Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a)Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı b)Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü c)Meteoroloji Genel Müdürlüğü ç)İklim Değişikliği Başkanlığı d)Kentsel Dönüşüm Başkanlığı e)Türkiye Çevre Ajansı |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 08 .11.2024 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; öncelikle ben de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 86’ncı ölüm yıl dönümü dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına sevgi, saygı, özlem ve minnetle kendisini bir kez daha anıyorum.
Bakanlığın 2025 yılı bütçesi tek sayfa olarak önümüzde duruyor, 219 milyar liralık bir bütçe rakamı. Konuşmama şöyle başlayacağım: 6 Şubat depreminden hemen sonra Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan sunumlarda bize 650 bin konutun bir yıl içinde tamamlanacağı, sonra bunun gerçekleşme ihtimalinin olmadığı ortaya çıkınca da bir yıl içinde 330 bin konutun tamamlanacağı söylendi. Şimdi isterseniz rakamlarla gidelim; Hatay, depremin en çok vurduğu ve 254 bin konutun yıkıldığı Hatay’da bugüne kadar, 26 Ekim tarihine kadar teslim edilen konut sayısı 26 bin, oranı yüzde 10,33; yirmi ayın sonunda geldiğimiz rakam bu. Burada, ekranda da bütün illerin rakamları var, bazı illerde rakamlar, oranlar yüksek gözüküyor, Gaziantep ve Kilis gibi. Sayın Bakan siz de biliyorsunuz ki bunların büyük bir çoğunluğu depremden önce başlamış olan projelerin deprem konutuna dönüştürülmesi dolayısıyla meydana gelen oranlar. Peki, 2023 yılının Şubatının 22’sinde yaptığınız ilk ihalede neydi maliyetler? 1 milyon 400 bin TL, 3+1 konut maliyeti. Şimdi maliyetler kaça çıktı? 4 milyon TL’ye. Bütçeniz ne? 219 milyar lira. Peki, bu bütçeyle, bu rakamlarla söz konusu binaların bitirilmeyeceği iki çarpı ikinin dört etmesi gibi çok açık. O nedenle, öncelikli olarak topluma gerçeği söylemek gerekiyor. Yüksek maliyetlerden kaynaklanan üretim daralmalarının temel sebebi siz değilsiniz ama sizin de oluşan enflasyon dolayısıyla, istediğiniz yatırımı yapmama dolayısıyla hazineye gidip ek kaynak alma şansınız da yok çünkü enflasyonu aşağıya çekmek için bir yanlış politikayı on sekiz aydır ülkeye dayatan bir yönetim anlayışı o günden bugüne enflasyonu 38’den aldı, 48’e getirdi ama ülkedeki yatırımların tamamını durdurdu. Deprem yatırımlarının dışındaki pek çok yatırımla ilgili Cumhurbaşkanı kararınız var. Ne dediniz? “Yüzde 60 seviyesine gelmeyen yatırımlara başlanmayacak, başlanmış olan yatırımlara ödenek aktarılmayacak.” Şimdi, ben buradan sormak istiyorum: Adıyaman’a, Malatya’ya, Maraş’a bu bütçe rakamlarıyla sizin depremden mağdur olmuş insanların konut sorununu çözebilmeniz için lazım olan süre on yıl. Rakam burada, benden daha iyi hesap uzmanları var, rakam burada. “Yıl sonunda 200 bin.” rakamını verdiniz, şimdi bir kurnazlık yapıyorsunuz, diyorsunuz ki: “Yıl sonuna kadar 200 bin konut ve iş yeri vereceğiz.” Önce konuttu, içine iş yerleri de dâhil edilerek rakam güncellenmeye çalışılıyor. Burada çıkın deyin ki: “Ülkedeki yüksek enflasyonun sebebi ben değilim, ülkedeki hayat pahalılığı, ülkedeki kötü ekonomi politikalarının sorumlusu Bakanlığım olmadığı için oluşan yüksek maliyetlerden dolayı bütçe hedeflerimi tutturamıyorum.” O zaman biz de diyelim ki: Evet, ülke yanlış yönetiliyor, ülkenin ekonomik olarak yanlış yönetildiğini söyleyelim.
