| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 12 .11.2014 |
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, değerli bürokratlar ve kıymetli basın mensupları; sunuşuma başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyor ve bütçe görüşmelerinin hayırlı olmasını diliyorum.
Kalkınma Bakanlığı ve Bakanlığıma bağlı Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı (TÜİK), Güneydoğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (GAP), Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (KOP), Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DOKAP) ve Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı (DAP) bütçelerinin görüşülmesi vesilesiyle söz almış bulunuyorum.
Bakanlığımız, kalkınma sürecinde ülkemizin gelişme hedeflerini gerçekleştirme ve kaynaklarını verimli bir şekilde kullanma ve nesiller arası hakkaniyeti sağlama hedefi doğrultusunda önemli çaba sarf etmekte, ülkemizin ekonomik ve sosyal potansiyelinin mevcut ve gelecek nesillerin yaşam kalitesini ve refahını sürekli iyileştirmek üzere kullanılmasına büyük önem vermektedir.
2014 yılı Bakanlığımız için önemli faaliyetlerin yürütüldüğü bir yıl olmuştur. Bölgesel gelişme politikamızın stratejik ana unsurları olan bölgesel gelişme ulusal stratejisi, bölge planları ile bölgesel kalkınma eylem planları hazırlık çalışmalarında son aşamaya gelinmiştir.
Üniversitelerdeki araştırma altyapılarının daha etkin kullanımını ve sürdürülebilirliğini sağlamak üzere Bakanlığımız koordinasyonunda hazırlanan 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine Dair Kanun, başta Plan ve Bütçe Komisyonumuz olmak üzere değerli milletvekillerimizin katkılarıyla yürürlüğe girmiştir.
2014 yılında Onuncu Kalkınma Planı'ndaki 25 adet Öncelikli Dönüşüm Programı çerçevesinde, Bakanlığımız koordinatörlüğünde oluşturulan taslak eylem planları, Ekonomi Koordinasyon Kurulunda görüşülmektedir. Görüşmeleri tamamlanan 9 eylem planından oluşan ilk reform paketi 6 Kasım 2014 tarihinde Sayın Başbakanımız tarafından kamuoyuyla paylaşılmıştır. Kalan 16 eylem planı iki paket halinde önümüzdeki haftalarda kamuoyu ile paylaşılacaktır. Bu eylem planları Yüksek Planlama Kurulu kararı ile uygulamaya konulacaktır.
Türkiye'nin bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde üst çerçeveyi belirleyecek olan Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı katılımcı bir anlayışla hazırlanmıştır. Eylem planı yakın bir gelecekte kamuoyu ile paylaşılacaktır. Yine, 2014 yılında, 2015-2017 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program ile 2015 Yılı Programı hazırlanmıştır. 2015 Yılı Yatırım Programı çalışmalarımız ise devam etmektedir.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; planla ilgili çalışmalar konusunda fazla ayrıntıya girmeden, vakit açısından, orta vadeli programla ilgili hususlara gelmek istiyorum. Orda vadeli plan ve 2015 yılı programının hazırlanmasında dikkate aldığımız dünya ekonomisinde yaşanan gelişmeler hakkında bilgi arz etmek istiyorum. Küresel kriz sonrasında dünya ekonomisi kademeli fakat düzensiz bir toparlanma eğilimindedir. Küresel ekonomi, ılımlı ancak potansiyelin ve kriz öncesi seviyelerin altında bir büyüme performansı göstermektedir. Gelişmiş ekonomilerde büyüme hızı giderek iyileşmekle birlikte, kriz sonrası dönemde dünya ekonomisinin lokomotifi rolünü üstlenen gelişmekte olan ekonomilerin büyüme performansı son yıllarda zayıflamıştır.
2013 yılında yüzde 3,3 oranında büyüyen dünya ekonomisinin 2014 yılında da bu seviyede büyümesi beklenmektedir. 2015 yılında ise büyümenin hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomilerin büyümelerinde beklenen ivmelenme sonucu yüzde 3,8 olması öngörülmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ekonomik göstergeleri iyileşirken Avro Bölgesinde büyüme zayıf ve işsizlik yüksek seyretmekte, bölge deflasyon tehdidi altında bulunmaktadır. Japonya'da yapısal katılıklar ve yüksek kamu borçları büyümeyi sınırlamaktadır.
