KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Sayın Bakan, hoş geldiniz. Sizi bazı konularda eleştireceğim, sorularım olacak ama ilk önce övgü: Sorduğum soru önergelerine oldukça iyi oranda cevap veriyorsunuz; bu, iyi bir şey; eğriye eğri, doğruya doğru derim ama önerge cevaplarının için biraz daha dolu olsun lütfen, mevzuat falan yazıp göndermesin bürokratlarınız. Sizden önceki kişi çok kötüydü ama siz, evet, iyi oranda cevap veriyorsunuz fakat lütfen mevzuat yazmasınlar, vakaya yönelik bildirimde bulunsunlar.

Şimdi, çok önemli bir konu var, siz bu konuda bir adım attınız fakat devamı gelmedi. Bakın, tahdit konuluyor pasaportlara, çok keyfî bir şekilde konuluyor. Bir adım atıldı fakat gerisi gelmedi. Şimdi, "Pasaport, madde 22" deniliyor. 2010 Anayasa referandumu sonrası "Pasaport, madde 22" aslında sakıt olmuştu çünkü hâkim kararı olmadan yurt dışı yasağı konulamayacağı apaçık ortadaydı. Danıştayın 2013 kararı var, Dava Daireleri Kurulunun 31 Ocak 2013 kararı; yine "Pasaport, madde 22"nin uygulanamaz durumda olduğunu gösteriyor. Yine, OHAL KHK'leriyle pasaport yasakları getirildi. Anayasa Mahkemesi Ocak 2022'de ihlal kararı, iptal kararı verdi ve buna rağmen, yine "Pasaport, madde 22"ye göre tahditler koyuyorsunuz. Yani, Anayasa Mahkemesinin, Danıştayın kararlarına rağmen bu ısrar neden Sayın Bakan? Bakın, binlerce kişi mağdur ve size, bakın, burada takdim de ederim, onlarca karar var şu son safahatta, son bir yıl içinde. İçişleri Bakanlığının tahdidine karşı idare mahkemelerinin bir sürü kararı var çünkü Anayasa madde 23 çiğneniyor, "Pasaport, madde 22" deniyor. Lütfen bu tahditlerden vazgeçin, çok dramatik hadiseler de oluyor.

Bakın, binlerce örnek var, ben bir tanesini size getirdim: Hasan Candan emekli bir öğretmen; kızı hasta, KML hastası, kan kanseri, on yıla yakındır tedavi alıyor ve beş yıldır çocuk yurt dışına gidemiyor tedavi alabilmek için, çok zor durumda. Aslında hocamızla da konuştum, sizin Konya'da yakınlarınızın çocuklarının da hocasıymış ve son derece nitelikli bir hoca; Bakanlığın eğitim sistemlerini düzenleyen; 2001-2005 arası, Hüseyin Çelik döneminde Bakanlığa çok destek olan bir insan Hasan Candan. Kızı Zehra Candan yurt dışına beş yıldır gidemiyor, tedavi olamıyor; çocuk ölecek.

İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Kızı mı, kendisi mi?

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Kızı, Hasan Candan'ın kızı Zehra Candan.

İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Zehra Candan?

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Evet. Soru önergesiyle sordum, bir yıldır cevap vermiyorsunuz; kız ölecek. Az evvel de babayla görüştüm, "Sayın Bakanım lütfen bu işi halletsin." diyor. On binlerce kişi var ama bu çocuğun durumu son derece sıkıntılı. Bana böyle çok standart cevaplar veriyorsunuz, lütfen bundan vazgeçin.

Yine, belediye başkanlarımıza yönelik hemen takır takır tahditler kondu. Çok yanlış çünkü, bakın, az evvel söyledim: İdare mahkemesinin bir kararı var, size vereceğim efendim, çok açık. Lütfen, bürokratlarınız bu işten vazgeçsin çünkü Anayasa çiğneniyor.

İkinci husus, cezaevleri. Cezaevlerini ziyaret ediyorum, binlerce mahpus sağlıkla ilgili bir problem konusunda İçişleri Bakanlığı uygulamalarından muzdarip. Bakanlık yetkilileri...

İÇİŞLERİ BAKANI ALİ YERLİKAYA - Cezaevinde?

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Evet, şöyle: Jandarma, İçişleri Bakanlığı orada devreye giriyor. İnfaz koruma memuru gönderiyor, işte, tam çıkışta ağız içi arama dayatılıyor, insanlar yaptırmak istemiyor. On iki, on üç ay hastaneye giremeyen insanlar var Jandarmanın bu uygulamasından dolayı veyahut da kelepçeli bir muayene yapılmak isteniyor. Kelepçeli kadın doğum muayenesi, kelepçeli diş muayenesi; düşünebiliyor musunuz? Korkunç şeyler bunlar ve bu Türkiye'de yapılıyor ve bunu İçişleri Bakanlığına bağlı memurlar yapıyor; lütfen, bunu artık bitirin. İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı -defalarca dilimde tüy bitti- ortak bir protokolle bunu hâlledebilir, Hipokrat yemini etmiş kişileriz.

