KOMİSYON KONUŞMASI

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hakikaten böyle bir reformu görüşmekten utanıyoruz, kadınlar olarak utanıyoruz çünkü bu reform değil bir geriye gidiş.

Şimdi, öncelikle şunu belirtmek gerekir ki ortada bir fonksiyon gaspı var esasına baktığımızda işin çünkü yürütme organının bizzat beyanlarıyla ki bizim Anayasa değişikliği gerçekleşirken sık sık dile getirdiğimiz ama AKP milletvekillerinin hiçbir zaman kabul etmediği ama ucube rejime geçmekle birlikte fiilen sürekli hayata geçirdikleri, yürütmeden gelen kanun tekliflerine şeklen imza atarak güya kuvvetler ayrılığını gerçekleştirdiği bu sistemde şeklen Cahit Bey ve arkadaşları imza atmış olsalar da aslında yasamanın fonksiyonunu yürütme organı gasbediyor fiilen ve teklifler bu şekilde geliyor. Bu doğru bir şey değil. Bizzat yasamanın, hukukun evrensel ilkelerini, Anayasa'daki ilkeleri böyle dolanarak birtakım işler yapması gerçekten yakışmıyor bu Gazi Meclise.

Diğer konu, evet, Anayasa'ya aykırılık çokça gündeme getirildi; bu çok açık yani bunu artık nasıl ifade edebiliriz bilmiyoruz ama söylediğimiz her hukuki cümle de maalesef, havada asılı kaldığı için, karşılık bulmadığı için, somut olarak sonuç getirmediği için artık hakikaten kelimelerimiz tükeniyor. Yani Anayasa Mahkemesinin kararlarının hepimiz açısından, bütün organlar açısından, kurumlar açısından bağlayıcı olduğu Anayasa'da yazıyor, bizzat Anayasa'da yazıyor ve bunu da yine bu Meclis çıkardı, düzenledi ve Anayasa Mahkemesinin aldığı kararı şimdi, bu Meclis uygulamayarak Anayasa'yı ihlal ediyor ve sizler de buna alet oluyorsunuz değerli arkadaşlar, bizim bütün uyarılarımıza rağmen... Bu, bir kelimede, aynı anlama gelen bir kelimede yapılan değişiklikle güya Anayasa Mahkemesi kararına uyuyormuş gibi yapmak da hakikaten ancak sizin yapabileceğiniz bir işti.

Şimdi, baktığımızda, iş bu noktaya gelecekse... Yani kadınların kendi soyadını kullanma hakkı uzun zamandır ki ilk dava 95'te Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götürülmüş, oradan bile baktığımızda otuz yıllık, kırk yıllık bir süreç var, oradan bile baktığımızda çok uzun süreli bir mücadelenin sonucu; eğer bunu tekrar bu yasayla geri alacaksanız o zaman ne yapalım? Biz de kadın örgütleriyle örgütlenip 1 milyon, 2 milyon, 5 milyon kadın tekrar mahkemelere mi gidelim? Yani bu reformun bir amacı da iş yükünü azaltmak değil mi? O zaman, biz kadınlar, kendi soyadlarını kullanmak için milyonlarca kadın gidip dava mı açsın? O zaman ne yapacaksınız; mahkemeleri mi kapatacaksınız, Yargıtayı mı kapatacaksınız, Anayasa Mahkemesini mi kapatacaksınız yok saymanın ötesine geçip? Hakikaten akıl alır gibi değil, doğru bir şey de değil o yüzden gelin, bundan vazgeçin diyorum çünkü ben siyasi partisi ne olursa olsun bütün kadın vekillerin bu değişikliği doğru bulmadığını düşünüyorum ve tabii ki bütün kadın yurttaşların da doğru bulmadığını düşünüyorum.

Şimdi, Cahit Bey sabah yüzyıllık bir süreçten bahsetti, ben de kısaca bu yüzyıllık süreçten bahsetmek isterim yani kadınların insan olarak sayılmadığı bu topraklarda ne yapıldı? Cumhuriyetten sonra birtakım kazanımlar elde edildi, Medeni Yasa kabul edildi; kadınlar, erkeklerle eşit miras hakkından tutun nafaka hakkına kadar, evliliğin resmi hâle gelmesi, seçme, seçilme hakkı gibi haklarla tanıştı ve birçok Avrupa ülkesinden önce tanıştı ki sonrasında da tabii, zaman zaman yapılan değişikliklerle bu daha da ileriye götürüldü ki insan hakları -kadınların hakları da bunun içerisindedir, ayrı sayılamaz- her zaman ileriye gider, canlı metinler olarak kabul edilir.

