KOMİSYON KONUŞMASI

KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkanım, Sayın Meclis Başkanım, Sayıştay Başkanımız, kamu denetçileri adına Sayın Başkanımız ve Komisyonumuzun saygıdeğer üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyor, görüşmekte olduğumuz bütçelerin yasalarda olduğu gibi kullanılmasını, hesap verilebilir noktada da herkesin üzerine düşen özen ve titizliği göstermesini diliyorum.

Parlamento, demokrasinin ve eşitliğin yasalarını yapan, halkı temsil eden bir kurumdur yani demokratik, eşitlikçi ve özgürlükçü parlamentoların böyle olması beklenir oysa bugün ülkemizde eşitsizliklerin, adaletsizliklerin, keyfî uygulamaların neredeyse baş kurumu hâline gelmiştir. Taşeron çalıştırmayı ortadan kaldıracağını söyleyen Hükûmet, taşeron cennetinin en büyüğünü -üzülerek ifade edeyim ki- Parlamento çatısı altında yapmaktadır. Çaycısından aşçısına, temizlikçisine kadar personelin neredeyse tamamına yakını taşeron firmaların elemanı durumundadır. Şimdi, siz Türkiye Büyük Millet Meclisinde taşeronu fiilen tek çalışma biçimi olarak kullanacaksınız, sonra da çıkıp seçim meydanlarında halktan oy almak için "Taşeronu kaldıracağız." diye vaatlerde bulunacaksınız. Bu, aklı başında hiçbir insana inandırıcı gelmiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi neden hizmeti şirketler aracılığıyla satın alıyor? Gelip geçici bir kurum değil, bu ülkenin temel taşı bir kurum.

Sayın Başkanım, ettiğiniz yemine uygun, hakkaniyet, adalet, kul hakkı sözlerinin gereğinin yapılmasını sizden özenle ve titizlikle bekliyoruz. Gerçekten, kul hakkına sahip çıkacaksak, çalışma yaşamında hakkaniyeti sağlayacaksak bu çalışma biçimini Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısından başlayarak bütün ülkemize yaymalıyız. Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan danışmanların işsizlik maaş hakkı, kıdem tazminatı hakkı yoktur ve hepimizce de bilinmektedir. Çalışma arkadaşı olduğumuz, bizimle birlikte emek veren danışmanlarımız, mesai kavramından uzak, güvencesiz çalışmakta ve dönem sonlarında da kimlerle çalışacağını bilmeden, çaresiz, seçilen milletvekillerinin kapı kapı ziyaretlerini yaparak o emeğe, o birikime, o donanıma sahip arkadaşlara zor anları bu çatı artık yaşatmamalıdır.

Yüce Meclis, çalışanların parasını, emeğini, alın terini özenle ve titizlikle koruyarak onore edip iade etmelidir. Yıllarını Meclise vermiş bu arkadaşlarımızın evrensel haklardan yararlanması Meclisin var olan itibarına itibar katacaktır, aksi ise Meclise güvensizlik getirecektir. Bu çalışma anlayışı demokrasiye, insan haklarına, işçi haklarına ve Türkiye Cumhuriyeti'ne hiç yakışmamaktadır. Yüce Meclisin saygınlığı böylece azalmaktadır. Adaletsizlikler bunlarla sınırlı değil, Mecliste aynı işi yapan, aynı ücreti alamayan birçok arkadaşımız da bulunmaktadır. Yine, kendini kadrolu zanneden birçok personel de unutulmuş durumdadır. Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi çatısı altında istihdam edilen bireyin haklarını korumalı, gelişen ve değişen dünyada bunları geliştirmelidir. Bütçelendirme bu çerçevede yapılmalı, eşitsiz uygulamaların kaldırılması için bugünü Sayın Başkanım, bir fırsat olarak kabul etmeliyiz.

