| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2016 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/529) ile 2014 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/297) ve Sayıştay tezkereleri a) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 27 .01.2016 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, saygıdeğer arkadaşlarım, değerli basın mensupları, kamu kuruluşlarından gelen değerli bürokratlar; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bugün yine ülkemizi yasa boğan Mersinli şehit Yüzbaşı Yiğitcan Çiğa'ya, İzmirli Özgür Erdoğan'a, Tokatlı hemşehrim Osman Ateş'e Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyorum, silah arkadaşları, aileleri ve ülkemizin başı sağ olsun diyorum.
Değerli arkadaşlarım ve Sayın Bakanım, tabii, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanının bir kadın oluşu önümüzdeki süreçte ülkemizin bir şansı diyorum, sizi de tebrik ediyorum, görevinizde başarılar diliyorum.
Sosyal devlet ilkesini benimsemiş, sosyal yardımları ve politikaları bir bakanlık eliyle yürüten bir ülkedeyiz. Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksi araştırmasında, insani gelişme endeksinde 188 ülke arasında 72'nci sıradayız. Eğitimde, iş gücünde, gelirde eşitsizlik Türkiye'nin endeksteki ilerlemesinin önünü tıkamaktadır.
Yine, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı düzeyinde ülkemize bakınca eşitsizlikleri hesaba kattığı anda Türkiye birden irtifa kaybetmeye başlıyor. Türkiye'nin insanî gelişme endeksi değeri yüzde 15.8 kayba uğruyor. Engelliler, çocuklar ve kadınlar bu eşitsizlik halkasının en başında yer almaktadır.
Değerli Milletvekilleri, Sayın Bakanım; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yardım bakanlığı değildir ve olmamalıdır. Sosyal devlet ilkesinin gereği olarak, adı üstünde, sosyal politika üretme ve eşitsizlikleri ortadan kaldırmak için çalışması gerekmektedir. Sosyal yardımlar çağdaş demokrasi ile yönetilen ülkelerde lütuf değil, Hükûmetlerin olmazsa olmaz bir görevi ve yurttaşların da insanlık hakkıdır.
Engelli ve yaşlılara, insanlık onuruna yaraşır bir hayatı sürdürecekleri miktarda ödenen maaşlar, sosyal yardımların kapsamını oluşturuyor. Türkiye'de, 65 yaş üstü yaşlının ve engellinin aylık maaş aldığı 2022 sayılı Kanun ile kendi ihtiyaçlarını gideremeyen bir kişinin yardımına muhtaç olan insanlara bakım hizmeti sunulmasını sağlayan yine 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu var. Bu 2 kanun, 2013'de yapılan düzenleme ve ara düzenlemeyle çok daha katı hâle getirildi. Artık yaşlı ve engellinin maaş alabilmesi için ailede kişi başına düşen gelirin 286, evde bakım maaşı alabilmesi için ise 572 liranın altında olması gerekiyor. Ayrıca, engelli ve yaşlı maaşı alabilmek için sadece ailenizin değil, ikinci derecede akrabaya kadar gelirin düşük olması şartı getirildi. O da evde yaşayan kişi sayısı, vesaire gibi birtakım şartları beraberinde dayatmaktadır. Eskiden de nafaka hükmü vardı ama buna değil, sadece engellinin durumuna bakılıyordu. Maaşın verilebilmesi için de sadece aile efradı olan anne ve babanın gelirine dikkat edilirdi. Yeni düzenlemeyle ailenin tüm gelirlerinin dikkate alınması ve bu gelirin zorunlu olarak paylaşılıyor gibi görünmesi, engelli bireyi o aile içerisinde güçsüz bırakmaktadır. Yani engelli ve bakıma muhtaç olan kişi, ekonomik olarak ailenin başka bireyine daha bağımlı hâle getirilmiştir.
Gelir hesaplamalarında çok ciddi bir sorun var. Artık bakım ücreti hesaplanırken hiçbir gider kalemine dikkat edilmemektedir. Örneğin, 1.800 lira maaş alan 3 kişilik bir aile düşünelim. Bu ailede kişi başına gelir 600 lira gözükmektedir ama bu kişinin maaşının 700 lirasını ev kirasına düzenli olarak verdiğini düşündüğümüzde geriye kalan ve ihtiyaçları giderecek olan 1.100 lira bizim için bu ailede gerçekten zor anların da kapısını açmaktadır. Şu andaki yasamıza göre dikkate alınan 1.800 lira üzerinden hesaba gidilmektedir. Bu ise ailede kafadan birtakım zorlukları beraberinde getirmektedir.
Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerince 2013'te yapılan ve ara düzenlemelerle giderek katılaşan evde bakım, engelli ve yaşlı maaşlarının alımını zorlaştıran yasa değişikliği nedeniyle yüzlerce engellinin maaşı da kesilmiştir. Birçoğuna ödeyemeyecekleri miktarda cezalar kesildi, ödeyemeyenlere de Hazine dava açmış durumdadır. Bütün arkadaşlarımızın illerinde bu ve benzeri konularla ilgili çok ciddi sorunlar yaşadığını hepimiz bilmekteyiz. Engellilerin bu sorunları acilen çözülmeli, 2022 sayılı yasa yeniden çağdaş bir hâle getirilmelidir. Engelli ve yaşlı aylığının alınabilmesi için akrabaların da gelirine bakılması Anayasa ve İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırıdır.
Amacımızı kısaca tekrarlamak istersek, 2022 sayılı engelli ve 65 yaş üzeri yaşlıların maaş aldığı kanunda ve 2828 sayılı evde bakıma ilişkin kanunda mutlak değişiklik istiyoruz. Değişiklik talebimizin özü ise bu maaşların bağlanması için engelli veya yaşlının geliri dışında başka bir kişinin gelirine bakılmamasıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti seçim vaatlerinde engellilere verdiği sözleri uygulamada da tutmamıştır. Hükûmet engellilere sürekli istihdam sözü veriyor. 1 Kasım seçimlerinden önce Sayın Başbakan Davutoğlu aralıkta engelli ataması olacağının müjdesini ülkemize vermiştir. 3 Aralık Engelliler Günü'nde yine Çalışma Bakanı Sayın Süleyman Soylu 4 bin engellinin kamuda istihdam edileceği sözünü vermiştir ama gel gör ki bu sözlerin hiçbiri tutulmamıştır. Maalesef kadro sayısı vadedilen sayının çok altında olup 1.950 olarak gerçekleşmiştir. Şu anda bununla ilgili uygulamanın ne kadarı başladı, onu da tam bilemiyoruz.
Engelli istihdamını arttırmaya yönelik politikaların hayata geçirilmesi ülkemiz için çok önemlidir. Bu engellilerin tamamı şu komisyonlardan, Sayın Bakandan, Hükûmetten ve Parlamentodan istihdam edilmeyi beklemektedir. 22 bin 551 engelli açık kadrosu olduğunu biliyoruz, istatistikler ve devletin verileri söylemektedir. Peki, bu boşluk ne zaman doldurulacaktır ve neden doldurulmuyor?
Sayın Bakan sunumunda çocukların haklarından, çocukların TEOG'da yüzde 80 başarı sağladığından söz etti. Peki, TEOG stresiyle intihar eden, karne yüzünden intihar eden çocuklar ne olacak? Yazboz tahtasına dönen eğitim sisteminde bu çocukları sınavlara koşturan değil, oturmuş kişilikleriyle hayata hazırlanan birer çocuk gibi görüp ona göre yasal düzenlemeleri bir an önce yapmak durumundayız.
"Çocuk hakları" diyoruz ama çocuklar bizzat bu Hükûmetin yasal düzenlemeleriyle çalışma yaşamının içine çekildi. İş Sağlığı Güvenliği Meclisinin raporuna göre göre 2013 yılında 59, 2014 yılında 54, 2015 yılında ise 63 çocuk işçi yaşamını yitirmiştir. "Çocuk hakları" derken bu rakamları da görmezden gelmemeliyiz.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi görüşülürken kadınlar ölmeye ve öldürülmeye maalesef ülkemizde devam edilmektedir. 2002 ve 2015 döneminde öldürülen kadın sayısı 5.406'dır.
Toparlıyorum Sayın Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
(Oturum Başkanlığına Başkan Vekili İbrahim Mustafa Turhan geçti)
BAŞKAN - Sayın Durmaz, bir müsaade ederseniz size ek süre vereceğim.
