KOMİSYON KONUŞMASI

CEVDET AKAY (Karabük) - Teşekkürler Sayın Başkanım.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, çok kıymetli bürokratlar, sivil toplum kuruluşlarının Değerli Başkan ve yöneticileri, değerli basın mensupları; ben de hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Söz konusu kanun teklifiyle ilgili genel olarak bahsedeceksek bu kanun teklifinden amaç, vergi adaletini sağlamak, vergi yükünü dengeli dağıtmak, dolaylı ve dolaysız vergilerle ilgili dağılımda dolaysız vergiler lehine olayı geliştirmek ve yine baktığımız zaman da tahsil edilemeyen vergilerle ilgili kayıp kaçakla ilgili tahsilat oranını artırmak, vergi istisna ve muafiyetlerinde de temkinli davranarak gerekli konularda sadece bu istisnaların verilmesini sağlamak diye kısaca özetleyebiliriz.

Şimdi, baktığımız zaman, burada gerekli şekliyle bu istenilenler oluyor mu? Tam olarak maalesef olunmadığını görüyoruz. Şimdi, örnekler vererek devam edeceğim. Kayıt dışı vergilendirme olayıyla ilgili bahsedeyim. Gayrisafi yurt içi hasılanın üçte 1'i oranında yaklaşık yani 300 milyar dolar civarında bir kayıt dışı ekonomiden bahsediyoruz. Buradaki kanun maddelerine baktığımız zaman genel vergilendirme oranları içerisinde çok düşük kaldığını görüyoruz. Burada sağlıklı bir vergilendirme yapılabilse, inanın, buradan yapılan tahsilattan bu ülkenin -2024 yılındaki tahmin edilen faiz gideri, biliyorsunuz, 1 trilyon 254 milyar- sadece bu faiz giderini tahsil etmek mümkün olur, bütçe açığını da bu kadar aşağı çekmek mümkün olur. Burada baktığımız zaman bunun gerçekleştiğini görmüyoruz.

Yine, bir boyutunda da kara para ve suç gelirlerinin aklanmasıyla ilgili, biliyorsunuz, bir sürü operasyonlar yapılıyor. Son zamanlarda sadece kırmızı bültenle aranan 493 kişi bu ülkede yakalandı. Bu yakalananlardan da para ve mal varlıklarına el konuldu. Ne kadar tahsilat yapıldı? 105 milyar TL ama bu paranın büyüklüğü, bu kara para piyasasının büyüklüğü 25-60 milyar dolar civarında. Sadece bunun doğru düzgün vergilendirilmesiyle çok ciddi bir vergi geliri elde edilmiş olacak. Bunu da örnek olarak size vermek istedim.

Yine, baktığımız zaman, şimdi, burada KDV'yle ilgili, KDV iadesiyle ilgili bazı olaylar var. Dâhilde alınan KDV tutarı 2024 yılı için 1 trilyon 670 milyar civarında tahmin ediliyor yani geçmişteki oranlara baktığınız zaman da bunun yüzde 50,52'si KDV veya vergi iadesi olarak ödenmiş. Yani o oranı tatbik etsek 2024 için 844 milyarlık bir vergi iade olayından bahsediyoruz fakat buradaki iade sistemi çok sağlıklı çalışmıyor. Çok yakın bir zamanda "demir yumruk" diye bir operasyon yapıldı bu ülkede. Burada da aşağı yukarı 105 milyar TL'lik bir sahte belge olayı yakalandı ve ülkemizin de iade dâhil diğer zararları aşağı yukarı 25 milyar TL civarında oldu.

Şimdi, buradaki vergilendirmenin sağlıklı ve düzgün yapılması durumunda ve haksız iadelerin önüne geçilmesi durumunda sadece buradan 210 milyar TL'lik bir tasarruf sağlanması mümkün. Ben bunun üstüne sağlıklı bir şekilde gidilmesi gerektiğine inanıyorum. Bunu da neden söylüyorum? Şimdi, az sonra değineceğim, hani emeklilerin en düşük emekli aylığının 2.500 TL artırılması olayında 33 milyarlık bir maliyetten bahsediyoruz; şimdi, inanın, buradaki 210 milyar TL civarında haksız iadeyi önlediğiniz zaman bunun katbekat üstünde emekliğe, çalışana, işçiye, asgari ücretliye imkân sağlamanız mümkün olur. Bu konunun da mutlaka üzerine gidilmesi gerekir.