Bakanlığınız, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı; çevreyle ilgili İzmir ve İzmit dışında bir şeyden bahsetmediniz. Mesela, Gaziemir’den bahsetmediniz, EKOVAR şirketi tarafından yapılan çalışmalarda ortaya çıkan atıklarla ilgili hiçbir şey söylemediniz. Sizin döneminizde, daha bu dönem, bu bütçe dönemi içinde İliç’te 9 insanımız öldü. Balıkların ölümüne üzüldünüz de 9 insanın ölümüne üzülme konusunda Plan ve Bütçe Komisyonunda bir tek cümle söylemek neden aklınıza gelmedi? Üstelik siz ÇED raporunda imzası olan Bakansınız, üstelik birinci derecede sorumlusunuz. Arkadaşlarımız söyledi, demokratik ülkelerde bu tür büyük çevre felaketlerinin bırakın altında imzasının olmasını, döneminde yapılmış olması bile bir siyasetçinin siyaseti tümüyle terk etmesi anlamına gelir, ona başka arkadaşlarımız girecek.
Bir başka önemli konu İzmit Körfezi'nin temizlenmesiyle ilgili. Liman var, tersaneler var, sanayi tesisleri var, evsel atıklar var, bununla ilgili bir proje geliştirdiniz. Bakanlık buraya 904 milyon liralık bir kaynak ayırdı. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi 800 milyonluk bir kaynak ayırdı, çalışmalar başladı, hak edişleri yapıyorsunuz. Peki, İzmir Büyükşehir Belediyesini eleştirdiniz, İzmir Körfezi'yle ilgili bütçe rakamlarınız içinde ne var? Bir şey görmedik. Koydunuz mu? Yani buradaki temel sorun şu: Limanları istediğiniz firmaya veriyorsunuz, limanlarınızı yandaşa tek tek tek dağıtıyorsunuz. Limanların yarattığı kirliliğin bedelini limanları işletenlere kesmiyorsunuz. Sadece evsel atıklardan kaynaklanan İzmir Büyükşehir Belediyesinin kanalizasyon şebekesi ile yağmur suyu şebekesinin tek hat üzerinde olması yeni bir şey mi? Ama biz biliyoruz ki yüzde 75'e yakın oranda bu yenilenme yapıldı, ileri biyolojik arıtma tesisleri yapılıyor, bunlar devam ediyor ama bunların tek başına İzmir Körfezi'nin temizlenmesine yetmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Burada arkadaşlarımızın söylediği gibi Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı olarak sizin doğrudan doğruya meselenin başına geçerek sorunun bütün paydaşları tarafından çözümü konusunda bir proje geliştirmeniz lazım, kaynak üretmeniz lazım. Yerli ya da yabancı uzun vadeli kredi kaynaklarının kullanılmasını çözmeniz gerekir.
Ormanlarla ilgili, bakın, bugün milletvekili arkadaşlarımız Kaz Dağları'nda. Kaz Dağları'nda maden arama şirketine verdiğiniz izinler dolayısıyla orada eyleme gitti arkadaşlarımız. Bakansınız, Çevre Bakanısınız, Bakanlığınızın bir boyutu doğrudan doğruya çevreyi ilgilendiren konularla ilgili çözümler üretmek; buralarda hiç yoksunuz, hiçbir cümle söylemediniz. Türkiye'deki vahşi madencilik konusunda, kıyılarımızda, beton... Bakın, orman alanlarımız özel bir yasayla turizm amacına açıldı, sesinizi çıkarmadınız. Muğla'da, pek çok körfezde devasa otel inşaatları devam ediyor, hiç bu konularla ilgili en ufak bir tepki ortaya koymadınız ve bu konularla ilgili de maalesef iktidarınız döneminde, özellikle de Bakanlığınız döneminde Türkiye'de kamusal alanlardaki yağmanın en yüksek seviyede olduğunu açıkça söyleyebiliriz.
