Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278) ve 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ile Sayıştay tezkereleri a) Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı c) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu ç) Türk Standardları Enstitüsü d) Türk Patent ve Marka Kurumu e) Türkiye Bilimler Akademisi f) Türkiye Uzay Ajansı g) GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ğ) Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı h) Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ı) Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı i) Kalkınma Ajansları (Ankara, Bursa Eskişehir Bilecik, İstanbul) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 3 |
Tarih | : | 07 .11.2024 |
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Sayın Bakanım, dün burada olsaydınız burası bayağı hareketliydi çünkü burada Tarım Bakanlığı vardı ve hakikaten de Türkiye'de tarım ve hayvancılık ciddi bir şekilde kan kaybediyordu, milletvekilleri de hâliyle fazla ilgi gösterdiler ancak bugün de fazla bir kalabalık yok burada gördüğünüz gibi, biraz böyle, yavaş geçiyor görüşmeler. Esasına bakılırsa, rakamlara baktığımız zaman, bugün de çok canlı olması lazımdı buranın, buranın bugün çok hareketli olması lazımdı, burasının milletvekilleriyle dolu olması lazımdı çünkü hakikaten de sanayimizdeki rakamlar hiç de iç açıcı değil, sanayideki kan kaybı, inanın en az tarım sektörü kadar.
Geçen sene bütçe maratonunun ilk gününde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz şöyle bir ifade kullanmıştı: "Sanayinin millî gelirden aldığı pay 2002 yılında yüzde 20, 2022 yılına gelindiğinde yüzde 26,5. Siz böylesi bir ekonomiye nasıl sanayisizleşiyorsunuz..." diye bir söz söylemişti. Evet, 2022 yılında sanayinin gayrisafi yurt içi hasıladan aldığı pay yüzde 26,4 ancak 2023 yılına geldiğimiz zaman bu payın yüzde 22,9'a indiğini görmekteyiz. 2024'ün ikinci çeyreğindeki rakam ise yüzde 19,8 yani bu belki de şimdiye kadar görülmüş en düşük oranlardan bir tanesi. Ha, bu arada, 1998 yılında sanayi üretiminin gayrisafi yurt içi hasıladan aldığı pay yüzde 25'ti yani bakıldığı zaman, yıllar içerisinde ciddi bir azalma söz konusu.
İmalat sanayisi de aynı şekilde, 2022 yılında yüzde 22,1 olan pay 2023'te yüzde 19,5'e düşmüş, 2024'ün ilk çeyreğinde yüzde 18,5, ikinci çeyreğinde yüzde 17,1. Bakın, çok ciddi bir düşüş trendiyle karşı karşıyayız ve bizim hedefimiz, 2053 yılındaki hedefimiz imalat sanayisinin gayrisafi yurt içi hasıla içerisindeki payını yüzde 30'a çıkarmak. Bu esasında çok doğru bir hedef, olması gereken bir hedef ancak hedef ile şu an bulunduğumuz konum arasında çok ciddi bir fark var ve ne yazık ki sanayisizleşiyoruz. Raporlar bunu söylüyor, TÜSİAD'ın raporları bunu söylüyor, rakamlar bunu söylüyor. Evet, dünyada da belli bir trend var ama Türkiye'de çok ciddi bir trend söz konusu ve ne yazık ki siz de hızla sanayisizleşen bir ülkenin Sanayi ve Teknoloji Bakanı olarak biraz evvel sunum yaptınız.
Şimdi, rakamlara bakıyoruz; mesela, aylık sanayi üretim endeksi rakamlarında toplam sanayi üretim endeksi haziranda yüzde 8,7 düşmüş, imalat sanayisindeki düşüş yüzde 11; İstanbul Sanayi Odası eylül raporuna baktığımız zaman yirmi bir aylık daralmadan bahsediliyor, talepte düşüşten bahsediliyor, 10 sektörden 8'inde istihdamda düşüşten bahsediliyor, siparişler azalıyor ve maliyet enflasyonundan bahsedilmekte; hakikaten de rakamlar kötü. Kapasite kullanım oranlarına bakıyorsunuz; 2022 ortalaması yüzde 77,2; 2023'te yüzde 76, biraz düşmüş, son beş aya bakıyorsunuz, haziranda yüzde 76,3; eylülde yüzde 74,9; son beş aydır düşüyor.
