KOMİSYON KONUŞMASI

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Öncelikle sunum için teşekkürler. Benzer sunumu yine İçişleri Bakanından KEFEK toplantısında dinlemiştik ama soru şu: Şimdi, buradaki sunumlarla yaşadıklarımız arasında büyük bir açı var. Madem bunlar yapıldı, her şey kontrol altında neden kadın cinayetleri her geçen gün artıyor? Neden failler iyi hâl indirimleriyle ya da "Soruşturmaya gerek yok." diyerek salıveriliyor? Ya, bunlar çok önemli sorular.

Sonra "Göçmen, mülteci meselesine ilişkin her şey kontrol altında." deniyor ama geri gönderme merkezlerinden hak ihlalleri, işkence, tecavüz bildirileri geliyor. Dolayısıyla şimdi ben diyorum ki bir rapor daha verilsin bize. "Biz bunları yaptık ama sorun alanlarında şunlar, şunlar olmadı, burada yetersiz kaldık." diye bir rapor gelmesi lazım artık. Çünkü örtemiyor raporlar gerçeklikleri. Ben bir başka şey, özel...

Dinliyor musunuz acaba beni?

İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Ömer Bey'le mücadele ediyordum.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Şimdi, özellikle İstanbul Milletvekili olduğum ve feminist hareketten de geldiğim için şu soru benim için çok önemli: 2003'ten beri her yıl İstanbul'da 8 Martta feminist gece yürüyüşleri yapılıyor ve feminist gece yürüyüşleri ilk başladığında 100 kadın falandık. 2019'a geldiğimizde on binler olduk. Bu sürelerde hiç polisiye sorun yaşamadığımız zannedilmesin gene sorunlar yaşıyorduk ama 2019 yılından beri İstanbul'da hayat felç ediliyor valilik kararı tarafından dolayısıyla sizin kararınız tarafından. Hiçbir ulaşım, iletişim imkânı tanınmıyor, felç ediyor. Neymiş? Kamu düzenini kadınlar bozuyormuş. Hayır, valilik bozuyor kamu düzenini çünkü biz 2019'a kadar yaptık. Tabii, biz yürüyüşlerimize devam ediyoruz çünkü kadın cinayetlerini durduramıyorsunuz, şiddeti durduramıyorsunuz, tecavüz vakalarını durduramıyorsunuz ve biz bunlarla mücadele etmek için sesimizi duyurmak istiyoruz. Ve size hem soru önergesi olarak sordum hem KEFEK toplantısında sordum; somut yanıt alamadım. 2022'de 334 kadın ters kelepçeyle gözaltına alındı, birisi de bendim ve ters kelepçe işkence, ters kelepçe takmak suç. Mesela, bu uygulama için 2022'de, -geçen yıl da oldu, 2023'te de, 2024'te de- siz kaç tane kolluk kuvvetine soruşturma açtınız? Çünkü işkence suç, bize işkence uygulandı. Mesela siz kaç tanesine soruşturma açtınız bu konuda? Onur yürüyüşleri hakeza, trans onur yürüyüşlerinde, onur yürüyüşlerinde aynı sistematik devlet şiddetiyle karşılaşıyoruz biz ve bunların hepsi suç. Sakın "Gözaltılarında kameralar var, geri gönderme merkezlerinde kameralar var." demeyin. Her birimiz biliyoruz, kolluk kuvvetleriniz de çok böyle bize gülerek şey yapıyorlar "Burada kör noktalar var, bunu herkes biliyor, biz yapacağımızı kör noktalarda yapıyoruz. İsterseniz herkese şikâyet edin, bize hiçbir şey olmayacak." diyorlar ve nitekim haklı çıkıyorlar. Şimdi, ben somut olarak trans onur yürüyüşlerinde, onur yürüyüşlerinde, feminist gece yürüyüşlerinde bizim bir sürü başvurumuz var, somut kanıtları var. Kaç kişi, kaç polis bu konuda soruşturma geçirdi, kaç tanesi ceza aldı? Tabii, buna yanıt veremeyeceğinize ilişkin, neredeyse sıfır olduğuna ilişkin ben size hemen bir örnek vereyim: Bu sistematik uygulamanın başfaili geçen yıl İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı olan Hanifi Zengin. Ve bütün medyada kanıtlarıyla tacizci, cinsel saldırı yapan, işkence yapan bir polis İl Emniyet Müdür Yardımcısıydı. Gazetecilere sistematik şiddet uygulayan bir polis. Bizim defalarca başvurumuz var, hâlâ benim başvurum var ve siz soruşturmaya gerek duymadınız. Dediniz ki: "Soruşturmaya gerek yok." Şimdi, biz nasıl güvenelim? Sizin "Bizim için kolluk kuvvetlerinin en temel görevi insan haklarını koruması, onları ihlal etmesi değildir." tespitinize nasıl güvenelim? Zamanım az, Dilan Vekilim de söyledi, onları saymıyorum bile. Uzman çavuşların karıştığı cinsel saldırı, cinsel şiddet meseleleri ayyuka çıkmış vaziyette ve mesela veri istiyoruz biz kaç tanesi soruşturuldu? Benzer bir şekilde hangisi ne ceza aldı? Bu verileri bizimle ısrarla paylaşmıyorsunuz.

