçilerinin selamları var. Eski Bakan biliyorsunuz taşeronda kadroya söz vermişti, maalesef hâlâ yerine getirilmedi. Bunu “Devlette devamlılık esastır.” ilkesine dayanarak size iletmek istiyorum.

Şimdi, tabii, Sayın Cumhurbaşkanı özellikle 2018'den beri “Ekonominin sorumlusu benim, ekonomist benim.” diyor. Aslında en büyük ekonomist kim, biliyor musunuz? Türkiye'de en büyük ekonomist 12.500 TL’yle geçimini sağlayan emekli, en büyük ekonomist 17 bin lirayla geçimini sağlayan asgari ücretli çünkü hakikaten dünyada hiç eşi örneği yoktur ki 12.500 lira maaşla bir evi geçindirsin, evinin kirasını versin, karnını doyursun. En büyük ekonomist onlar, onu öncelikle belirtmek istiyorum.

Şimdi, geçen yıl seçim öncesi sözler vermiştiniz, bunları hatırlatmak isterim çünkü seçimden önce taahhütte bulundunuz, insanlar size ona göre oy verdi. Ne dediniz? “Emekliyi enflasyona ezdirmeyeceğiz.” dediniz, keşke demeseydiniz “Maşallah.” dediğiniz çocuk kırk gün yaşıyor, emeklinin yaşayacağı vallahi ömür kalmadı. “BAĞ-KUR’lulara esnaf prim gün sayısını 9000’den 7200’e indireceğiz.” diye 6 Mayısta müjde verdiniz, unuttunuz. “Stajyer ve çıraklığı sayılmayanların mağduriyetini gidereceğiz.” dediniz, olmadı. “Tüm memurlara 3600 ek gösterge vereceğiz.” dediniz, geçtiniz, unuttunuz. “Memur emeklilerine seyyanen zam vereceğiz.” dediniz, o da yok. “İşsizlik maaş şartları genişletilecek.” dediniz, o da yok. Değerli arkadaşlar, seçimden bir buçuk yıl geçti, verdiğiniz hiçbir sözü tutmadınız. Şimdi, enflasyon nedeniyle işçilerin ekmeği her gün küçülürken zengin daha zengin, yoksul daha yoksul hâle geldi. İşçilerin, emeklilerin, emekçilerin reel ücretleri her gün erirken alım gücü düştü.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bir tablo var, o tabloya bakmanızı rica ediyorum eğer hazırsa. O tablo 1 Ocak 2024'ten bugüne asgari ücretin alım gücündeki kaybını yansıtıyor. Maalesef, asgari ücret yılbaşından, ocaktan bugüne birçok temel üründe azalmış durumda. Tavuktaki kayıp 55 kilogram, yumurtada 91 paket, sütte 253 litre, salçada 203 kilogram asgari ücretin alım gücü düşmüş. Şimdi, açıklanan rakamlara, TÜİK rakamlarına göre bile baktığımız zaman çarşıyla pazarın ilgisinin olmadığını söylemek istiyorum. Ülkede kriz var ama bu kriz işçiler, emekçiler, kamu çalışanları, kadınlar ve gençler için var, birileri hâlâ bayram etmeye devam ediyor.

Bir başka tablomuz var değerli arkadaşlar. Dün de ifade ettim, bugün de söylüyorum: Türkiye'deki yoksulların, emekçilerin en büyük düşmanı enflasyon. Bu tabloya baktığımız zaman Avrupa 1’incisiyiz değerli arkadaşlar, bu tabloda açık ara Avrupa 1’incisiyiz. Rakamlara bir bakın, bizim en yakın rakibimiz savaşta olan Ukrayna 9,7. İrlanda’nın 0,7; bizim yıllık enflasyonumuz neredeyse Avrupa Birliğinin toplamına eşit durumda.

Yine, değerli arkadaşlar, bir başka tablo daha var, dünya ligindeki durumumuzu gösteriyor. Dünyada hangi konumdayız, hangi ligdeyiz ona bakmak lazım. Kimlerle aynı ligdeyiz? Arjantin, Suriye, Güney Sudan, Filistin, Zimbabve, Türkiye. Altlara da bakın, Malavi, Lübnan, Nijerya, İran gibi maalesef, üçüncü dünya ülkeleriyle aynı sınıftayız; aslında bu bizim karnemizi gösteren bir durum.

