KOMİSYON KONUŞMASI

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Başkan, benim olmadığım sırada bir milletvekili benim, Cumhurbaşkanına hakaret ettiğimi ve benzer şeyler söylemiş. Değerli arkadaşlar, konuşmamda söylediğim en ağır şey "Tek adam yönetimi." Bu siyasal bir eleştiridir, ağır bir eleştiri bile değildir. Bakın, örnek olarak veriyorum, dikkatle dinlemenizi rica ediyorum. Şöyle bir cümle kursam, kurmam ama: "AKP, bagajı kanlı, kirli, lanetli bir partidir." bu bir hakaret olurdu. Bunu bize Şamil Tayyar söyledi. "CHP, bagajı kirli, kanlı, lanetli bir partidir." dedi televizyonda. Veya "Biz Recep Tayyip Erdoğan'ın cibilliyetini biliyoruz." deseydik hakaretti. Demem çünkü hakarettir, bize söylendi. Bütün bu yaşadığımız ortama rağmen bu dozda "tek adam" demişim ya, bunda bir hakaret yok sayın beyefendi. Çünkü hakaret böyle bir şey, hakaretin nasıl olduğunu, nasıl kırıcı olduğunu biliyorum. Ben bir televizyon konuşmasında şunu söyledim: "Eğer bütün özgürlüklerimiz elimizden alınacaksa, bizi köleleştirmeye kalkarsan sokak sokak direniriz." Ertesi gün, kamu kurumlarından finansmanla desteklenen gazetelerde "CHP'nin PKK'lı Vekili, -'tag'ler yapıldı bununla- Aykut Erdoğdu 'Hendek hendek direniriz.' dedi." dediler. Bakın, böyle bir sürü... Şimdi gülümsüyorsunuz ama benim annem 70 yaşında bir Anadolu kadını. Profilinde Recep Tayyip Erdoğan'ın resmi olan yüzlerce insan benim anneme küfretti, yüzlerce insan. Sosyal medyaya "Aykut Erdoğdu" yazın. Mermi resimleri gönderiyorlar, bu haberin gerçek olduğunu sanıp mermi resimleri gönderiyorlar. Ha, bunlardan yılacak değiliz ama durumu bilin diye anlatıyorum.

İş Bankası meselesinde, bizim bir mülkiyetimiz yok, 5 kuruş almıyoruz. Siz böyle söyleyince sosyal medyada herkes diyor ki: "CHP'nin İş Bankası." Böyle bir şey yok arkadaşlar, 5 kuruş bile gelmiyor oradan bize.

Bir diğer mesele, Sayın Çaturoğlu...

BAŞKAN - Süreniz doldu ama...

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bir ek süre verirseniz çünkü üç, beş sataşma bir arada var. Her birisine ayrı söz istemedim yani bir de sataşmadan konuşmaya çalışıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - En zor tarafı o zaten.

Buyurun.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu 1915 olaylarından başlayarak yaptığınız konuşma... Benim seçim bölgemde Ermeni seçmenlerim var ve hepsinin hayati tehlikesi var biliyor musunuz? Ölüm mektupları gidiyor, tehditler alıyorlar, böyle ürkek güvercinler gibi yaşıyorlar. Bizim görevimiz bu insanları bu korkudan kurtarmak. Eğer biz böyle ayrıştırıcı, ötekileştirici, tarihin bir tarafından alıp... Bugün belki söylemezsek çok daha güvenli yaşayacaklar. Çok dikkatli, özenli dil kullanmamız gerekiyor. Çünkü, toplumda aşırı tahrik hissedip -ki böyle bir tahriki de asla kabul etmiyorum- yaşamsal tehlikeye düşme ihtimalleri söz konusu. Yani, bunu sizi kırmak için söylemiyorum, belki aklınıza gelmeyen bir şeyi hatırlatmak... Seçim bölgemde görüyorum, bunun ne kadar ağır bir tehdit olduğunu da görüyorum, ona çok üzüldüm.

Bir de Sayın Şükrü Erdinç'e teşekkür ediyorum. Şöyle teşekkür ediyorum: Siz demin bu telefon faturasıyla alakalı konuştunuz ya, dedim ki: "Helal olsun ya, bak böyle bir şey olabiliyor." Bu size ne yaptı biliyor musunuz? Benim aklıma şu gelmedi: "Ya, bu AKP bir yolsuzluk daha yapmış." diye bir şey gelmedi. "Helal olsun. Bir milletvekili bu konuda müdahale ediyor, çok nazik bir dille müdahale ediyor ve demek ki bu adamların bu işle ilgisi yok." diye düşündüm. Bütün kalbimle ve samimiyetimle söylüyorum. Mesela bu yaptığınız konuşma...

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Öncesinde var diye mi düşünüyordunuz?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Ya ama bakın...

BAŞKAN - Ya arkadaşlar, önünü sonunu bırakın, güzel bir şey söylüyor, dinleyin.

MEHMET GÜNAL (Antalya) - Sizin için güzel şey söylüyor.

BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, buyurun lütfen.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.