Teknoloji üretemiyoruz; cari olarak yüksek teknoloji ürün ihracatımız dolar bazında yüzde 50 artmış olabilir ama oransal olarak baktığımız zaman herhangi bir artış yok. 2019'da toplam ihracatımız içindeki payı yüzde 3,5'miş, 2021'de yüzde 3'müş, 2023'te yüzde 3,8'e çıkmış, 2024'ün ilk dokuz ayına bakıyorsunuz yüzde 3,4. Oysa 2002 yıllarında bu yüzde 6'larda, yüzde 5'lerdeydi yani bakıldığı zaman herhangi bir artış yok, burada bir sıkışmışlık var, bir türlü bu yüzde 3'ü, yüzde 4'ü bir türlü bulamıyoruz. Hedefimiz ne? 2053'te yüzde 17. Yani bunlara ulaşmak hakikaten imkânsız. Ne yapmak lazım? Yüksek teknoloji üretmek için bilgi üretmek lazım. Bilgiyi nerede üreteceğiz? Akademilerde üreteceğiz ama akademilerimizin durumu ortada. Siz burada bilimsel yayınlardan bahsetmişsiniz, evet, sayı olarak bilimsel yayınlarda ciddi bir artış var, doğru ama milyon nüfusa düşen bilimsel yayınlara baktığımız zaman son üç yılda herhangi bir gelişme yok; 2021'de 590, 2022'de 577, 2023'te 572. Bakın, gelişmiş olan ülkelerde bu rakamlar 2.000, 2.500. 1985 yılında Kore'yle aynı seviyedeydik biz, bugün Kore'de milyon kişi başına düşen bilimsel yayın bizim 3 katımıza çıkmış durumda.
Sayın Bakanım, ülke batıyor; bunu ben söylemiyorum, bunu Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı söylüyor "Türkiye batıyor." diyor. Daha sonra, birdenbire yanlış söylediği aklına geliyor; Türkiye batmıyormuş, şirketler batıyormuş! Yahu, şirketlerin batması demek, işsizlik demektir, istihdam azalması demektir, Türkiye'nin batmasıdır. Şunu söylüyor Sayın Başkan: "Yüzde 50 faizle bu şirketler batar, bu ülke batar." diyor. Doğru, yüzde 50 faizle yatırım olmaz, yüzde 50 faizle üretim olmaz, yüzde 50 faizle ihracat olmaz, istihdam olmaz.
Biz, geçen bütçe görüşmelerinde zombi firmalardan bahsetmiştik; teknik olarak batmış, verimsiz, enflasyonist ortamda düşük faizlerle, desteklerle ayakta tutulan firmalardan bahsetmiştik. Bunların önümüzdeki yıllarda -bugünlerden bahsediyoruz- önemli tehditler getirebileceğinden bahsetmiştik çünkü bunlar düşük faizlerle, desteklerle ayakta duruyorlardı ve faizlerin yükselmesi durumunda iflaslar gelebilir demiştik. Bugün yüzde 50'lerin üzerinde faizler var ve iflaslar da konkordato başvuruları da arka arkaya gelmeye başladı. En son rakamları vereyim size: Kurulan ve kapanan şirketlere baktığımız zaman; kurulan şirketler 2024 yılının ilk dokuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,3 azalırken kapanan şirketlerde yüzde 22'lik bir artış var; burada da karşımıza geliyor bu.
Yapısal problemlerimiz var. Biraz evvel bahsettim, teknoloji üretemiyoruz. Teknoloji üretmenin de koşulları var -akademiden bahsettim- yani nepotizmin olduğu bir yerde bilim üretme şansımız yok. Nepotizmin şu anda Türkiye'de en fazla kol gezdiği yerlerden bir tanesi de ne yazık ki üniversitelerimiz. Ne yapabiliriz? Doğrudan yabancı yatırımların artması, teknoloji üretimi konusunda da bir avantaj sağlıyor; dünyada bunun örnekleri var. Bakıyorsunuz, doğrudan yabancı yatırımlarına bakıyorsunuz, 2015'lerde, 2016'larda 13-19 milyar olan doğrudan yabancı yatırımı bugün 10 milyar dolarlara kadar düşmüş; bunun da büyük bir kısmı gayrimenkul yatırımı yani hizmet sektörüne yatırım gelmiş, imalat sektörüne gelen yatırım da göreceli olarak yıllar içerisinde düşmüş.