Tahvil alım programını 2014 yılı Ekim ayında sonlandıran ABD Merkez Bankasının, ekonomik göstergelerinde beklenen iyileşmeye paralel olarak 2015 yılının ikinci yarısından itibaren faiz oranlarını artırmaya başlaması beklenmektedir. Diğer taraftan Japonya, 31 Ekim 2014 tarihinde aldığı bir kararla ilave parasal genişlemeye gideceğini açıklamıştır. Avro Bölgesi, 2013 yılının ikinci çeyreğinde teknik anlamda durgunluktan çıkmasına rağmen yılın tamamında yüzde 0,4 oranında daralmıştır. Bölgenin 2014 yılında yüzde 0,8 oranında, 2015 yılında ise yüzde 1,3 oranında büyümesi beklenmektedir.
Düşük büyümenin yanında bölge deflasyon riskiyle de karşı karşıyadır. Avrupa Merkez Bankası, bu risk karşısında orta vadede enflasyonun yüzde 2 hedefini aşmayacağı beklentisiyle ilk faiz indirimini 2014 yılının Haziran ayında gerçekleştirmiş, ayrıca Hedeflenen Uzun Dönem Yeniden Finansman İşlemleri adı altında yeni bir önlem paketi açıklayarak ekonomide istenilen canlanma sağlanıncaya kadar geleneksel olmayan para politikası uygulamalarına devam edeceğini bildirmiştir. Zayıf talep ve yapısal sorunlar nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde büyüme performansı kriz öncesi döneme göre zayıflamıştır. Gelişmekte olan ekonomilerin 2014 ve 2015 yıllarında sırasıyla yüzde 4,4 ve yüzde 5 oranında büyüyecekleri tahmin edilmektedir. Küresel ekonomideki zayıf görünüm enerji ve endüstriyel meta fiyatlarında gerilemeye neden olmuştur. Gıda fiyatlarında kuraklığa bağlı dalgalanma görülmüştür. 2014 yılının ilk çeyreğinden itibaren artan jeopolitik risklere rağmen zayıf talep ve arz yönlü gelişmeler nedeniyle petrol fiyatı düşmüştür. Orta vadede bu eğilimin devam etmesi beklenmekle birlikte jeopolitik belirsizlikler geçici fiyat artışına yol açabilecektir. ABD dışındaki gelişmiş ekonomilerde zayıf ekonomik performans nedeniyle yeterli istihdam yaratılamamaktadır. Son dönemde küresel ekonomik toparlanmaya dair endişeler artmıştır. Bunda etkili olan dört temel risk, Avro Bölgesinde düşük büyüme ve deflasyon, gelişmekte olan ekonomilerin potansiyel büyümesinin azalması, küresel finansal koşullarda sıkılaşma ve jeopolitik gerginliklerin artmasıdır.
Küresel görünüme ilişkin bu özet değerlendirmeler çerçevesinde önümüzdeki dönemde küresel büyümenin artırılması önemli bir gündem maddesi olarak öne çıkmaktadır. İstihdam yaratan, güçlü, sürdürülebilir ve dengeli büyümenin sağlanmasına yönelik kararların alınması G-20 gündemindeki konu başlıkları arasında yer almaktadır. 2015 yılında G-20 Dönem Başkanlığını Türkiye'nin devralacak olması ülkemizin küresel sorunların çözümüne katkı sağlaması açısından bir fırsat olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de sizlere Türkiye ekonomisindeki gelişmeler hakkında bilgi sunmak istiyorum: 2013 yılının gayrisafi yurtiçi hasıla artış hızı yüzde 4,1 olarak gerçekleşmiştir.
Altın ticareti hariç tutulduğunda 2012 yılında başlayan dengelenme süreci 2013 yılında da devam etmiş ve net ihracatın büyümeye katkısı 2012 yılında 2,3 puan, 2013 yılında ise 0,6 puan olarak hesaplanmıştır. Net ihracatın büyümeye katkısı 2014 yılının ilk yarısında 2,7 puan olarak gerçekleşmiştir. Ancak, özel sektör sabit sermaye yatırımlarında kaydedilen azalmanın etkisiyle yılın ilk yarısında gayrisafi yurtiçi hasıla artış hızı yüzde 3,3 oranında gerçekleşmiştir. 2014 yılının genelinde de yüzde 3,3 oranında bir büyüme tahmin edilmektedir.
