| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Denizli Milletvekili Cahit Özkan ve 133 Milletvekilinin, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2258) |
| Dönemi | : | 28 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .07.2024 |
ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Ben de öncelikle Komisyon üyesi ve Komisyon üyesi olmayan tüm milletvekili arkadaşlarımızı, Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve Sayın Genel Sekreterimizi, meslek odalarından temsiliyeti bulunan ve katılan herkesi selamlayarak başlamak istiyorum.
Yine, açıkçası, bir torba yasa tekniğiyle karşı karşıyayız. Daha önce sekizinci yargı paketinde de burada bulunmuş, fikirlerimizi dile getirmiş ancak ne Komisyonda ne Genel Kurulda ne Komisyon üyelerinin ne Komisyon üyesi olmayan milletvekillerinin fikirlerinin zerre dikkate alınmadığı bir süreci yaşamıştık, yine muhtemelen benzer bir süreci yaşayacağız. Yine Komisyon üyesi ya da muhalefet partilerinin önerileri dikkate alınmadan ya da önerileri hususunda herhangi bir değerlendirme yapılmadan sunulan kanun teklifinin dayatılmasıyla karşı karşıya kalacağız, en ufak bir değişiklik olmadan bu kanun teklifi Komisyondan geçecek, geçtikten sonra Genel Kurula gelecek, yasalaşacak. Daha sonra, yine Anayasa Mahkemesine gidecek, Anayasa Mahkemesi yine "Yanlış yaptınız, yine hata yaptınız." diyecek, birçok maddeyi iptal edecek, geri gönderecek. Yine, AKP-MHP iktidarı olarak Anayasa Mahkemesinin iptal kararları baz alınmaksızın, esas alınmaksızın ya da metin üzerinde beklenen, Anayasa Mahkemesinin beklediği gerekli düzeltmeler yapılmaksızın kelime oyunlarıyla tekrardan sunulacak. Daha sonra, yine biz, iptal edilen, Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda iptal edilen maddeleri tekrar düzenlemek için toplanacağız, tekrar konuşacağız. Bunu niye bu kadar uzun anlattım? Çünkü çok açık ve net bir şekilde söyleyelim, daha önce de söyledik, bir kere burada çoğulcu demokrasi yok. Bunun kayda geçmesi gerekiyor. Burada sadece AKP ve MHP iktidarının sunmuş olduğu ve asla öneriye açık olmayan ve sadece işin prosedürünü tamamlamak amacıyla hem Meclis Komisyonlarına, Adalet Komisyonuna veya ilgili diğer komisyonlara getirilen ve daha sonrasında da Genel Kurula getirilen tekliflerden söz ediyoruz.
Şimdi, Sayın Özkan az önce yüz yıllık devam eden kanunların değişimiyle ilgili bir cümle kullandı. Evet, yüz yıldır devam eden, bu ülkede değişmesi gereken birçok kanun maddesi var. Özellikle Anayasa'nın tümden değişmesi gereken bir süreçteyiz, bunda eminim hemfikiriz; Anayasa'nın tümden değişmesi gerektiği noktasında aykırı düşünen olduğunu düşünmüyorum ama umuyoruz ve diliyoruz ki ilerleyen süreçte gerçekten eşitlikçi, çoğulcu demokrasiyi esas alan ve bütün toplumu, bütün muhalefeti katarak düzenlenecek ve toplumun tamamının aidiyet hissedeceği ve birlikte hazırlayacağı bir anayasa yapılmış olur. Ama tabii, bu yüz yıllık devam eden yasaların değişimi, geçmişte de yapılan torba yasalarla bir kısmı değiştirildi ama değiştirilen yasalar kelime oyunlarıyla tekrar geçiriliyor bugün gördüğümüz gibi. Dolayısıyla biz demokrasiyi, adaleti önemsiyoruz ve muhalefetin de bu tarz kanun teklifi hazırlıklarına dâhil edilmesinin önemli olduğunu belirtmek istiyoruz.
Toplumun beklentilerine cevap olmayan, Anayasa'ya ve Anayasa Mahkemesi kararlarını dikkate almayan, yine, Anayasa Mahkemesinin kararlarını dikkate almamakla birlikte iptal kararlarının etrafında dolanan bir torba yasayla karşı karşıyayız. Toplumun beklentileri bu torba yasanın içerisinde yok. Mesela, güya Anayasa Mahkemesinin kararları doğrultusunda değişiklik yapılıyor ancak Anayasa Mahkemesinin kararlarının zerre dikkate alınmadığını da bu teklifte çok açık bir şekilde görüyoruz. Bunun en bariz örneği teklifin 15'inci maddesi, soyadına ilişkin olan madde ve yine 3'üncü maddesi, baroların düzenlemesine ilişkin olan madde. Birazdan onlara ilişkin belki birkaç cümle kullanacağım. Meslek odaları, sivil toplum kuruluşları ya da muhalefetin görüşleri alınmadan düzenlenen bir kanun teklifi.
