KOMİSYON KONUŞMASI

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Sayın Başkanım, vallahi kendimi yıllar öncesinde aynen Rosa Parks'ın...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sabahın üçü olduğunun farkında mıyız?

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Başkanım, hangi tür baskı yaparsanız yapın bu baskıya gelmeyeceğim. Ha, oraya kadar geri gitmeyeceğim. Geçen gün beni biri aradı da... Gerçekten hani Rosa Parks'ın o otobüse oturduğu zamanlara kadar gittim, geldim Allah'tan hemen; merak etmeyin. Dolayısıyla nasıl o duruşuyla daha sonra bir...

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Rosa Parks'ı bilmeyenler olabilir.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Şimdi, Google falan var, herkes baksın.

Hatta köleliğe kadar gidebiliriz, hani çok geç zamanlar değil yani bu dünya üzerinde kölelik vardı, köleliğin ortadan kalkması, daha sonra, işte o Rosa Parks'ın otobüste beyazlara ayrılan yere oturmuş olmasıyla başlattığı o mücadele daha sonra da bunun -sadece onun değil ama diğerlerinin bile- Martin Luther King'le birlikte Medeni Haklar Kanunu'nun kabulüyle sonuçlandı. Şimdi, niye bunu söylüyorum? Ya, gelmişiz, gelmişiz o yıllardan sonra bugün neyi tartışıyoruz? 97 yılında... İnan Vekilim 34'e kadar gitti yani Soyadı Kanunu'nun kabulüne kadar gitti. Ondan önce, tabii, bu ülkede acaba aile birliktelikleri yok muydu? Hani şimdi "Aileler, kadın eşinin soyadını, erkeğin soyadını almadığı zaman parçalanacak, bölünecek, çocuğun cinsiyeti belli olmayacak." diyoruz ya, 34 yılından önce bu ülkede bunlar mı oluyordu? Yani Soyadı Kanunu bu gerekçeyle mi kabul edilmişti? Şimdi, o 37/4'e gitti, başka açıdan baktı ama ben de 14/5/1997 tarihli tutanağı aldım geldim. Aynı, tarih yine tekerrür etmiş. O zaman da Sayın Oya Araslı demiş, "Türk Kanunu Medenisinin 153'üncü maddesinin birinci fıkrası evlenmeyle kadının kocasının soyadını alacağını bildirmektedir. Bu hüküm, kadınlar açısından büyük rahatsızlıklara neden olmuştur çünkü soyadı kişiliğinin bir parçasıdır. Evlenmeyle kocasının soyadını almak ve evleninceye kadar taşıdığı soyadını bırakmak zorunda kalan kadın kendisini, kişiliğin bir parçasını terk etmiş konumda görmekte ve bundan büyük üzüntü duymaktadır." 1997'de konuşulan konu... Nasıl bir ağırlıkla da burada tartışılmış? Daha sonra, yine, Refah Partisinden arkadaşlar var, "Bu da yeterli değil, hakları daha da genişletilmelidir." diyor Refah Partisindeki milletvekili, şimdi bulamayabilirim. Sonra, Hikmet Sami Türk, "Kadın-erkek eşitliği sorunu gerek kamu hukuku gerekse özel hukuk alanında kadını erkekle eşit haklara kavuşturma mücadelesi biçiminde ortaya çıkmıştır." demişler ve gerçekten çok kaliteli bir yasama tartışmasını burada yürütmüşlerdir. Bizimse bugün burada yürüttüğümüz yasama tartışması: "Biz bunun önüne 'ama' mı koyalım, 'ancak'tı, şimdi şu kadarkini getirelim ve tekrar bunu Anayasa Mahkemesi kararını da yerine getirmiş olarak kabul edelim."

Başkanım, biz niye bu... Az önce tartışmada vardı, 1997 tarihli tartışmada, orada da öteki soyadının, kızlık soyadının da kullanılması yönünde yani 187'nci maddenin getirilmesine ilişkin tartışma yürütülmüş. Niye bizim için yani kadınlar için bu önemli? Erkekler için önemli değil mi? Sizin için de önemli soyadı, bizim için de. Niye? Çünkü kişi doğmakla edindiği ad ve soyadıyla maddi ve manevi varlığa sahip oluyor. Onu da tercih etme durumunda değiliz ama doğduğumuz anda bu bizde var. Dolayısıyla bu bizim maddi ve manevi varlığımız. Soyadı kadının kimliği hâline gelmiş oluyor. Bunu isterse... Milletvekilim eşinin soyadını almış, ben direkt eşimin soyadını aldım, kendi soyadını da alarak devam etmiş. Şimdi, bu açıdan baktığımız zaman, ben daha mı aileye düşkün oluyorum, soyun devamına düşkün oluyorum da sayın milletvekili tam tersi mi? Yok. Böyle soyadının kabulü şekilleri üzerinden bir tartışma yürütürsek bu doğru bir tartışma olmaz.

Şimdi, Sayın Başkanım, hep diyoruz ya, eşeği kaybedip -tövbe yani, biraz şey oluyor ama- tekrar bulmamız gibi bir şey oluyor. Siz dediniz ki... "Tövbe" demeyeyim de, neyse...

ORHAN KIRCALI (Samsun) - Biz anladık, biz anladık.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Anladınız siz.

