KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Evet, biz çekiyoruz çünkü sesimizi duyurmaya çalışıyoruz biz, o yüzden. Hâlâ müdahale ediyorsun. Bence hani biraz daha sakin olursan, yaşça da senden büyüğüm, bence daha mantıklı olur diye bir öneride bulunuyorum, takdir senin. Polemiği Sayın Bakan sever, biz de severiz, ben de severim, herkes de bilir, Bülent Bey de sever, polemik de yaparız, sonuna kadar da yaparız, gerekirse sabaha kadar da önergeler üzerinde konuşuruz, her madde üzerinde konuşuruz, Meclisteki milletvekili arkadaşları çağırırız, Komisyon üyesi olmayan milletvekili arkadaşları, onlar her madde üzerinde söz talep ederler, iş uzar, gerek yok. Yani bir senin yüzünden bu kadar insan çile çekmesin Osman Bey.

Şimdi, Sayın Bakanım...

İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BÜLENT TURAN - Esprileri duyamıyoruz Başkanım.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Gelir, gelir Sayın Bakanım.

Şimdi, Sayın Bakanım, dediniz ki: "Bu kanun saraydan falan gelmiyor. Eğer bunu bürokratlar yaptı derseniz, milletvekillerine haksızlık yapmış olursunuz." Evet, haksızlık yapılmış olur ama bu bir gerçek, maalesef gerçek. Sayın Cumhurbaşkanına Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçerken bu eleştiriler gelmişti "Ya, Meclisin itibarı zayıflayacak, Meclisin fonksiyonları zayıflayacak." dendiğinde Sayın Cumhurbaşkanı meydanlarda "Hayır, ne alakası var? Milletvekilleri yapacaklar, bürokratlar yapmayacaklar artık Mecliste milletvekilleri yapacak." demişti. Ama siz şimdi diyorsunuz ki: "Dün gece 12'de buradaydık." Yani sizin değil dün gece on ikide burada olmanız, kanun teklifini hazırlayan milletvekili arkadaşlarımızın ve bizim olmamız gerekiyor. Komisyonun, İçişleri Komisyonu üyesi milletvekillerinin yani bu toplantının bu işi yapması gerekiyor.

BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Arkadaşlar, ya, ben müsekkin aldım, bende bir sıkıntı yok, Allah'ınızı severseniz, fren. Yani bitirsin konuşmasını, söyleyin ya.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Yani bu Komisyonun hazırlaması gerekiyor bu kanun teklifini. Yani eğer anlattığınız şekilde ise. "Noterlik Kanunu'nda olmaması gerekiyor, işte, bu Emniyetle ilgili bir konu, o yüzden buraya girdi." Zaten sıkıntı da bu. "Çorba" dediğimiz olay da zaten, maalesef, bu; kanun yapma şeklimiz yanlış.

Bakın, "muhtarlık" kelimesi 100'e yakın kanunda geçiyor, biliyor musunuz? Muhtar... 100'e yakın kanunda "muhtar" kelimesi geçiyor. Bu, ne anlama geliyor? Her yere sıkıştırmışız. Hâlbuki Muhtarlık Kanunu'nda her şeyi yazmış olsak akıl karışıklığı ortadan kalkacak ve bir muhtar ya da herhangi birisi muhtarlıkla ilgili bir şey araştıracaksa çıkacak, oraya bakacak, her şeyi orada görecek, bulacak. Ama biz noterlikle, Noterlik Kanunu var, işte, burada olacak, başka bir kanunda olacak. Dolayısıyla, bu çorba oluyor, çorba olduğu için de sürekli kanun çıkıyor, sürekli kanun yapılıyor. Yani dünyanın hiçbir ülkesinde bu kadar çok kanun yapan başka bir Meclis yoktur. 2018'deki kanun 20'de değişir, 20'deki 22'de, 22'deki 23'te çünkü sürekli yanlış yapıldığı için bu oluyor. Hani Sayın Bakan diyor ya: "Üç gün değil, otuz üç günde olurdu eğer torba olmasa, ben de karşıyım torbaya." Ya, üç günde yapınca sürekli kanun değiştiriyoruz, otuz üç günde yapalım, bir defa yapalım. Avrupa ülkeleri öyle yapıyorlar. Adamlar bir defa yapıyorlar, otuz gün sürüyor, İsviçre'de üç ay sürüyor bir kanun, bir kanunu üç ayda çıkartıyor İsviçre Parlamentosu. Biz de gerekirse öyle yapalım, bir defada yapmış olalım, meşgul etmeyelim insanları da kendimizi de.

