Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 11 .07.2024 |
GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 14'üncü maddeyle, 8 Ekim 1956 tarihine kadar kamulaştırılmış sayılan taşınmazların maliklerinin hakları düzenleniyor. Kısaca bunu yine söylememizde yarar var, aslında genelinde bahsetmiştik, dokuzuncu yargı paketinin bütününe sinen bir anlayış var yani Anayasa Mahkemesinin ihlal gerekçeleri karşılanmadan aynı şekilde metinler karşımıza getiriliyor, yine bu madde de bunun örneklerinden biri.
Önce, düzenleme ne getiriyor, onu kısaca özetlemek istiyorum. 8 Ekim 1956'da 6830 sayılı İstimlâk Kanunu'nun yürürlüğe girdiği tarihten önce fiilen kamu hizmetlerine tahsis edilmiş olmakla birlikte usulünce kamulaştırılmadığı ortaya konulamayan taşınmazlar var. Bu tarihten önceki kamulaştırmaları düzenleyen 1961 tarihli bir yasamız da vardı, 221 sayılı Kanun. Bu kanun, kamulaştırma işlemi yapılamadan kamu makamları tarafından el atılarak kamu hizmetine verilen gayrimenkullerin tahsis tarihinde kamulaştırılmış sayılacağını düzenliyor. Ayrıca bu kanun, taşınmazlardan tapuda kayıtlı olanların kayıt sahipleri veya mirasçılarıyla da ilgili düzenlemeyi yine getiriyor. Üzerinden yaklaşık yetmiş yıl geçen işlemlerin eşya hukuku bakımından karmaşık hâle geldiği açıktır, o nedenle buralarda detaylara girmiyorum. Kanun, kişilerin mülkiyetinde bulunan taşınmazların fiilen kamu hizmetlerine tahsis edilmiş olmasının mülkiyet hakkını ortadan kaldırmadığı, fiilen tahsis işleminin kamulaştırmasız el atma niteliğinde olduğu iddiasıyla Anayasa Mahkemesine taşınmıştı. Anayasa Mahkemesi 221 sayılı Kanun'u (2022/46) sayılı Kararı'yla iptal etmiştir. İptal edilen 221 sayılı Kanun'daki düzenleme Anayasa'mızın 35, 46 ve 13'üncü maddelerine aykırı düzenlenmektedir. Elimizdeki teklifin 14'üncü maddesi de Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği hükümleri aynen getiriyor. Hâlbuki Anayasa Mahkemesi bu hükümlerin mülkiyet hakkına aykırı olduğuna karar veriyor yani dokuzuncu yargı paketinde ne yazık ki böyle bir mantıkla, aynı şekilde getirme mantığıyla hareket ediliyor. İlk kararda belirtilen tüm gerekçeler hâlen şu anki teklif metninde de varlığını sürdürüyor. Bunlara ilave olarak Anayasa 153 gereği Anayasa Mahkemesi kararlarının yasama, yürütme, yargı organlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağladığı gerçekliği ortada dururken yine de Anayasa 153'e de aykırı davranıldığı ortaya çıkmaktadır.
Yine, diğer bir nokta: 221 sayılı Kanun çerçevesinde açılan ve devam etmekte olan davalar hakkında Anayasa'ya aykırı olduğu tespit edilen kanun hükümlerinin uygulanması istenmektedir. Gerekçede bu durum Anayasa Mahkemesi kararlarının geçmişe etki etmemesiyle açıklanmaktadır, oysa devam eden davalar bakımından iptal kararı etki doğurur. Zaten itiraz yoluna götürülerek iptal kararı kaldırılmıştır, itiraz yoluna başvuran kişi de başvurmamakla birlikte davası devam eden kişiler bakımından Anayasa Mahkemesi kararı etki doğurmalıdır yani bu konu çok net bir şekilde tartışmaya da aslında kapalıdır çünkü aksi bir tasarruf hukuk devleti ilkesini de ihlal edecektir, mülkiyet hakkını da ihlal edecektir, bu durumda da itiraz yolunun ve Anayasa yargısının hiçbir anlamı da kalmamış olacaktır.
İşbu gerekçelerle biz 14'üncü maddenin teklif metninden çıkarılmasını talep ediyoruz.