Verimlilik sorunumuz var. Evet, yıllar içerisinde iş gücü verimliliğinde az da olsa bir artış söz konusu ancak toplam faktör verimliliğinde azalış söz konusu. İlginç bir şey; verimliliği daha az olan, daha az artan şirketlerin pazar payları daha fazla artmakta. Ben buna raporlarda rastladım, TÜSİAD’ın raporunda da var, çok ilginç bir şey bu. Bu da hâliyle sektörlerin verimliliğini etkileyen bir şey. Buradan bu şuna gösterge olabilir: Esasında hâl böyleyse teşvik sistemini bizim bir gözden geçirmemiz gerekmiyor mu? Yani etki analizleri doğru yapılıyor mu, yapılmıyor mu? Ciddi kaynaklar aktarılıyor, bu kaynaklar nerelere aktarılıyor? Bu soruları sormamız lazım.
İkiz dönüşüm, çok havalı, işte dijital ve yeşil dönüşüm. Hakikaten de çok önemli kavramlar bunlar ama biz buna ne kadar hazırız? Yeşil dönüşümden bahsediyoruz. Yani Avrupa, biliyorsunuz, Yeşil Mutabakat... 2026 yılının Ocak ayında zannedersem sınırda karbon düzenlemesiyle karşı karşıya kalacağız. Bununla ilgili hukuki altyapımızı da oluşturmuş değiliz ne yazık ki, fiziki altyapıyı da oluşturduğumuzu zannetmiyorum. Şöyle bir şey var: Karşımızda “karbon ayak izi” diye bir kavram var biliyorsunuz, o karşımıza çıkacak. İmalat sanayisinin enerji tüketimine baktığımız zaman yüzde 28'i elektrikmiş, yüzde 26’sı kömür, yüzde 9,93'ü petrol, yüzde 25'i doğal gaz; elektrik üretimimizin de yüzde 58’ini biz fosil yakıtlardan elde ettiğimizi düşündüğümüz zaman imalat sanayimizin enerji tüketiminin yüzde 78'i fosil yakıtlar, bu tamamı. Alt sektörlere baktığımız zaman bizi en çok etkileyeceklerden bir tanesi metal sanayisinin oranı. Metal sanayisinde bu oran yüzde 87, çimento sanayisinde bu oran yüzde 85. İşte bu sektörlerde, yıllardır bunu söylüyoruz, bununla ilgili yapılmış raporlar var, çalışmalar var ama ortada bir şey yok yani bu yapı değişmedikten sonra ciddi bir sıkıntı yaşayacağız ihracatımızda.
Dijital dönüşümden bahsediyoruz, evet, hakikaten de çok önemli. Burada da Küresel Dijitalleşme Endeksi’ne bakıyoruz 2024 yılında; 77 ülke arasında yapılmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Lütfen tamamlayalım.
AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Toparlıyorum, bitti.
Bu 77 ülkenin rakamının küçüklüğüne bakmayın, 200'e göre az ama bu 77 ülke, dünyadaki gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 93’ünü oluşturmakta, nüfusun da yüzde 80'i yani bütün dünyada yapılmış diyelim. Küresel Dijitalleşme Endeksi’nde 1’inci Amerika Birleşik Devletleri, 2’nci Singapur, daha sonra işte İsveç, Finlandiya, Norveç gibi ülkeler geliyor. 22 tane öncü ülke var; biz ne yazık ki takip eden ülkelerin en altında yer almaktayız, yerimiz 47, skorumuz da 41,4. Yani bu şartlar altında -üzülerek söylüyorum- bu rakamlar, bahsetmiş olduğum tablo... Dün biz tarımdan bahsettik, tarım sektörünün sorunlarından bahsettik ama daha kötü bir tabloyla ne yazık ki sanayi sektörü ve sanayicimiz karşı karşıya. Yine de her şeye rağmen bütçenizin hayırlı olmasını temenni ederim.
Teşekkür ederim.
OTURUM BAŞKANI ORHAN ERDEM - Teşekkür ederim.