Mevsimsel etkilerden arındırılmış verilere göre işsizlik oranı 2013 yılının Eylül döneminden itibaren azalma eğilimine girmiştir. Ancak 2014 yılının ilk yarısında ekonomideki yavaşlamanın ve iş gücüne katılma oranının yüzde 49,5'ten yüzde 50,5'e yükselmesinin de etkisiyle işsizlik oranı artmaya başlamıştır. İşsizlik oranı 2014 yılı Ocak döneminde yüzde 9,2 iken Temmuz döneminde yüzde 10,4'e kadar yükselmiştir.
Küresel kriz sonrası 2009-2014 döneminde Avro Bölgesinde istihdam yüzde 3,2 azalırken, OECD ülkelerinde bu dönemde istihdam yüzde 2,3 oranında artmıştır. Türkiye'de ise mevsimsel düzeltilmiş istihdam serisine göre Nisan 2009-Temmuz 2014 döneminde istihdam yüzde 28,3 oranında artarak 2,7 milyon kişiye istihdam sağlanmıştır.
2014 yılının Ocak-Eylül döneminde ihracat yakın çevre ülkelerde yaşanan siyasi gelişmelere rağmen yurt içi talebin zayıf seyretmesi ve döviz kurunda yaşanan gelişmeler neticesinde artış eğilimi sergilemiştir.
MUSA ÇAM (İstanbul) - Sayın Bakan, 5,7 mi, 2,7 mi?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Söz konusu dönemde ihracat yüzde 5,5 oranında artarak 118,5 milyar dolara ulaşmıştır. İthalatta ise yurt içi talepteki daralmaya bağlı olarak azalma gerçekleşmiş, altın ithalatı da uzun dönem eğilimine dönmüştür. Ocak-Eylül döneminde ithalat yüzde 4,2 oranında azalarak 179,7 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir. Aynı dönemde dış ticaret açığı yüzde 18,8 oranında azalmış ve 61,1 milyar dolara gerilemiş, ihracatın ithalatı karşılama oranı ise yüzde 66'ya yükselmiştir. TİM kayıtlarına göre 2014 yılı Ekim ayında ihracat tarihî bir rekor kırarak 12,6 milyar dolara ulaşmıştır. 2014 yılının Ocak-Ağustos döneminde, cari açık bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 35,4 oranında azalarak 29,6 milyar dolara gerilemiştir. Bu gelişmeler neticesinde, 2013 yılında yüzde 7,9'a yükselen cari işlemler açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının 2014 yılı sonunda yüzde 5,7'ye düşmesi beklenmektedir. Altın hariç baktığınızda, bu 5,6'ya kadar gerilemektedir.
Sayın Başkan, az önce bir rakamı yanlış söylemişim galiba hızlı okurken; 5,7 olacak, 2,7 değil. Onu düzeltiyorum, istihdam rakamıyla ilgili bilgi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 yılında yüzde 9,9'a kadar gerileyen özel kesim tasarruf oranının, özel tüketimdeki yavaşlama nedeniyle 2014 yılında 1,8 puan yükselmesi beklenmektedir. Kamu kesimi tasarruf oranının ise, 2014 yılında kamu harcanabilir gelirindeki reel artışın büyüme hızının altında kalması nedeniyle 0,2 puan gerilemesi öngörülmektedir. Böylece, toplam yurt içi tasarruf oranının, 2014 yılında, bir önceki yıla göre 1,5 puan artarak 14,9 olacağı tahmin edilmektedir.
Hâlihazırda kısıtlı olan yurt içi tasarruflarımızın ekonomi için üretken alanlarda kullanılması üretim potansiyelimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Bir yandan tasarruf oranlarımızı artırıcı politikalarımızı sürdürürken, diğer yandan artan tasarrufları üretken alanlara yönlendirmeye devam edeceğiz.