İki dakika ek süre veriyorum.
Buyurun Sayın Durmaz.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Daha dün bir kadın İstanbul'un en işlek yerlerinden birinde -üzülerek ifade edelim- tecavüze uğramıştır. Özgecan'ın ölümünün üzerinden bir yıl geçti, kadınlar ölmeye, öldürülmeye devam ediyor. Kadına karşı şiddetin önlenmesi için gerekli çözümlerin acilen üretilmesi gerekmektedir. Kadını aileden ibaret gören, kadının kimliğine, kişiliğine gerçek değeri vermeyen bir anlayış ancak kadının çocuk doğurmasını, aileyi ayakta tutmasını önerebilir. 17 yaşında aile muvafakatiyle evlilik ayıbı da yasal düzenlemelerle bu ülkeden artık kaldırılmalıdır. Görüyoruz ve bu önerilerle yeterli değil söyleyeceklerimiz. Kadını televizyonlardan, Meclis kürsüsünden aşağılayan bir bakış mutlak gözden geçirilmeli, bu konuda da gerekli müeyyideler ve düzenlemeler yapılmalıdır. Ülkemizde artık Sayın Bakanı bir şans görüyoruz, kadın bakanlığının acilen kurulması gerekliliğini bir kez daha yineliyoruz. Kadın bakanlığı her gün onlarca kadının erkek şiddetine kurban edildiği bir ülkede çok acilen kurulmalı, öncelik almalı, siz Sayın Bakanım da bunu görev addetmelidir.
CHP milletvekillerimiz Özgecan yasasının çıkarılması için kanun teklifini verdi. Türk Ceza Kanunu'nun cinsel saldırılar suçlarını düzenleyen 102'nci maddesindeki iyi hâl ve haksız tahrik indiriminin kaldırılmasını öngörmüşlerdir. Yine, milletvekilimiz Sayın Gülay Yedekci'nin teklifinde cezaların caydırıcılığının artırılması, cinsel istismarlarda "şikâyet" ve 18 yaşından küçük çocukların evlendirilmesinde "rıza" kavramının ortadan kaldırılması önerisi de vardır. Bu yasa çıkana kadar daha kaç haber okuruz, bunları gerçekten merak ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Durmaz, bir müsaade ederseniz mikrofonu açacağım, bir saniyenizi rica edeyim yalnız.
Buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kapanmadan da açabilirsiniz.
BAŞKAN - Efendim, o benim takdirim.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Kadın bakanlığı kurulmalı, Özgecan yasası çıkarılmalıdır. CHP toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadın istihdamının arttırılması ve annelik haklarının tüm çalışanlara elit şekilde sağlanmasının tarafıdır. Kadını aileden ibaret gören anlayış bizim bakış açımız olmamıştır, olmayacaktır. Kadın ve erkek birlikte aileyi oluşturmaktadır. Ailenin bütün sorumluluklarının kadına dayatılması, kadının toplumda yok sayılması, çıkarılan yasalarla iş yaşamından soyutlanması bizim tasvip edeceğimiz politikalar değildir. Cumhuriyet Halk Partisi olarak her türlü ayrımcı ve çağdaş olmayan bu yaklaşımları şiddetle kınıyor ve karşı bir duruş sergiliyoruz. Ve diyoruz ki: "Türkiye bir an önce -Sayın Bakanım, sizin de öncülüğünüzle Çalışma Bakanımızla birlikte- 183 sayılı Anneliğin Korunması Sözleşmesi'ni imzalamalıdır."
Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun bütün kanunların yapılmasında aktif olması gereklidir. Ev işçisi kadınların hâlâ İş Kanunu kapsamına alınmadığını görüyoruz. Bu konudaki düzenlemeyi de bu takvimde bekliyoruz. Ev işçisi kadınlar iş güvenliğinden yoksun çalışmaktadır. Kadın cinayetlerine, kadına yönelik şiddete karşı bir eylem planı oluşturamayan düzenlemeler samimi değildir. Kadın cinayetlerine dur demek için yasal zeminde el ele verip bu konuya yoğunluk göstermeliyiz.
Sürem bitiyor Sayın Başkan, daha fazla zaman almayayım. Ben çok teşekkür ediyorum, arkadaşlarıma da saygısızlık etmeyeyim. Sağ olun.