Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Ticaret Bakanlığı b) Helal Akreditasyon Kurumu c) Rekabet Kurumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 12 .11.2024 |
SEMRA ÇAĞLAR GÖKALP (Bitlis) - Sayın Bakan, sayın milletvekilleri; Türkiye bir liman ülkesi, bir ülke için bu oldukça avantajlı bir durum. Günümüzde soğuk savaşın yerini alan ticaret savaşlarının en önemli ve stratejik ayağı limanlar ancak sanırım, limanlar, hiçbir dönemde AKP iktidarı döneminde olduğu kadar başta uyuşturucu olmak üzere olumsuz yönleriyle gündeme gelmedi. Özelleştirme politikalarıyla limanlar yabancı ülkelere teker teker peşkeş çekilmeye devam ediliyor. Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen ısrarla Meclisten geçirilerek ihale yapmadan sözleşme süreleri uzatıldı; en çok dikkat çekeni Antalya Limanı'ydı, 2028'de sözleşmesi bitecek olan liman 2047 yılına kadar Katar'a verildi. Ayrıca, AKP iktidarı döneminde hız kazanan liman özelleştirmelerinden sonra Türkiye'de pek çok liman uluslararası uyuşturucu sevkiyatlarının dağıtım merkezine dönüştü. Gümrük muhafaza ekipleri 2023 yılında yaklaşık 12 ton uyuşturucu madde ele geçirmiş. 2023'te uyuşturucu madde ve kaçak ticari eşya yakalamaları önceki yıla göre yüzde 93 artmış. Bakan Bey, sabahki konuşmasında, 7 Kasıma kadar 2024'te 17 ton uyuşturucu madde ele geçirildiğini söyledi. Tabii, bu yakalamalar iyi bir şey gibi görünüyor ancak bu kadar artışın bizi alarm durumuna geçirmesi gerekiyor aslında. Neden mi? Çünkü sokakta, okul önlerinde, Türkiye'de saklanıp yakalanan baronlarda ve uyuşturucu kullanım istatistiklerinde bu oranların buz dağının görünen yüzü olduğunu anlıyoruz. Örneğin, bu yılın haziran ayında, Gemlik Limanı'nın, Kolombiya merkezli bir uyuşturucu kartelinin rotası olduğu deşifre edilmişti. Bir başka örnek verecek olursak, EUROPOL tarafından hazırlanan rapora göre Avrupa'da kullanılan eroinin AB ülkelerine ulaşmasında Türkiye hâlâ önemli bir geçiş noktası. Bu sebeple, limanlar ve gümrük kapılarının sıfır geçiş sağlanana kadar bu belanın başlangıç ve en önemli noktası olduğunu bilmemiz gerekir. Bu anlamıyla, maalesef Türkiye'nin limanlarının sicili oldukça kötü durumda.
Sayın Bakan, siz de konuşmanızda dile getirdiniz, İsrail'in Gazze'deki savaş politikaları sebebiyle Bakanlığınız 2 Mayısta İsrail'le ticareti durdurdu. Bu adımın kamuoyu baskısıyla alındığını biliyoruz ancak iktidar, bunu içerideki kitlesini konsolide etme, dışarıya da insan haklarına sahip çıkma pozları verme konusunda çokça kullandı ancak sonradan anlaşıldı ki ticaret kesilmemiş, daha da kötüsü 50 binden fazla insanın öldüğü Filistin'in adı üzerinden devam etmiş; hiç kesilmeseymiş daha iyiymiş.
Bakın, Sayın Bakan, öncelikle siz konuşmanızda Filistin meselesini millî bir mesele olduğunu söylediniz ancak veriler bunun tam tersi olduğunu ortaya koyuyor. Bakın, birkaç çarpıcı veri paylaşayım: Ocak-eylül arası, geçen yıla göre bu yıl çelik neredeyse yüzde 15 bin, çimento 10 bin, deri yüzde 36 bin, tekstil yüzde 1 milyondan fazla artmış. Sadece bu da değil, ayrıca, başta Yunanistan olmak üzere komşu devletler üzerinden de İsrail'e ticaret devam ettiriliyor. Ticaret Bakanlığı ve TİM verilerine göre bu yılın ocak-eylül ayı arası dönemde geçen yılın aynı dönemine göre Yunanistan'a ihracat yüzde 26,8 artmış; tesadüf işte (!) Üstelik İsrail İstatistik Enstitüsü de İsrail'in Türkiye'den ithalatının devam ettiğini açıkladı. Şimdi, siz, tutup "İsrail'in ağzıyla konuşuyorsunuz." diyerek bu gerçekleri örtemezsiniz, neyse hakikat onu söyleyin; zira artık herkes biliyor. İktidar olarak sizin bir taraftan iç ve dış kamuoyunda Filistin'de yaşanan soykırımı siyaseten kullanırken diğer taraftan da Türkiye'nin pek çok limanında savunma sanayisi malları da dâhil olmak üzere pek çok ürünün İsrail'e sevkiyatını sürdüğünüzü artık herkes biliyor. İnkâr etmeyi bırakıp ne yapacağınızı bir an önce samimiyetle açıklamanızı bekliyoruz.
Sayın Bakan, Türkiye işgal etmeden önce nüfusunun büyük çoğunluğu Kürt olan Afrin milyonlarca zeytin ağacı olan dünyanın zeytinyağı üretim merkezlerinden biriydi. Türkiye Afrin'e girdikten sonra Afrinlilere ait olan ve piyasa değeri 200 milyon dolar olan Afrin zeytinleri savaş ganimeti olarak silahlı gruplara bırakıldı. Peki, bu zeytinler ne yapılıyor? Bakın, Tarım ve Orman Bakanlığı 2023 yılında zeytinyağı üretiminin önceki yıla göre yüzde 80 arttığını iddia ediyor ancak verilere göre Türkiye'nin yağlık zeytinyağı alanı, zeytinyağı üretimi, ağaç başına kilo verimi 2023'te son beş yılın en gerisinde. Türkiye'nin 2023'te 63 bin ton ithalatının yüzde 99'u Suriye'den, daha doğrusu Afrin'den karşılanmıştır ama 2023 yılında önceki yıllara göre ihracatta da rekor artış olmuş. 2023 yılında yağlık zeytin üretimi ve verim oranları düşmüşken zeytinyağı ihracatı önceki yıllara göre 3 katına çıkmış. Peki, bütün bunlar ne anlama geliyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)