TÜFE yıllık artış hızı 2013 yılında yüzde 7,4 olarak gerçekleşmiştir. Türk lirasında yaşanan değer kayıpları ve beklentilerdeki nispi bozulmalar, olumsuz hava koşulları gibi faktörler sonucunda TÜFE yıllık artış hızı 2014 yılı Ekim ayında yüzde 8,96 olarak gerçekleşmiştir. Yıl sonunda TÜFE yıllık artış hızının yüzde 9,4 olarak gerçekleşmesi bu programda tahmin edilmiştir.
2013 yılında yüzde 0,5 düzeyinde gerçekleşen kamu kesimi borçlanma gereğinin yurt içi hasılaya oranının 2014 yılında, yılı programında öngörüldüğü gibi yüzde 1 seviyesinde gerçekleştiği, program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının ise yüzde 0,4 olacağı tahmin edilmektedir.
Kamu kesiminin en önemli bileşeni olan merkezî yönetim bütçesi, 2013 yılında yurt içi hasılaya oranla yüzde 1,2 açık vermiştir. Merkezî yönetim bütçesinde yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 1,9 düzeyinde programlanan bütçe açığının, 2014 yılı sonunda yüzde 1,4 düzeyinde, program tanımlı faiz dışı fazlanın ise başlangıçta öngörüldüğü gibi yüzde 0,5 düzeyinde olması beklenmektedir.
Genel devlet borç stoku düşüş eğilimini devam ettirmektedir. Bu kapsamda, 2013 yıl sonu yüzde 36,2 olarak gerçekleşen AB tanımlı genel devlet borç stokunun yurt içi hasılaya oranının, 2014 yılında yüzde 33,1 seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir.
Değerli üyeler, şimdi de önümüzdeki döneme ilişkin makroekonomik amaçlarımız ve hedeflerimizden kısaca bahsetmek istiyorum: 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'da yer alan temel amaç ve makroekonomik öncelikler çerçevesinde, küresel ekonomideki toparlanma eğiliminin yavaşlamasına ve Türkiye'nin yakın coğrafyasında meydana gelen siyasi gelişmelerin yarattığı jeopolitik risk unsurlarına rağmen, enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürmek ve büyüme performansını yükseltirken cari işlemler açığını düşürmeye devam etmek, 2015 Yılı Programı'nın temel makroekonomik amaçlarıdır. Bu amaçların yanı sıra, yurt içi tasarrufları artırmak, kamu mali dengelerini gözetmek, finansal istikrarı güçlendirmek önceliklerimizdir. Bu amaçlarla birlikte, ekonominin diğer alanlarını da kapsayan yapısal reformlara hız verilecektir. Bu çerçevede, Onuncu Kalkınma Planı'nda yer alan öncelikli dönüşüm programları kapsamında hazırlanan eylem planları uygulamaya konulacaktır.
2015 yılında gayrisafi yurt içi hasıla büyümesi yüzde 4 ve bu büyüme hızı ile uyumlu işsizlik oranı yüzde 9,5 olarak öngörülmüştür. Ayrıca, TÜFE yıllık artış hızının 2015 yılında yüzde 6,3 seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir.
Dünya ticaretinde ve ticaret ortaklarımızın ekonomilerinde, 2015 yılında sınırlı bir toparlanmanın da etkisiyle ihracatın 7,8 oranında artarak 173 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Büyüme performansı ve petrol fiyatlarındaki beklentilere bağlı olarak, ithalatın yüzde 5,7 oranında artarak 258 milyar dolar seviyesine ulaşacağı öngörülmektedir. Bu çerçevede, 2015 yılında cari işlemler açığının yaklaşık 46 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceği, yurt içi hasılaya oranının ise yüzde 5,4 olacağı tahmin edilmektedir. Altın ticareti hariç tutulduğunda, cari işlemler açığının yurt içi hasılaya oranı yüzde 5,1'e gerileyecek, enerji hariç tutulduğunda ise yüzde 0,6 oranında fazla verilmesi öngörülmektedir.
2015 yılında kamu kesimi borçlanma gereğinin yurt içi hasılaya oranının yüzde 0,4'e gerilemesi, program tanımlı kamu kesimi faiz dışı fazlasının ise yüzde 1,2'ye yükselmesi hedef alınmıştır.
2015 yılında merkezî yönetim bütçesi açığının yurt içi hasılaya oranının yüzde 1,1'e gerilemesi, program tanımlı faiz dışı fazlanın ise yüzde 1,1'e yükselmesi hedeflenmiştir.
