| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Tasarısı(1/596) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 16 .02.2016 |
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Teşekkür ediyorum ben de Sayın Başkan.
Öncelikle, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanun Tasarısı'nın tali komisyon olarak bile Komisyonumuza gönderilmemesi yanlışını düzelttiğiniz için teşekkür ediyorum. Gerçekten önemli bir tasarı ve Komisyonumuz tarafından da muhakkak değerlendirilmesi, incelenmesi gereken bir tasarı.
Sayın Başkan, değerli Komisyon üyelerimiz; Komisyonda incelediğimiz tasarımız, gebeliğin, anneliğin, çocuk bakımının gerekçe gösterilerek istihdam başvurusunun reddedilmeyeceğine dair olumlu bir adım, gerçekten reddedilmemesi olumlu bir adım. Kadın hakları konusunda da bunu gerçekten çok olumlu bir adım olarak ifade ettiğimizi söylemek isterim. Ancak, Hükûmet tarafından yapılan her düzenlemede olduğu gibi, bir ileri adım, birçok geri adım düzenlemesiyle maalesef yasalar geçiyor. Burada da öyle çünkü ayrımcılığın önlenmesi için bir düzenleme yapılıyor ama toplumun büyük bir kesimi olan ve ayrımcılığa en çok uğrayan kesimlerinden biri olan LGBT bireyler için herhangi bir ifade kullanılmıyor. Tasarının gerekçesinde "Ayrımcılığın temelleri, türleri ve kapsamı ile istisnaların Avrupa Birliği müktesebatına ve Avrupa Konseyi belgelerine uyumlu hâle getiriliyor." denilmekte ama tüm belgelerde yer alan cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli ayrımcılığa hiçbir atıfta bulunulmuyor. Yani, bilindiği gibi, ülkemizde lezbiyen, eşcinsel, biseksüel, transseksüel ve interseks bireyler gerçekten ciddi anlamda, açık bir şekilde ayrımcılığa uğruyor ve bırakın ayrımcılığı, bu sebepten dolayı öldürülüyor. Bütün bunları görmezden gelmek, işte, uluslararası sözleşmelerdeki bu tavsiye kararlarını dilediğimiz gibi yorumlamak, asıl ayrımcılığa uğrayanları yok saymak anlamına geliyor. Bu tasarıyı hazırlayanlar Türkiye'de cinsel kimlikleri farklı olan insanları ve haklarını görmezden gelince, yok sayınca da maalesef hem bu bireylerin hakları hem de bu bireylerin tercihleri yok sayılıyor. Bu anlamda "Herkes hukuken tanınmış hak ve hürriyetlerden yararlanmada eşit olacak ama bazıları daha az eşit olacak." ifadesine dönüşüyor. LGBT bireylerin haklarının etkili bir şekilde güvence altına alınması gerekirken buna ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamasını başka türlü açıklamak mümkün değil gerçekten.
Diğer açıdan, Komisyon Sözcümüzün de ifade ettiği gibi, Avrupa Birliği Komisyonunun 2014 tarihli İlerleme Raporu'nda Türkiye İnsan Hakları Kurumunun bağımsız hâle getirilmesi ihtiyacı bulunduğu ifade ediliyor. Bu raporda yine Türkiye İnsan Hakları Kurumunun özerkliğinin artırılmasına dair ifadeler var. Sizlerin özerklikten ne anladığınızı bilmiyorum ama kurul üyelerinin tamamının Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından seçilmesi... Bunda özerklikten söz edilemez.
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Avrupa Birliği ülkeleri nasıl seçiyor?
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Çünkü bir de mevcut 6332 sayılı İnsan Hakları Kurumu Kanunu'nda, hiç olmazsa, bildiğiniz gibi, şu an mevcut durumda sivil toplum kuruluşlarının ve baroların seçtiği bir üye var yani 2 üye hem sivil toplum kuruluşlarının hem de baroların seçtiği birer üyeden oluşuyor. Oysaki mevcut uygulamada kurul üyelerinin tamamını Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu seçiyor. Yani, zaten bağımsızlığı tartışmalı olan bir kurumun bu bağımsızlığını tamamen ortadan kaldıracak bir uygulama.
Tasarının gerekçesinde kurumun kurumsal kapasitesinin ve etkinliğinin artırılmasından söz ediliyor ama bağımsızlığından veya özerkliğinden söz edilmiyor. Başkan ve üyelerin Hükûmete bağlı çalışmaları sonucunu doğuracak bir atanma usulü ise, bildiğiniz gibi, Paris Prensiplerinin tarafsızlık ve bağımsızlık öngören ruhuna kesinlikle aykırı. Sizi bilmiyorum ama ben böyle bir kurulun içerisinde gerçekten sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin bulunmamalarını, bunun yerine devlet eliyle, devlet diliyle, meydanlarda çoğu zaman ayrımcılık yapan, insanlara sürekli ait olduğu etnik, dinsel, mezhepsel kimlikleri hatırlatan insanların sadece bu kurul üyelerini seçecek olmasını işin açıkçası çok da gerçekçi ve tasarının içeriğinden bağımsız olarak görüyorum.
Bir diğeri, mevcut 6332 sayılı İnsan Hakları Kurumu Kanunu'nda Kurul Başkanı ve başkan yardımcısını bildiğiniz gibi kurul üyeleri seçerken maalesef mevcut tasarımızda bu da direkt Bakanlar Kurulu tarafından seçiliyor. Sayın Sözcümüz biraz önce ifade etti, hani Meclis Başkanının da nasıl olsa kararı farklı olmayacak gibi bir anlayış...
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) - Hayır, o anlamda değil.
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Yani, ne hukukta ne evrensel değerlerde ne de demokraside "zaten"le başlayan bir cümle ya da bir seçimi bizim de kabul etmemiz mümkün değil.
Tabii ki tasarının maddelerine ilişkin çekincelerimizi de ifade edeceğiz, buna dair önergelerimizi vereceğiz, konuşacağız. Dediğimiz gibi, olumlu ama bu tasarıda da hani bir adım ileri giderken maalesef üç adım geriye giden uygulamalar var. Bu konudaki çekincelerimizi de dile getireceğiz.
Teşekkür ediyorum.