Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | Dahiliye Memurları Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2660) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 07 .11.2024 |
MURAT ÇAN (Samsun) - Teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Sayın Bakan Yardımcımızın genel değerlendirmeye dönük cevapları hakkında bir şey söyleyeyim. Tabii ki bu kanun saraydan geliyor, danışmanlarınızın atanmasına dair yönetmelik bile geçenlerde saraydan yayımlandı, Genel Müdürünüzü saray atıyor dolayısıyla bu saraydan gelmiş, bir kelimesine bile dokunulmamasını istediğiniz bir teklif olacak yani sürekli dönüp orayı tartışmamıza gerek yok. Parlamenter sistemi anlattınız, hani ikili olmasın diye söylüyorum. Parlamenter sistemde biz sizi çok yakından da izledik, güzel polemik yapan, hakikaten bunu da seven bir yanınız yönünüz vardı ama olay öyle değil. Parlamenter sistemde sonuçta orada tartışılır, Genel Kurula gelir, herkes gücü nispetinde katkısını sunar, bazen de bazı şeyler geri çekilirdi. Şimdiki durum ama öyle değil. Ancak kanunun ilerlemesi iki gündür olduğu şekliyle toplantı yeter sayısına bağlanıyor, oradan yavaşlıyor, başka, işte, çıksın bir an önce diye de geri çekmeler, bilmem neler oluyor, bunları yaşıyoruz burada anlatmamıza gerek yok.
Kanunun bu 1'inci maddesine gelirsek Sayın Bürokrat Arkadaşımız Nedim Bey "Beş yıldır biz bunu zaten böyle uyguluyoruz. Gelin, hep beraber anlaşalım, çok da uzatmayalım..." Ben anladığımı söylüyorum "Çok da uzatmayalım, bu işi de kanunlaştıralım kardeşim, zaten biz bunu böyle yapacağız." anlamına getiriyor. Yani mızrağı bir şekilde çuvalına uydurmaya çalışılıyor. Şimdi, uyduralım, tamam. Devleti yönetirken çok da fazla gerçekten bir sorun varsa onu da gidermeye dönük biz de katkımızı sunalım ama yani 1986'da üniversite sınavına girmiş birisiyim. O zamanlar Türkiye'de 50 civarında üniversite vardır, belki 30 civarındadır; iyi hatırlıyorum, tıp fakültesi sayısı daha da azdı ama mülkiye sayısı çok çok yerindeydi. Şimdi, 200 civarında devlet üniversitesi var. Eminim ki buralardan mezun olacak arkadaşlarımız, vatandaşlarımız bu ihtiyacı karşılayacak bir sayıya mutlaka cevap verir. Nedir sorun? Tarih okumuş işte sayın vekilimiz, tarihten sonra öbür yan dalını yapmış, lisansüstünü yapmış. "Çok güzel yapıyorum ben." diyor. Ya, şimdi, bir tane örnek üzerinden 2’nin karesi yine 2 çarpı 2 gibi anlatmaya çok gerek yok. Üniversiteler arasında bir diskriminasyon yapmayalım ama ya, ihtiyaç ne, gerçekten bunu anlayalım ya. Bir ilçenin mülki amirinden bahsediyoruz. Herkes olmuş, hani, yine bir espri yapayım, hekimler yok. Şimdi, piramidi ters çevirmenin çok da âlemi yok yani eğer bir böyle üzerine lisansüstü şunu yapalım, bunu yapalım… Burada hekim arkadaşlarımız da var, piramidi ters çevirerek devlet yönetmeye çok gerek yok ki. O zaman hekimleri de koyun oraya, altı yıl tıp fakültesi var, beş yıl ihtisas var, hayat okumayla devam ediyor, otuz bir yıl ben bunu devam ettirmişim; yok. Yani bundan da rahatsızlığım yok bu arada ama yani hakikaten ihtiyaç mı var, bize bunu anlatın ya. Gerçekten çok merak ediyoruz. Devlet sizin elinize geçti yani devleti yönetmeye başladığınız andan itibaren hangi eksikliği yaşadınız mülki idari amirinde? Türkiye'de bin küsur civarında ilçe var, işte, başka, vali yardımcılarını falan da sayarsak 2 bindir, 3 bindir, diğer danışmanlık, müşavirleri sayalım, 10 bin olsun, yetmiyor mu yani? Neyi zorluyoruz?
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BÜLENT TURAN - Tamam, neyi çıkaralım mesela veya ne ekleyelim?
MURAT ÇAN (Samsun) - Hiçbir şey istemiyoruz.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Karşılıklı… Başkanım, Sayın Bakanım…
MURAT ÇAN (Samsun) - Yok, ben polemiği seviyorum değil de hani cevap vereyim.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Ben de severim de işin usulünü devam ettirelim. Böyle bir karar aldık ayak divanıyla da.
MURAT ÇAN (Samsun) - Peki, teşekkür ediyorum. Olsun.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Teşekkür ediyoruz.
MURAT ÇAN (Samsun) - Ama yani bir şeyi koymayalım. Devleti yönetme mekanizması cumhuriyet kurulduğu…
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Bana da dünyanın lafını attı, bir tek cevap vermedim yani. Yaşlandırdı beni, şey yaptı.
MURAT ÇAN (Samsun) - Nasıl dediniz?
Vallaha onu hani böyle biraz da aynı üniversite mezuniyeti üzerinden espri yani yumuşama olsun diye, normalleşme olsun diye söyledim.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Eyvallah, sağ olun, teşekkür ediyorum.
MURAT ÇAN (Samsun) - Ama oraya dönmek istemem tekrar.