Yine, çalışanlar açısından vergi dilimleriyle ilgili konuya biz de değineceğiz. Burada vergi dilimleri çalışanlar lehine değil, üçüncü aydan itibaren net ücretlerinde azalmalar meydana geliyor. Buradaki vergi oranlarının aşağı çekilmesi, yüzde 10'dan başlaması, en üst vergi diliminin de şu anda yüzde 40 oranından yüzde 45'e çıkması ve matrahların da ona göre ayarlanması suretiyle daha adil bir vergilendirme olacaktır. Çünkü bu kişiler mal ve hizmet alımlarında dolaylı vergileri öderken kazancına bakılmadan az kazanandan da çok kazanandan da aynı vergi alıyorsunuz. Şu KDV'leri ve ÖTV'leri tahsil ederken paraları tam alıyorsunuz ama iadeye gelince de ikinci yarıyıldan itibaren ücretlerinde muazzam düşüşler meydana geliyor. Bu da vergi dağılımındaki, vergi yükündeki adil dağılımı da önlemiş oluyor. Yani vergi yükü adil bir şekilde dağılmıyor, sermayenin vergilendirilmesi de gerekli şekliyle olmuyor.

Yine, bir konu, vergi harcamalarıyla alakalı. Şimdi, 2023 yılında 1 trilyon 477 milyar olan vergi harcamaları 2024 yılı içinde 2,2 trilyon tahmin ediliyor. Yani verdiğiniz istisna ve muafiyetlerle vazgeçtiğiniz vergi tahsilatından bahsediyoruz. Bu konuyla ilgili yapılması gerekenler var ama burada sağlıklı bir şekilde muafiyet ve istisnalar maalesef ilgili yerlere yapılmıyor. Birazdan da örnek vereceğim.

Şimdi, biliyorsunuz, KÖİ projeleriyle ilgili, yap-işlet-devret modeliyle ilgili elde edilen gelirler var. Burada, maddede yüzde 25 olan bu kurumlardaki, bu şirketlerdeki oranı yüzde 30'a çıkartıyorsunuz; güzel bir uygulama, beş puan artırıyorsunuz ama burada efektif vergi yükü, efektif vergi oranının ne olduğuna bakmak lazım. Şimdi, baktığımız zaman da bu 44 firmadan 7 tanesinin sadece matrah beyan ettiğini ve bunun üzerinden de 2,8 milyar TL civarında bir vergi tahakkuku olduğunu görüyoruz; bunun da ne kadar tahsil edildiğini şu anda bilmiyoruz çünkü bunlarla ilgili silinen vergilerden, vergi cezalarından sürekli olarak bahsediyoruz ve bunlara da çok ciddi muafiyet ve istisnalar veriliyor.

Şimdi, bu konuyla ilgili çarpıcı bir bilgi vereceğim size. Vergi, resim, harç istisna belgesi uygulaması var, biliyorsunuz, bunlar da Ticaret Bakanlığı tarafından müracaat eden şirketlere veriliyor. 2020 yılının Ekim ayında o zaman Mersin Milletvekili, şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilimiz Ali Mahir Başarır Bey bir soru önergesi vermiş, sormuş Ticaret Bakanına. Bu firmalara verilen bu belgelerle ilgili, istisna belgeleriyle ilgili O zamanki Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan cevap vermiş aralık ayında. Bakın, örnek olarak kendi cevabından size okuyorum: "On yılda Cengiz İnşaata 30 kez, Kolin İnşaata 36 kez, MAKYOL İnşaata 24 kez, Limak İnşaata 19 kez, Kalyon Holdinge de 19 kez vergi, resim, harç istisna belgesi verilmiş." Başka hangi tip firmalara verilmiş? Tabii, onu bilmiyoruz, o konuyu da soru önergesiyle güncelleyip soracağız. Yani bu firmalar zaten yeterince gelir elde ediyor, kâr garantili projelere imza altmışlar. 2005 yılından 2024 yılına kadar bu firmalara 795 milyar dolar ödeme yapılmış. 2024 yılında -sözcümüz Sayın Türeli de bahsetti- 162 milyar civarında bir ödeme yapılacak.