Grup ve milletvekili danışmanlarının özlük haklarının düzenlenmesi, yine memurların, sözleşmeli personelin, taşeron işçilerin sendikal hakları da bir an önce özgürce tanınmalıdır. Ayrıca, çay ocağı, restoran, oda görevlileri gibi birimlerde çalışan taşeron işçilerine özlük hakları emeklerine yaraşır ve yakışır şekilde verilmelidir. Bu eşitsizliği acilen ortadan kaldırmak noktasında, inanıyorum, burada bütün siyasi partiler ortak bir noktada buluşacak, Sayın Başkanıma bu noktada destek vereceklerdir. Grup ve milletvekili danışmanlarının ve taşeron işçilerinin mesai kavramı olmadığı için yıpranma payı hakkı da verilmesi gerekmektedir. İş güvenliğinden yoksun, işsiz kaldıklarında kıdem ve işsizlik maaşı alamayan bu kitleler, işte bu yasama döneminde, bu çalışma ortamından, buradaki değerlerden çok şey beklemektedirler. Mecliste engelli istihdamının diğer kurum ve kuruluşlara örnek olacak bir şekilde artırılması ve hayata geçirilmesi beklenmektedir. Mecliste memurlar dışındaki personelin işten çıkarılmaya karşı koruma hakkının da sağlanması Türkiye'deki çalışma yaşamına da buradan geçilmesini bekliyoruz.

Değerli milletvekilleri, demokrasi anlayışına aykırı uygulamalar, günümüzün yeni Türkiye'sinde Türkiye'nin gündeminden sık sık eksik olmuyor. Bu anlayış, Parlamento çalışmalarına da hâkim olmuştur. Meclis Başkanlığı âdeta koruyucu bir işleve bürünmüştür.

Sayın Başkanım, az önce Sayın Aykut Erdoğdu'nun da verdiği bir soruşturma önergesi, yine 24/12'de Bülent Tezcan, Aydın Milletvekili ve yeter sayıda arkadaşının imzasıyla verilen araştırma önergeleri ne üzücü ki Parlamento tarihinde görülmeyecek bir ciddiyetsizlikle yeniden sözcükleri düzeltilmek üzere iade edilmiştir. Bu tür olayların bu Parlamentoda artık olmamasını diliyoruz. Keşke bu Parlamentonun doğru çalışmasında dil, üslup ve bu soruşturma önergelerine gösterdiğiniz hassasiyetleri torba yasalar birbiriyle yarışırken de gösterilmiş olsaydı, bu Plan ve Bütçe Komisyonu daha verimli, daha etkin, daha da kalıcı hizmetler verecekti.

Meclisin denetim ve karar alma görevinin hiçe sayılması bu uygulamaların başında gelmektedir. Yasa tasarıları torbayla, baskın bir anlayışla devreye sık sık sokulma alışkanlığı hâline geldi. Çoğunluğu elinde bulundurmanın pervasızlığı ile toplumun diğer yarısının beklenti ve isteklerini yok saymak ya da görmezden gelmek artık yavaş yavaş bu Parlamentoya yerleşmeye çalışıyor. Bu anlayış, bu antidemokratik tutum ve davranışların sigortası önce Sayın Meclis Başkanlığı makamı, sonra da hepimizin görevi olmalıdır.

Parlamentoda denetim mekanizmalarının hiçbiri devreye sokulmadan, çalıştırılmadan Parlamento yönetilemez. Parlamentoya sunulmuş fakat cevaplandırma sırasını bekleyen -sadece iki buçuk aylık dönemde- 1.400'ün üzerinde soru önergesi vardır. E-posta yoluyla iletişim ve birtakım soruların sorulup cevaplarının alınabileceği, belli önergelerin gündeme gireceği taraflarımıza bildirilmişken, bekleyenlere duyarsız kalınmasını hiç de doğru ve Parlamentoya yakışır bulmuyoruz.

Türkiye Büyük Millet Meclisi televizyonu aracılığıyla da halkıyla buluşmakta. Ama gelgelelim ki bu ülke insanının, çalışanının, yurttaşının, emeklisinin, kamu görevlisinin, iş çevrelerinin, işsizlerinin, üniversite gençliğinin yaşamını ilgilendiren birçok konunun konuşulduğu, tartışıldığı saatlerde, ne üzücü ki Meclis televizyonu Parlamentoda konuşulanları halktan saklamaktadır ve gece yarısı bu Parlamentoya yakışmayan, alelacele, birçoğunun evrensel hukuka aykırı anayasal...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)

BAŞKAN - Sayın Durmaz, size ek süre veriyorum.

Buyurun.

