KOMİSYON KONUŞMASI

ÜMİT ÖZLALE (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, basın emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Şimdi, bana göre ilk kanun teklifinde 2 tane problem var: Bunlardan bir tanesi net işlem hacmi üzerinden lisans payının hesaplanması. İkincisi de pazar payı hesaplanırken de sadece pazar yerlerinin değil tüm ticaret sektörünün pazar payının hesaplanması. Bu 2 tanesi temel problemi doğuruyor. Şimdi, net işlem hacmini şöyle anlatayım ben size: Diyelim ki ben bir üreticiyim, siz bir tüketicisiniz. Ben bir e-ticaret şirketi vasıtasıyla size devamlı malımı satıyorum; burada herkes mutlu, e-ticaret şirketi görevini yerine getiriyor. Ben size ne kadar fazla ürettiğim malı satarsam o kadar fazla lisans işlem ücreti ödemek zorunda kalıyorum. Bu da bir yerden sonra bütün lisanslama ücretini net işlem hacmi üzerinden yapmanın bir sakınca getirdiğini ve net işlem hacmi yüksek olan şirketlerin bir yerden sonra çok yüksek oranda lisans ücreti ödemeye mahkûm olduğunu söylüyor. Burada doğru olan, kanun teklifinde net işlem hacmi üzerinden değil de gelir üzerinden bir lisanslama yapılıp öyle pazar paylarının kontrol edilmesiydi o yapılmamış ilk başta. O yüzden de bir kez düğmeyi yanlış iliklediğin zaman gerisi geliyor. İkincisi, pazar payı hesaplaması. Yani sadece pazar yerlerinin değil tüm ticaret sektörünün pazar payı üzerinden gidiyoruz. Şöyle bir örnek vereyim: Sadece pazar yerlerinin pazar payı oranına baktığınız zaman, birinci büyük şirketin pazar payı yüzde 55 pazar yerleri ama bütün e-ticaret sektörüne baktığınız zaman yüzde 21. Arada devasa bir fark var. Bizim burada tartışmamız gereken noktalardan bir tanesi de buydu. Birinci şirketin, en büyük şirketin piyasa büyüklüğünü neye göre tartışmamız gerekiyor? Bütün e-ticaret sektörüne göre mi yoksa pazar yerlerine göre mi? Yani biz neyi tekelleştirmek istemiyoruz? Neyin tekelleşmesinin önüne geçmek istiyoruz? Dolayısıyla, bu ilk yazılan kanun teklifinde bu 2 noktaya dikkat edilmediği için hâlâ bunun çevresinde çok da sonuca varamadığımız bir tartışma yürütüyoruz; ilk önce bunu not etmek lazım.

Bu kanun teklifi, biraz önce kanunu veren Sayın Vekilin dediği gibi, bahsettiği gibi, 2 tane yeni giren ve 150 euronun altında olduğu için gümrük müşavirlik masraflarına takılmayan, TSE belgesi istenmeyen ve tamamıyla yerli üreticilerin zararına, yerli esnafın zararına olan şirketleri caydıracak bir kanun teklifi değil, oranın hiçbir yerinde ben böyle bir şey görmedim. Yani bizim ivedilikle, bence bu Komisyonun ilk olarak yapması gereken şeylerden bir tanesi bu 150 euronun altında buraya dışarıdan mal satan şirketlerin, e-ticaret şirketlerini ciddi bir denetlemeye, düzenlemeye tabi tutmak. Gümrük müşavirlik maliyetlerinden kaçıyorsunuz, TSE belgesi istenmiyor ve tamamıyla yurt dışından, her yerde Dünya Ticaret Örgütünün, bütün antidamping vakalarına çok örnek olacak şekilde siz dışarıdan Çin'in ürettiği bir ürünü -Çin olması da şart değil ama bu örnekte Çin- onlar çok büyük indirimler, sübvansiyonlar sağlayarak bu ülkeye getiriyorsunuz, her türlü avantajı sağlıyorsunuz, ondan sonrasında da Türk yerli üreticinin bunlarla rekabet etmesini bekliyorsunuz; bu çok yanlış bir yaklaşım. O bakımdan, kanun teklifinde bununla ilgili herhangi bir madde göremedim ben. Kanun teklifini veren sayın vekil bununla ilgili bir teklif maddesinden bahsetti ama en azından benim gözüme çarpmadı bu TEMU'yla ilgili. Bunun dışında, tabii, bunu şeyle de bağdaştırmak lazım. Geçen hafta bizim Çinli bir şirkete üç yıllığına 100 bin gümrüksüz araç ithalatıyla da birleştirmek gerekiyor; o da yanlış. TOGG, benim şahsen çok benimsediğim ve göz bebeği gibi korumamız gereken bir yerli otomobilimiz ve onun çok ciddi bir yan sanayisi var ve biz bu yan sanayiyi geliştirmeliyiz, bu TOGG'u geliştirmeliyiz ve TOGG hâlâ uluslararası rekabete açılacak düzeyde değil. Doğrusu da bu en az 7-8 sene geçmesi lazım. Hâl böyleyken, bizler tamamıyla TOGG'un satışını iç pazarda daha zorlaştıracak olan bir gümrüksüz araç ithalatını aynı mantıkta buraya getiriyoruz. Dolayısıyla, bizim burada karşı çıktığımız nokta, hem TEMU gibi hem de BYD gibi şirketlerin buraya gelip yerli üreticileri tamamıyla zor duruma sokması, esnafı zor duruma sokmasıdır. Buradaki şirketin yabancı ortaklık yapısı biraz daha farklı çünkü burada bir platform var ve Türkiye'deki üreticileri Türkiye'deki tüketicilerle buluşturuyor. Bence