AB tanımlı genel devlet borç stokunun yurt içi hasılaya oranının 2015 yılında yüzde 31,8 seviyesine kadar gerileyeceği tahmin edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizin son on yılda gerçekleştirdiği istikrarlı büyüme eğilimini devam ettirebilmesi için verimli alanlara yatırım yapılması ve bu yatırımların güvenilir ve sürekli kaynaklarla karşılanması gerekmektedir. Bu kapsamda, yurt içi tasarrufların arttırılması ve verimli yatırım alanlarına aktarılması ülkemizin temel ekonomik önceliklerinden birini teşkil etmektedir. Bu konuda sevindirici bir gelişmeyi paylaşmak isterim: 2013 yılında yurt içi tasarruflarımız 13,4 oranındaydı, bu yıl sonu itibarıyla 14,9'a, gelecek yıl 15,2'ye kadar çıkmasını bekliyoruz. Bu da elbette yetersiz, çok daha yüksek düzeylere tasarruflarımızı çıkarmamız gerekiyor. Türkiye'de bir taraftan yatırımları arttırırken, bir taraftan da tasarruf oranlarımızı arttırmamız ve verimli alanlara yönlendirmemiz gerekiyor.
Onuncu Kalkınma Planı Çerçevesinde ortaya konulan Yurtiçi Tasarrufların Arttırılması ve İsrafın Önlenmesi Öncelikli Dönüşüm Programı'nın bu soruna yapısal boyutuyla yaklaşması ve çözüme önemli katkı sağlaması beklenmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üretim kapasitesinin ve rekabet gücünün artmasını sağlamak amacıyla sektörel politikalara ve reformlara da önem veriyoruz. Onuncu Kalkınma Planının büyüme stratejisi, verimlilik artışı ve sanayileşmenin hızlandırılması yoluyla ihracata dayalı, özel sektör öncülüğünde rekabetçi bir üretim yapısının geliştirilmesine dayanmaktadır. Bu çerçevede, Planda imalat sanayisine özel bir vurgu yapıldığını söyleyebilirim. Diğer taraftan, tarımda toplumun yeterli ve dengeli beslenmesini sağlamak üzere örgütlülüğü ve verimliliği arttırmak da yine aynı derecede önemli. Diğer taraftan, enerji sektörü Türkiye için kritik bir sektör. Burada yerli kaynaklardan azami derecede faydalanılması, yenilenebilir enerji alanının genişlemesi, ekonomide verimliliğinin artırılması önemli politikalarımızdır. Bunlarla ilgili de dönüşüm programlarını toplumumuzla paylaşmış durumdayız. Ayrıca, rekabet gücünün korunması ve geliştirilmesi için lojistik sektörüne önem veriyoruz ve taşımacılıktan lojistiğe geçen bir anlayışın önümüzdeki süreçte hâkim olmasını istiyoruz. Diğer yandan, hizmetler sektörlerinde de katma değeri yüksek alanların payının artırılmasını ve hizmet ihracatının artmasını ve çeşitlendirilmesini hedefliyoruz. Bu çerçevede eğitim ve sağlık alanlarından önemli gelişim ve dönüşümler gerçekleştirilmiştir. Bu ekonomik ve sosyal alanlarda kaydedilen önemli gelişmelerin daha üst seviyelere taşınmasını amaçlayan Hükûmetimiz, sağlık, eğitim, istihdam, AR-GE ve sosyal koruma politikaları başta olmak üzere, sosyal alana ve yeniliğe ilişkin çalışmalarını sürdürecektir. Bu kapsamda uluslararası alanda bir endeks var biliyorsunuz. İnsani kalkınma dediğimiz endeks. Burada satın alma gücü, eğitim ve sağlık, üç parametre söz konusu. Satın alma gücüne göre kişi başına geliriniz, büyüklüğünüz, diğer taraftan eğitimde mevcut okullaşma ve beklenen okullaşma; sağlıkta ise doğuşta beklenen yaşam süresi esas alınmaktadır. Bu çerçevede dört kategori söz konusudur. Düşük insani gelişme, orta insani gelişme, yüksek insani gelişme ve en yüksek insani gelişme kategorileri. Türkiye'yle ilgili istatistikler nihayet güncellenmiştir ve en son yapılan değerlendirmede 2013 yılında 187 ülke arasında 69'uncu sırada ülkemiz insani gelişmişlik konumundadır ve bu konumuyla yüksek insani gelişme kategorisindedir. Amacımız tabii, en yüksek insani gelişme kategorisine yükselmektir. Bu konuda da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Son hazırladığımız bütün programlarda da bu insan odaklı kalkınmayı vurguluyoruz. Kalkınmadan sadece ekonomiyi, sadece ekonomik gelişmeyi anlamıyoruz; işin sosyal boyutunu, çevresel boyutunu ve bütün boyutlarını dâhil ederek değerlendiriyoruz.