KADİM DURMAZ (Tokat) - ...maddelerin geri döneceği yasalar, bu karartılmış ekranlar sayesinde halkından gizli çıkartılmaktadır. Gerçekten bize yakışan konuştuklarımızın, yaptığımız eylemlerin halkımızın gözü önünde onlarla paylaşılıp yapılmasıdır. Sayın Başkanım, yüce Mecliste Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bütçesi görüşülürken bu yanlıştan dönülme sözünü de sizden duymak istiyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bir diğer bütçe de Sayın Cumhurbaşkanımızın bütçesi. Anayasa'mızın 104'üncü maddesi: "Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Anayasa'nın uygulanmasını devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir." diyor. Buradaki Sayın Genel Sekreterimizin okuduğu metinde devam ediyor: "Türkiye'nin birçok alanda bir süredir yaşadığı yeniden yapılanma süreci Cumhurbaşkanlığında başlatılmıştır." Sayın Genel Sekreterim, Cumhurbaşkanlığı az müsaade etsin, mevcut Hükûmetimiz planladığı, programladığı ve Parlamentodan geçirdiği yasalarla bu ülkeyi yönetmeye devam etsin.

Yine, "Birçok konuda önemli olan projelerin Cumhurbaşkanlığı himayesinde yürütülmesinin kurumlara ve kişilere verdiği moral ve motivasyondur." diyor. Arkadaşlar, bu projelerin, bu ülke için hayati önem arz eden her projenin mutlak hükûmetlerin, uygulayıcıların hedefidir. Sayın Cumhurbaşkanımız mutlaka anayasal çizgilere çekmeli kendini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KADİM DURMAZ (Tokat) - ...şaibesiz, hepimizin "Cumhurbaşkanımız" diyeceğimiz, onurlu temsil makamının hakkını vermelidir.

BAŞKAN - Sayın Durmaz, lütfen toparlar mısınız.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Birçok örnekleri saymışsınız ve devam ediyor. "Yukarıda bazı örneklerini sunduğumuz tüm faaliyetlerimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatları, önderliği ve titiz takipleriyle yürütülmekte ve yönetilmekte. Yakın çalışma arkadaşları olarak bizler ise, onun bitmek tükenmek bilmeyen enerjisine ve temposuna ayak uydurmaya çalışmaktayız ve onuru yaşamaktayız." Sizlere o onur hayırlı uğurlu olsun Sayın Genel Sekreterim.

Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; Cumhurbaşkanı yine Anayasa'mızın 101'inci maddesi uyarınca tarafsız ve siyaset üstü kalmak durumundadır. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin partisiyle ilişiğinin kesileceği ve Türkiye Büyük Milet Meclisi üyeliğinin sona ereceği hükme bağlanmıştır ama burada "parti kurultayları hariç" demiyor, buna da rastlamadık. Cumhurbaşkanımızın din, dil, ırk, mezhep farkı gözetmeksizin halkımızın tamamının AKP'ye oy vermiş veya vermemiş olan tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, dolayısıyla hepimizin Cumhurbaşkanı olmak durumundadır. Bu çerçevede Cumhurbaşkanından beklenen, tüm topluma aynı mesafede yaklaşarak kucaklayıcı ve kapsayıcı olmalıdır. Devletin bütçesini bilerek harcama yapmak ve keyfiyete dayalı bütçe kullanma alışkanlığını da bir an önce terk etmek durumundadır. Çünkü harcanan her para...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız Sayın Durmaz.

KADİM DURMAZ (Tokat) - ...ve her kuruş, vicdan sorumluluğu, tüyü bitmemiş yetim hakkı vebali, dolayısıyla da kul hakkıdır. Eğer burada harcanmış tüyü bitmemiş yetim hakkı varsa bu ülkenin yurttaşı olarak ben peşinen hakkımı helal etmiyorum.

Değerli arkadaşlarım, hiçbir bütçesi tahmini bir şekilde gerçekleşmemiş ve sürekli artışlarla, sürekli denetimden kaçırılmış harcamalarla devam edip gitmiş, üzülerek ifade edeyim, Sayın Başbakan ve Hükûmet de buna oldukça cevaz ve yol vermiştir.

Bu anlamda, bu bütçemizin gözden geçirilip harcama, irdeleme ve denetim düzeyinde bizden beklenen şekilde gerçekleşmesini diliyorum. Hayırlı ve uğurlu olsun diyorum.

Teşekkür ediyorum.