Şimdi, tabii, asgari ücretlere baktığımız zaman, Avrupa ülkeleriyle de karşılaştırdığımız zaman asgari ücreti, 2024 yılında ödenen aylık brüt asgari ücrette de sınıfta kalmış durumdayız. Lüksemburg'u, İrlanda'yı, Hollanda'yı, Belçika'yı, Fransa'yı, İspanya'yı geçtik; Slovenya'ya bakın, Polonya'ya bakın, Malta'ya bakın, Litvanya'ya bakın, daha dün Sovyetler Birliği'nden ayrılan Litvanya'ya bakın, hemen yanı başımızdaki Yunanistan'a bakın, bir de Türkiye'ye bakın; Türkiye'de asgari ücrette maalesef sondan 5'inci sıradayız, oradaki durumumuz da iyi değil.

Şimdi, Sayın Bakan da söylüyor, çeşitli sözcüleriniz de söylüyor. Enflasyon artışının sebebi işçiler değil ama enflasyonu düşürmenin bedelini maalesef işçiler ve yoksullar ödüyor. Bugün asgari ücret 17 bin TL'yken açlık sınırı Eylül 2024 itibarıyla 20.478, yoksulluk sınırı 70.835 TL. Yine Avrupa ülkeleriyle karşılaştırdığımız rakamlara baktığımız zaman da sınıfta kaldığımızı söylüyoruz.

Biraz önce Sayın Bakan sendikalaşma oranını övünerek söyledi. Yine bu dünya ülkelerine baktığımız zaman aslında sendikalaşmada sınıfta kaldığımızı görebiliriz. Maalesef, kamu işçileri olmasa o yüzde 14,8'e de ulaşamayacağız. Tüm dünyada sendikalaşmanın sadece işçinin örgütlenmesi anlamında önemi yok, başka anlamda da önemi var. Bunlardan biri ne? Biri, kayıt dışılığı yok etmek. Dünyada kayıt dışılığın tek çaresi sendikalaşmak, eğer kayıt dışılığı yok etmek istiyorsanız bu sendikalaşmaya destek verirsiniz.

Şimdi, bir başka mesele de şu: Bizim asgari ücret maalesef, olağan ücret olmuş durumda. Bakın, Avrupa'da ve Türkiye'de asgari ücretli çalışan oranına baktığımız zaman, Türkiye'de yüzde 57, Romanya'da yüzde 21, Bulgaristan'da yüzde 14, Hırvatistan'da yüzde 10, Avrupa Birliği ortalaması yüzde 9; bizim neredeyse yaklaşık 8 katımız durumda. Bunun anlamı şu: Türkiye'de olağan ücret de asgari ücret seviyesine inmiş durumda. Tabii, TÜRK-İŞ bağırıyor, sendikalar bağırıyor, DİSK yürüyüş yapıyor, HAK-İŞ açıklamalarda bulunuyor. Bu "vergide adalet" dediğimiz bir şey var; maalesef, gelir vergisi sınırları da işçinin aleyhine işlemeye, çalışanlar aleyhine işlemeye devam ediyor.

Bir başka adaletsizlik de şu: Bakın, dolaylı vergilerin Türkiye'de yüksekliği, maalesef, zengin ile fakirin aynı vergiyi ödemesine sebep oluyor. Hiç arabası olmayan birisi de aynı vergi ödüyor, cipe binen birisi de aynı vergiyi ödüyor; iş adamı da aynı vergiyi ödüyor, çalışamayan da aynı vergiyi ödüyor. Bu, dolaylı vergi meselesinin de önemli olduğunu söylemek istiyorum.

TÜİK verilerine göre 2022 yılında 18 milyon 30 bin olan yoksul sayısı 2023'te 18 milyon 219 bin kişiye yükselmiş; yoksulluk oranı yüzde 21,7. Türkiye'de 2023 yılında 4 milyon 989 bin hane, yaklaşık 5 milyon hane sosyal yardım almış. 2018'de 2 milyon 588 bin -başkanlık sistemine geçtiğimiz yıl- 2023'te açıklandığı gibi 5 milyon, 2024'ün ilk altı ayında 3 milyon 786 bin. Demek ki bu yıl 7 milyona yaklaşacak bir şey var.

Şimdi, sosyal yardımlardan hane içinde kişi başına düşen aylık gelir net asgari ücretin 1/3'ünden az olan haneler faydalanmakta yani kişi başı 5.600 TL'den düşük geliri olan 5 milyon hane sosyal yardımlarla yaşıyor yani demek ki bizim 86 milyon nüfusumuzun dörtte 1'i devlet olmazsa acından ölecek.

