Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
Konu | : | Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 11 .07.2024 |
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, altıncı, yedinci, sekizinci; yargı paketlerini burada konuşup duruyoruz ama aranılan hak, hukuk, adalet yok. Biz Anayasa'ya aykırı işler yapıldığını düşünüyoruz; çok açık, net. Bakın, sekizinci yargı paketinde burada konuştuk, şu mala çökme yasa maddesini orada direndik ve kabul ettirmedik açıkçası. Şimdi, dokuzuncu yargı paketine Anayasa'ya aykırı, mülkiyet hakkını gasbeden mala çökme maddesi getirildi; olacak bir şey değil. Şimdi, muhalifinizin malına çökmeyi kolaylaştırabilirsiniz ama yarın öbür gün iktidar değişir, sizin de malınıza çökerler. Sayın üyeler, bakın, yarın öbür gün bu da olur. Bir sürü şirketin malına çöküldü, haksız hukuksuz uygulamalar yapıldı; AİHM'den bunlar dönecek çünkü çok alelacele, telaşla Anayasa'ya aykırı çok işler yapıldı. Anayasa madde 90 var ve bu işlerin sonu çok ağır tazminatlarla Türkiye'de tüm vatandaşlara ödetilecek. Bunu ben söylüyorum, tarihe bir not düşüyorum ve yarın öbür gün bunun ortaya çıkacağı da açıktır.
Ayrıca, kadınlarla ilgili soyadı değişikliği meselesi... Ya, Anayasa Mahkemesinin tüm kararlarına karşı alerji içeren bir tavrı var iktidarın. Şimdi, dokuzuncu yargı paketi niye gecikti? İşte, bu nedenlerden. Anayasa Mahkemesinin tüm kararlarına karşı bir kontratak geliştirerek yeni bir yasa maddesi çıkarmaya çalışan bir iktidar var yani Anayasa Mahkemesiyle cedelleşiyor, çatışıyor, ortağı onu kapattırmaya çalışıyor. Niye dokuzuncu yargı paketi meselesi aylardır uzadı? Bunu bilmiyor muyuz arkadaşlar? Yani Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği yasalara karşı neler yapabiliriz diye düşündüğünüz için dokuzuncu yargı paketi aylardır gecikti. Bunu bilmiyor muyuz biz? Bu paketi AK PARTİ vekillerinin hiç görmediğini, Adalet Bakanlığında ve karşılıklı sarayda görüşmelerle hazırlandığını bilmiyor muyuz? Bütün bu görüşmeler aylarca sürdü. Anayasa Mahkemesinin yeni iptal kararlarına karşı ne yapabiliriz, yeni yasalar nasıl getirebiliriz diye Anayasa'yı çiğneyerek, çiğneyerek önümüze getirmediniz mi? En sonunda da şu anda, vallahi billahi, hiçbir AK PARTİ'li vekilin bütün bu yasa hazırlığı içinde olmadığı apaçık ortadadır. Bir teki bile söyleyemez "Ben bütün bunların içindeydim." diyemez. Şimdi, Adalet Bakanlığı zaten açıkça söylüyor, hani bu bir iftira falan da değil, Sayın Bakan defalarca işte "Biz yasayı hazırlıyoruz." Dedi; demek ki yasayı milletvekilleri hazırlamamış, zaten baştan Anayasa'ya aykırı işler yapılmış. Şimdi, zaten a'dan z'ye aykırı. Adalet Bakanlığı Anayasa'yla, adaletle, hakla, hukukla ilgili bir şey yapacaksa kapısının önünde bekleyen annelere baksın. Ya, Adalet Bakanlığının önüne gittiniz mi Sayın Başkan, sayın üyeler? Orada 2 anne bekliyor; anne ya, anne kutsaldır ya, anne benim için kutsaldır, sanırım hepiniz için de kutsaldır annelik vasfı yönüyle. Aylardır, yıllardır Emine Şenyaşar anne bekliyor Adalet Bakanlığı kapısı önünde, eşi ve 2 çocuğu katledilmiş, bir çocuğu da boş yere zindanlarda yatıyor yıllardır ve aradığı adalete ulaşamıyor, Adalet Bakanlığının önünde feryat ediyor.
