Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 22 .07.2024 |
ERKAN BAŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, gecenin bir buçuğu oldu. Herhâlde ikinci mesai günümüz. Geçen hafta yoğun çalışıldı. On iki saati geride bıraktık. Belli ki emir sağlam yerden gelmiş, karşımızda bir irade var, o emri uygulayacak her durumda ama biz de elimizden geldiğince, dışarıda direnen hayvansever arkadaşlarımızdan aldığımız güçle, çocuklarımıza karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak sonuna kadar inat edeceğiz ve bu inattan bir adım geri atmayacağız; bir kere bunu bir kez daha ifade edelim.
Şimdi, şöyle bir an, hep beraber -diyelim ki- aya gidelim ve oradan bir dünyaya bakalım, oradan Türkiye'ye bakalım; yıl olmuş 2024, 21'inci yüzyılın ilk çeyreği geride kalmış, insanlık açısından gelişmelerden bahsediyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinde tartıştığımız konuya bakın; iktidar bir kanun teklifi getirmiş, milyonlarca hayvanı öldürecek ve buna karşı mücadele ediyoruz. Gerçekten hani herhâlde içinde bulunduğumuz dönemin en büyük görevi hepimiz için akıl sağlığımızı korumak yani bunları yaşadığımız bir ülkede nasıl başaracağız, bunu çok merak ediyorum yani yaşatmak için mücadele etmek zorunda bırakıyorsunuz bizi.
Değerli arkadaşlar, bakın, samimi bir şey söyleyeceğim: Ben aylardır sokaklardayım, pazarları geziyorum, bir derdim var yani asgari ücret artırılsın, emekliye insanca yaşanacak bir ücret verilsin, bunlar için sesimizi yükseltmeye çalışıyoruz, hani sesimizi duyun diye uğraşıyoruz, vatandaşın derdini size duyurmaya çalışıyoruz. Mesela şimdi bu saatte diyelim ki emekli maaşı asgari ücret seviyesine çıksın diye bir kanun teklifi olsa emin olun güle oynaya çalışırız. Ne bileyim asgari ücret -hani geçtim yoksulluk sınırını- açlık sınırının üstüne çıksın, bunları otururuz, çalışırız, üç ay daha çalışalım hiç izin vermeden, hiç ara vermeden çalışmaya devam edelim ama gerçekten vicdanınız nasıl el veriyor çok merak ediyorum. Şimdi, bunları söyleyince dışarıdaki yurttaş bize ne diyor biliyor musunuz? "Hâlâ onlardan vicdan mı bekliyorsunuz, hâlâ akıl mı bekliyorsunuz, hâlâ izan mı bekliyorsunuz." diyor. Bakın, gerçekten bilmiyorum hani yüz yüze bakıyoruz, ben bunu size söylemeyi borç biliyorum. Dışarıdaki vatandaş ben vicdana çağırınca hayret ediyor bana "Hâlâ onlardan vicdan mı bekliyorsun?" diyor yani Allah kimseyi bu duruma düşürmesin diyeceğim. Şimdi ne yapıyoruz peki? Mesela geçen gün sabahlara kadar çalışıldı burada, insanlar bir şey anlatmaya çalıştılar size. O kadar militanca savundunuz ki, o kadar yani "Karşımızda duvar var." dedi arkadaşlar. "Anlatıyoruz, anlatıyoruz, anlamıyorlar; anlatıyoruz, anlatıyoruz, anlamıyorlar." dedi. Şimdi biraz önce -sözde- bir değişiklik yaptınız. Madem o değişikliği yapacaktınız geçen sabah 7.00'ye kadar niye çalışıldı ya? Böyle bir kanun yapma tekniği olabilir mi? Peki, mesela şimdi onu yaptınız, akıl mantık şunu gerektirir: Yani demek ki biz yanlış yapabiliyoruz, demek ki biz eksik yapabiliyoruz, demek ki biz hatalı yapabiliyoruz. O zaman oturalım, bir ara verelim, tekrar bir düşünelim, tekrar bir tartışalım, tekrar bir değerlendirelim. Ya, bilmiyorum çok şey mi istiyorum ama normal akış bunu gerektiriyor. Ya, biraz önce verdiğiniz önergeyle siz geçen gün sabahlara kadar sürdürülen tartışmada en azından -hani hatalı demeyeyim, herhâlde onu kabul etmezsiniz- eksikli davrandığınızı kabul ettiniz. Demek ki en azından hani üç gündür, dört gündür sosyal medyada trolleriniz aracılığıyla linç ettirdiğiniz insanların doğru bir şeyler söylediğini kabul ettiniz. Ya, insan mesela şunu yapar: Der ki: Ya, kusura bakmayın. Dört gündür bu ülkede emekçilerin, yoksulların alın teriyle oluşmuş vergilerden İletişim Başkanlığının beslediği troller gereksiz yere bu insanlara hakaret etti, gereksiz yere bu insanları küçümsedi. Şimdi yazık değil mi ya! Memleketteki milyonlarca insanın vergisi sizin yaptığınız bir hatayı düzeltmek isteyen insanlara küfür edilsin diye trollere maaş olarak gitti. Gerçekten tekrar inat ediyorum, sizi akla, sizi vicdana, sizi toplumsal sorumluluğa davet ediyorum çünkü unutmayın, bu yaptığınız iş kazara yasallaşırsa çocuklarınıza, torunlarınıza bile...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)