Yine gözaltıyla ilgili çok sıkıntılar var. Siz sık sık operasyonlar yaptığınızı söylüyorsunuz fakat mesela, bakın, 7 Mayıs 2024'teki bir olay. 15-17 yaşındaki kız çocukları operasyonda gözaltına alınmış, Üsküdar Çocuk Şubeye götürülmüş. Daha vahimi, avukatları başlarına gelmeden yalan yanlış ifadeleri alınmış ve o çocuklar hayatları boyunca yaşayamayacakları bir büyük travmayı yaşamışlar. Bu önergeleri de size vereceğim, çok üzücü hadiseler bunlar. Bana böyle cevaplar veriliyor, çok standart cevaplar.

Yine, bakın, Filistin'de bir soykırım var değil mi? Hepimiz lanetliyoruz. Lanetlemeye gelince lanetleniyor fakat 3-5 gösterici İstiklal'e çıkıp "Kahrolsun İsrail!" dediğinde bir ton dayak yiyor; işte onlardan birisi. Hele kim bu biliyor musunuz? Mavi Marmara katliamında katledilen şehit Cengiz Akyüz'ün kızı Beyza Akyüz. Polisten dayak yedi, hakaret gördü, aşağılandı. Neden? Filistin'deki Soykırıma karşı çıktığı için. Böyle mi olacaktı Sayın İçişleri Bakanı? Yani bunların hepsi kayıtlı hadiseler ve bir şehidin kızı bu.

Yine Kocaeli Darıca -bakın hep önergelerimi de size takdim ettim- Merkez Karakolunda -ismini vermiyorum- bir kişinin eşine taciz mesajları geliyor ve tespit sonucu bir polise ait olduğunu anlayınca gidip karakolda bunu anlatmaya çalışıyor ve bu arada polislerden dayak yiyor, darbediliyor. Doktor raporları da maalesef çok doğru olmayan bir şekilde polis nezaretinde alınıyor ve bunlara cevap alamıyoruz. Gözaltı hadiselerinde şiddet bitmiyor. Bakın, Sayın Bakan Yardımcımız anlattı, anlatımda güzel şeyler görünüyor ama biz yaşananları görüyoruz. Sayın Bakanlarım, biz yaşananlarda, gözaltılarda çok kötü muameleler görüyoruz. Yani "Gözaltında dört gün kaldım, ya bin yıl cezaevinde kalmaktan beterdi." diyor. Bakın, ya, hâlâ gözaltı merkezleri böyle maalesef.

Yine bir çok vahim hadise, buna da cevap gelmiş ama bu nasıl bir şey olabilir ya? Bakın, Hatay'da oldu bu hadisi. 13 Haziran 2023 Sabri Güreşçi diye bir kişi gözaltına alınmak isteniyor, o sırada bir tartışma yaşanıyor. Kardeşi Ahmet Güreşçi de gözaltına alınıyor. "Sen de gel bakalım." falan deniyor, daha sonra gözaltında Ahmet Güreşçi ölüyor efendim.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ömer Faruk Bey, lütfen toparlayın. Bakın, sizden başka 8-10 arkadaşımız var.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) -Bununla ilgili yani gözaltına sapasağlam giren gencecik bir insan gözaltında ölüyor. Bir yıl geçmiş, sordum size, demişsiniz ki: "Soruşturma yürütülmekte olup dosya hakkında gizlilik kararı bulunmakta." Ya, idari bir soruşturma yok mu? Adli bir soruşturma cevabıyla mı bana cevap veriyorsunuz? Bu çok üzücü.

Yine, geri gönderme merkezleri çok sıkıntılı. Bakın, şu da çok vahim bir vaka: Ali Veli isimli bir kişi cezaevinden çıkıyor, geri gönderme merkezine gönderilirken yolda bu kişi kayboluyor. İnfaz koruma memurları, jandarmalar götürüyor geri gönderme merkezine, yolda bu kişi kayboluyor ve daha sonra ailesine esrarengiz kişiler telefon açıyor ve işkence sesleri, görüntüleri geliyor. "Ali Veli elimizle, işte, şöyle yaparsan ancak teslim ederiz." gibi cümleler ve sonra Ali Veli ortadan kayboluyor. Hiçbir açıklama yapılmıyor ve Ali Veli yok şu anda. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki bir cezaevinden çıkan bir kişi, geri gönderme merkezine varmadan esrarengiz kişiler tarafından alınıp götürülüyor. Ya, kayıt kuyut var devlette, "Kim götürdü, kime teslim etti açıklayın." diyoruz, cevap gelmiyor. Bakın, burada Sayın Bakanım.

