Komisyon Adı | : | AVRUPA BİRLİĞİ UYUM KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 10 .07.2024 |
BAŞKAN BURHAN KAYATÜRK - Değerli Komisyon üyelerimiz, kaldığımız yerden devam edelim.
Bu meseleleri daha geniş çerçevede tartışmamız gerektiğine inanıyoruz. Yine, Murat Hocamızı sık sık misafirimiz yapalım.
Hem Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin çok önemli olduğu bir dönem -ki her dönem öyle- hem de göç meselesi -biraz önce Murat Hoca da söyledi- maalesef birçok ülkenin başını ağrıtmakta, bir sorun olmaya devam edecek.
Ben gittiğimiz Avrupa Birliği Karma Parlamento toplantılarında da misafir olarak gittiğimizde de bir konunun üzerinde sıkça durmamız gerektiğini düşünüyorum; bunu hemen paylaşarak sözü arkadaşlarıma bırakmak istiyorum. Biz artık sadece "Avrupa Birliği Türkiye'ye şu, şu haksızlıkları yapıyor; bunu yapamazsınız, edemezsiniz." demekle yetinmiyoruz, bunları tabii ki söyleyeceğiz. Avrupa Birliği çok önemli bir kurum, özellikle en önemli demokrasi kulübü olması hasebiyle insanlığa çok şey sunabileceğine inanıyoruz ama aynı zamanda Avrupa Birliğinin içindeki eksiklikleri de bizim dile getirmemiz gerektiğine dair kabiliyetimizin, ülke olarak, toplum olarak bilgi ve birikimimizin olduğunu da düşünüyorum; bunu Avrupa'daki platformlarda da çok net bir şekilde dile getirmemiz lazım, getiriyoruz.
Mesela, Avrupa Birliğinin, Ukrayna-Rusya savaşında çok doğru adımlar atmadığını söylememiz gerektiğini düşünüyorum; Filistin meselesinde, bir katliam, bir soykırım karşısında tamamen sınıfta kaldığını, kendi toplumunun, kendi caddesinin, sokağının sorularına cevap veremediğini dile getirmemiz lazım, getiriyoruz. Bizim buradan Avrupa'ya çok şey sunabileceğimize de inanıyoruz. Mesela, bakıyoruz, Avrupa'da insanlar istedikleri yerde, istedikleri mukaddesata, kutsala hakaret edebiliyorlar; başta İslam kitabı olmak üzere birçok dinî değere hakaret edebiliyorlar. Oysa bundan dört yıl önce İran İmparatoru Kuruş -meşhur- diyor ki: "Benim bulunduğum toplumda, benim imparator olduğum toplumda isteyen istediği dine inanabilir ama kimse kimsenin diyanetine, kutsallığına hakaret edemez." Bakıyoruz, dört bin yıl sonra, Avrupa'da sıkıntılı seçimlerin olduğu bir dönemde, İran toplumunda reformcu bir lider çıktı -bizim hepimizin eleştirdiği ve eleştirmekte kendimizi hâlen haklı bulduğumuz ki ben de öyle düşünüyorum- ciddi manada bir oy aldı, yüzde 53 kadar bir oy aldı ve İran'daki sıkıntıları aşmak için elinden geleni yapacak, onun için de çok büyük bir destek var. Dolayısıyla, Hindistan'daki, Pakistan'daki, İran'daki gelişmeler bu yöndeyken Avrupa Birliğinin umut olmaya devam etmesi lazım ve bizim de bu umuda katkı sunmamız gerekir diye düşünüyorum.
Biraz önce hocam da söyledi, 300 milyon göçmen var ve Avrupa Birliği ülkeleri bu konuda da gerçekten doğru karar veremiyorlar. En son, doğru karar vermek için büyük çaba gösteren Merkel bile tutunamadı fakat gittikten sonra Merkel'i de gelmiş geçmiş en büyük lider olarak ilan etmek zorunda kaldılar ama Merkel o kadar çırpındı, Avrupa'ya göçün, göçmenin, hatta mültecinin önemini anlatamadı ki anlatmak istedi diye düşünüyorum ben.
Biraz önce sizin de söylediğiniz, işte, bu Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi yerlerdeki göç meselesi... Almanya bu meseleyi çok iyi kavramış durumda çünkü Avrupa'nın ekonomik yükü Almanya'nın sırtında. O nedenle, çalışmak zorunda olduğunu söylüyor, çalışamadığı için de göçmene ihtiyacı olduğunu söylüyor ve "Yıllık 1,5 milyon göçmene ihtiyacımız var." diyor; bunu aklı başında bütün Almanlar dile getiriyor ama ne Avrupalı liderlere -popülizmden dolayı- ne de halkın, sokağın kendisine anlatamıyorlar diye düşünüyorum.
Bu bağlamda, bizim tartışmalarımız olacak. Arkadaşlarımızdan söz almak isteyen, Murat Hocamıza soru sormak isteyen var mı?
YÜKSEL TAŞKIN (İzmir) - Ben...