| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .07.2024 |
ÖZNUR BARTİN (Hakkâri) - Sayın Başkan, değerli hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Baştan söylememiz gerekir ki bu teklifte aslında ne zor durumda olan esnafın ne alım gücü her geçen gün düşen tüketicinin ne de topluma yayılan ağır vergi yüklerinin ve emekçilere dayatılan vergi dilimlerinin iyileştirilmesi ne de emeklinin, asgari ücretlinin korunması veya enflasyonun etkisini düşürecek hiçbir hükmün yer almaması bir yana, kamu yararı dahi gözetilmeden, daha çok finansal kuruluşlar ve büyük şirketlerin çıkarlarını korumaya yönelik hükümler içerdiği görülmektedir. AKP iktidarının geçmiş dönemlerde de alışılagelmiş uygulamaları 28'inci Dönemde de devam etmekte, kanun tekliflerinin istişareyle yapılmasını engelleyen iktidar ittifakı modern demokrasilerin ve hukuk devletlerinin en temel hakkı olan yasa yapma hakkını da ortadan kaldırmaktadır. Yasa yapma hakkının zayıflatılması halk egemenliğine yönelik en büyük darbelerden biridir. Çünkü halkın cebinden toplanan vergilerin nerelere harcanacağı ve demokratik hukuk devletinin nasıl işleyeceğine işaret eden en önemli ilkelerden biri yasa yapma hakkıdır. Dünyadaki tüm demokratik hukuk devletlerinde yasa yapma, devlet, toplum, vatandaş mutabakatının temelidir. Kanunların komisyon sürecine gelmeden, toplumun ilgili kesimlerinin temsilcileri olan odalar, sendikalar, dernekler veya demokratik kitle örgütlerinin görüşleri alınarak yapılması gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyoruz.
Tüketicinin haklarını koruyacağı iddiasıyla getirilen bu kanun teklifi 19 Temmuz Cuma günü biz üyelere iletilmiş ve 23 Temmuz Salı günü Komisyonda görüşülmesi öngörülmüştür. Böylece, her zaman olduğu gibi muhalefetin teklif üzerine çalışma ve görüş oluşturma sürecini kısıtlamak isteyen iktidarın niyetini anlamak artık zor değildir. Yine, teklifin 12 maddesinin 8'i direkt Tüketicilerin Korunması Hakkında Kanunu ilgilendiriyorken Komisyona tek bir tüketici derneğinin çağrılmaması ise asıl muhataplardan kaçmak anlamına gelebilecek skandal bir tarzdır.
Bu kanun teklifi vesilesiyle bir kez daha belirtmek gerekir ki AKP iktidarının yasa yapım süreçlerinde geliştirdiği bakış açısı ve takındığı tutum antidemokratiktir. Çoğunlukçu bir anlayışla çoğulculuğun reddedildiği Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte TBMM'nin bütünüyle baypas edilmek istendiği bir süreci yaşıyoruz. Meclisin âdeta bir noter makamı olarak görülmesi her şeyden önce millet iradesine hakarettir. Muhalefetin uyarılarını yok sayan, önerilerini dikkate almayan demokratik anlayıştan uzak bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız.
Sayın Başkan, bu kanun teklifinde tüketici kredisi ve konut finansmanı sözleşmelerinin elektronik ortamda akdedilmesine imkân tanındığı söylense de tüketicilerin yeterince bilgilendirilmeden kredi ve finansman sözleşmelerine imza atmasına yol açabilir. Bu durum, özellikle dijital okuryazarlığı düşük olan tüketiciler için ciddi riskler taşıyabilir. Bunun önüne geçmek için elektronik ortamda yapılacak sözleşmelerde tüketicilere anlaşılır ve detaylı bilgilendirmelerin yapılmasının zorunlu kılınması, tüketicilere sözleşme şartlarını incelemeleri için belirli bir süre tanınmalı ve dijital okuryazarlığı düşük olan tüketiciler için rehberlik ve destek hizmetleri sunulmalıdır.
Doğrudan satış sistemlerine ilişkin düzenlemelerin yetersiz olması, tüketicilerin bu sistemler üzerinden mağdur olmasına sebep olabilir. Kanun teklifi doğrudan satış şirketlerinin sermaye şirketi olarak kurulması ve belirli ilkeleri sağlaması gerektiğini belirtse de uygulamada bu koşulların nasıl denetleneceği ve ihlallerin nasıl cezalandırılacağı konusu belirsizdir. Bunun için doğrudan satış sistemlerine yönelik daha sıkı denetim mekanizmaları oluşturulmalı ve bu denetimlerin bağımsız kurumlar tarafından yapılması sağlanmalıdır. İhlaller durumunda uygulanacak cezalar netleştirilmeli ve caydırıcı nitelikte olmalıdır. Tüketicilere doğrudan satış sistemleri hakkında bilgilendirici kampanyalar düzenlenmeli ve şikâyetlerini iletebilecekleri etkili kanallar oluşturulmalıdır. Ticari reklam ve haksız ticari uygulamalarına ilişkin denetimlerde etkinliğin sağlanması amacıyla idari para cezalarının yeniden düzenlenmesi öngörülmüş ancak bu cezaların yeterince caydırıcı olup olmayacağı konusu şüphelidir. Özellikle büyük şirketler için bu cezalar maliyet olarak kabul edilebilecek düzeyde kalabilir. İdari para cezalarının miktarları şirketlerin yıllık cirolarına oranlanarak belirlenmelidir. Böylece büyük şirketler için de cezaların caydırıcı olması sağlanabilir. Ayrıca, tekrar eden ihlallerde daha ağır cezalar ve iş yapma izinlerinin askıya alınması gibi ek yaptırımlar getirilmeli, Reklam Kurulunun bağımsızlığı ve etkinliği artırılmalı, kurula uzmanlık alanlarına göre daha fazla yetki ve kaynak sağlanmasının önü açılmalıdır.