Küresel krizin etkilerini başarıyla yönetmesi, son yıllarda yaptığı eğitim reformları ve yatırımları ile beklenen okullaşma oranlarını çarpıcı bir şekilde arttıran ülkemiz, son on iki yılda yine sağlık alanında gerçekleştirdiği dönüşümlerle bu indekslerde konumunu daha üst noktalara taşımıştır. Ama amacımız 2023 perspektifinde en yüksek kategoriye ulaşmaktır.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu bölümde de yatırımlar hakkında kısaca bilgi sunmak istiyorum. Kalkınmanın malum en önemli unsuru yatırımlar, geleceğimize dönük yaptığımız çalışmalar. 2014 yılında 361,7 milyar lira olarak toplam sabit sermaye yatırımlarımızın gerçekleştiğini hesaplıyoruz. Burada yüzde 4,2 artışla 2015 yılında bu toplam yatırımlarımızın -kamu artı özel- 399,3 milyar Türk lirasına ulaşmasını bekliyoruz. Yurt içi hasılamıza oranla yüzde 20,5 nispetinde yatırım gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Bunun yüzde 78'inin özel kesim tarafından gerçekleştirilmesi öngörülmektedir. Kamu yatırımlarına baktığımızda ise yatırım programında yer alan projelerimize baktığımızda toplam proje stokumuzun 438,5 milyar Türk lirası olduğunu görüyoruz. 2.753 adet kamu projemizin mevut programımızda yer aldığını görüyoruz. Tabii, bunların bir kısmı toplu projeler. Alt detaylarını açtığınız zaman yüzlerce, binlerce alt projeden oluşuyorlar.
2014 yılında 85,4 milyar lira olarak gerçekleşmesi beklenen toplam kamu sabit sermaye yatırımlarının millî gelire oran olarak yüzde 4,8 olacağı tahmin edilmektedir. 2015 yılında ise toplam kamu sabit sermaye yatırımlarının, 2014 yılı başlangıç ödeneklerine göre nominal olarak yüzde 17 artışla 88,5 milyar liraya ulaşarak gayrisafi yurt içi hasılaya oranını yüzde 4,6 oranında gerçekleşmesi öngörülmüştür. Başlangıçları mukayese ediyoruz çünkü yıl içinde de çeşitli şekillerde ek ödeneklerle, ek kaynaklarla bu yatırımlarımız destekliyoruz.
2015 yılında, sektörel olarak eğitim, sağlık, içme suyu ve kanalizasyon, bilim-teknoloji, ulaştırma ve sulama yatırımlarına, bölgesel bazda ise GAP, DAP, KOP ve DOKAP başta olmak üzere ekonomik ve sosyal altyapı projelerine öncelik vereceğiz.
Proje bazında önceliklerimiz ise kısa sürede tamamlanabilecek projeler, yeni projelerde azami seçicilik ve yine sektörel öncelikler doğrultusunda acil konulara yoğunlaşma şeklinde.
2001 yılında 9,4 yıl olan kamu yatırım stokunun ortalama tamamlanma süresi, rasyonel politikalarla 2014 yılında 4,4 yıla kadar düşürülmüştür. Şu anda toplam yatırım programımızdaki projelerin ortalama tamamlanma süresi 4,4 yıldır. Bunu daha da tabii aşağılara çekmemiz gerekmektedir.
Sayın Başkan ve değerli üyeler; önümüzdeki dönemde de özel sektörün işletmecilik becerilerinden ve ilave sermaye birikiminden faydalanmayı amaçlayan kamu-özel iş birliği modellerinden azami ölçüde yararlanmaya devam edeceğiz.
