| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Ticaret Bakanlığı b) Helal Akreditasyon Kurumu c) Rekabet Kurumu |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .11.2024 |
TALAT DİNÇER (Mersin) - Sayın Başkan, çok Değerli Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlarımız; ben de öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Ticaret Bakanlığımızın bütçesini görüşüyoruz. Açıklanan rakamlara baktığınızda, açıklanan ibarelere baktığınızda güllük gülistanlık, Türkiye dört dörtlük gidiyor, hiçbir yerde hiçbir sıkıntı yok, ihracat da uçuyor, işsizlik de bitiyor, her şey bitiyor. Şimdi, Sayın Bakanım, ihracat bir ülkede tabii ki çok önemli ama ihracat kadar önemli olan bir şey de iç piyasadaki düzenlemeler. İç piyasada büyük sıkıntılar yaşanıyor. Şimdi, sadece küçük esnaf yönüyle baktığımızda, işte TESK'e kayıtlı 2.992 meslek odası var ve bu odalara kayıtlı 2 milyon 473 bin esnaf var ve aşağı yukarı 2,5 milyon civarında da iş yeri var. Şimdi, bu insanlar hayat mücadelesi veriyor, bu insanlar hayatta kalmak için ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Şimdi, demin rakamları açıkladınız -esnaf yönüyle baktığımızda- dediniz ki: "İşte açılan 1,5 milyon, işte kapanan 500 bin küsur." Bunu çok güzel olumlu bir hava olarak gördünüz. Şimdi, kapanan iş yeri 500 binin üzerinde Sayın Bakan. Bu 500 bin vatandaşın sadece kendisi aç kalsa 500 bin kişi, 4 kişilik ailesi olsa işte 2 milyona yakın insan. Hiç mi insan çalışmıyor bunların yanında? Birer, ikişer de insan çalıştırsalar 5-6 milyon kişi açlığa itilmiş durumda yani bu övünülecek bir rakam değil.
Diğer taraftan, bugün en küçük iş yerinin açılmasının maliyetine, en küçük çay ocağı açsanız 1 milyon para gider. Burada 550 bin esnaf kapattıysa varın hesabını siz yapın. Yani boşa giden, sokağa giden millî serveti şöyle bir düşünün. Değerli Bakanım, şimdi, bu insanlar kendi öz sermayesiyle çalışıyor, devletten bir kuruş destek almıyor. Ülke genelinde hem esnafı hem orta ölçekli işletmeleri, KOBİ'leri ortaya koyacak olursak 3,5-4 milyon civarında bir kitleden bahsediyoruz. Bir yandan "Haksız rekabetle savaşıyoruz." diyorsunuz ama en büyük haksız rekabeti de bu kesime yapıyorsunuz. Bakın, 1990 yılından bu tarafa esnaf bağırıyor, orta ölçekli işletmeler bağırıyor, "Bize perakende yasasını çıkarın, biz bittik, öldük." diyor bu insanlar ama maalesef her türlü şirkete imkânlar sağlanırken, yandaşıydı, yoldaşıydı, bilmem neyiydi, bunlara imkân sağlanırken özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelere maalesef hiç sahip çıkmadınız Sayın Bakanım. Perakende yasası şehirlerin her tarafını abluka altına aldı, mahalledeki sokaklara girdi, sokaklara, Sayın Bakanım. Sokağın girişinde var, çıkışında var ve bu insanlar yerli ve millî bu esnafa nefes aldırmıyor. Bak, kapanan ve "Az kapandı." diye övündüğünüz o esnaf, sanatkâr bugün AVM'lerde tezgâhtar oldu. Terziler paça tadilatı yapar oldu. Üretici çiftçiler amele oldu, işçi oldu. Kime? Bu küresel sermaye grup sahiplerine. Bunda niye bu kadar direniyoruz? Bu AVM yasasını niye çıkarmıyoruz? Bak, haksız rekabetin en kabadayısını bu AVM'ler yapıyor. İstanbul'da uyguladığı fiyat ile Hakkâri'de uyguladığı fiyat, Şırnak'ta uyguladığı fiyat, efendim, Sinop'ta uyguladığı fiyatların hepsi aynı fiyat, bir tuşla Türkiye genelindeki bütün