Diğer taraftan, birçok kanun teklifinde rastlanıldığı gibi idari para cezalarının yetersiz veya enflasyon nedeniyle anlamsız rakamlara düşmesi hâlinde bu para cezalarının artırımı için tekrar kanun değişikliği yoluna gidilmesi böyle bürokratik işlere mahal vermektedir. Bunun önüne geçmek için idari para cezalarının maktu olmaktan çıkarılması ve yeniden değerleme oranı veya enflasyon rakamlarına endekslenmesi Meclisin iş yükünü daha da azaltabilecektir. Uzlaşma müessesesinin ticari reklam ve haksız ticari uygulamalara ilişkin hükümler için de uygulanmasına imkân tanınması, büyük şirketlerin ciddi ihlallerden kolayca sıyrılmasına yol açabilir. Bu durum tüketici haklarının korunması amacına aykırıdır ve hukuki belirliliği zedeler. Eğer uzlaşma müessesesi uygulanacaksa tüketici örgütlerinin ve bağımsız denetçilerin sürece dâhil edilmesi sağlanmalı, uzlaşma sürecinde yapılan anlaşmaların kamuoyuyla paylaşılması ve şeffaflık ilkesine uygun hareket edilmesi zorunlu kılınmalı, uzlaşma mekanizmalarının suistimal edilmemesi için sıkı denetim ve gözetim mekanizmaları kurulmalıdır.
Kanun teklifinde yurt içinde yerleşik pazar yerlerinin rekabet gücünü artırmak amacıyla bazı tedbirler öngörülmektedir. Ancak bu tedbirlerin yetersiz olduğu ve özellikle küresel e-ticaret devlerine karşı etkin bir koruma sağlayamayacağı da açıktır. Bu durum, yerli işletmelerin rekabet gücünü zayıflatabilir ve istihdam kayıplarına yol açabilir. Yurt içindeki e-ticaret pazar yerlerinin rekabet gücünü artırmak için vergi indirimleri, AR-GE teşvikleri ve dijital altyapı destekleri sağlanmalı, yerli işletmelerin küresel pazarda daha rekabetçi olabilmeleri için uluslararası ticaret anlaşmalarında koruyucu hükümler bulunmalı, e-ticaret sektöründe faaliyet gösteren küçük ve orta ölçekli işletmelere yönelik destek programları ve eğitimler düzenlenmelidir.
Diğer taraftan, teklifte e-ticaret firmalarının lisans ücretlerine bir standart ve işlem hacmine göre bir lisans ücreti getirilirken ekonominin en önemli ayağı olan küçük esnaflar göz ardı edilmektedir. Teklifte uluslararası ticaret hacmine yönelik bir genişleme planlanıyor. Ancak iç piyasaya ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmuyor. Örneğin, sadece Hakkâri'de artan maliyetler ve alım gücünün zayıflaması nedeniyle son altı ayda 107 esnaf kepenk kapatmıştır. TESK 2023 yılı verilerine göre 2023 yılında Türkiye genelinde toplam 111 bin 576 esnaf kepenk kapatmıştır. Bu verilere göre her ay ortalama 9.298 esnafın kepenk kapattığı anlamına gelir. Türkiye e-ticaret konusunda uluslararası pazarda söz sahibi olmaya çalışırken iç ticarette küçük esnafa ilişkin herhangi bir planlama yapılmamaktadır. Örneğin, Türkiye'de kepenk kapatıp e-ticarete yönelen esnaf veya tüketici sayısı bilinmekte midir? E-ticaretin istihdama olumsuz etkisini engelleyebilecek alternatif bir politikanız var mıdır? Esnafın e-ticarete yönelmesinin olumlu veya olumsuz yönlerinin etki analizi yapılmış mıdır?
Kanun teklifinde Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen hükümlerin yeniden düzenlenmesi öngörülmektedir. Ancak bu düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi kararlarına ne kadar uygun olduğu konusunda ciddi soru işaretleri bulunmaktadır. Özellikle TENMAK'ın gelirlerine ilişkin düzenlemeler Anayasa Mahkemesi kararları dikkate alınarak yapılsa da uygulamada boşluklar ve belirsizlikler yaratabilir. Anayasa Mahkemesi kararlarına tam uyum sağlanması için düzenlemeler detaylı bir şekilde gözden geçirilmeli ve her maddenin Anayasa Mahkemesi kararıyla ne ölçüde uyumlu olduğu yerinde denetlenmeli, düzenlemelerin uygulamada nasıl hayata geçirileceği konusunda açık ve net hükümler içermesi sağlanmalı, Anayasa Mahkemesi kararlarına uygunluk denetiminde bağımsız hukuk uzmanlarının görüşleri alınmalı ve düzenlemeler buna göre revize edilmelidir.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu'nda yapılması öngörülen değişiklikler tüketici haklarını zayıflatma, büyük şirketlere avantaj sağlama ve hukuki belirliliği zedeleme potansiyeli taşımaktadır. Bu nedenle, kanun teklifinin yeniden gözden geçirilmesi ve tüketici haklarını koruma amacına uygun olarak daha dengeli ve adil düzenlemeler yapılması gerekmektedir. Tüketicilerin korunması ve kamu yararının gözetilmesi için gerekli adımların atılması, tüketicilerin mağduriyetlerinin önlenmesi ve toplumun genel refahının artırılması açısından önemlidir.
Sayın Başkan, bu itiraz ve görüşlerimiz doğrultusunda Komisyon üyelerine, bürokratlara ve komisyon uzman ve çalışanlarına teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.