Şimdi, şöyle bir şey var; siz dediniz ki: "Büyük umutlarla bugün -bu akşam, bu gece, bu sabah neyse döndük güne- uzlaşarak bu maddeyi değiştirebileceğimiz umudu taşıyorduk". Yani Adalet Komisyonundan böyle bir değişikliğin çıkacağını umuyordum ama sizin sözleriniz bunun Genel Kurulda olacağı yönünde.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Evet.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Bunu bir müjde olarak kabul etmemi beklememenizi diliyorum. Yani bunu açıkçası ben biraz şöyle de görüyorum: Demokles'in kılıcı başınızda, gelecek tepkiye göre mi yapılacak? Bu çok basit, az önce hemen iki dakikada Sayın Cumhur Vekilim yaptı bu değişikliği. Eminim sizin elinize de yasal anlamda tartışılan bir metin gelmiştir. Niye bu sabah bunu biz çıkartamıyoruz hâlâ anlamış değilim.

Sayın Başkanım, şimdi, az önce de başlangıç genel hükümlerde söyledim, tekrar söyleyeyim: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de -sayın vekil de söyledi- Yargıtay 7. Hukuk Dairesi de sadece eşitlik açısından bakmadı, ayırımcılığı da vurguladı ve ayrımcılıkta da sadece cinsiyet temelli bir ayrımcılık yapılması durumunda başka şekilde bir düzenleme yapılıp yapılmamayı dikkate alıyor "Haklar açısından bir toplumsal menfaat varsa, bir kişilik hakkı menfaati varsa bu aradaki dengeyi ben nasıl koruyabilirim; bu yükümlülüğü yani toplumsal menfaatin yürütülmesi yükümlülüğünü sadece bir tarafa yüklemek durumunda mıyım?" diye bakıyor. Diyor ki: "Hayır, sadece kadına bu yükümlülüğü yüklerseniz bu, eşitlik ilkesine de aykırıdır, ayırımcılık ilkesine de aykırıdır." Dolayısıyla en az bizim kadar hem Anayasa Mahkemesi hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem Yargıtay 7. Hukuk Genel Kurulu geniş boyutla baktı ve irdeledi bu olayı. O nedenle, burada gerçekten kadın mücadelesinin ürünü olarak Anayasa Mahkemesinin iptali vardır. Bakın, Sayın Cahit Bey özellikle hep söylüyor; evet, 1998, 2011, 2013 yıllarında aksi kararlar var ama hukuk değişkendir, hukuk talebe göre değişir, gelişir ve güzel olan da bu zaten. Dolayısıyla hâkimlerimiz de değişmişler, gelişmişler ve taleplere uygun bir bakış açısına sahip olmuşlar. Dolayısıyla yine söyledim, söylüyorum, bize yasama organı olarak düşen görev, aile hukukunda çatışmaya yol açacak maddeleri zorla tutmak değil tam tersi, aile içindeki barışı artıracak alternatif yöntemleri ortaya koymaktır ki bunu yapabiliyoruz yani Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok; nasıl yapılacağı belli, iki dakikada bunu yapabiliriz. Dolayısıyla şimdi, önümüze koyduğunuz -hepimizin değişeceği umudunu taşıdığı ama bu sabah burada anladım ki yapamayacağız- bu şekilde bir maddenin yine söylüyorum, kadınların yıllarca vermiş olduğu kadın mücadelesinin önünü kesen bir sonuç buradan çıkacak. Bunu kabul etmemiz mümkün değil yani eğer Genel Kurula siz bunu yine bir lütuf olarak götürecekseniz bilin ki dışarıda hiçbir kadın bunu lütuf olarak görmüyor. O nedenle, yine söylüyorum, buradayken yapabiliriz, yapmalıyız, Genel Kurula bırakmanız Adalet Komisyonunun bizzat kendisinin Anayasa'ya aykırı bir yasayı burada kabul etmiş olmasına yol açacaktır ki bu, Adalet Komisyonunun itibarını da zedeleyecek bir duruma yol açacaktır.

Sayın Başkanım, sabahın bu saatinde sizin bakışlarınızdan anlıyorum ama şunu söylemek istiyoruz: Bunu savunduğumuz için, bunu talep ettiğimiz için aileyi küçümsediğimiz, aile ilişkilerine inanmadığımız şeklinde bir yorumu da asla kabul etmiyoruz.

ŞENGÜL KARSLI (İstanbul) - Tam tersini de kabul edin, biz de kadını dışlayan, savunmayan olmuyoruz.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Elbette ki, elbet birçoğunuzun zaten öyle olmadığını biliyorum ama az önce de belki tartışmaya sebep olan husus, hep baştan söylüyoruz, aslında kadınlarla ilgili söylemleri yaptığımız zaman hep "Kadın, kadın olsun." diyoruz ama önemli olan, tabii, sadece fiziken kadın olmak değil, aynı zamanda kadın bakış açısına sahip erkeklerle de dayanışmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - İnsani bir sorun, insanlık sorunu.

SİBEL SUİÇMEZ (Trabzon) - Yani burada kadın da olsak, erkek de olsak önemli olan, bu noktada kadın bakış açısıyla bir düzenleme yapabilmemizdir. Bunu da ben -hâlâ bu çok önemli- Komisyonun yapabilecek bir hukuki temele sahip olduğunu düşünüyorum. Şimdi, bunu yapmazsanız ne karar vermiş olacak bu çok önemli Adalet Komisyonumuz? Anayasa'nın 2, 6, 10, 17, 20, 41, 90, 153'üncü maddesine; Anayasa başlangıç bölümüne, AİHS Ek-7 Protokolü madde 5'e, Yargıtay Genel Kurul kararına, Anayasa Mahkemesi kararına, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararına, Anayasa'nın 17'nci maddesine ve benim şu anda hatırlamadığım ama 12'nci maddesine aykırı bir yasayı buradan çıkaracaksınız. Umarım böyle bir yasanın çıkarılması ayıbını üstlenmezsiniz ve buradan başka bir şekilde çıkar.

Teşekkür ediyorum Başkanım.