Toplumda şu an itibarıyla ciddi manada bir beklenti var ki bu beklentinin en önemli olan tarafı infaza dair bir beklenti. Açıkçası, daha önce Sayın Bakanın da katılmış olduğu bir toplantıda buna dair de bir düzenlemenin olacağı söylenmiş ise de yine teklifin içeriğinden gördüğümüz kadarıyla infaza dair tek bir cümle, tek bir hazırlık, tek bir paket yok. Açıkçası, buna dair yakın bir zamanda ya da Meclis tatile girdikten sonra mı, ne zaman olur bilmiyorum ama toplumun beklentilerine cevap olacak bir infaz düzenlemesi olup olmayacağı noktasında bir açıklama da henüz yapılmış değil. Sayın Bakan daha önce bu kanunun, dokuzuncu yargı paketinin açıklamasını yaparken infaza ilişkin düzenlemelerin de olacağını söylemişti ama şimdi toplumun beklentileri noktasında infaza dair tek bir düzenleme bu pakette yok.
Şimdi, Sayın Bakanın söyleminden yola çıkarak aslında bu yasa teklifinin hazırlanış itibarıyla Anayasa'ya açıkça aykırı olduğunu da tekrar belirtebiliriz, az önce sayın milletvekili arkadaşlarım da belirtti. Sayın Bakan doğrudan bu yasa teklifinin aslında Bakanlıkta hazırlandığını ve sadece -kusura bakmayın, bunu daha önce de defalarca söyledik, yine söylüyoruz- milletvekillerinin imzasıyla sunulduğunu, bir nevi kendilerinin hazırlamış olduğunu ifade etmesiyle biz anlamıştık zaten. Şimdi, dolayısıyla, milletvekilleri tarafından doğrudan hazırlanmayan, sadece imzalarıyla birlikte Adalet Komisyonuna sunulan bu torba yasa teklifi Anayasa'nın ilgili maddelerine, 88'inci maddesine açıkça aykırıdır, 7'nci maddesine açıkça aykırıdır, bunu bilmemiz lazım.
Daha önce söyledik, yine söylüyoruz; torba yasa tekniği tamamen hukuk tekniğine aykırıdır, hukuki belirlilik ve güvenlik ilkesine aykırıdır, hukuki öngörülebilirliği ve güvenliği zedelemektedir; bu sebeple, bu şekilde torba yasa yapma tekniğinden vazgeçilmelidir. Anayasa değişikliği 2017 yılında yapıldığında yasa tekliflerinin sadece milletvekilleri tarafından hazırlanıp sunulması gerektiği düzenlemesi yapılmıştır. Buna riayet edilmesi ve milletvekilleri tarafından hazırlanmayan -bu yasa teklifi de dâhil olmak üzere- tekliflerin iade edilmesi gerekmektedir. Kanun teklif etme yetkisinin sadece milletvekillerine verilmesinin elbette bir amacı vardır. Bu amaç ise en başta yürütme organının anayasa ve yasama üzerindeki keyfî etkisini sınırlamaktır. Bu sebeple, kanun hazırlamaktan teklif etmeye ve savunmaya kadar bütün sürecin milletvekilleri eliyle yürütülmesi bir anayasal zorunluluk olarak görülmelidir ancak iktidarın yasa hazırlama ve sunma tekniği bu anayasal ilkenin tamamen uzağında gelişmektedir. Bu yönüyle de Bakanlıkça hazırlanmış ve kamuya ilan edilmiş bu teklifin özünde Anayasa'nın 7'nci ve 88'inci maddesi açıkça ihlal edilmektedir.
Yine, hukuk sistemini altüst eden bu torba yasa tekniğinin hukuki belirlilik ve güvenlik ilkesini ihlal ettiğini az önce söyledim. Anayasa'nın 2'nci maddesini de açıkça ihlal etmektedir. Bu torba yasa yöntemi, bir yandan iktidar için toplumu ilgilendiren önemli konularda yapılan düzenlemeleri gizleyerek yasalaştırma işlevi görmektedir, diğer yandan ise gerçek toplumsal beklentilerin üstünü örtmektedir.