fiyatları kendileri ayarlıyor. Esnaf alın teriyle iş yapayım diye ayakta kalmaya çalışırken, maalesef, bu AVM'ler ülkede esnaf bırakmadı Sayın Bakanım. Açıldığı her yere de inanılmaz bir şekilde zarar verdi yani yapılan bir istatistiğe göre 2 binin üzerinde meslek dalını bitirdi, bitirme noktasına getirdi. İşin garibi "Avrupa'da bu var, bu var..." deniliyor, Avrupa'da AVM'lerin nerede olduğunu hepimiz biliyoruz; küçük esnafa zarar vermesin diye şehrin 30-40 kilometre dışına açılıyor, üstelik cirolarından belli bir katkıyı ortaya koyup zarar gören esnafa dağıtıyor. Türkiye'de biz ne yapıyoruz? Şu anki yaptığımız uygulamalara bakın, şehrin göbeğinde en güzel arsa nereyse AVM'yi getirip oraya dikiyorlar, trafiği de felç ediyor, esnafı da bitiriyor, AVM'lerde çalışanları da bitiriyor, AVM'lerden iş yeri kiralayan işletmecileri de bitiriyor. Biz niye bunun bir yasasını çıkaramıyoruz? Biz niye bunun kurallarını koyamıyoruz? Bakın, sokağa gidin, hangi esnafa sorsanız der ki: "AVM'ler bizi bitirdi." Öyle vahşi ki değerli milletvekilleri, Değerli Bakan; aklınıza gelen her şeyi satıyor bu adamlar. Benim bakkalım ilave bir şey koysa yanına "Sen bunu satamazsın." diye vergi dairesi tepesine biner ama AVM'de sınırsız, aklına ne geliyorsa satıyor; araba lastiğinden tutun beyaz eşyaya kadar, giyiminden kuşamından tutun bijuterisine kadar. Bunlar sadece gıda ürünü satmalı Sayın Bakan, sadece gıda ürünü satmalı. Eğer yapıyorsa, bir hayrı varsa yapsın. Üreticiyi de mağdur ediyorlar. Sizler de biliyorsunuz, bu AVM'lerin bu ülkeye ne kadar çok zarar verdiğini hepimiz çok yakinen biliyoruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Gıdayı da fahiş fiyatla satıyorlar.
TALAT DİNÇER (Mersin) - Sizlerden ricam, bu AVM yasasını bizim de üyesi bulunduğumuz Komisyona bir an önce gönderin, şu ülke genelindeki küçük ve orta ölçekli işletmeleri ve yerli ve millî işletmelerimizi biraz ayakta tutalım. Aksi takdirde, AVM'lere ve küresel sermayeye yerli ve millî insanlarımızı yem etmeye devam edeceksiniz Sayın Bakanım.
Değerli Bakanım, diğer bir konu da esnaf maalesef bankalardan ve finans kuruluşlarından sıkıntılı. Bakanlık olarak buna hiç el atmadınız, özellikle pandemiden bugüne gelen süreç içerisinde. Zaten bir yıl önceye kadar hayat birden 10 kat pahalandı, insanlar ne olduğunu şaşırdı, ellerindeki sermaye de kendilerine yetmemeye başladı. Bu sefer esnaf krediye müracaat edeyim diye uğraşıyor ancak finans kuruluşlarından maalesef krediye ulaşamıyor. Hani, verdiğiniz örnek, esnaf kefalet kredileri var; evet, doğrudur, 1951'den beri veriliyor, hani o dönemlerde diyordunuz ya işte "O zaman limit 5 bin liraydı, biz şimdi 750 bin lira yaptık." Ama Sayın Bakanım, unutmayın, biz o 5 bin lirayla bir ev alıyorduk o dönem, şimdi evin balkonuna yaptıramıyoruz 750 bin liraya. Şimdi, böyle de bir gerçeklik var. Tabii ki esnafa bu destekler sağlanmalı, tabii ki daha fazla esnaf bu krediye ulaşsın ancak pandemiden bu tarafa da -sizler de biliyorsunuz- belli aralıklarla krediler durduruldu zaten, krediler verilmedi. Dolayısıyla, esnafımızın bu krediye ulaşması konusunda özellikle küçük ölçekli işletmelere kolaylık sağlanmasını sizlerden istirham ediyorum.
Diğer bir konu da Sayın Bakan, bu bankalar. Her dönemde bütün kesim zarar eder, kâr eden tek kesim bankalar olur ne hikmetse.