Sevinç Çakır, kursiyer teğmen annesi. Kaç yıl oldu? Yedi sekiz yıl oldu, hiç haberinin olmadığı bir darbeden sorumlu tutularak müebbet hapse mahkûm edilen başarılı bir öğrenci ve hayatı karartıldı, zindana çevrildi. Adalet Bakanlığı Anayasa'yı çiğneyeceğine kapısının önündeki bu mazlum annelere baksın ya. Onlara baktığı yok, kalkmış, Anayasa'ya aykırı yasalar çıkarıyor, sarayla böyle bir paslaşma içinde. Bunun vebali var arkadaşlar; bakın, bu dünyada bu işten kurtulabilirsiniz ama eğer öte dünyaya inanıyorsanız "kul hakkı" denilen bir şey var yani insanların mallarına çökecek bir yasa teklifine nasıl imza atabilirsiniz ya? "Kul hakkı" denilen bir şey var. İnanılmaz ağır hak ihlallerine imza attınız ve dahasını da istiyorsunuz. Hiç mi Allah'tan korkmuyoruz? Hiç mi vicdanımızdan rahatsız olmuyoruz ya? Korkunç bir şey getiriyorsunuz Anayasa'yı çiğneyerek.
Bakın, bu dokuzuncu yargı paketinde adaletin olmayacağı zaten şu anda cari bir davada görülüyor. Sinan Ateş davası büyük bir skandalla devam ediyor yani ortağınızı korumak için yapmadığınız cambazlık yok ya. Tetikçiyi kaçıran Tolgahan Demirbaş'ın MHP eski Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un evinde yakalandığına dair resmî polis evrakı yok edildi, kaybedildi yerine sahte bir evrak çıkarıldı. Devlet resmî evrakını kaybeder mi arkadaşlar? Böyle buraya gelindi. Bakın, İçişleri Bakanlığında bu iş döndü. Şimdi, Olcay Kılavuz'un evinde yakalayan komiser suç duyurusunda bulundu "Ben burada yakaladım, resmî evraka da kaydettik." Resmî evrakı çiğneyen, Anayasa'yı çiğneyen bir iktidar karşımıza yargı paketi getirmiş. Burada adalet olabilir mi arkadaşlar? Olabilir mi? Tolgahan Demirbaş'ın tetikçiyi kaçırdığı görüntüler ortada apaçık, sanık diyor ki: "Yok, kameraya inanmayın, benim sözüme inanın." Türkiye'de işte, bakın, "adalet" denilen husus buralara geldi yani ortağınızı korumak için yapmadığınız iş yok; iddianame bir buçuk yıl sonra çıktı, bu iddianamenin bomboş olduğu, bir sürü sanığı koruduğu apaçık ortada, Ülkü Ocakları yöneticisinin arabasının kamera kayıtlarına girdiği, çıktığı, her şey kamera kayıtlarında ortada. Adam şüpheli bile değil, iddianame... Şimdi, böyle bir yerde yargısal bir adalet sağlanabilir mi, yargı paketi olabilir mi arkadaşlar?
Bakın, yargı görevlileriyle ilgili neler yapılıyor; bakın, ne oldu... Aranızda eski hâkimler vardır, hukukçusunuz yüzde 90'ınız. Bir hukukçu, avukat, hâkimlik sınavına giriyor; 93 puanla Türkiye 2'ncisi olmuş, çok zeki, başarılı bir insan, Gökhan Kuşçuoğlu; mülakata giriyor daha sonra, üçüncü dakikada "Sen elendin, çıkabilirsin." deniliyor. Ya, Gökhan Bey diyor ki: "Ya, bu komisyondakilere Allah'tan bir vahiy mi indi acaba? Allah vergisi bir yetenekleri mi var? Bir girdim, birinci dakika, ikinci dakika 'Gökhan Bey, dışarı çıkabilirsiniz, tamamdır. Hadi güle güle...'" Ya, yargı bu hâlde, adalet dağıtacak hâkime yapılan muamele bu, Türkiye 2'ncisi bu insan ya. Şimdi böyle bir işin yapıldığı bir yerde dokuzuncu yargı paketinden hangi adalet beklenir? Tabii ki Anayasa çiğneniyor burada.