Teftiş olayında da "Yönetmelikte zaten var." dediniz, kanununa koyuyoruz. Yönetmelik Allah'ın emri değil ki yani o da yanlıştı, bu da yanlış diyoruz biz de.

Geçti 1'inci madde, orada söz alamamıştım ama orada bakın, şöyle bir şey de var: Şimdi, kaymakamlık liyakat gerektiren bir meslek. Öğrenci okuyor, kamu yönetimi okuyor. Eğitimi boyunca devlet nasıl yönetilir, nasıl davranılır, hukuk, kanun; neyse artık bunların eğitimini dört dörtlük alıyor. Okuldan çıktıktan sonra biliyor ki kaymakam olacak, mülki idare amiri olacak ama şimdi getiriyoruz, diyoruz ki: Hayır, maden mühendisi de olabilir, makine mühendisi de olabilir. Makine mühendisi öğrenciliğinde makineyle ilgili eğitim alıyor, ondan sonra yüksek lisans yapınca Sayın Genel Müdürüm, yüksek lisansla işi kurtarırız, o arayı kapatırız. O ara kapanmaz çünkü yüksek lisansta hukuk dersleri yok, zorunlu bir ders değil arkadaşlar. Hukuk ve kamu yönetimi dersleri seçmeli ders, zorunlu ders değil. O yüzden de yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmayacaklar, bir psikolog ODTÜ psikolojiyi bitirmiş, efendim göndereceğiz bunu kaymakam yapacağız. Nereye kaymakam yapacağız? Örneğin güneydoğudaki bir sınır ilçemizde, terörün olduğu, sıkıntılı bir ilçede kaymakamlık yapacak. Eğitimi ona uygun değil ki eğitimi ona uygun değil. O yüzden kamu yönetimi mezunlarının, iktisadi idari bilimler fakültesi mezunlarının yani liyakate dayalı o meslekle ilgili eğitim alanların bana göre kaymakam olması, mülki idare amiri olması doğrudur. Aksi takdirde doktoru gönderelim, kaymakam olsun, vali olsun; olmaz, olmaması gerekiyor, bana göre olmaması gerekiyor. Yanlıştır bu, o yüzden biz buna karşı çıktık ve bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz.

Arkadaşlar, bizim eleştirilerimiz sırf muhalefet olsun diye değil yani biraz da böyle düşünsenize ya yani her şeyi iktidar doğru biliyor, muhalefet yanlış biliyor ama böyle bir direnç gösteriyor, bunların bildikleri önemli değil demeyin yani. Belki de söylediğimizden bir şey alırsınız, belki de söylediğimizden bir şey alarak bir kanunu birlikte düzeltebiliriz ki geçmişte Sayın Bülent Turan'la Mecliste Divanın arkasında Sayın Bakanımla Grup Başkan Vekiliyken oturulup konuşuluyordu, maddeler çekiliyordu, ilaveler yapılıyordu yani bu ikili diyaloğun olması Türkiye için iyidir. Biz burada ülkemiz daha iyi olsun diye mücadele ediyoruz, hiçbirimiz ülkemiz kötü olsun, ülkemiz batsın diye mücadele etmiyoruz ki. Ben böyle bakıyorum, siz başka türlü bakıyorsunuz ama bir orta yol bulunabilir diye zaten bu Komisyon toplantısı yapılıyor; ana muhalefet var, diğer muhalefeti var. O yüzden, ben 2'nci maddenin de belli ki geçmişte sabıka olduğu için, birileri için özel bir madde, bir düzenleme olduğu düşüncesindeyim. Herhâlde, çıkar tabii, bu da illaki çıkar, birilerinin özel bir durumu var, o yüzden bu getirildi diye görüyorum, öyle okuyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.