NAİL ÇİLER (Kocaeli) - Merkez Bankası zarar ediyor.
TALAT DİNÇER (Mersin) - Merkez Bankası zarar edebilir, zarar gösterebilir ama piyasadaki, Bankalar Birliğine bağlı bütün bankalar kâr eder. Yahu, şimdi esnafa pos veriyorsun, postan para alıyor, işletim bedeli alıyor. Öbür taraftan, biliyorsunuz, halkın yüzde 85'i kredi kartıyla alışveriş yapıyor, kredi kartından her çektiğinde yüzde 4 komisyon alınıyor; para esnafa ne zaman geliyor? Kırk beş gün sonra. Evet, ne tarafa dönseniz bankaya çalışıyoruz. Erken kırdırsan bu sefer ilaveten komisyon ödüyorsun. Sayın Bakanım, Allah aşkına, şu piyasaya bir düzenleyin yani artık en büyük sıkıntı bizim iç piyasamızda; kuralsızlık aldı başını gidiyor, herkes her istediğini yapıyor, her yerde yapıyor. Böyle bir sistem olmaz.
Ayrıyeten, göçle vatandaşlar geldi, işte, Suriyeliler, şehrin her tarafını abluka altına aldı; e, bunlara bir şey yok, kimsenin bir şey sorduğu da yok. Adam bir iş yeri kiralıyor nasıl kiralıyorsa, onu nasıl yaptığı da belli değil; ne vergisi var, ne algısı var, hiçbir şey yok; geliyor, bizim yerli ve millî esnafımızla haksız rekabet ortamı yaratıyor. Ya, bunlara bir "Dur!" demek gerekiyor. Yani şu an piyasanın en büyük sorunu nedir, biliyor musunuz Sayın Bakanım? Kuralsızlıktır, kuralsızlık; kural yok.
Evet, Değerli Bakanım...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Dinçer, lütfen toparlayalım. Bir dakika ek süre veriyorum.
TALAT DİNÇER (Mersin) - Evet, toparlayacağım.
Şimdi, diğer bir önemli konu kayıt dışıyla mücadele. Bütçenizde de gördük, bütçede küçük bir miktar ayrılmış kayıt dışıyla alakalı. Bu da gösteriyor ki önümüzdeki yıl yine bizim yerli, millî, kayıtlı esnafımızın tepesine binilecek, bunlar vergilerini ödeyecek, bordro mahkûmları vergilerini ödeyecek; yine, o devasa holdingler vesaireler bu vergi ödemeyenler işlerine devam edecek çünkü ayrılan bütçede gördüğüm rakam o, demek ki bunlarla bir mücadele yok.
Kayıt dışı aldı başını gidiyor Sayın Bakanım, bununla daha ciddi bir mücadele gerekiyor. Bakın, siz bir kanun çıkarıyorsunuz; hemen, ilk yaptığınız, kayıtlı esnafın tepesine binmek. Ya, bir hasılat tespiti çıkardınız yani bunu çıkartırken hiç mi yüzünüz kızarmadı, bilmiyorum ama bir esnafın kapısına gidip ayda 3 kere...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TALAT DİNÇER (Mersin) - Toparlayacağım.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Ama uzattım.
TALAT DİNÇER (Mersin) - Bir dakika...
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Selamlama için açayım, hemen selamlayalım.
TALAT DİNÇER (Mersin) - Şimdi, esnafın kasasına vergi memurunu gönderiyoruz, vergi memuru ayda 3 sefer -ve bu, on iki ay boyunca devam edecek- adamın hasılatını tespit ediyor. Ya, bu işin bayramı var, seyranı var. Bu, esnaf açısından, dışarıdan görünenlere ne kadar ayıp bir görüntü. Bu insanlar ne düşünür? "Ya, bu kaçakçı mı?" der, "Bu bilmem ne mi?" der.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Sayın Dinçer, lütfen selamlayalım.
TALAT DİNÇER (Mersin) - Ya, bunları yapacağımıza, gelin, şu vergi vermeyen büyük şirketleri, yandaşları bir kayıt altına alalım; bunlardan gelecek vergiyle de emin olun, esnaftan vergiye bile ihtiyacınız olmaz.
Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah 2025 yılı tüm kesimler açısından güzel bir yıl olur.
Teşekkür ediyorum.