de denetlenmeli, düzenlenmeli. Dediğim gibi, kanun teklifinde olduğu gibi lisanslama ücreti alınması gerekiyor, Rekabet Kurumuna daha fazla danışılması gerekiyor ama ikisi farklı. Yani Çin'den gümrüksüz araba ithal etmek ya da Çin'den 150 euronun altında gelecek olan bir malda müşavirlik masrafları istememekle bu biraz daha farklı. Kanun teklifinde mesela bizim çok daha fazla önem vermemiz gereken yerel kalkınma açısından coğrafi işaretli ürünler. Bu coğrafi işaretli ürünlere daha fazla yer verdiği ölçüde platformların daha az lisans vermesi düşünülebilirdi, bu düşünülmemiş. Oysa bu önemli. Coğrafi işaretli ürünleri biz ilk önce yurt içi piyasasında daha sonrasında yurt dışı piyasasına satmamız için bu ortak pazar yerleri önemli platformlar. Lisans ücreti konusunda... Aynı bölgenin milletvekiliyiz, Ednan Beyle aynı düşündüğüm şeyler var, farklı düşündüğüm şeyler var. Bence de lisans ücreti alıp o vergiyle Türkiye'nin büyüyen ihtiyaçlarını almamız lazım. Peki, bu lisans ücretini biz almak istersek nelerden vazgeçeceğiz? İşte, biraz önce bahsettiğim gibi, eğer gerçekten burada İç Ticaret Genel Müdürümüzün bahsettiği gibi 20-21 milyar liralık bir lisans ücreti doğuyorsa eğer bunun ödenmesi neredeyse imkânsız. Şirket o zaman küçüldüğü zaman bu bir istihdam kaybı yaratacak. Şimdi, bu istihdam kaybını... Buradaki temel varsayım, Ednan Bey'in varsayımı şu: Yeni şirketler doldurabilir fakat yeni şirketler burayı doldurduğu zaman o şirketler küçük olduğu için zaten 20 milyarlık lisans bedeli almayacağız biz. O bakımdan hani bütün bunların etki analizine baktığımız zaman 21 milyar almak için nelerden vazgeçiyoruz ona bakmak lazım ve eğer şirket küçülürse ve onun yerine daha küçük şirketler gelirse, bir sürü küçük şirket olursa zaten bu lisans ücretini de alamayacağız. Yani o bakımdan ortada zaten daha önceden alınmış milyarlarca liralık bir lisans ücreti yok. O yüzden bence burada hesaplamamızı iyi yapmamız lazım. Katılıyorum, etki analizi o bakımdan daha detaylı yapılmalıydı. Etki analizine şunlar eklenmeliydi: Ben bu lisans ücretini aldığımda ne kadarlık bir gelir elde edeceğim? Bunun sonucunda sektör ne kadar küçülecek? Ne kadar fazla oyuncu girecek? Bu oyuncular ne kadarlık bir istihdam artışı ya da kaybına yol açacak? Bunların olması gerekiyordu; o bakımdan haklısınız. Onun dışında bu e-ticaret şirketlerinin bizim küçük ölçekli işletmelerimiz için çok iyi bir ihracat kapısı olmasına daha fazla çalışmalıyız. Sizler yıllar yılı çok başarılı bir şekilde Esnaf Odası Başkanlığı yaptınız. Oradan da hepimiz biliyoruz ki bu şirketlerin ihracat kabiliyeti kısıtlı, kendi başlarına bırakılırlarsa yani ama bu pazar yerleri üzerinden bizim ihracatımızı artırma özellikleri var. Artırabilirler mi onu zaman içerisinde göreceğiz ama bu kanun teklifinin bulduğum tek olumlu noktası şu: Eğer bir şirket kendi küçük ve orta ölçekli işletmesini yurt dışındaki bir pazara doğru yönlendirirse bundan dolayı lisans ücreti üzerinden bir teşvik oluyor. Bu sefer burada iki tane kazançlı kişi oluyor. Bunlardan birisi, artık ihracat yapmayı öğrenen küçük, orta ölçekli işletme. Biz bunu istiyoruz. Hem döviz gelmesi için hem de küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin ihracat kapısı aralaması için. İkinci sebepten dolayı istiyoruz; istihdam. Peki, burada vazgeçeceğimiz ne? Lisans ücreti. İşte, ne kadarlık bir lisans ücreti almayı planlıyoruz ve bunun karşılığında neyi kaybediyoruz? Onun etki analizini, onun artısını, eksisini bence iyi yapmamız gerekiyor. Ben bu kanun teklifinde ihracat yapan, ihracata vesile olan e-ticaret şirketlerinden lisans ücreti düşülmesini olumlu buluyorum ama burada gördük ki siz de haklı olarak eleştirdiniz 2024 yılında bu ihracat teşvik olmasına rağmen yüzde 20'lik bir pazar payı düşünülmemiş. Bunlar tekrardan bence revize edilebilir, hemen daha baştan yüzde 20 başlanabilir. Burada pazar payı ölçümünde de dediğim gibi, ilk kanun teklifinde eğer biz hem net işlem hacmi üzerinden değil de gelir üzerinden bir şey yapsaydık ya da ciro üzerinden bir düzenleme yapsaydık çok daha mantıklı olurdu. Bir de pazar büyüklüğünü bütün e-ticaret pazarı yerine ortak pazar yerlerinin büyüklüğü olarak hesaplasaydık o zaman tekeli daha iyi orada önleme fırsatımız olurdu, o yüzden ilk kanun teklifinde bu 2 çok önemli ölçümü yanlış geliştirdiğimiz için burada bir çıkmazla karşı karşıyayız diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.