KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN DERYA YANIK - Şu terminoloji konusuna ben de -müsaade ederseniz- kısacık değinmek istiyorum. Ondan sonra sorulara devam edelim.

Şimdi, Rıfat Bey yanılmıyorsam hukukçu.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Hayır, efendim, mali müşavirim.

BAŞKAN DERYA YANIK - Mali müşavir. Peki, o zaman...

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Bir kere daha aynı soruyu sormuştunuz efendim.

BAŞKAN DERYA YANIK - Eyvah! O zaman ben sizi zihnime, hukukçu olarak kodlamışım.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Beni sık sık hukukçu zannetmeniz hoşuma da gidiyor.

BAŞKAN DERYA YANIK - Tamam, peki.

Hukukçu olarak kodlamışım, o yüzden soruyorum. O zaman şimdi daha mazursunuz, öyle söyleyelim. Hukuki bir kavram olarak baktığımızda, tutuklu...

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkan, yargıladınız, cezalandırdınız, masumiyete karar verdiniz.

BAŞKAN DERYA YANIK - Hayır, hayır, yok, hiç öyle bir şey yapmadım.

MURAT EMİR (Ankara) - Yani gayet iyi gidiyorsunuz.

BAŞKAN DERYA YANIK - Müsaade edin de kanaatlerimi paylaşayım.

MURAT EMİR (Ankara) - Hep size müsaade ediyoruz, hiç bize sıra gelmedi, siz sürekli görüş ifade ediyorsunuz, sorular soruluyor karşı taraftan, görüş ifade ediliyor, biz bekliyoruz.

BAŞKAN DERYA YANIK - Murat Bey...

MURAT EMİR (Ankara) - Siz yargılama yapıyorsunuz, soruyorsunuz, araştırıyorsunuz, mesleğini soruyorsunuz ama bize bir türlü sıra gelmiyor, bekliyoruz Sayın Başkan.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Murat Bey, sizin arkadaşlardan gelmiyor ya! Ya, baksana daha biz konuşmadık bile.

BAŞKAN DERYA YANIK - Murat Bey, ilk soruyu soran sizdiniz.

MURAT EMİR (Ankara) - Ben sordum ama...

BAŞKAN DERYA YANIK - Hayır, bir saniye, bir dakika ama, lütfen, bir dakika.

MURAT EMİR (Ankara) - Ben sordum ama sunum bitecek zannettim, hemen geçmeden poliklinik sayısını sordum.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ama bakın, bir dakika...

MURAT EMİR (Ankara) - Aşk olsun ya!

BAŞKAN DERYA YANIK - Toplantıyı ben yönetiyorum. İlk soruyu soran sizdiniz. Açılış konuşmasına...

MURAT EMİR (Ankara) - Aşk olsun Sayın Başkan! Yani bunu yapmayın ne olur!

BAŞKAN DERYA YANIK - Bir müsaade edin... Açılış konuşmasında...

MURAT EMİR (Ankara) - Bu demagoji, bu demagoji.

BAŞKAN DERYA YANIK - Hayır, açılış konuşmasında...

MURAT EMİR (Ankara) - Niye sordum? Sayın Başkan...

BAŞKAN DERYA YANIK - Ya, bir müsaade edin ama yani lütfen...

MURAT EMİR (Ankara) - Ama edemem.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ne demek edemem? Sizden müsaade istemiyorum. Benim toplantımı bölmeyin.

MURAT EMİR (Ankara) - Ben sizin toplantınızı bölmüyorum. "Toplantıyı İç Tüzük'e uygun olarak yönetin." diyorum.

BAŞKAN DERYA YANIK - Benim toplantımı bölmeyin.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Hepimizin toplantısı.

BAŞKAN DERYA YANIK - Bakın, Komisyon toplantısı...

MURAT EMİR (Ankara) - İlk soruyu ben sordum ama nasıl sorduğumu herkes duydu burada.

BAŞKAN DERYA YANIK - Açılışta "Komisyon üyesi arkadaşlarımızdan başlamak üzere, öncelikli olarak Komisyon üyesi arkadaşlarımızın sorularını, değerlendirmelerini alacağız, sonra, milletvekillerimizin, zaman kalırsa katılımcı olan, misafir olan milletvekillerimizin sorularını da alacağız." dememe rağmen siz ilk kez, ilk isteyen...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Grup Başkan Vekilimiz Başkanım.

BAŞKAN DERYA YANIK - Önemli değil, burada milletvekili olarak duruyor.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Meclisin bir nezaketi var, Grup Başkan Vekillerine söz verilir

BAŞKAN DERYA YANIK - Hayır, ama bir müsaade edin...