Bir başka konu emekliler meselesi. Değerli arkadaşlar, en düşük emekli maaşı 12.500 TL olarak belirlendi. 2.500 lira zam yapılmıştı, 2.500 liradan bir şey olmayacağını söyleyebiliriz. Etin kilosu 600 lira, peynir 500 lira, zeytin 300 lira; kahvaltı alışverişi yapmaya insanların gücü yetmez.

Şimdi, birazdan ifade edeceğim ama bakın, geçen gün... Değerli arkadaşlar, emeklinin durumunu görmek için ciddi bir resim bu. 78 yaşında bir inşaat bekçisi inşaattan düşerek öldü; aslında emeklinin kaderi bu. Yine ekim ayında Konya Seydişehir'de 79 yaşında bir emekli düştü ve öldü. SGK 2024 verilerine göre emekli olduktan sonra çalışanların sayısı 2 milyon 42 bin, kayıt dışı çalışan emeklileri de saydığımız zaman bunun 5 milyon civarında korkunç bir rakama ulaştığını söylemek mümkün yani emekli emekli olduktan sonra da çalışmaya devam ediyor ve maalesef, açlık sınırının altında yaşamaya devam ediyor.

Şimdi, değerli arkadaşlar, bakın, bir de video göstereceğim size, emeklinin... Hani diyorsunuz ya "Emeklinin durumu iyi." Yaklaşık on-on iki saniyelik bir video. Bu, Malatya'da çekilmiş bir video.

(Video gösterimine başlandı)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Biz de konserleri izletelim Başkanım.

VELİ AĞBABA (Malatya) - İzletelim konserleri de. Yahu, şimdi, diyeceğim de süremden gidiyor diye... Yoksa...

(Video gösterimine devam edildi)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi, arkadaşlar, bir başka mesele de emekli maaşlarının asgari ücrete göre karşılaştırması. 2002 Temmuzda emekli maaşı 240 TL iken asgari ücret 184 TL idi; en düşük emekli maaşı asgari ücretin 1,4 katıydı. Şu anda, artırıldığı hâlde 12.500 TL maaş asgari ücretin yüzde 73'ü durumunda yani reel olarak emekli maaşı yarı yarıya gerilemiş durumda. Şu an 12.500 lira maaşla 2 çeyrek altın alınabiliyor; maalesef, şu an 6 çeyrek altın kayıp.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Süre doldu, toparlayın.

Buyurun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen toparlıyorum.

Maalesef, emeklinin durumu kötü durumda. Niye emeklinin maaşı bu duruma geldi? Emekli maaşının hesabında eskiden gayrisafi yıl sonu hasılasının artışının payı yüzde 100 olarak hesaplanıyordu, sayenizde yüzde 30'a düştü. Aylık bağlama oranları 2002'den önce yüzde 70'lerdeydi, şu an yüzde 28'lere düştü. Tabii, 2008'deki bu, aylık bağlama oranlarında sendikaların da günahı çok çünkü onlar da hiç seslerini çıkarmadılar.

Şimdi, örneğin, eskiden -siz de hatırlarsınız, belki çevrenizde varsa; emekli vardır mutlaka sizin de çevrenizde- bir işçi emekli olduğu zaman evini alırdı, çocuğunun düğün parasını ayırırdı, belki bir de araba alırdı. Şimdi emekli o emekli ikramiyesiyle tuvalet alamıyor, tuvalet; tuvaletin kapısını alamıyor; geldiğimiz nokta bu.

Şimdi, bir başka ciddi sorun şu Sayın Başkan, Sayın Bakan: 15 Ocaktan sonra emekli olanlar yüzde 30 az aylık alacak. 2024 yılı içinde yaşlılık aylığı başvurularında, 2023 yılı güncelleme katsayısı ve gayrisafi yıllık hasıla güncelleme katsayısının -yüzde 4,5- yüzde 30'u 1,35; 1,6612 kullanılıyordu. Ayrıca, emeklilere 2024 Ocak ayında yüzde 49,5, Temmuz ayında yüzde 24,73 oranlarında toplam yüzde 86 zam yapılmıştı; bu zamlar 2024 yılı içinde emekli maaşı başvurusunu yapan herkes için geçerlidir yani bu sene içinde emekli olacak herkes yüzde 86,16 zamdan faydalanacak ancak 2025 yılında yaşlılık aylığına başvuranlara ise 2024 yılı TÜFE oranı ile büyüme oranının kullanıldığı güncelleme katsayısı henüz netleşmemiş. Ekim sonu itibarıyla Aralıktan itibaren hesaplanan enflasyon yüzde 39,77. Yıl sonu TÜFE'nin yüzde 40 civarı olduğunu, büyüme oranının yüzde 4 olduğunu varsayarsak bu duruma göre 40+4x%30=41,2 olacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın Sayın Ağbaba.