Bir başka olay, kentsel dönüşüm bütçesi 136 milyar. Değerli arkadaşlar, bütün dünyada kentsel dönüşüm çalışmalarında, şehrin değerli arazilerinden elde edilecek olan rant sosyal konut projelerinin dönüştürülmesine aktarılır. Yani siz İstanbul gibi, Ankara gibi merkezî şehirlerdeki kimi donatı alanlarınızı, kamu alanlarınızı imara açtığınız zaman buradan elde ettiğiniz gelirlerle o zaman konuta ulaşma şansı olmayan ya da kiralık konuta ulaşma şansı olmayan yurttaşların barınma sorununu çözmek için kaynak ayırırsınız Şimdi, ben soruyorum size: Sarıyer'deki 1453 askerî alanları imara açtınız, ne elde ettiniz orada? Tuzla'yı açtınız, Maltepe'yi açtınız, Orhanlı'yı açtınız sadece İstanbul için söylüyorum. Bir şirkete veriyorsunuz 5 milyar lira kaynak bir şirketin cebine gidiyor; başka bir alana veriyorsunuz, projeleri eliyle itiyor, on milyarlarca liralık rant kaynağı doğrudan bir yandaş şirketin cebine gidiyor. Buradan elde edilen gelirleri siz doğrudan doğruya kaynak olarak ayıramadığınızda o zaman dönüyorsunuz, projeleriniz gerçekleşmiyor. Sormak istiyorum: Ne oldu İlk Evim Projesi? Kaç yıl oldu, sizin Bakanlığınız döneminde başladı beş yıl önce, evi olmayan 100 bin kişiye konut verecektiniz hem de faizsizdi. Ne oldu? Tek cümle etmediniz, tek cümle.
ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANI MURAT KURUM - Nasıl etmedim ya! Hepsini söyledim.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Tek cümle etmediniz. Yüksek maliyetler dolayısıyla insanlar inim inim inliyorlar, inim inim inliyorlar. Mesela, Tuzla'daki TOKİ mağdurlarından hiç bahsetmediniz. Tuzla'da TOKİ mağdurlarının sorunu sizin sorununuz değil mi? Yani Büyükşehir Belediyesi KİPTAŞ konutlarını sabit fiyatla yapıyor, yurttaşlara 300 bin lira ila 700 bin lira arasında ücretle uzun vadeli, on yıl vadeyle ödüyor, teslim ediyor, sizin TOKİ konutları orada hâlâ yarım yamalak bekliyor. Üstelik enflasyon memur maaş artışları oranında bir değerlendirmeyle gidiyorsunuz, tabii ona girersiniz.
Şimdi bir başka şey, gelelim şu Esenyurt'a. Şimdi, Sayın Bakan toplarken dedi ki "Kodları başka yerlere aktaracağız." Esenyurt'a gidiyor musunuz bilmiyorum, ben dün oradaydım. Şimdi, Esenyurt'ta 2 tane mahalle var: Mehmet Akif Ersoy Mahallesi ve Mehterçeşme Mahallesi. Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu iki mahallede 80 bin insan yaşıyor, 80 bin insanın yaşadığı iki mahalleden bahsediyorum; okul sayısı sıfır, kreş sayısı sıfır, sağlık tesisi sayısı sıfır, aile hekimliği merkezi sıfır. Neden? Çünkü donatı alanlarını başka yere kaydırıp buradaki donatı alanlarını imara açtığınız için, buradaki imara açtığınız donatı alanlarında 10 katlı yerlere 30 katlı imar, yasa dışı ruhsat veren belediye başkanlarına göz yumduğunuz için, plan nüfusu 30 bin olması gereken yerde 80 bin insan yaşamaya başlayınca KOP'lar ve DOP'lar da bölgenin dışına götürüldüğünde... Şimdi, Sayın Bakanın önerisi üzerinden gidelim; bu mahallede 80 bin kişi var, donatı alanımız okul, okul alanımız yok, okulu imara açtık, bunu gittik başka bir yere transfer ettik. Peki, çocukları ne yapacaksınız, ne yapacaksınız çocukları?
ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANI MURAT KURUM - Böyle nasıl anlayabiliriz?
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Çocukları ne yapacaksınız, yaşlıları ne yapacaksınız, sağlık tesisine nasıl götüreceksiniz? Anadolu'da yaptığınız gibi, köylerdeki taşımalı eğitim gibi şehirlerin merkezinde de KOP'ları ve DOP'ları başka yerlere götürerek yani siz insanlara...
ÇEVRE, ŞEHİRCİLİK VE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BAKANI MURAT KURUM - Dolu, dolu.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Lütfen... Lütfen...
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Söz hakkı vereceğim size Sayın Bakanım.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Zaten şimdi bu Esenyurt'u çok konuşacağız çünkü bu Esenyurt meselesinin altında yatan, hukuki bir soruşturmanın çok daha ötesinde, Türkiye tarihinin gördüğü en büyük yolsuzluk, rant ve kent suçlarının olduğu bir şehir olmasıdır; siz bunu çok iyi biliyorsunuz.
AHMET KILIÇ (Bursa) - Bursa Nilüfer Belediyesi de öyle.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Siz bunu çok iyi biliyorsunuz.
Şimdi, Esenyurt'ta plan nüfusu ne? 500 bin plan nüfusu var. Nüfus ne şu anda? 1 milyon 400 bin. Peki, bu nüfusa lazım olan donatı var mı? Yok. Peki, başka ne var? Sayın Bakan, siz Çevre ve Şehircilik Bakanısınız; Esenyurt konut mağdurları diye bir... Biliyorsunuz değil mi, 30 bin aile sizin doğrudan sorumluluğunuz alanında? 30 bin aile gitmiş daire almış bu binalardan. Bu binalar da aslında projeye göre 50 kat daha yukarıda, olmayan katlardan daireler satılmış ya da bu binada 4 daire var bir katta, 8 daire üzerinden kat irtifakları kurulmuş, bu insanlara daireler satılmış ya da bu binaların büyük bir çoğunluğu tamamlanmamış, yarım kalmış ya da o günlerde FETÖ'cülere imar hakları çok rahat veriliyordu, bugün FETÖ'cü olduğu için yurt dışına kaçmış olan pek çok inşaat şirketinin başladığı ve yarım kalmış olan inşaatlar dolayısıyla mağdur olan insanlar var. Peki, siz geçmiş dönemde de Bakandınız, 30 bin Esenyurt konut mağdurunu, 150 binden fazla insanı ilgilendiren bir konuyla ilgili kaynak, bütçe, ödenek ya da başka bir çözüm getirdiniz mi? Bu konularla ilgili bir şeyiniz var mı? Bakın, diyorsunuz ki: "Esenler'de 50 bin konut yapacağız." O zaman, mademki buralarda mağdur olmuş insanlar var, bu insanların mağduriyetini gidermek için Esenler'deki 10 küsur milyon metrekarelik askerî alan imara açılırken neden bunu bir plan bütün içinde değerlendirip İstanbul'un batı yakasındaki sorunu çözme konusunda bir bütüncül yaklaşım ortaya koymadınız? Çünkü koyamazsınız; burada sizin de elinizi kolunuzu bağlayan kimi uygulamalar var.
Başka bir konu şu: Esenyurt'u açmışken buna cevap vermek zorundayım. Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, dokuz gün önce Esenyurt Belediye Başkanımız gözaltına alındı, alındığı gün tutuklandı. O gece de bir kaymakam, vali yardımcılığına terfi ettirilerek ertesinde de kayyum atandı. Bir, siyasetin hesabını siyaset görür; siyasetçinin hesabını millet görür. Şimdi, milletin gördüğü bir hesabı, milletin sandıkta gördüğü bir hesabı, şimdi, siz yargı yoluyla düzeltmenin arayışları içindesiniz. Bir itiraz dilekçesi veriyoruz değerli arkadaşlar, İstanbul 11. Asliye Ceza Mahkemesine itiraz dilekçesi veriyoruz Belediye Başkanıyla ilgili. "Gereği düşünüldü; her ne kadar şüphelinin üzerine atılı suçlarla ilgili belge, bilgiye ulaşılmasa da, her ne kadar Esenyurt Belediyesi tarafından düzenlenen festivalde atılan sloganların Başkanla ilişkisi olmasa da, her ne kadar tartışma olmamakla birlikte bir an için örgütsel faaliyet olarak değerlendirilmeyeceğini düşünülse bile, Tanık Koruma Kanunu'nun 9/8 maddesine göre, gizli tanık beyanının tek başına hükmü esas alınamayacağı göz önüne alınsa bile, tutukluluğunun devamına..." Ya, nasıl bir şey bu ya? Ya, nasıl bir hukuk bu ya? İçinizde avukatlar var yani. Belgeler gerçek değil, iddialar gerçek değil. 9/8 maddesine göre tutuklanmak için tek başına gizli tanığın ifadesi gerekli ve yeterli delil olmamasına rağmen “tutukluluğun devamına” karar veriliyor. Yedi günde, altı günde hazırladığımız 100 küsur sayfadan fazla itiraz dilekçesi açma kapamayla reddediliyor. Esenyurt meselesinin üzerinde çok duracağız. Esenyurt, dediğim gibi, İstanbul'da ve Türkiye'de kent suçları müzesi olacak kadar bir dönem, bir siyasal iktidarın, siyasetin finansmanını merkezine koyacak kadar önemli bir yapıdır.
Şimdi, değerli milletvekillerine sormak istiyorum: Gidin Esenyurt’a, Esenyurt’taki belediyeye ait olan bir araziye bir belediye binası yapılmış, altında otopark, çarşılar, yanında da Esenyurt Üniversitesi binası var; kat karşılığı yapılmış. Esenyurt Üniversitesi binasının kime ait olduğunu Sayın Bakan çok iyi biliyor. Küçücük bir belediye binası, devasa bir üniversite binası ve bütün çarşılar, dükkânlar da müteahhide verilmiş. Ne yaptınız? Ne işlem yaptınız? Kamunun mallarını korumak adına; milletin, fakir fukaranın hakkını korumak adına buralarla ilgili ne yaptınız? İşte, geldiğimiz noktada hukuki bir süreçle karşı karşıyayız, bunu sıkı takip edeceğiz ama Esenyurt meselesi sadece bir soruşturma ya da terörle iltisaklı bir Belediye Başkanı iddiasıyla görevden alma değil aynı zamanda Esenyurt’ta yaratılmış olan bu kente ilişkin bütün imar suçlarının, kent suçlarının gizlenmesine dönük ve gelecekteki bitirilmemiş, tamamlanmamış, yarım kalmış işlerin tamamlanmasına dönük bir uygulamadır.
Başka bir soru daha, değerli arkadaşlar, siz OHAL’de bir yasa çıkardınız FETÖ’cü belediyeleri, FETÖ’cü kurumları, FETÖ’cü yapıları ortadan kaldırmak için. Şimdi, siz bir belediye başkanı suçlu olduğunda onu görevden alabilirsiniz, soruşturmanın selameti açısından açığa alabilirsiniz; peki, seçilmiş olan Belediye Meclis üyelerinin görev yapmasını neden engelliyorsunuz? Daha da ilginci, değerli arkadaşlar, 45 Belediye Meclis üyesi var Esenyurt’ta; ayın ilk haftası Esenyurt Belediye Meclisinde Meclis toplantısını yapamayan Meclis üyelerinin 10’u, ikinci hafta Büyükşehir Belediye Meclisinde gidip Meclis üyesi görevini yapabiliyorlar. Ya, bu kadar demokrasi dışı, bu kadar demokrasinin kurallarını hiçe sayan bir uygulama nasıl yapılabilir? Millet sizin de yaptıklarınızın ve yapacaklarınızın mutlaka bir değerlendirmesini yapacak.
