Komisyon Adı | : | DİJİTAL MECRALAR KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 16 .08.2024 |
LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Teşekkür ediyorum.
Centilmenliğinizden dolayı ayrıca sağ olun.
Tabii, ben de bu toplantı için teşekkür ediyorum.
Başlamadan önce de, şimdi, kıskanacağım dediğinizi ama ben de Sayın Özkan'ı refere ederek başlangıçta bir şey söyleyeceğim: Siz yıllarca bu "Katalog suç neydi?" diye düşünmüşsünüz ben de 17-22 yaş arasında yıllarca "Kamu düzeni bozmak nedir?" diye düşündüm bir asker olarak çocuğu olarak üniversitede. Orta Doğu Teknik Üniversitesinde okurken kamu düzenini bozmaktan sürekli bir ceza alıyordum.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - Türkiye'ye hoş geldiniz.
LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Onun için, o anlamda ben de çok düşünmüşümdür yani asker çocuğu olarak, bir de babamız bizi çok disiplinli yetiştirmişti, rahmetli oldu.
AHMET TUNCAY ÖZKAN (İzmir) - Allah rahmet eylesin.
LÜTFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Dolayısıyla, yasaklara karşı olma noktasında ben de aynı noktadan bakıyorum, kesinlikle yasaklara karşı olunması gerekiyor, diğer taraftan da birilerinin özgürlüklerinin başladığı noktada bir başkasının özgürlüklerinin bitmemesi gerektiği konusunda hemfikiriz.
Diğer bir konunun altını çizecek olursak, sahada da bunu söylüyorum, bizim Dijital Mecralar Komisyonumuz hem çok çalışkan bir Komisyon hem de iktidar ve muhalefetin benzer bir bakış açısının olduğu, çoğu zaman aynı pencereden bakabildiğimiz bir Komisyon; bunun için de sonuca ulaşma noktasında da, inşallah, hep birlikte, el birliğiyle geçen dönem olduğu gibi bu dönemde çok ciddi konulara imza atacağız.
BAŞKAN HÜSEYİN YAYMAN - İnşallah.
LÜFİYE SELVA ÇAM (Ankara) - Tabii, hepimizin gördüğü, bu hem META yetkililerinin, efendim, X'in, Instagram'ın geldiğindeki o üstenci tavırları, kibirli tavırları -az önce Ankara Vekilimizin de söylediği gibi, Sayın Konuralp'in de söylediği gibi- hepimizi çok ciddi rahatsız etti ve buralarda çok rahat top koşturuyor olmaları, tüm ülkelerde aslında belli standartlara uymak zorunda oldukları hâlde ülkemizde bu standarda uymamakta direnmeleri konusu çok hassas bir konu. Ama biz son dönemde yaşadığımız bu Instagram kısıtlaması sebebiyle... Yani bunun sebebinin ne olduğunu açıkçası -sahada daha çok soruyla karşılaştığım için- ciddi manada anlatamadığımızı düşünüyorum, iletişim stratejisi açısından güzel bir iletişim stratejisi olmadı.
Tabii ki Instagram'ı çok iyi tanıyan gençlerimiz var. İşte, o belli kullanım alanı ki az önce bahsettiğiniz rakam çok ciddi bir rakam, 57 milyon, en son 47 milyon deniliyordu, şu anda ifadeniz 57 milyon Sayın Başkanım, bunu kullanacağım ben de sahada. 57 milyon kullanıcısı olan bir ülkede siz istediğiniz gibi hareket etme özgürlüğüne sahip değilsiniz ve bir şirketsiniz. Dolayısıyla, bunun ticari boyutunu en ufak bir şekilde açıklamıyorsunuz, buraya geldiğinizde en üst mecra olan Dijital Mecralar Komisyonunda bile çok rahat, üstenci ve kibirli tavrınızı sergileyebiliyorsunuz. Bunları anlattığınız zaman vatandaşın nezdinde de "Evet, doğru, haklı, haklısınız. Ne sebeple oldu, sadece Haniye miydi?" Yani Haniye belki bir parametrelerden bir tanesiydi ama bugüne kadarki süreçte gerek PKK terör örgütüyle, gerek FETÖ terör örgütüyle ilgili pek çok noktada kısıtlamaların olmadığı, rahatlıkla istedikleri noktada istedikleri hesapları kapatabildikleri ama bizim hassasiyetlerimizi içeren noktalarda da çok rahat davranabildikleri bir mecradan bahsediyoruz.
Az önce Nazım Hocam belki biraz daha kamusal alandaki yasaklamaları söyledi ama baktığınızda Çin'den Rusya'ya, Avrupa ülkelerinden, Amerika'dan Avusturalya'ya pek çok dünya örnekleri var yani özel alanlarda da yaş sınırlamaları konulmasına kadar pek çok kısıtlamayı görebiliyoruz ama zaman almaması için bunları söylemiyorum.
Diğer bir konu ise "fayda-zarar dengesi" dediniz, çok doğru; yani burada neyi murat ediyoruz? Sonuçta, herkesin kendini rahatlıkla ifade edebilmesini murat ediyoruz fakat doğrunun, yanlışın çok ciddi manada karıştığı bir alandan da bahsediyoruz. İşte, bir sosyal mecrada giydiğiniz bir kıyafetten dolayı eleştirilip "TT" olabiliyorsunuz ve çok ağır ithamlarla karşı karşıya kalabiliyorsunuz, kendim yaşadığım için söylüyorum bunu ama diğer tarafta, söylediğiniz biz sözle çok ciddi "TT" olabiliyorsunuz ama bunun gerekçeleri olmadan, oluşturulmadan ve hakarete varan birtakım şeylerle karşılaştığınızda... Ben hiçbirisine dava açmadım mesela, ilkesel olarak dava açmamayı doğru buluyorum, hani herkes istediğini konuşsun ama neticede, sizin ifadelerinizin de bir şekilde sosyal mecranın içerisinde yer bulması gerekiyor, bunları da yaşayarak öğrendik.
Diğer bir konu, oyunlar. Siz bilinçli bir ebeveynsiniz Sayın Özkan ama sahada karşılaştığımız şöyle bir şey var: Çocukların odasına girdiğimizde bile bilgisayarları kapattıkları bir dönemi yaşıyoruz ve tamamen özgürlükçü, çocuk egemen bir aile yapısını görüyoruz ve burada çocuklar kendi alanlarına müdahale edilmesini asla istemiyorlar. Çocuklarının ne oyun oynadıklarını bilmeyen ebeveynler var. Hani, burada yasaklamak değil ama belli noktalarda o dijital okuryazarlık, oyun okuryazarlığı sadece anne, babaya değil, aynı zamanda çocuklara da belki bir ders olarak Millî Eğitim Bakanlığımız da... Bu noktada biz itici bir güç olabiliriz Komisyon olarak. Bunu gerçekleştirdiğimiz takdirde... Ben otokontrolün çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kendileri nereye kadar gidebilecekler, nereye kadar kısıtlamaları kendileri yapacaklar? Çocuklarımızın, gençlerimizin, ailelerimizin bu mekanizmayı kendi ailelerinin içerisinde kurmaları, her şeyi devletten beklememeleri gerektiğini söylüyorum.
Düşüncelerimi bu şekilde ifade ederek teşekkür ediyorum.