VELİ AĞBABA (Malatya) - 2024 yılı güncelleme katsayısı 1,41 olacaktır. 2025 yılında emeklilik dilekçesini veren sigortalıların maaş hesabında 2024 yılında aylıklara yapılan Ocak ve Temmuz zamları dikkate alınmayacaktır yani 2025'te emekli olacaklar arasında yüzde 30'a varan bir fark olacaktır.

Şimdi, bir de Türkiye, emeklisine ödediği maaşla Avrupa'nın son sırasında yer alıyor; emekli açısından da korkunç durumdayız. Bulgaristan 224 euro veriyor, Türkiye 330; bizim üzerimizde Yunanistan var, Polonya var, Fransa var, Almanya vesaire var yani o konuda sınıfta kalmış durumdayız.

Bir başka şey, memur maaşları için de maalesef, emekliler ve asgari ücretlilerdeki durum aynı. Bakın, maalesef, memur maaşı en aşağıda eşitlenmiş durumda. En düşük memur maaşı 2002'de 392 TL, en düşük ortalama memur maaşı 578 TL; fark yüzde 47.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Toparlayın lütfen.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şu anda en düşük memur maaşı 32.860 TL, en düşük ortalama memur maaşı 37.332 TL yani maalesef, memur maaşını en kötüde eşitlemiş durumdayız.

Şimdi, işçi ölümlerinde, iş cinayetlerinde aynı durumdayız; maalesef, sendikalaşmada -biraz önce arkadaşlar söyledi- aynı durumdayız. Kısaca benim söyleyeceklerim bunlar ancak bir konu daha var ki, deprem bölgesinde olduğu için Sayın Ahmet Aydın'ı da ilgilendiriyor. Bu TYP çalışanları Sayın Bakan, bunlar depremin olduğu ilk günden itibaren çadırlarda karda kışta emek verdiler, şimdi hepsi işten çıkarıldı. Bu konuda da sizden bir destek bekliyoruz. Özellikle TYP'li çalışanlar açısından çok sıkıntılı.

Yine, bizim organize sanayi bölgemizde maalesef nitelikli işçi bulamıyoruz. Bakın, Türkiye bir taraftan üniversite cenneti olmuş diye övünüyorsunuz, bir taraftan maalesef nitelikli çalışan bulunamıyor, oksijen kaynakçısı bulunamıyor, ne bileyim işte...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen bitiriyorum, hemen bitiriyorum Başkanım.

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Yani kaynakçı meselesi önemli, nitelikli personel önemli.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Şimdi bu meseleyi de devletin, herkesin ciddiyetle bir ele alması lazım.

Değerli arkadaşlar, ilçelere yüksekokul açıyorsunuz, vallahi okuyan çocuklar artık üniversiteli işsiz oluyor. O çocukları yönlendirebilseniz, örneğin diş teknisyeni yapsanız, kaynakçı yapsanız, tekstilci yapsanız çok ciddi maaşlarla ya da operatör yapsanız 150 bin lira maaş alacak. Ama çocuğa bitirttiriyorsunuz, ziraat mühendisi yapıyorsunuz, atayamıyorsunuz, ne bileyim işte halkla ilişkiler bitirttiriyorsunuz vesaire vesaire. Bu çok ciddi bir mesele, bunun üzerinde durulması lazım. Fen edebiyat fakülteleri açılmış, fizik bölümünü, kimya bölümünü, matematik bölümünü okutuyoruz çocuklara, iş yok. Bunu da Meclisin, herkesin bir şapkasını önüne koyup düşünmesi lazım.

Son olarak Türkiye'de maalesef 6 milyon 300 bin ev genci var. Ev genci ne demek? Ne işte çalışabiliyor ne iş arayabiliyor ne okuyabiliyor; sayenizde eskiden "ev hanımı" diye bir deyim vardı, şimdi "ev genci" deyimi var.

Ben bütçenizin tekrar hayırlı olmasını diliyor, Sayın Başkana da yürekten teşekkür ediyorum.