Tabii, teklifin bazı maddelerine ilişkin sadece değerlendirmede bulunacağız. Sunmuş olduğumuz önergede ayrıntılı açıklaması da mevcuttur. Örneğin, teklifin 3'üncü maddesi olan adli yardım dağıtılmasına ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra yeniden düzenlenen madde açıkça Anayasa'yı ihlal etmektedir, Anayasa Mahkemesinin kararını dolanmaktır. Daha önce 2'nci baroların kurulması sürecini, baroların siyasallaşmasını Türkiye'ye hediye eden Sayın Özkan'ı... Buradan açıkça ifade etmek gerekirse bu baroları siyasallaştıran, baroları bölen, baroları bugün güçlü bir savunma mekanizması olmaktan çıkarıp -özellikle 2'nci barolar nezdinde- tamamen siyasetin güdümüne girer hâle sokan bu anlayıştan -daha önce defalarca söyledik, yine söylüyoruz- vazgeçilmelidir. Buna rağmen, Anayasa Mahkemesinin iptal kararında belirtilmiş olan adli yardım dağıtımına ilişkin olarak verilen karar, yine, tekrar oran değişikliği yapılarak sunulmuş ise de bu da yine Anayasa'ya açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Bu Anayasa'nın 2'nci, 10'uncu ve 153'üncü maddelerini açıkça ihlal eden bir durumdur.
Adalet müfettişlerinin görev ve yetkilerine ilişkin olarak yapılan bir düzenleme vardır, teklifin 10'uncu ve 11'inci maddeleri. Bu da yine Anayasa'nın 6'ncı ve 9'uncu maddelerini açıkça ihlal eden bir düzenlemedir. Zira, Anayasa sistematiğinden ve başlangıç kısmından anlaşıldığı üzere kuvvetler ayrımı anayasal bir ilkedir. Eldeki maddelerle adalet müfettişlerine çoğu adli işlem ve yetki niteliğinde geniş bir görev sahasında ölçüsüz yetkiler tanınmaktadır. Özünde bu yetkiler, yürütmenin yargı yetkisini gasbetmesi anlamındadır. UYAP sistemine adli bir sınırlama olmaksızın erişebilme, yeminle dinleyebilme, delil toplayabilme gibi birçok yetkinin bu müfettişlere verilecek olması hâkim ve savcılar üzerinde ciddi bir baskı yaratacaktır. Bunun da böyle kabul edilmesi, bilinmesi gerekmektedir.
Teklifin 15'inci maddesi soyadına ilişkin olan düzenleme. Zaten muhtemelen oraya geldiğimizde bizler de bizim arkadaşlarımız da burada bulunan bütün milletvekilleri de buna dair birçok söz kuracaktır ama kayda geçmesi için söylüyorum, Anayasa'nın 2'nci, 10'uncu, 12'nci, 17'nci, 20'nci, 41'inci, 90'ıncı ve 153'üncü maddelerine açıkça aykırıdır, dikkate alınması da gerekmektedir. Özellikle bu maddenin de bu tekliften çıkarılması ve sivil toplum kuruluşlarının, muhalefetin ve meslek odalarının bu konudaki görüşleri dikkate alınarak yeniden düzenlenmesi elzemdir, önemlidir. Anayasa Mahkemesi kararının etrafından dolanılmasından vazgeçilmelidir.
Yine, kamulaştırmaya ilişkin olarak 14'üncü madde ve 36'ncı madde de Anayasa'ya aykırılık teşkil etmektedir. Bunun dışında, birçok madde Anayasa'ya açıkça aykırılık teşkil ediyor.
Dolayısıyla bu kanun teklifinin birçok maddesiyle Anayasa'ya aykırı olduğunu ve bu yönüyle teklifin geri çekilmesi gerektiğini belirtiyoruz. AKP ve MHP iktidarının her türlü hile ve kelime oyunlarıyla AYM kararlarını boşa düşürerek aynı düzenlemeleri getirdiğine sürekli şahitlik ediyoruz. Açıkçası, biz buna "yasama oyunları" diyebiliriz, bir nevi "game of AKP-MHP" diyebiliriz. Bu yasama oyunlarından artık vazgeçilmelidir. Anayasa Mahkemesinin kararlarına, Anayasa'nın özüne, Anayasa'nın ruhuna uygun düzenlemeler yapılmalıdır. Muhalefetin de buna dair görüşü olan meslek odalarının da Türkiye Barolar Birliğinin de dâhil olacağı, toplumun tamamının beklentisine karşılık olabilecek düzenlemeler yapılmalıdır. Biz, belirttiğimiz nedenlerle, ilgili kanun teklifinin Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtiyoruz ve kanunun geri çekilmesi gerektiğini belirtiyor ve talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.