Ya, devletin, devlet aygıtının, cumhuriyet kurulduğundan beri hatta Osmanlı'nın son yüz yılından itibaren bir yönetilme şekli var. Yani bu memleketin cumhuriyetini tıbbiye, rüştiye, askeriye; bunlar yönetmişler, kurmuşlar, öyle değil mi? Cumhuriyet de o temeller üzerinden kalkmış. Nedir yani? Hani psikoloji mezununu…
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - İlmiyeyi eksik sayarsanız kızarlar.
MURAT ÇAN (Samsun) - Kimi?
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - İlmiyeyi.
MURAT ÇAN (Samsun) - Peki, tamam, onu da ekleriz.
Ya, ne eksik yaşadınız? On küsur yıl parlamenterlik yaptı Bülent Turan Başkanımız…
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BÜLENT TURAN - On beş Başkanım.
MURAT ÇAN (Samsun) - Kaç?
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BÜLENT TURAN - On beş.
MURAT ÇAN (Samsun) - On beş, tamam.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI BÜLENT TURAN - Grup Başkan Vekilliği on yıl.
MURAT ÇAN (Samsun) - Ya, on küsur on beşi de kapsıyor ama neyse on beş olsun. Polemiği hâlâ seviyor, haberiniz olsun ama güzel, hani bu işi böyle götürüyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Geçen dönem olacaktınız siz.
MURAT ÇAN (Samsun) - Ama çok merak ediyorum. Yani cumhuriyet kurulduğundan 100'üncü yılına kadar ya da 2018'e gelene kadar bir sorun yaşanmamış devlet yönetmeyle ilgili. Hani hatıramızda kalsın diye birkaç günlük de olsa kaymakam vekilliği yapmış biriyim. Dizlerimiz titrerdi ya, hangi olay olursa biz neyi nasıl yönetiriz şeklinde. Hani birçok kliniği yönetmiş biri olarak söylüyorum ama bu çok önemli bir şey. 1 milyonluk nüfusu idare eden kaymakam var. Şimdi, bunu endüstri mühendisiyle, psikolojiyle üzerine yüksek lisansını… Ben ikna olamıyorum yani ama deniyor ki: “Efendim, biz 2018'den 2023'e kadar getirdik, Anayasa Mahkemesi önümüze çıktı, zaten çok da sevmiyoruz, hadi bakalım, bunun arkasından dolanalım, piramidi ters çevirelim, bunu kanuna uyduralım.” Ya, bu, işte, saraydan geliyor.
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Saraçhane’den mi gelsin?
MURAT ÇAN (Samsun) - Ya, şimdi, bak, ünlü olma. Bak, ben sana hiç sataşmam ama senin gibi hadsiz, adapsız olabilmek çok yetenek istemiyor.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Öyle demeyelim lütfen, ya, Murat Bey, lütfen.
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Niye, Saraçhane’den mi alıyorsunuz onu?
MURAT ÇAN (Samsun) - Bak, sataşma! Hiç kimseye, hiç kimseye sataşmıyorum.
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Niye?
MURAT ÇAN (Samsun) - Saraçhane iki dönemdir…
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Niye, saraydan alınca oluyor da Saraçhane’den alınca olmuyor mu?
MURAT ÇAN (Samsun) - Bak, işte, buyurun. Saraçhane iki dönemdir İstanbul'u mutlu edecek politikalarla yönetiyor. Özgür Bey’i savunmaya ihtiyaç yok, size hem Parlamentoda hem de şimdi Genel Başkan olarak yetiyor ama Saraçhane iki dönemdir İstanbul'u yönetiyor.
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - Sizi de yönetiyorlar.
MURAT ÇAN (Samsun) - Şimdi, Belediyeler Birliği Başkanı olarak…
Ya, bak…
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ya, sana ne Osman!
OSMAN GÖKÇEK (Ankara) - “Saray, saray” sabahtan beri…
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Arkadaşlar, karşılıklı... Demin bir mutabakata vardık. Mutabakatımız şu idi…
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Sana ne, sen niye araya giriyorsun burada, millet konuşuyor, ne güzel gidiyor, sana ne! Hayret ya! Millet ne güzel tartışıyor, konuşuyor.
MURAT ÇAN (Samsun) - Bak, şimdi, senin Saraçhane’yle derdin olabilir, senin Ankara Büyükşehir Belediyesiyle derdin olabilir, senin belki cumhuriyet… Bu beni ilgilendirmiyor. Bana geçen de sataştın, şimdi de sataşıyorsun. Sataşmaya çok ihtiyacın…
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Murat Bey, konuya dönelim lütfen.
MURAT ÇAN (Samsun) - Dönsün ya da arkasını dön.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Demin bir mutabakat yaptık, karşılıklı konuşmayı…
MURAT ÇAN (Samsun) - Bakın, karışmıyorum, ben de müdahale edebilirdim.
BAŞKAN SÜLEYMAN SOYLU - Mutabakata hep beraber uyalım, devam edelim.
MURAT ÇAN (Samsun) - Şimdi, yine geliyoruz yani hakikaten Anayasa Mahkemesi zaten hani sayı itibarıyla birçok, hani içeriği itibarıyla da çok sizi zorlayan bir kurum değil ama burada hakikaten devletin yönetme şekline, içeriğine dönük, fizyolojisine dönük çok ciddi bir eksiklik görmüştür. Bunun, bu nedenle -1'inci madde böyle başladı maalesef ama- bir an önce bu torbanın, çorbanın içinden çekilerek yolumuza devam etmemizi biz istiyoruz grup olarak.
Teşekkür ediyorum.