KOMİSYON KONUŞMASI

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Kısa bir konuşma yapacaktım ama şimdi biraz uzatacağım.

(Gürültüler)

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar, bakın, biz bir ara verdik, güya ortalık bir rahatlasın istedik, siz...

BEKİR BAŞEVİRGEN (Manisa) - Konuşturma o zaman sol tarafı Başkanım, konuşturma sol tarafı.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Daha Barış Bey birinci cümlesinde "Kısa konuşacaktım ama şimdi uzun konuşacağım." diyor, böyle bir usul yok arkadaşlar, böyle bir tarz yok.

Buyurun.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Arkadaşlar, ben burada kimsenin hakkına girmek için bu soruyu sormadım. "Çocuklarınıza sordunuz mu?" derken iki gün sonra çocuklarınız sizi yargılamasın diye sizi düşünerek söyledim aslında bunu.

FARUK KILIÇ (Mardin) - Allah razı olsun.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - "Allah razı olsun." diyeceksiniz çünkü öyle hassas bir kanun teklifinin içindeyiz ki öldürmekten bahsediyoruz ya; öldürmek, canlı... Ben size bir soru sorayım: Öldürmeye karar verdiniz, yasa teklifini oyladınız, onayladınız, o gün gebe bir köpek, bunu nasıl öldüreceksiniz? Çocuklarını yapmasını bekleyip öyle mi öldüreceksiniz yoksa "Çocukları biraz daha büyüsün de öyle öldürelim." mi diyeceksiniz? Bu kadar acı bir vaka içindeyiz ya.

İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) - Çok güzel ajite ediyorsunuz.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Ajite etmiyorum, yarın oluşacak gerçekleri konuşuyoruz.

ALİYE TİMİSİ ERSEVER (Ankara) - Ajite eden sizsiniz buraya o çocukları getirerek.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Yani bu gerçeklerden kaçamazsınız. Hadi biz konuşuyoruz, hadi Komisyon üyeleri, size de söylüyorum, alın mikrofonu elinize birazdan, her Komisyon üyesi "Niye öldürüyoruz?" diye bir cevap söylesin, tarihe şerh düşün, bir kelime bari konuşun. Madem yasa teklifini oylayacaksınız bir kelime konuşun, rica ediyorum.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Sen konuş, biz dinleriz.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Biz konuşuyoruz zaten.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - İki kelime konuş dinleyelim.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Bir de sen konuş hadi, biraz sen konuş. Konuş ki insanlar bilsin.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Karşılıklı olmasın arkadaşlar, karşılıklı olmasın lütfen.

Sayın Karadeniz, buyurun.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Tarih bunu kötü yazıyor.

Bakın, bir şey demişsiniz "Avrupalı turistler gelmiyor." "Kuduz vakaları çok." "Sokak köpekleri çok." diye; hayır efendim, tam tersi, o gelen turist sokak köpeğine bizden daha fazla sahip çıkıyor. Eğer siz bu yasa teklifini geçirirseniz o zaman Türkiye olarak dünya devletleri içinde nerede olacağımızı bir düşünün. Hatta, bırakın, yıllar sonra bu yasaya oy veren insanlar belki daha doğmamış çocukların gözünde ne hâle gelecek ya? Rica ediyorum, çekin yasayı geri, burada ortak aklı kullanalım, kısırlaştırmaysa... Devletin buna gücü yok mu? Yerel bütçe ile genel bütçeyi birleştirirseniz çok kısa sürede bu sorunu çözeriz. Öldürme ne ya, ötenazi ne? İnsan mı bu, soracak mısınız "Sana ötenazi mi yapalım?" diye? Evet, dünyada uygulamaları var ama hastalığına çare bulunmayan, son hâle gelmiş hayvanlara ötenazi uygulaması var. Bu sadece hayvanları yok etmek, öldürmek için yapılan bir iş değil. Bize "Şu anda ajite ediyorsunuz." diyorsunuz ama siz olayın farkında değil misiniz ya? Ben şu yasanın konuşulduğu günden beri sokakta gezerken sokak köpeklerine bakarken duygulanıyorum. Niye? Onların yaşam hakkı yok mu? Onların yaşam hakkı sizin bu yasa teklifine vereceğiniz oya mı endekslenecek? Yapmayın bunu ya! İçinizde buna vicdan yapan kimse yok mu ya? Vallahi anlayamıyorum. Hepiniz aynı yönde misiniz? "Öldürelim bitsin." mi?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Barış Bey, 1932'deki yasa çıktıktan sonra onun torunları olarak...

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sen kimin torunusun ya, sen kimin torunusun?

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Hasan Bey...

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Sayın Karadeniz, siz Komisyona hitap edin.

Buyurun.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Komşu ilimin milletvekili, sana bir şey söyleyeyim mi? Bak, ben görüyorum ki milletvekilleriniz bu Komisyon toplantısında bir kelime konuşmayacak, sadece cevap vereceksiniz, ben konuşacağınızı düşünmüyorum. Madem o kadar yüreklisin, 1932'den başla, al şu mikrofonu eline, bu halka bu köpekleri niye öldüreceğinizi sen anlat, ben de seni alkışlayayım buradan, kabul mü?

HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Soruyorum: Sen de bu soruma cevap ver...

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Ben senin soruna cevap vermeyeyim, sen çık anlat.

BAŞKAN VAHİT KİRİŞCİ - Arkadaşlar, karşılıklı olmasın.

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Bakın, bu kanun teklifini geri çekin...

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Biz Atatürk'ün torunuyuz da siz kimin torunusunuz ya?

MUHARREM VARLI (Adana) - Çok şükür, biz de Atatürk'ün torunuyuz ya, bir sıkıntı mı var onda?

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Siyasi olarak konuşmuyorum, vicdanımla konuşuyorum, ben Cumhuriyet Halk Partili olduğum için bu konuyu konuşmuyorum, ben bunu vicdani ve siyasetüstü gördüğüm için konuşuyorum. Vicdanınızı ortaya koyun, bu yasa teklifini geri çekin, gelin hep beraber bu hayvanları da kurtaralım, zarar gören insanları da kullanalım. Bu bir gerçekse onları el birliğiyle kurtarmak da hepimizin elinde. Burada bağırarak çağırarak... Çıkın alın mikrofonu, konuşun, alkışlayayım ya. Hadi, var mısın? Hadi, beş dakika konuş.

Teşekkür ediyorum.