| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2660) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2024 |
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Teşekkür ediyoruz. Ömer Bey’e söz vermeden önce bir cümle… Yani ben tartışmaya girmek istemiyorum. Yani şeye de girmek istemedim: Bu, bana işte “500 küsur terörist var.” dedin demedin. Beni şöyle görün: Siyasetten geliyorum ben. Bu tartışma daha ziyade belediye seçimleri öncesi yapıldı ve bana yönelik de yapıldı ama belediye seçimleri ben ile mevcut belediye başkanı arasındaki bir seçim değil ki, belediye seçimleri 2 belediye başkanı adayı arasında seçim. Ben onun için bu tartışmaya girmedim. Bir, bu yapılan işlem Mülkiye Teftiş Kurulu tarafından ve adli birimler tarafından gerçekleştirilen bir işlemdir, yüzlerce sayfalık bir işlemdir ve bu işlemin kendine ait bir sonucu vardır. Bu sonucu açıklama şeyi de bana ait değil çünkü o dönem yapmışız geçmişiz, devletin işi yürümüş ama burada bu var mı? Tespit edildiği için o dönem yaklaşık ilk etapta 120 kişi oradan çıkarıldı ve daha sonra da devam edildi yani oradaki kişiler yukarıdan aşağıya tadat edilmiş bütün dosyalarda var, Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, gönderilenlerle ilgili de..
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Kimin döneminde?
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Efendim?
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Kimin döneminde alınmış?
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Şöyle yapalım: Bence bu tartışmaya girmeyelim. Ben bunu size izah etmekten memnuniyet duyarım. Bunu açıklamak yani başka bir zaman dilimi, buranın konusu değil, başka bir zaman diliminde ben bunu size açıklamaktan memnuniyet duyarım çünkü bu bir hukuki bir konu ve orada bir hukuki durum söz konusu. Onlar da hukuki eksikliği görmüşler zaten, böyle bir değerlendirme olmuş ama benimle ilgili tartışma olur, siyasal olarak polemikler olabilir ama ben seçim öncesi böyle bir polemiğe girmeyi kendi adıma da doğru bulmadım, ilgili belediye başkan adayımız adına da yani bizim arkadaşımız adına da doğru bulmadım çünkü olay başka bir tarafa geçecek.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Yani Devlet Bey gibi, siyaset gereği söyledik diyorsunuz.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Hayır, demedim. Bir de o da yanlış, Ali Bey, o da yanlış. Onu avukat öyle söylemiyor ki, orada yazıyor zaten. Diyor ki: Kanunun gereği araştırmalar sonucu yapılmıştır ama benim müvekkilim aynı zamanda siyasetçidir, elbette ki siyaset, siyasi olarak değerlendirme yapma hakkına da sahiptir ama gazeteci öyle alır, onu böyle söyler. Ben şuna geldim: Allah her şeyi görüyor, en nihayetinde geldiğim nokta bu.
İkincisi, bu, yani size izah etmek zorunda olduğum için ediyorum.
MURAT ÇAN (Samsun) - Benden önce söylendi, soru bana ait değil.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Söylendi o zaman da eyvallah ama kamuoyunda çok söyleniyor. Bu cümle şunun için söylenmiştir: Türkiye'nin en temel problemlerinden bir tanesi, hepiniz bilirsiniz, metruk binalardır. Metruk binalar hem asayişin hem uyuşturucunun -burada da bu konuşulmuştur- kullanıldığı, sokakları rahatsız eden ve suç unsurlarının çoğaldığı alanlardır. Bunun üzerine biz Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile konuştuk çünkü birçok engel çıkıyor, siz binayı yıkmaya çalışıyorsunuz -belediye başkanlarımız var burada- diyor ki: "Bu bina üzerinde 3 kardeşin, 4 kardeşin hissesi var. Hissesi olduğu için bu bina yıkılamaz." Oysa ona yeni bir kanuni düzenleme yapmanız gerekir ki oradaki güvenlik açığını ve o metruk binanın oluşturacağı zararı engellemeniz lazım. Biz bunun üzerine bir kanun çıkardık, bu kanunu da Çevre ve Şehircilik Bakanlığının talebi üzerine çıkardık, gene bu Mecliste çıktı. Bunun üzerine ben oradaki bir konuşmamda dedim ki böyle bir zorluğumuz vardı, eskiden bunu yıkamıyorduk, şimdi bu kanunla beraber yıkıyoruz, öteki kanunun sorumluluğu arkasından geliyor. Yani hisse üzerindeki tartışma, hukuki tartışma daha sonra geliyor. Ben orada... Yani biz kanuna göre iş yapan insanlarız yani hukuka göre iş yapan insanlarız ve hukuka göre iş yapmazsak ya, burada niye toplanıyoruz? Bu Meclis niye var?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - O zaman böyle açıklayarak söylemediniz.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Söyledim, aynısını böyle söyledim, aynısını böyle söyledim de...
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - O zamanki o heyecana kapılıp...
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Yok, aynen böyle ifade ettim, aynen böyle ifade ettim ama...
MURAT ÇAN (Samsun) - Sayın Başkan, siz onu o zaman söylediğinizde aynı bugünkü anlattığınız gibi anlayabilirdik o olay için ama siz onu söyledikten sonra toplumun her kesiminde, bütün hücreler tarafından "Sen gereğini yap, arkasından, biz senin arkandayız." Çünkü ondan sonra başka bakanlar da "Ya, arkamızda Cumhurbaşkanı var." demedi mi?
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Yok, şöyle...
MURAT ÇAN (Samsun) - Şimdi, bitireyim, bir cümle, çok uzatmayacağım. Şimdi, siz güvenliği uygulayan ya da güvenliği tesis etmekle yükümlü bir iradeyken o cümle üzerinden güvenlikçi oluyorsunuz. Biz buna itiraz ediyoruz.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Ben takdirinize hiçbir şey söylemiyorum zaten.
MURAT ÇAN (Samsun) - Ön yargı değil bu. Sizin yaptığınız bir binayı yıkmak. Tabii ki o dönemde asayişi sağlamak için...
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Sayın Milletvekilim, cumhuriyet tarihinde olmayan bir iş oldu, 125 bin bina belirlendi Türkiye'de, bütün belediye başkanları belirlediler, valilikler belirlediler ve 107 bin bina ben görevi bitirene kadar, 107 bin binanın 90 bini yıkıldı, 17 bini rehabilite edildi. Böylece de yani bu bir yapılması gereken bir işti ve bu yapıldı. Yani bütün herkes yaptı, bunu bütün siyasi partilere ait belediyeler de yaptılar, kaymakamlıklar, valilikler bu işi takip ettiler, biz de takip ettik ama böyle anlaşıldı.
MURAT ÇAN (Samsun) - Ama aynı Kabinede bulunma şerefini yaşadığınız Sayın Nebati çıktı, dedi ki: "Arkamızda Cumhurbaşkanı var."
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Biz de ceremesini çekiyoruz zaten.
Evet, şimdi, Ömer Bey, buyurun.