En önemli değişiklikler 2001 yılında yapıldı. Medeni Yasa kökten değişti. Biz hukuk fakültesine girerken Medeni Kanun'da "Ailenin reisi kocadır." yazıyordu, 2001 yılında "Eşler arasında eşitliğe dayanır." yazdı ki o zaman da böyle saçma sapan tartışmalar olmuştu. Yani hatırlıyorum, Turgut Hoca -yasayı düzenleyen, benim de üniversiteden hocamdı, ben mesleğe yeni başlamıştım- bize şöyle anlatıyordu: "Ya, şimdi, bununla ilgili şöyle kaygılar var yine erkeklerin kaygılarıydı tabii onlar- işte, diyelim ki çocuğun adını koyma konusunda eşler anlaşamadı. İşte, annesi dedi ki: 'Oğlan oldu, benim babamın adı olacak.' Babası dedi ki: 'Hayır, benim babamın adı olacak.' O zaman ne yapacaklar, hâkime gidecekler. Hâkim de iki tarafı dinleyecek, diyecek ki: 'Madem anlaşamıyorsunuz, o zaman benim babamın adı oldu.' deyip işte, çocuğa kendi babasının adını koyacak." gibi saçma sapan gerekçeler ileri sürülüyordu bu eşler arasında eşitliğe dayanan aile birliği tanımı geldiğinde de şimdi de aynı şey. Soyadıyla ilgili konuşurken de "Yok efendim, onunki mi olacak, bununki mi olacak; çocuk etkilenecek." Ya, bırakın çocuğun etkilenip etkilenmemesini, zaten anne babası düşünür. Yani somut bir örnek vereyim kendi hayatımdan. Benim kızım doğduğunda -adı Arya- eşim dedi ki: İstersen bir adını da -biz Arya konusunda mutabık kalmıştık- Altaca koyalım, Arya Altaca Kayışoğlu olsun.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Allah bağışlasın Sayın Vekilim, kaç yaşında?

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sağ olun, hepimizinkini, cümlemizinkini. 12 yaşında.

Düşündüm, dedim ki: İki isim, zorlanacak, anlaşılmayacak çünkü benim soyadımı da genelde insanlar Atıcı, Altacan, Atacan falan algılıyorlar; hani, çocuğun hayatında bir zorluk olmasın. Merak etmeyin değerli erkekler, biz çocuklarımızı düşünürüz zaten, onların psikolojisini düşünürüz yani hiç kaygılanmayın, biz kadınlar en doğru kararı veririz hayatımızla ilgili.

BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Ondan eminiz zaten Sayın Vekilim.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Ama öyle değil, bu yasa öyle demiyor, bu yasa diyor ki: "Siz kadınlar anlamazsınız. Siz ailenin değerini bilmiyorsunuz. Siz çocukların psikolojisini düşünmüyorsunuz. En iyisini biz biliriz. Biz erkekler yaparız. Biz erkekler karar..." Resmen böyle diyorsunuz yani bunun açıklaması bu. O yüzden, bunu kabul etmiyoruz. İşte, Gökçe Başkanımız da anlattı sabah; dünyanın hiçbir yerinde yani bizden daha geri kalmış ülkelerde bile böyle bir dayatma yok.

Ayrıca, nedir? Hepimiz hukukçuyuz, biliyoruz; her insan eşit, hür doğar. Yani cinsiyetimize veya sizin cinsiyetinize siz mi karar veriyorsunuz doğarken? Ya, doğduktan sonra niye aynı haklara sahip olamıyoruz? Neden kadının soyadı değiştirilip erkeğin soyadı dayatılıyor? Neden kadın istediği soyadını seçemiyor? Yani aile kurumu nasıl zedeleniyor bundan? "Aile" kavramı konusunda da hakikaten farklı düşünüyoruz, öyle anlaşılıyor. Yani sizin "aile" dediğiniz şey şu: "Kadın dayak yese de boşanmasın. Boşanmak istiyorsa öldürülebilir, yoksa aile kurumu zedelenir, zarar görür. Bizim geleneklerimize aykırı." Evet, geleneklerimize gidecekseniz ne yapacaksınız? Bir dahaki reform paketi içerisinde de kadınların miras hakkını mı geri alacaksınız? Geleneklerimizde bu da vardı, değil mi? Egeli vekillerimiz var, sahil kısımları değersiz diye kız çocuklarına bırakılmıyor muydu bu topraklarda? Evet, şimdi kızlar zengin; bu da ilahi adalet herhâlde. Ne yapacaksınız? Yani bu da gelenek. Diyeceksiniz ki: "Bizim geleneklerimize aykırıydı bu miras hakları." Bir dahaki reforma da onu koyun bari oldu olacak. Hakikaten ya, mantıklı bir şey söyleyin şu kadarcık böyle ikna olabileceğimiz; yok. Yani "reform" diyorsunuz, adı üstünde "reform" yeniden yeni bir şey yapmak. Yeni bir şey yok ki bunun içinde, yapacaksanız getirin, değiştirelim, HSK'den Adalet Bakanlığı müsteşarını çıkaralım, savcının kürsüsünü indirelim, eşitleyelim iddia makamıyla; yargıç güvencesi getirelim, yargı bağımsızlığını sağlayacak ilkeleri koyalım. "Reform" dediğiniz böyle olur. Kadının soyadına dayatmakla reform olmaz. O yüzden, bu düzenlemeyi asla kabul etmiyoruz. Bütün kadınlar olarak da haklarımızın sonuna kadar savunucusuyuz çünkü bu haklar öyle kolay kolay kazanılmadı. Yüz yıllardır, bin yıllardır birçok kadın bedel ödedi; canıyla, kanıyla, yıllarca davalar açarak, haklarını savunarak bu noktaya getirdiler. O yüzden, böyle, erkeklerin Mecliste çoğunluğuyla parmaklarını kaldırıp indirip bu hakkı elimizden almasına izin vermeyeceğiz diyorum.

MAHMUT TANAL (Şanlıurfa) - Vallahi, ben destekliyorum. "Erkekler olarak" derken beni aynı potaya koymayın.

NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum Mahmut Abi, senin desteğini her zaman hissediyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum.