| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .07.2024 |
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sabah saat 10.00'da başladık, şu an gece saat 02.00 ve bu dokuzuncu yargı paketinde aslında yıllardır mücadele ettiğimiz, aslında yıllardır kadınların kazanımlarını yok etmek isteyen bir maddeye geldik gece saat 02.00'de. Aslında sabah burada birçok milletvekili bunun üzerine konuşmalarını yaptı, biz şu an aslında maddenin özüne dair birazcık konuşma yapacağız fakat biz beklerdik ki AKP Grubundan yani teklif sahibi olan kişilerden, aslında bunca konuşmaya, bunun üzerine bunca söze karşın belki bu maddeyi tekrardan Anayasa Mahkemesinin getirmiş olduğu şekliyle gündeme getirmelerini. Fakat görebildik mi? Göremedik henüz.
Şimdi, getirmek istediğiniz 15'inci maddede Anayasa Mahkemesi bir karar verdi, dedi ki: "Kadın, kendi soy ismini, evlenmekle birlikte -evlenmeden önceki soy ismini- kullanabilir." Bunun mevcut çağa göre, 21'inci yüzyıla göre hiçbir sakıncası olmadığını, tam aksine kadın-erkek eşitliği noktasında tam da uygun olabileceğini uzun uzun, sayfalarca anlatmış ve bunun üzerine şunu da eklemiş, demiş ki: "Zaten kişilerin T.C. kimlik numarası var. 'E-devlet' denilen bir sistem var, bu sistemden kaynaklı ailede herhangi bir çelişki yaratabilecek, çocuğu olumsuz etkileyebilecek hiçbir şey de olmaz. O yüzden kadın pek tabii ki evlenmekle birlikte evlenmeden önceki soy ismini kullanabilir, isterse eşinin soy ismini alabilir isterse de ikisini birlikte kullanabilir." Fakat siz ne yapıyorsunuz, siz ne diyorsunuz? "Hayır, hiç kusura bakmayın, kadın, evlenmekle birlikte evlenmeden önceki soy ismini kullanamaz." diyorsunuz. Peki, bunun gerekçesine neyi koyuyorsunuz? Diyorsunuz ki: "Kadın, evlilikle birlikte bir aile birliği içerisine girecek ve kadın, o aile içerisinde eşinin soy ismini almazsa aile bütünlüğünü bozar." Gelmişiz 21'inci yüzyıla ve siz hâlen ısrarla bunu ortaya koyuyorsunuz. Neden? Çünkü soyun hâlen erkekten geldiğini iddia ediyorsunuz ve biz bunu ifade edelim. Bakın, burada soyun erkekten devam etmesi... Çünkü siz bu zihniyetle buna bakıyorsunuz; bilimsellikten, gerçeklikten, demokrasiden, eşitlikten tamamen uzak bir hurafe. Bakın, bu tespitli, Mezopotamya'da, Orta Doğu'da yine, soyun binlerce yıl anadan geçtiği tespit edilmiş, yaşanmış, anaerkil toplumlarda bunların tamamı yaşanmış ve hatta ve hatta Alevilikte, Alevilik inancında soyun anadan geldiğine de inanılan bir şey ve çocuğu karnında taşıyan anne, büyüten anne, sütü veren anne ve buna dair de hâlen siz ısrarla diyorsunuz ki: "Hayır, olmaz; sadece ve sadece ataerkil toplumun kodlarında erkekten gelir; erke, soyun devamıdır, erkeğin soy ismini kadın almak zorundadır." Bu, sadece işte, Orta Doğu'da da değil, yine Türk mitolojisinde de var. Yine, dişi kurt mitosunda da bu var, bilir misiniz bilmem ama bunda da yine analığın, annelikten gelen soyun analıktan devam etmesine dair de aslında birçok durum var fakat siz 21'inci yüzyılda hâlen Türkiye'de kadınlar katledilirken, kadınlar yok edilirken, kadınlar öldürülürken bununla uğraşacağınıza, bununla mücadele edeceğinize, uygulanmayan 6284'le mücadele edeceğinize, yine İstanbul Sözleşmesi'ni ortadan kaldıran aynı zihniyet, oturmuşsunuz, 134 erk zihniyet imzasını atmış, kadının soy ismine takmışsınız. Size ne ya! Çok net söylüyorum, size ne! Anayasa Mahkemesi kararı ortada, resmî bir şekilde bunu ortaya koymuş; size ne kadının hangi soy ismini kullanacağından? Bunu neye göre revize ediyorsunuz, niye bunda ısrarcı oluyorsunuz? Bunu anlamaya çalışıyoruz.
Bir diğeri ise, biz ne zaman burada bir örnek vermeye çalışsak aslında kadına yönelik şiddetle ilgili "En iyisiyiz." dediniz ya, İstanbul Sözleşmesi'nde "İlkiz." dediniz ya, ben şimdi size Avrupa'daki verilerden bahsedeceğim. Bakın, İsviçre'de, Finlandiya'da, Birleşik Krallık'ta kadının evlendikten sonra eşinin soy ismini kullanmasına dair maddeler dahi yok. Diyor ki çok rahat bir şekilde: "İsterseniz eşinizin soy ismini kullanırsınız, isterseniz kendi soy isminizi kullanırsınız, isterseniz ikisini birlikte kullanırsınız." Bu, mevzubahis dahi edilmiyor fakat biz, gelmişiz burada, hâlen neden... Israrlı bir şekilde diyorsunuz ki: "Hiç kusura bakmayın vallahi, kazanılmış haklarınız umurumuzda değil. Anayasa'yı zaten takmıyoruz. Siz eşinizin soy ismini kullanmak zorundasınız."
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Vekilim, tabii, hepiniz konuşmak istiyorsunuz bu konuda ama...
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Bitiriyorum ben.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Tamam, bir şey söyleyeceğim ben: Sabahtan beri, tabii, bu konu çok detaylı bir şekilde konuşuldu, hepiniz de söz aldınız. Şimdi, ben Sayın Başkanıma da açıklama yaptım, grubumuz bu konuda değerlendirme yapıyor. Bütün eleştirileri dinledik ve bu konuda, Genel Kurula kadar, bütün etki analizleri yapılarak bir noktaya varılacak, onu da belirtmek istiyorum yani değerlendirmeler yapılıyor, bir değişikliğe gitme ihtimali çok yüksek, onu da belirtmek istiyorum.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Teşekkürler Sayın Başkan. Elbette ki kıymetli bu söylediğiniz yani işte, sabah buraya gelen birçok kıymetli milletvekilinin değerlendirmesi üzerine böylesi bir pozisyona geçmek elbette ki kıymetli ama gönül isterdi ki Komisyonda bile biz bunları tartışmayalım, tartışmayalım yani kayıtlara bu söylenenlerin hiçbiri geçmesin. Çok net -Sayın Özkan'ın teklifi, imzası olduğu için ısrarla size bakarak söylüyorum- bir şekilde diyebilirdiniz: "Ya, evet, sabah bu tartışmaların tamamı yürütüldü; evet, biz de utandık; hakikaten, yaptığımız iş değil. Biz gelmişiz bu yüzyıla, ne yapacağız? Kadının soy ismiyle niye uğraşıyoruz? Başka konularla uğraşalım." Böyle demenizi beklerdik; o yüzden, hâliyle bunları söylemek zorunda kalıyoruz.
Şimdi, az önce bu örnekleri verdim yani Avrupa'daki bu mevcut uygulamaların tamamını; o yüzden, bunların tamamının da referans alınarak yapılması gerekiyor Sayın Başkan. Eğer grubunuz bununla ilgili yeni bir düzenleme yapacaksa, bunun birçok örneği var, bizler de katkı sunabiliriz. Hatta ve hatta, eğer bu düzenlemeyi yapacaksanız, bire bir Anayasa Mahkemesinin kararını uygulamak yeterli zaten; çok uzun bir işlem de değil bu.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - "İstişarede hayır var." dedik. Zaten saat ondan beri söylenecek her şeyi söylediniz diye düşünüyorum, o katkıları da yaptınız.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Ama Başkanım, söyledik de ne oldu?
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Ama tabii, konuşmak isteyenlere tabii ki söz vereceğim.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Sayın Başkanım, söyledik de ne oldu? Tamam, söyledik. Tamam, "Söylediğiniz şey kıymetsiz." demiyorum ama şu an, madem öyleyse, çok rahat bir şekilde... Ya, bir önerge yazmak ne? On dakikamızı almıyor bizim.
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Hayır, kurumlardan görüş alınıp etki analizleri yapılacak -ben açıklama da yaptım- ondan sonra Genel Kurula kadar bu konu değerlendirilecek.
DİLAN KUNT AYAN (Şanlıurfa) - Tamam.
Son olarak şunu ifade edelim: Aslında -Sayın Başkan, sizi tenzih ediyorum, lütfen alınmayın- bu söylediğinize elbette ki inanmak istiyorum yani gerçekliği de vardır, siz söylediğiniz için buna inanırım ama şu da bir gerçek: Sekizinci yargı paketinde gelecekti bu. Anayasa Mahkemesi karar vermişti bununla ilgili. Dokuz ay geçmesine rağmen... On beş ay geçti, sekizinci yargı paketinde de getiremediniz yani bu, Anayasa'nın vermiş olduğu kararın hakkını getiremediniz. Şimdi, o yüzden, ertelendikçe kadın haklarının, bu anlamda mücadele eden örgütlerin, bizlerin artık tahammülü de kalmıyor. Çok net: Anayasa Mahkemesi kararı vermiş, kadın örgütleri yıllarca mücadele etmiş; pek tabii ki bununla ilgili derhâl, bir an önce karar verilmesi gerekiyor. O yüzden, tüm, aslında, bu belirttiğimiz hususlar da dikkate alınarak bu kanun maddesinin Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu kararlar doğrultusunda düzeltilerek tekrardan, bir an önce işleme konulmasını talep ediyoruz.