Ayrıca, bir arkadaşımız söyledi, sayın CHP milletvekilimiz söyledi, ben yakından takip ediyorum... Ya, Adalet Bakanlığının kurumu cezaevlerinin delik deşik edildiği, yolgeçen hanına çevrildiği, Adalet Bakanı yetkililerinin doğru dürüst bu konuda bir açıklama yapamadığı bir yerde, bir ülkede hangi yargı paketi derde deva olacak? Elâzığ Açık Cezaevi, vekilimiz bahsetti, bakın, ben konuyu yıllardır takip ediyorum, tüm hazırun burada bilgilensin. Ben cezaevine de gittim, Elâzığ 1 No.lu Yüksek Güvenlikli Cezaevine gittim; cezaevleri bir skandal hâlinde, Adalet Bakanlığı adalet dağıtacakmış. Bakın, hepiniz benden öğrenin arkadaşlar, tüm ayrıntıyı anlatayım. Şimdi, Elâzığ Açık Cezaevinde bu ağustosun başlarında bu olay niye oldu? Ne derler? "Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir." Adam açık cezaevine geliyor, telleri kesiyor, içeriye elini kolunu sallayarak giriyor "B5 koğuşu neresi kardeşim?" diyor; bu kişinin ismi Musa Orhan. Elinde silah, giriyor "B5 koğuşu neresi? Burası mı? Murat Bulut sen misin?" diyor; tak, tak, tak, tak ateş ediyor, adam kanlar içinde yere seriliyor, herkes seyrediyor. Ya, burası bir cezaevi. Ondan sonra çıkıyor, elini kolunu sallayarak kaçıp gidiyor; ondan sonra biz işin esasına geliyoruz. Bakın, bir yıl önce bugünler Elâzığ 1 No.lu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde bir skandal olay oldu; ya, iktidar... Bu olayda Adalet Bakanının istifa etmesi lazımdı. Ne oldu biliyor musunuz? Kimse bir şey demedi. Soru önergeleriyle sordum, cevap verilmedi. Ne olmuştu? Bir tane mahkûm, gardiyanın elini büküyor falan; ne ise orada, bir anlaşma mı var? Bir mahkûmla beraber diğer koğuşlara giriyor, elinde kesici bir alet, 4 mahkûmu şişliyor, esir alıyor, sabaha kadar, saatlerce bekliyor -kanlar- kalsınlar, ölsünler diye bekliyor -vahşet görüntüsü, kanlar içinde insanlar- bekliyor sabaha kadar, gece üçte bu işe başlıyor, sabah yedi-yedi buçukta zor bela teslim oluyor. Şimdi, biz bu işi soruşturduk, ben Elâzığ 1 No.lu Yüksek Güvenlikli Cezaevine gittim, oradaki mahpuslarla görüştüm -dikkatli dinleyin- bana mahpuslar ne dedi biliyor musunuz? "Zaten bizim üç yıl önceden buraya dilekçelerimiz var, burada güvenlik açığı var, her an bize saldırılabilir." dediler. Bunu dilekçeyle defalarca Adalet Bakanlığına iletmişler, cezaevi bu işi örtbas etmiş, Bakanlık doğru dürüst cevap vermemiş ve sonunda bu saldırı gerçekleşmiş. Ya, Adalet Bakanlığının hâli bu yani yarın öbür gün birisi illa ölecek, daha büyük katliam olacak, o zaman belki akılları başlarına gelecek. Bakın, ben işi biliyorum ya, Adalet Bakanı beni iyi tanır, ben a'dan z'ye tüm sistemi çok yakından takip ediyorum. Yani, böyle bir yerde siz yargı dağıtacağınızı sanıyorsunuz, olacak iş mi arkadaşlar?
Bakın, şu anda bu yargı paketi aylardır, yıllardır bekleniyor; bir sürü insan, binlerce insan bize soruyor. "Sekizinci yargı paketinde olmadı, efendim, dörtte dörtlere bir çıkar yol var mı, bir indirim gelecek mi?" diye bekleyen binlerce insan var, "31 Temmuz yasası bize niye uygulanmıyor?" diye bekleyen bir sürü insan var ve bunlar büyük hayal kırıklığına uğradı, cezaevleri ağzına kadar dolu.