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Bu ilk uygulama da değil, son da değil.

BAŞKAN DERYA YANIK - Mahmut Bey, öyle yaptık biz de zaten. Dolayısıyla kendisi talep ettiği için...

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Mahmut Bey, senden sıra gelip verilmedi ki ya, zaten daha biz konuşmadık, hep siz konuştunuz.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Ben, burada Başkanla muhatap oluyorum, siz oradan müdahale ediyorsunuz.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Ne yapalım yani.

BAŞKAN DERYA YANIK - Bir müsaade edin, lütfen bir müsaade edin.

Sayın Başkana, sayın milletvekiline sözü verdik ama yani toplantıyı yönetme içerisinde birtakım atıflarda bulunduğumuzda bile "Sadece siz konuşuyorsunuz." derseniz, bu gerçekten haksızlık ve nezaketsizlik; bunu lütfen bir tarafa kaydedelim.

MURAT EMİR (Ankara) - Cevabınızı alacaksınız Sayın Başkan.

BAŞKAN DERYA YANIK - Bunun dışında, arkadaşlarımızın, her arkadaşımızın değerlendirmesini almaya da çalışıyoruz. Tabii ki bir milletvekili olarak da ve bu Komisyonun bir üyesi olarak da bir değerlendirmeye benim de kişisel itirazlarımı öne sürmeye hakkım vardır. Buna niye engel oluyorsunuz?

MURAT EMİR (Ankara) - Sıranız gelince.

BAŞKAN DERYA YANIK - Hangi sıradan bahsediyorsunuz? Hangi sıradan bahsediyorsunuz?

MURAT EMİR (Ankara) - Konuşma sıranız gelince.

BAŞKAN DERYA YANIK - Kim belirliyor o sırayı? Murat Bey, bakın, hakikaten çok çirkin bir noktaya gidiyor.

MURAT EMİR (Ankara) - Siz yönetiyorsunuz şu anda veya yönetmeye çalışıyorsunuz.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Murat Bey, Başkan sıra mı bekleyecek?

BAŞKAN DERYA YANIK - Çok çirkin bir noktaya gidiyor.

MURAT EMİR (Ankara) - Hayır, siz götürmeyin çirkin bir noktaya.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ben, burada sizi incitmek istemiyorum.

MURAT EMİR (Ankara) - Siz her konuşmacıdan sonra görüşünüzü ifade edemezsiniz.

BAŞKAN DERYA YANIK - Hangi görüş, ne görüşü ifade ediyorum ben ya?

MURAT EMİR (Ankara) - Öyle bir hakkınız yok sizin, değerlendirme yapamazsınız.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Murat Bey, siz aynı şeyi yapıyorsunuz, lütfen, bakın, müdahale etmeyelim...

MURAT EMİR (Ankara) - Orayı yöneteceksiniz, onun için orada oturuyorsunuz.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ben yönetiyorum. Siz şu anda sabote ediyorsunuz bu toplantıyı.

MURAT EMİR (Ankara) - Hayır efendim, ne münasebet! Ben konuşma sıramı bekliyorum.

BAŞKAN DERYA YANIK - Şu anda bu toplantıyı sabote ediyorsunuz.

MURAT EMİR (Ankara) - Ben konuşma sıramı bekliyorum.

BAŞKAN DERYA YANIK - Siz bana nasıl yöneteceğimi öğretecek durumda da değilsiniz, burada sadece bir misafirsiniz.

MURAT EMİR (Ankara) - Ama bakın, siz "Ben her istediğim anda görüşümü ifade ederim." derseniz, "Siz bu işi lütfen, Tüzük'e uygun olarak yönetin." derim ben de.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Siz Mecliste çalışmıyorsunuz herhâlde!

BAŞKAN DERYA YANIK - Hangi tüzükten bahsediyorsunuz siz ya!

MURAT EMİR (Ankara) - İç Tüzük'ten bahsediyorum.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ben gayet iyi biliyorum İç Tüzük'ü.

MURAT EMİR (Ankara) - Bilseniz böyle yapmazsınız!

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Siz de bilseniz böyle yapmazsınız, Grup Başkan Vekilisiniz, İç Tüzük'ü siz öğrenin, kusura bakmayın Murat Bey.

BAŞKAN DERYA YANIK - Hangi tüzüğü anlatıyorsunuz bana? Toplantı böyle mi...

MURAT EMİR (Ankara) - Böyle bir şey olamaz.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Burada Başkan gayet nezaketli olarak yönetiyor.

