KOMİSYON KONUŞMASI

CUMHUR UZUN (Muğla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Bu madde tanıdık. Tanıdık olmasının sebebi sekizinci yargı paketi sırasında biraz daha dar kapsamlı olarak gelmişti fakat bunun üzerindeki mevcut eleştirilerimiz aynen geçerli olmak üzere o gün idari, mali, cezai ve hukuki sorumsuzluk düzenleyen maddeye atıf yapılmak suretiyle bir düzenleme olduğu için bunun hukuk devletiyle bağdaşmasının mümkün olmadığına işaret ederek bu konuya dikkat çekmiş, daha sonra bununla ilgili yapılan incelemede hukukçu olmamızın, hepimizin hukukçu olmasının avantajını da görerek böyle bir durumun hukuk devletinde olamayacağını gördük ve madde her ne kadar Komisyondan geçtiyse de daha sonra Genel Kurula indirilmedi, çekildi. Şimdi, o eleştiriler çerçevesindeki yeni düzenlemesiyle karşı karşıyayız. Ben maddeyi incelediğimde yine sonunda 5411 sayılı Yasa'nın 127'nci maddesine sorumluluk açısından bir atıf yapıldığını gördüm. Diğerinde de bir yerlere atıf yapılmıştı ve incelememiz sırasında sorumsuzluk algısı ya da sorumsuzluk düzenlemesinin mevcudiyetini gördüğümüz için o yasayı indirip baktığımda şöyle bir düzenleme var: "Fon Kurulu Başkanı ve üyeleri ile Fon personelinin, görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalar, Fon Kurulu üyeleri için ilişkili Bakanın, Fon personeli için ise Fon Kurulu Başkanının izin vermesi kaydıyla genel hükümlere göre yapılır. Fon Kurulu üyeleri ile Fon personelinin iştirak hâlinde işledikleri iddia edilen suçlara ilişkin soruşturmalarda Fon personeli hakkında soruşturma izni verme yetkisine ilişkili Bakana aittir." demek suretiyle cezai sorumluluğu izne tabi olarak düzenlemiş. Burada, Bakanın izin vermesiyle ilgili konu, bu izne ihtiyaç var mıdır, yok mudur konusunda yeni bir tartışma konusu olabilir ama diğer sorumluluklar yönünden de anlaşıldıktan sonra belki bunu değerlendirmek gerekir. "Fon kurulu üyeleri ve Fon personeli hakkında görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı soruşturma izni verilmesi için, bu kişilerin kendilerine veya üçüncü kişilere çıkar sağlamak veya Fona ya da üçüncü kişilere zarar vermek kastıyla hareket ederek bu işlemler sonucunda kendilerine veya üçüncü kişilere çıkar sağlamış olmaları hususunda açık ve yeterli emarelerin olması gerekir." diye hem yapılan işlem türü itibarıyla hem de bunun açık ve yeterli emarenin işin başında daha görünüyor olması gibi izinden sonra da bir izne giden süreç içinde bir ön şarta ön şart getirilmiş. "Soruşturma izni verilmesi hâlinde bu durum ilgililere tebliğ olunur." Bu kısmı hukuk devleti açısından iyi. "Soruşturmaya izin verilmesine ya da verilmemesine dair kararlar aleyhine tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde Danıştay nezdinde itiraz yoluna başvurulabilir." Hukuki bir denetim var, bu olumlu. "İzin verilmiş olsa dahi itiraz süresi geçene kadar veya Danıştaya yapılan itiraz sonucunda hüküm tesis olana kadar soruşturma başlatılmaz." Yani gecikmelerin sebebi odur ama burada hani, kesin bir karar elde edildikten sonra bu işlemin yapılması aranmış. Fon kurulu üyeleri ile Fon personelinin görevden ayrılmış olsalar dahi görevleriyle bağlantılı olarak işledikleri iddia edilen suçlardan dolayı başlatılan soruşturma ve kovuşturmalar ilgili üye veya personelin talebi hâlinde bunlara vekâlet akdi yapmak suretiyle görevlendirilecek bir avukat tarafından ve finansmanı da Fon tarafından sağlanmak suretiyle personelin hukuki güvence altına alınması ya da hukuki yardımın fon tarafından sağlanacağının cesaretlendirilmesi amaçlanmış. Yine "Fon Kurulu üyeleri ile Fon personeli aleyhine, Fon kurulunun veya fonun bu Kanunda yazılı görevlerine ilişkin karar ve eylemleri nedeniyle gerek görevleri ifası sırasında gerek görevden ayrılmalarından sonra, açılmış her türlü tazminat ve alacak davaları -yani hukuki sorumlulukları- Fon aleyhine açılmış sayılır ve davalarda husumet Fona yöneltilir." diyor, hukuki sorumlulukta Fonun doğrudan muhatap olmasını gerektiren bir hâl yaratılmış durumda. Şimdi sorumsuzluk algısının ortadan kaldırılması ve sorumsuzluk düzenlemesinin giderilmiş olması olumlu, bunun Danıştay hukuki denetimine tabi kararlara bağlanmış olması olumlu ancak "Bu kadar koruma, ön izin ve ön iznin de ön şartının bulunduğu bir mekanizmanın yaratılmasına hangi noktada ihtiyaç var ya da böyle bir düzenleme bu katılıkta neden gerekti?" sorusunun aslında bir cevabı olması lazım, onu açıklamakta fayda var bizim aklımızdaki eleştiri ya da soruların giderilmesi açısından. Burada daha önceki eleştirimizde getirmiş olduğumuz idari, mali, cezai ve hukuki sorumlulukların karşılanmasının bu kısma yapılan atıfla karşılandığı gözüküyor ama şu eleştiri, bu katılıktaki bir önlem neden gerekti, buna ihtiyaç var mıdır, bu önlemi almakta ne tür bir düşünce egemen oldu da buraya konuldu; onu bilmek isteriz. Fonun mahkeme tarafından görevlendirilecek kayyumluk görevleri sırasında görev yapacak olması hukuk denetimi ve hukukta böyle bir tedbirin gerektiği hâlde görev yapacak olması yine hukuk devleti açısından olumlu bulduğumuz bir durum.