Sadece olayın boyutu da bu değil. Şimdi, bir de bunlarla ilgili borç üstlenim taahhüdü Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yapılıyor. Ne kadar yapılmış? Sadece 8 tane KÖİ otoyol projesiyle ilgili olarak 16,6 milyar dolar bir ödeme yapılmış, ödemeyi kast etmeyeyim, taahhütte bulunmuş, borç üstlenim taahhüdünde bulunulmuş. Yani Hazine ve Maliye Bakanlığı bu firmaların projeleriyle ilgili dış kaynak yani banka kredisi hem içerden olabilir hem dışarıdan olabilir bir kredi kullandığında taahhütte bulunuyor, garanti veriyor. Şimdi, bu garanti çok çok önemli bir şey ama mesela, emekli için bu kullanımı yapmıyor, bu taahhüdü vermiyor, bu borcu yapmıyor.

Şimdi, bir de bir boyutu, biz, Türkiye Varlık Fonuyla ilgili özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihracı olayıyla ilgili, tasarruf tedbirleriyle ilgili bir kanun var, şimdi görüşüyoruz Genel Kurulda, onaylanırsa yürürlüğe girecek. Burada da hem Bütçe Kanunu'nun 12'nci maddesindeki 332 milyarlık aşım bunlara ayrıca Türkiye Varlık Fonu üzerinden kullandırılmış olacak. Yani uygulamada şöyle bir şey olacak: Şimdi, Hazine ve Maliye Bakanlığının onayıyla bu tip bir devlet iç borçlanma senedi ihraç edip kamu bankaları bunlarla beraber dışarıdan bir kaynak kullandığını söyleyelim, yurt dışından, sendikasyon kredisi çünkü Hazine garanti oluyor, aldığı bu kredileri; bir, tekrar bu müteahhitlere kullandırabilir. Bir kere 12'nci madde kapsamında Hazine garantileriyle borç üstlenim taahhüdü olarak bu firmaları finanse ediyorsunuz, bir de bu kamu bankaları üzerinden tekrar finanse edip bu limitin üstünde kullanım yapabilirsin...

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Açıyorum Sayın Akay.

Buyurun lütfen.

CEVDET AKAY (Karabük) - Bu çok çok önemli bir sorun çünkü böyle olacağını da uygulamada hep beraber göreceğiz, bu şekil olmaması gerekir. Bunu da özellikle buradan ifade etmek istedim.

Emekliyle ilgili tekrar bir bahsedeceğim. Bu kadar tasarruf edilecek yer varken, bu kadar uygulanacak mevzuatta imkân varken siz en düşük emekli aylığıyla ilgili olarak sadece 2.500 lira verirseniz bu hakkaniyete sığmaz. Bizim önergemiz vardı, teklifimiz vardı, bu sefer tekrar bunu yenileyeceğiz. Bunun asgari ücret seviyesine çekilmesi, asgari ücretin de tekrar revize edilmesi gerektiğini ifade ediyoruz. Yoksa bu enflasyonist ortamda emekli, işçi, çiftçi, esnaf çok zor geçinecek. Hakikaten bu durumu sahada da biz görüyoruz. İnsanlar gittiğimiz ziyaretlerde bizi bunu ifade ediyorlar. İkinci işte çalışan 65 yaş üstü emekliler var, ağır sanayide çalışanlar var. Dolayısıyla, bu kanun teklifinde maddeler üzerinde de gerekli detay bilgileri vereceğiz, görüşlerimizi sunacağız. Ama şunu ifade edebilirim: Bu şekliyle, bu "vergi reformu" dediğimiz bu paket uygulamada çok zayıf kalacak, çok desteklenmesi gereken konular ve düzeltilmesi gereken maddeler olması gerektiğine inanıyoruz. Zaman içerisinde de hızlı bir şekliyle geleceğini umuyor, ben tekrar bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.