EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakan, değerli bürokratlar, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, Sayın Bakanım, güzel, mütevazı bir kitapçık hazırlamışsınız, böyle bir seferde okuma fırsatı bulduk. Mesela, çok fazla "yapacağız" "edeceğiz" cümlelerine denk geldik ama şuna denk gelmedik: "Geçen yıl Sayıştay şu bulguları buldu, biz bu bulguları düzelttik." Sonuçta Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapıyor.

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Sunumda var, Sayıştay sunumunda var.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Ağabey, burada bir sürü çıkmış bulgu var.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sunumda var.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Neyse ağabey, konuşma zaten beş dakika, süre yok, daraltmayın bizi burada.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Yardımcı oluyoruz.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Tamam, peki.

(Uğultular)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli arkadaşlar, bir saniye.

Arkadaşlar, Sayın Bakana bir müsaade eder misiniz.

Sayın Arslan, bir daha açıyorum mikrofonunuzu.

Buyurun.

EDNAN ARSLAN (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Şimdi, bu Sayıştay raporları her geçen gün daha da cılız hâle geliyor. Yani büyük ihtimalle, benim şahsi kanaatim odur ki iyi denetim yapan denetçiler herhâlde Sayıştay tarafından başka yerlere gidiyor. Yani gözümü kaparım, vazifemi yaparım anlayışındaki Sayıştaycılar da denetim yapıyorlar. Bu sadece sizin raporunuzla alakalı değil, her geçen gün Sayıştay, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetim yapan Sayıştay bulguların neden o şeyden çıktığına dair bu raporlarda bilgi vermiyor. İşte, geçmiş dönemde bir bulgu var ama bu dönem o bulgunun düzeltilip düzeltilmediği ya da neden bu raporlarda yer almadığıyla ilgili herhangi bir bilgi, belge sunmuyor. Bu aslında bizim denetim faaliyetimizi de zayıflatan bir şey. Çünkü Millet Meclisi adına denetim yapan da Sayıştay.

Sanayi Bakanlığı önemli bakanlık. Sayın Bakanım, siz klasik yöntemlerle sanayicilik yapan insanları daha çok temsil eden bakanlıksınız, onlarla daha çok iş birliği yapıyorsunuz. Mesela, geçen haftalarda bir e-ticaret yasası geçti. Mesela diyor ki oradaki e-ticaret yapan ve Türk olmayan şirketlere: "Siz ihracat yaparsanız ben sizin yaptığınız ihracatın 4 katını sizin net işlem hacminden düşerim." Biz kendi klasik yöntemleriyle bu ülkenin kuruluşundan beri var olan sanayicilerimize hiç böyle bir şey tanıyor muyuz? Yani yaptığı ihracatın 4 katını vergisinden, net işlem hacminden ya da ona parasal avantaj sağlayan bir şey yapıyor muyuz merak ediyorum. Ondan sonra, aldığı teşvikin 4 katını düşmek gibi bir şeyimiz var mı? Çünkü geçen hafta bu Mecliste geçen bir e-ticaret yasasıyla biz gördük ki artık Türk e-ticaret firması da kalmadı, en sonuncusu da satıldı bir Kazak şirkete. Sonuç itibarıyla, biz kendi sanayicimize vermediğimiz imtiyazları, vermediğimiz desteği çok uluslu şirketlere veriyoruz. Burada itiraz etmesi gereken bakanlık tam da burası. O açıdan, sadece bilgilendirmek adına söyledim.

Mesela, Türkiye'nin yüksek katma değerli ürün imalatı ve yapısal cari açık sorunu kadar önemli sorunlarından biri de sınırda karbon düzenlemesi. Bu karbon düzenlemesinin hazırlığını tam olarak yapmadığımız bir gerçek. Yani bence çok iyi gitmiyoruz bu konuda. E, bu ne getirecek bize? Bu bizim sanayicimizi yarın Avrupa Birliği gümrüklerinde ciddi sıkıntılara sokacak, mallarının geri dönmesini sağlayacak. Ben ilgili bakanlığın dairesinin, diğer ortak bakanlıkların bu konuda çalıştığını ama ilke ve hedefler ötesinde somut adımları da çok ileriye götüremediğini düşünüyorum. O yüzden, bizim bir an önce, bir an önce bu sınırda karbon düzenlemesiyle ilgili somut adımları atıyor olmamız lazım. Bunlar yapılırken tabii, Enerji Bakanlığıyla da iş birliği yapmak lazım. Yani bir yandan siz kömür ithalatını artırırken nasıl sanayicimize temiz enerji vereceğiz? Burada söylemişsiniz "Rüzgâr, güneş enerjisi, yenilenebilir enerjiyle ilgili birtakım hedefler koyduk, bunları gerçekleştireceğiz." ama bu, bizim sanayicimizin derdini çözmez. Çünkü bizim ülkemizde üretilen enerjinin çok önemli bir bölümü bu fabrikalar tarafından kullanılıyor. Önümüzdeki süreçte artan enerji ihtiyacını daha çok gene bu karbon, fosil yakıtlardan elde edeceğiz gibi gözüküyor. Bu da o zaman bizi hedeflerimizden uzaklaştırır, sanayiciyi yarın sıkıntıya sokar. O yüzden, hem sanayici hem bakanlıklar arasında, kurumlar arasında sıkı bir iş birliğine ve bu konuda somut adımlara ihtiyaç olduğunu düşünüyorum ben.

Şimdi, bir başka şey de burada bir astronotumuz var tabii. Astronotumuz çıktı, uzaya gitti, geldi. 11 deney yaptı. Bu 11 deney nedir mesela? 13 deney mi? Biz eksik okumuşuz, aklımızda öyle kalmış, 13 olması da güzel. Ne yaptı mesela? Yani bunlar hangi bilimsel makalelerde, nerelerde yayınlandı? Merak ettiğim için soruyorum yani bu astronot arkadaşımızın -rakamı da yanlış bilmiyorsam- herhâlde 50 milyon dolara bir maliyeti oldu bize, ülkeye. Gitti, geldi, yani ben Türkiye'nin uzayla ilgili yapacağı çalışmaları canıgönülden destekliyorum. Ben elektrik elektronik mühendisiyim, teknolojiyle ilgili yapılacak tüm çalışmaları destekliyorum ama dediğim gibi ne yaptığımızı… Çünkü şov yaptık, biz bu astronot arkadaşı da Togg gibi gezdirdik, sürekli gezdi arkadaşımız. Gezdi tabii, resimleri de var, gezdirdik, bir sürü yere götürdük, getirdik, böyle astronot kıyafeti giydi, Tosun Paşa gibi giydirdik, gezdirdik yani. Şimdi, ne yaptı yani? Deneyleri bir anlatsın bize, bilimsel makaleleri bir anlatsın bize, bilelim biz de bunları.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum Sayın Arslan.