KOMİSYON KONUŞMASI

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Saat beş buçuk, sabahın erken saatleri -kaçıncı saat oldu- on-on beş saat falan oldu sanırım. Böyle bir yasa yapma tekniği olamaz diyoruz ve Türkiye'nin bunca sorunu varken -tabii ki bu da bir sorun ama- emekliler 2.500 lirayı reddederken, emekçiler asgari ücrete sıfır zam ile mahkûm edilirken, işsiz milyonlarımız varken aslında Meclisin kapısında bekleyen, şehirlerimizde, meydanlarda isyan eden insanların istemediği bir kanunu Meclisimizde zorla çıkarma noktasında maalesef saatlerdir buradayız.

Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; az önce geneli üzerindeki görüşmeler tamamlanmadan veteriner hekimlerimizin hem odası hem derneği, uzmanları söylediler, anlattılar çok net ifadelerle, çok açık sözlerle ama buna rağmen hâlâ bu konuda inat ediyor olunması... Hani bir dernek başkanımız dedi ki: "1990'da tüm dünya artık kanaat getirdi tek çözümün kısırlaştırma olduğuna, itlafın bir çözüm olmadığına tüm dünya kanaat getirdi." Yine, diğer değerli hocamız aynı şekilde uzun uzun anlattı, aslında bu konunun itlafla "ötanazi" denilen katletme yöntemiyle sorunun çözülmeyeceğini, sadece ve sadece kısırlaştırmayla bunun üstesinden gelinebileceğini. O yüzden tüm bu uzman görüşlerine rağmen biz hâlâ niye tartışıyoruz, neyi tartışıyoruz gerçekten anlamakta güçlük çekiyoruz. Ancak bir taraftan da gerçekten sabahın bu saatlerine rağmen insanlar -belki diğer milletvekillerimizde de aynıdır- telefonlarımıza, sosyal medya hesaplarımıza mesajlar atıyorlar "Ne olur direnin, ne olur 'Hayır.' deyin, ne olur çekin." diye. Her hayvanseverin duygusu, hissiyatı, vicdanı açısından gerçekten çok büyük, gerçekten önemli, gerçekten kritik, gerçekten vicdanlara sığmayacak bir kararın arifesindeyiz. Buradan her türlü şekilde ifade ederek bazen teknik, bazen bilimsel, bazen duygusal aynı şeyi söylüyoruz: "Hayvan Haklarını Koruma" diye getirilen ama içine baktığınızda madde madde neresine baksanız her şekilde "katliam" denen, demek zorunda kaldığımız bir kanun teklifine direniyoruz, direneceğiz.

On beş saat oldu, yirmi saat olacak, yirmi beş saat olacak direneceğiz ama biz tabii ki iktidar koltuklarında oturan değerli milletvekili arkadaşlarımızdan da bizi dinlemiyorlarsa bile uzman görüşlerini bir kere daha kendi vicdanlarında, kendi zihinlerinde değerlendirmeleri gerektiğini düşünüyoruz. Gerek az ilerdeki koridorda gerekse Meclisimizin kapısı önünde günlerdir, şehirlerimizde günlerdir, Eskişehir'de gerçekten günlerdir insanlar çıkıyor Meclise, bize bu mesajı "Aman, bunu geri çekin, bunu geçirmeyin." mesajını duyurmaya çalışıyorlar. Bu seslere kulak verilsin, eğer kulak verilmezse -hep söyleniyor- bunun uygulaması öyle zannettiğiniz gibi kolay olmayacak, mümkün değil yapılması, büyük bir direnişle karşılaşacaksınız, sosyal huzuru bozacak gereksiz bir gelişme olacak diyorum, teşekkür ediyorum.