MURAT EMİR (Ankara) - Farkındayım, kimin ne kadar nezaketli olduğunun farkındayım.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Sadece Rıfat Bey'le bizim atışmamızda devreye girdi. Başka bir yerde girmedi ki.

BAŞKAN DERYA YANIK - Lütfen...

Sizin değerlendirmenize hiç o anlamda ihtiyacımız yok ama gerçekten çok çirkin bir noktaya getiriyorsunuz. Bakın, çok güzel başlamış, gayet güzel giden... Bütün arkadaşlarımızın söz hakkını kullanmasını, üstelik hiçbir sınırlama koymadan kullanmasını sağlamaya çalışıyoruz. Siz sadece benim bir eleştiri yapacağımı fark ettiğiniz için buna itiraz ediyorsunuz, buna engel olmaya çalışıyorsunuz. Sizin engellemeniz bunu, benim eleştiri yapma hakkımı ortadan kaldırmaz. Üstelik, Rıfat Bey bizim Komisyon üyemiz. Her Komisyon toplantısında son derece medeni bir biçimde bütün arkadaşlarımızla değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Buna niye itiraz ediyorsunuz? Niye engellemeye çalışıyorsunuz? Hangi yetkiyle? Neye dayanarak? Bu toplantının yöneticisi de benim.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkanım...

BAŞKAN DERYA YANIK - Hayır, bir saniye, lütfen.

MURAT EMİR (Ankara) - Cevabınızı alacaksınız. Yarım saat konuşsanız bile cevabınızı alacaksınız.

BAŞKAN DERYA YANIK - Ben cevap almaktan hiç korkmam, cevap vermekten de korkmam ama bu toplantının nezaketini bozmamaya çalışıyoruz.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Başkanım, bu bir meydan okumaya dönmesin.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkanım, müsaade edin.

BAŞKAN DERYA YANIK - Lütfen, tamam, tamam artık.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Farklı bir şey söyleyeceğim.

BAŞKAN DERYA YANIK - Hayır, hayır, lütfen...

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Bir genellikten bahsedeceğim, tartışma açmak adına değil.

BAŞKAN DERYA YANIK - Hayır, söz hakkı vermiyorum şu anda. Söz sırası gelen arkadaşlarımızla devam ediyoruz.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Böyle bir uygulama yok.

Bakın, bu Mecliste bir gelenek vardır, hangi siyasi partiye mensup olursa olsun Grup Başkan Vekillerinin komisyonlara katılma ve...

BAŞKAN DERYA YANIK - Murat Bey zaten o hakkını kullandı.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Müsaade edin, bir cümle söyleyeyim.

BAŞKAN DERYA YANIK - Kendisine de bu hakkı zaten yeniden isterse kullandırırız.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, cümlemi bir tamamlayayım lütfen.

Bu bir gelenektir, birincisi bu, Grup Başkan Vekillerine hangi komisyon olursa olsun söz verilir.

İkincisi, bir başka gelenek vardır, komisyon başkanları komisyon toplantılarının sonucunda değerlendirme yapar, görüşünü açıklar, ifade eder; Murat Bey'in bahsettiği konu budur. Şöyle, toplantının insicamının bozulmaması adına geleneksel olarak komisyon başkanları toplantının sonunda toparlayıcı bir şey...

BAŞKAN DERYA YANIK - Toplantının insicamının nasıl bozulduğunu bütün arkadaşlarımız görüyorlar.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Vallahi, işte, gördük, arkadaşımız bir konuşma yaptı, masum bir şekilde, sonra da açıkladı.

BAŞKAN DERYA YANIK - Dolayısıyla, hiç çok uzatmaya gerek yok. Tekin Bey, anladım, Grup Başkan Vekiliniz adına bir şey söylemek istiyorsunuz.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Söylerim tabii, Grup Başkan Vekilimiz.

BAŞKAN DERYA YANIK - Eyvallah, bu gayet anlaşılabilir bir şey, buna itirazımız yok ama müsaade edin, toplantıya devam edelim.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sadece bizim Grup Başkan Vekilimiz değil, AK PARTİ Grup Başkan Vekili gelse de o hakkıdır, MHP'den, DEM'den gelse de.

BAŞKAN DERYA YANIK - Tamam ama ona zaten o hakkı ilk başta kullandırdık. Misafir vekil olarak bulunuyor ve ilk ona söz kullandırdık. Başka misafir vekillerimiz de var ve bekliyorlar şu anda dikkat ederseniz.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, sadece bir cümleyle otuz saniyede bir soru sordu o kadar, o da açıklayıcı bir soru olsun diye sordu.