Yine somut bir şey, AKP iktidarı yeni bir şey belirledi. "Misafirlerimiz" deyip, "baş tacımız" deyip Suriye'de üstelik de kendisinin neden olduğu, ülke dışında topraklarda sömürgeci politikalar nedeniyle, neoosmanlıcı hayallerini gerçekleştirmek için oraya girdi. Orada kendi yarattığı sorun nedeniyle insanlar buraya geldi ve siz onlara mülteci statüsü bile vermediniz, uluslararası koruma almasın diye. "Misafir" dediniz. Şimdi ise yana yakıla bu "misafir" dediğiniz Suriyelileri sistematik olarak, bütün uluslararası hukuk kurallarını ihlal ederek geri göndermeye zorluyorsunuz. Bakın, İstanbul'da bütün duraklarda polisler mülteci avına çıkmış durumda, göçmen avına çıkmış durumda, her gün görüyoruz metroda falan.

İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Hayır.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Verileri siz paylaşırsınız bizimle, somut sorumu bitireyim. Şimdi, geri gönderme merkezlerinin durumuna ilişkin verileri... Sürem kısa o yüzden daha sonra size yine vereceğim.

Son vakayı söylemek istiyorum: Mesela, burada bir mülteci Ahmet Aabo, 2011'de on yaşındayken gelmiş Türkiye'ye çünkü orada ailesinin yaşama şansı yok. Geldikten bir süre sonra kaçak durumuna düşürmek istiyorsunuz. Onun için seyahat yasakları koyuyorsunuz, ikametgâh yasakları koyuyorsunuz ve bir süre sonra G78 tahdit koduyla Ahmet Aabo'yu geri gönderme merkezine göndermişsiniz ve "G78 bulaşıcı hastalık taşıyan, işte, HIV pozitif olanların artık statüsü tanınmıyor." diyorsunuz. Bu tek bir örnek değil, birçok örnek var, ilaçlarına erişemiyor. Şu anda geri gönderme merkezleri arasında da bir de sürekli gezdiriyorsunuz bu insanları. Arnavutköy GGM'de tutuluyor, sağlık hizmetlerine ulaşamıyor ve bunların hepsi Cenevre Sözleşmesine aykırı yani suç işleniyor. Bizzat devletin ya da onun sorumlu olduğu kişilerin işlediği suçlar var burada. Dolayısıyla ben şimdi geri gönderme...

BAŞKAN DERYA YANIK - Özgül Hanım, müdahale etmek zorundayım, çok uzuyor, lütfen tamamlayın.

ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Son sorum.

Geri gönderme merkezlerinde kaç kişi tutuluyor? Bunların kapasitesi nedir? Kalan kişiler kimdir? Kadınlar bunların arasında kaç tanedir? Çocukların sayısı nedir? Uyrukluları neye göre planlanmıştır? Ve defalarca geri gönderme merkezlerindeki taciz, tecavüz, şiddet, işkenceye ilişkin başvuru yaptık, avukatlarla yaptık, somut deliller var, geri gönderme merkezlerindeki bu başvurulara ilişkin kaç tane sizin yönetiminizde olan polisiye kuvvetleri için soruşturma açtınız? Ne kanıtlar buldunuz? Nasıl cezalandırdınız? Yoksa Hanifi Zengin'e yaptığınız gibi "Soruşturmaya gerek yok." mu dediniz?

Teşekkürler.