Sayın Bakan, çok güzel işler yaptığınızı söylediniz. Her dönem bütçeler yapılıyor, bu bütçeler için de harcamalar yapılıyor ama sonuçta siz milletin tartısına çıktınız. Bakın, siz İstanbul'da Binali Yıldırım’ın 13.700 oyla kaybettiği seçimde tartıya çıktınız ve 1 milyon bin fark yediniz. Yani, demek ki, sizin yaptığınız kentsel dönüşüm, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, iklim değişikliği, adalet, İller Bankası paylarının dağıtımı konusundaki yaptığınız uygulamalar millet tarafından kabul görmemiştir. Milletin hakemliğinden daha büyük bir iradeyi tanımıyoruz. Meclisimizde yazıyor: “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” Biz de ona sonuna kadar inanıyoruz. O zaman, milletin vermediği bir yetkide niye bu kayyumlar eliyle belediyeleri yönetmeye çalışıyorsunuz?
Daha da ilginci arkadaşlar, Esenyurt Belediyesine kayyum olarak Vali Yardımcısını, AK PARTİ İl Başkan Yardımcısını da Belediye Başkan Yardımcısı diye atıyor. Bu mu şimdi, sizin yeni dönem demokrasi anlayışınız? Bu mu şimdi, sizin Türkiye’ye getirdiğiniz anlayış? Seçimle gelemediğiniz yerlere mahkemeler eliyle el koyun, sonra partililerinizi oralara yönetici olarak atayın ve bununla da "Biz 21'inci yüzyılın 'Türkiye Yüzyılı’nı yaşatacağız." diye bir iddiayı ortaya koyacaksınız; bunlar mümkün değil.
Son olarak da şunu söyleyeyim: Sayın Bakan, 22 tane soru önergesi vermişiz, 4’üne cevap vermişsiniz, 18’ini cevaplamaya bile gerek görmemişsiniz. Yani biz bir soru sorduğumuzda bunu millet adına soruyoruz, biz denetim görevini yaptığımızda bunu millet adına yapıyoruz. Millet adına bunu yaparken de -İstanbul Milletvekiliyim, 100 binin üzerinde oyla seçilmiş bir milletvekiliyim- kendime oy vermiş olan seçmenin de hakkını koruma göreviyle bunu yapıyorum.
Son olarak da şunu söyleyeyim: Geçtiğimiz yıl buraya bir arkadaşımız Ergene Çayı’ndan bir su getirmişti, buraya bırakmıştı. Ergene Çayı’nın sorunu bildiğim kadarıyla sizin sorumluluğunuzda, oralarla ilgili bugün gene gündemimizde yoktu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Zeybek, toparlayın.
Buyurun.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Tamamlıyorum.
Size düşen temel sorumluluk, nerede bir sorun varsa -çünkü sonuçta bir olumsuzluktan milletimiz zarar görüyor- İzmir halkı zarar görüyorsa o zaman geleceğiz, bu sorunun çözülmesi konusunda el birliği yapacağız, kaynak yaratacağız, finansman kaynakları yaratacağız ve sorunları çözeceğiz. Yine Bakanlığınızın yetkisinde.
Ben şimdi soruyorum: İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreterinin onay yazısı hâlâ onaylanmadı yani İzmir Büyükşehir Belediyesini eleştiriyorsunuz, Genel Sekreterin onay yazısı hâlâ onaylanmadı. Pek çok büyükşehir belediyemizin genel sekreter yazısı onaylanmadı. Nüfusu 300 bin, 500 bin olan belediyelerimizin özel kalem müdürlerinin yazılarının bir kısmı onaylanmadı. Şimdi, arkadaşlar, Keçiören Belediyesine iktidarınız döneminde, yirmi yılda 34 özel kalem müdürü atamışsınız, 34 ama beş yıl boyunca özel kalem müdürlüğüne atanmamış olan Cumhuriyet Halk Partili belediyelerimiz var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Sayın Zeybek, teşekkür ediyorum.