KOMİSYON KONUŞMASI

VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz Malatya'yla ilgili bir konuya değinmek istiyorum. Biliyorsunuz, Malatya ve 4 il ve birçok ilçemiz depremden çok ağır şekilde etkilendi. Özellikle bizim Malatya adliye binası maalesef ilçe adliye binalarından daha kötüydü, hâlâ 8 binada faaliyet gösteriyor. Birinci kısım ödenek ayrıldı ama hâlâ ikinci kısım ödeneğin ayrılması lazım, adliye binasının bir an önce bitirilmesi lazım, onu ifade etmek istiyorum. Bir de deprem bölgesi olduğu için -siz de bilirsiniz- hem hâkim, savcılar hem de avukatlar büyük zorluk yaşadılar. Biz de en çok hasarı alan, en çok binası yıkılan meslek gruplarından biri avukatlar; maalesef bilgisayarlarını, iş yerlerini kaybettiler ve çok zor şartlar altında idare etmeye çalıştılar ve depremde maalesef avukat grubu yok sayıldı, avukatlara ekonomik olarak hiçbir şekilde yardım yapılmadı. Esnafa, çiftçiye verilen KOSGEB kredilerinden avukatlar faydalandırılamadı, o avukatlar büyük mağduriyet içerisinde yaşamlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Ayrıca bunun üzerine Maliye Bakanlığı geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaptı. Avukatlara yapacağı vergilendirmenin yanlış olduğunu düşünüyoruz, deprem bölgesindeki birçok avukat hâlâ işsiz. Örneğin Malatya'da 1.100 avukat var, 400'ü hâlâ iş yapamıyor, onu ifade etmek istiyorum. Bir de deprem bölgesindeki avukatların SGK primlerinin mutlaka affedilmesi gerektiğini ifade etmek istiyorum, bu Malatya açısından önemli.

Bir de tabii benim alanım yargı değil ama şimdi siz de takdir edersiniz ki yargı bağımsızlığı aslında sadece mahkemelerle ilişkisi olan insanları ilgilendiren bir konu değil. Yargı bağımsızlığı, hukuk güvencesi Türkiye'nin ekmeğidir, siz de çok saygın bir hukukçusunuz ve tecrübeli bir hukukçusunuz.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sağ olun.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Yargı bağımsızlığının olmadığı yerde ekonomik kalkınmanın olması da mümkün değil yani yargı bağımsızlığı demek ekmek demektir, maalesef Türkiye'deki yapılan araştırmalara göre Cumhur İttifakı'na oy veren kesimlerin de büyük bölümü yargı bağımsızlığına inanmıyor. Türkiye'deki yüzde 70'in üzerindeki kesim yargının bağımsız olmadığını düşünüyor. Maalesef bu dönem daha önce yaşamadığımız şeyleri yaşadık, örneğin Anayasa Mahkemesi kararları yok sayıldı, alt mahkeme Anayasa Mahkemesinin kararını tanımadı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını da tanımadı. Siz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesiyle hem mesleğiniz açısından hem de özel durumunuzdan dolayı çok yakından ilgilisiniz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarının yok sayılması maalesef Türkiye'yi çok zor duruma düşürdü. Yani hukuk devletinden devletin hukukunu çıkarın bir mafya örgütlenmesine dönüşür, bunun da altını çizmek istiyorum.

Yine, burada öğrendiğim kadarıyla teklifte kayyum atamasıyla ilgili bir şey var. Değerli arkadaşlar, bu kayyumlar biliyorsunuz, birçoğu siyasi yani bu 15 Temmuz FETÖ darbesinden sonra FETÖ'cü olduğu iddia edilen kurumlara atandı ama parayı verenin düdüğü çaldığı bir dönemi de hep beraber yaşadık. FETÖ'yle çok yoğun ilişkisini bildiğimiz insanlar hâlâ mesleklerine, işlerine devam ediyor ama sahibi olmayanlara da maalesef kayyum atandı. Birçok örnek var bununla ilgili Türkiye'de, bunun uzatılması da hakikaten Türkiye'deki önümüzdeki dönemde ekonomik büyümeyi de engelleyecektir çünkü hukuk güvencesinin olmadığı bir yerde kimse gelip yatırım yapmaz, bunu ifade etmek istiyorum. Yargı mutlaka bağımsızlığını kazanmalıdır. Bu FETÖ borsasını işte biliyorsunuz, İzmir'de insanlar öldü, yine iktidara çok yakın olduğu bilinen avukatların silahlı çatışmaları oldu Antep gibi yerlerde, burada ifade etmek istiyorum. Maalesef bu FETÖ'den de birçok kesim mağdur olurken birçok kesim de para kazandı, zenginleşti, bunun da siyasetten bağımsız yapılması mümkün değil, en çok da sizin arkadaşlar bilir, en çok da Sayın Cahit Özkan bilir -gerçi burada Cahit Özkan yok ama- o çok bilir.

Bir de sözlerimi şöyle bitireyim. Bizler 2011-2015 döneminde Cumhuriyet Halk Partisi Cezaevi Komisyonu üyeleriydik. Komisyon üyesi olmamız sıfatıyla da birçok cezaevini ziyarete gittik, hiç ayırmadan birçok kesimi ziyaret ettik. Tabii, çok da eylemler oluyordu, örneğin Balyoz ve Ergenekon davalarında bizler eylem yaparken "Bu bağımsız yargı değil, bu FETÖ'nün yargısı." derken sağ olsun Cahit Özkan da bizim karşımızda açıklama yapıyordu. Sayın Mahmut Tanal çok iyi hatırlar, ayağını kırmıştı Mahmut Tanal o eylemlerin birinde.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Fenerbahçe Orduevi'ne gitmiştik.

VELİ AĞBABA (Malatya) - Burada size hatırlatmak isterim. Her zaman doğruyu savunmak lazım, her zaman hukuka bağlı olmak lazım. Şunu da söyleyeyim son olarak: 15 Temmuzdan hepimizin ders alması lazım, 15 Temmuzdan herkesin ders alması lazım. Bakın, 15 Temmuzda resmen devlet bir cemaate, bir yapıya teslim edildi. Şimdi, Anayasa değişikliğiyle hem 15 Temmuz öncesi hem sonrası hem Danıştayda hem Yargıtayda bu yapılar temizlenmeye çalışıldı. Ne kadar temizlendi bilmiyorum ama şu anda da yargıda farklı cemaatlerin, farklı grupların olduğunu herkes biliyor. Hakyolcu olacaksın, bilmem ne cemaatinden olacaksın ki yargıda bir yere gelesin ama bunun zararını en çok da siz göreceksiniz, daha önce gördünüz ama memleket görüyor. Mutlaka yargıda cemaatin, tarikatın olmaması lazım yani bir insan bir cemaatin referansıyla bir tarikatın referansıyla bir yere geliyorsa o memlekette hukuk bitmiştir, bunu da ifade etmek istiyorum.

Teşekkür ederim söz verdiğiniz için Başkanım.