Daha bu haftanın başında Gebze Kadın Cezaevindeydim. Bakın, kadın olmaları hasebiyle... Size skandal şeyler söyleyeceğim. Ya, kadın hapishanesinde ne olur? Tahmin edersiniz, en başta sağlık sorunu olur. Bakın, kulaklarınıza inanamayacaksınız; kadın mahpus iki yıldır revire gidip hormonel bozukluk, âdet düzensizliği nedeniyle "Beni kadın doğum polikliniğe sevk et." diyor, sevk edilmiyor. "Al şu ilacı kardeşim, tamam, git." İki yıl sonunda zor bela sevk edilmiş.
Bir başka kadın mahpus "Hormon tahlilim yapıldı, sonuç çıkması lazım, günlerce, on günlerce sonuç açıklanmadı, sonra acil kanamayla hastaneye son anda yetiştirildim. Tabii ben öyle, çok affedersiniz, kanamalı hâldeyken erkek asker beni ameliyathaneye sokuyordu, yerin dibine geçtim, beni bu hâle düşürdüler." diyor. Şimdi, böyle bir yerde siz infazla ilgili zerre düzenleme yapmayan bir yargı paketi getiriyorsunuz. Bu insanlara denetimli serbestlik verilmiyor; aylarca, yıllarca verilmiyor; şartlı tahliyesi verilmiyor, ya "Sen hak ederek sonuna kadar içeride yatacaksın." diyor. Soruyorsun, diyor ki: "Ya, ben iyi hâlli olmak için her şartı yerine getirdim, bağımsız koğuşa ayrıldım, denilen her şeyi yaptım, şudur budur, iyi hâl puanım 60 civarında." Sayın Vekilim, 45'in üstü olması lazım ama gözlem kurulu diyor ki: "Biz senin samimi olmadığına inanıyoruz."
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Sayın Gergerlioğlu, Anayasa'yla ilgili...
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Tabii, tabii; bitiriyorum.
Ama bakın...
BAŞKAN CÜNEYT YÜKSEL - Diğer arkadaşlarımız da var da söz isteyen, onun için...
ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Bitiriyorum, iki üç cümlede bitiriyorum efendim.
Yani, gözlem kurullarının mahpusların kalbini okuduğu, böyle keramet gösterdiği bir yerde biz diyoruz ki hani "Yargı paketiyle anayasa falan uygulanacak." Öyle bir şey yok arkadaşlar.
Son birkaç cümleyle bitiriyorum. Ya, KHK zulmüne karşı bir şey getiriliyor mu burada? Beraat de ettiği hâlde iade edilmeyen yüz binlerce insan var. Adil olmayan yargılamalarla, legal kriterler illegal kabul edilerek... Var mı? Yok. Bununla ilgili hiçbir gelişme yok. Terörle Mücadele Kanunu'nda en ufak ifade özgürlüğü hâkimler tarafından çok yanlış yorumlanarak hemen anında insanlar terörist ilan ediliyor ki en baştaki mağdurlarından birisi benim biliyorsunuz, vekilken cezaevine girdim, çıktım yani başka vekillerin de şu anda başına geliyor, işte, Can Atalay'ın başında. Bununla ilgili, vekili koruyan yani milletin vekillerini yani milleti koruyan bir şey getiriyor musunuz? Hayır, yok.
Bütün bunların olmadığı bir yerde değerli arkadaşlar, hangi yargı paketini konuşacağız? Ya, gerçekten elinizi vicdanınıza koyun. Yüz binlerce mahpus, milyonlarca mahpus yakını şu Komisyonun gününü bekliyordu bakın, o kadar önemli bir iş yapıyoruz. Şu komisyonun gününü bekliyordu, cezalarda bir indirim, adalet yerine aksine bir bindirim getiriyorsunuz, kadınlara zulmeden soyadı yasa değişikliği, artı mala çökmeyi getiren yasa teklifleri getiriyorsunuz ve Anayasa'yı çiğniyorsunuz. Tüm bunlardan dolayı Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünüyorum bu yargı paketinin ve o yüzden görüşülmemesi gerektiğini söylüyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.