Yine, bakın, Kayseri'ye gittiniz. Ya, binlerce Suriyeli saldırıya uğradı, onların bir kapısını tıklayıp "Geçmiş olsun kardeşim." diyebilirdiniz. Siz bu ülkede sadece Türklerin değil yani Suriyelilerin de güvenliğinden mesulsünüz efendim.

Yine Nurali Rustamov... Bakın, Özbekistan antidemokratik bir ülke, Nurali Rustamov on yıldır burada çoluk çocuğuyla yaşayan, hiçbir adli sorunu olmayan birisi. Adamı teröristsin diye gönderdiniz Özbekistan'a; Allah bilir şimdi öldürmüşlerdir. Uluslararası hukuka aykırı işler yapılıyor. Madem terörist, on yıldır Nurali Rustamov niye duruyor? Göç İdaresi açıklama yaptı ama açıklaması daha beter bir durumu yansıtıyor.

Bitiriyorum.

Yine, Ayhan Bora Kaplan ve Sinan Ateş soruşturmaları sizin için çok önemli, biliyorum fakat hiç iyi gitmiyor. Bazı şeylerin üstü örtülmeye çalışılıyor. Kerem Gökay Öner'di değil mi sizin memurunuz? Gidip Tolgahan Demirbaş ve işte Olcay Kılavuz'u birlikte yakalıyor, bütün herkes görüyor, haberlere çıkıyor. Adam memur olarak bir tutanak tutuyor. Sizin memurunuz bu kişi, devletin evrakını tutuyor, tutanağını tutuyor ve sonra o tutanak yok oluyor. Başka bir tutanak oluşturuluyor. Sizin Bakanlığınızda böyle başka evraklar mı oluşturuluyor Sayın Bakanım?

BAŞKAN DERYA YANIK - Ömer Bey, toparlayalım artık.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - İki dakikada bitiriyorum efendim.

BAŞKAN DERYA YANIK - Sayın Gergerlioğlu, lütfen ama toparlayın artık.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Yani bu evrak nerede? Ben bunun cevabını arıyorum.

Ve yine, en son olarak, el öpen özel harekât müdürü hakkında ne diyeceksiniz? Bu kadar bir kamu görevlisinin durum, pozisyon belirtmesine ne diyeceksiniz?

Yine, ben çok anlatmıştım, çıplak arama Türkiye'de var demiştim, "Yok." denmişti ama, geçtiğimiz hafta BM İşkenceyi Önleme Komitesinde Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı "2021'e kadar çıplak arama Türkiye de yapıldı ama şu anda detaylı aramaya geçtik." dedi. Ben 2021'de çıplak arama var dediğim için başıma gelmeyen kalmadı, vekilliğim düşürüldü, cezaevlerine girdim; ama işte, kral çıplaktır ilahî adalet böyledir. Gün gelir, reddedenler gider, yurt dışında "Kral çıplak!" derler. "Çıplak arama 2021'e kadar Türkiye'de vardır." derler. Ben, o zamanlar, 2021'de çıplak arama Uşak Emniyet Müdürlüğünde yapıldı demiştim, kıyamet kopmuştu. AK PARTİ'nin tüm yetkilileri, Özlem Zengin ve diğer tüm Bakanlar, Süleyman Soylu, hepsi beni terörist falan ilan etmişti ama şimdi, gidip Cenevre'de diyorlar ki: "2021'de Türkiye'de çıplak arama vardı." İşte böyledir, bundan dolayı biz varız, milletvekilleri bundan dolayı var. Yürütmenin her sözü kanun değildir. Biz milletiz, milletin vekilleriyiz ve gördüklerimizi söylüyoruz. Lütfen itibar edin ve hemen birileri eline alıp damgalarını vurmasın. Bu ülkede kaçırmalar da oldu, çıplak aramalar da oldu, hâlen de oluyor; biz sizden bunları bitirmenizi istiyoruz. Yapıcı bir dil kullanıyorum. Ben eğriye eğri, doğruya doğru diyorum, yanlış olanı eleştiriyorum.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ömer Bey, teşekkür ediyorum.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım. İletişimin devam etmesi dileğiyle.

Ben şu soru önergelerini de sunacağım; lütfen, şu meseleleri hâllederseniz, en azından 15 yaşındaki bir çocuğu ölümden kurtarabilirsiniz.

Teşekkürler.