Ülkemizde, 1986 yılından bu yana 183 kam-özel iş birliği projesinin uygulama sözleşmesi imzalanmıştır. 2014 yılı ekim ayı itibarıyla söz konusu projelerin sözleşme değeri 102 milyar doları aşmaktadır. Toplamda 80'i yap-işlet-devret, 5'i yap-işlet ve 68'i işletme hakkı devri yöntemiyle olmak üzere hayata geçirilen kamu-özel iş birliği modelli proje sayısı 153'tür. Yapımına devam edilen proje 30 adettir ve bu projeler de baktığımızda önemli tutarlara tekabül etmektedir. Böylece bütçemizi de rahatlatmış oluyoruz ve bir taraftan da kamu yatırımlarımızı daha hızlı, verimli bir şekilde gerçekleştiriyoruz.
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; 2006-2014 döneminde kurulan 51 yeni devlet üniversitesinin gelişim sürecine Bakanlığımız önemli destekler vermektedir. Bu üniversitelerin gelişim süreçlerinde Bakanlığımız aktif bir rol almış ve söz konusu üniversitelere 2006-2014 dönemi için 2014 fiyatlarıyla toplam 7,1 milyar Türk lirası yatırım ödeneği tahsis etmiştir. 2015 yılında da yine bu üniversitelerimize 1,39 milyar Türk lirası ödenek tahsisi planlanmaktadır.
AR-GE'nin ne kadar önemli olduğunu anlatmamıza gerek yok. Toplam AR-GE harcamalarının yurt içi hasılaya oranı 2002 yılında yüzde 0,53 iken 2012 'de bu oran yüzde 0,92'ye yükselmiştir. Kamu Yatırım Programıyla AR-GE'ye ayrılan kamu kaynakları ise 2002 yılında 114,3 milyon Türk lirası iken, 2014 yılında 1,835 milyar Türk lirasına yükselmiştir. 2015 yılında bu rakamın yaklaşık 1,896 milyar Türk lirası olması planlanmıştır. Bu çerçevede son on yılda değişik zamanlarda yatırım programına alınan tematik araştırma altyapı projesinden 100'ün üzerinde proje tamamlanmıştır. Kalkınma Bakanlığı olarak biz bu altyapı projelerine destek veriyoruz; Bilim, Sanayi Bakanlığımız ise TÜTİBAK kanalıyla veya diğer programlarla proje bazlı destekler sunmaktadır. Bunlar birbirini tamamlayan süreçler olarak devam etmektedir.
Altyapılarımızın daha verimli kullanılması için geçtiğimiz dönem 6550 sayılı bir kanun, bu Komisyonumuzun ve Meclisimizin desteğiyle çıktı ve yayınlandı, yürürlüğe girdi. Bununla ilgili ikincil mevzuat düzenlemelerimiz devam etmektedir. 2015 yılında bunları tamamlayarak uygulamaya geçmeyi planlıyoruz.
Değerli Başkan, değerli üyeler; yerel ve bölgesel kalkınmaya yönelik önemli adımlar da atmaktayız. Bir taraftan topyekûn kalkınmayı sağlarken bir taraftan da ülke içi dengesizlikleri giderme için çaba sarf ediyoruz. Bu konuda da yine son yıllarda önemli yenilikler yaptık. Yeni bölgesel politika diyebileceğimiz bir politikayı şekillendirmiş durumdayız. Bunun stratejik çerçevesine baktığımızda bir taraftan alt ölçekli plan ve stratejilere esas oluşturan bir bölgesel gelişme ulusal stratejisi hazırladık. Bunu tamamlama aşamasına getirmiş durumdayız. Bu, bütün bölgesel politikalarımıza ulusal düzeyde stratejik bir çerçeve oluşturuyor.
Diğer yandan, kalkınma ajanslarımız kanalıyla, 26 bölgede her bir bölge için ajanslarımızın katılımcı bir şekilde hazırladığı bölge planları söz konusu. Ayrıca dört özel bölgemiz için, GAP, DAP, KOP ve DOKAP için bölge kalkınma idarelerimiz tarafından uzun bir süredir eylem planları hazırlanıyor Kalkınma Bakanlığımızla birlikte. Bu eylem planlarını da aslında son aşamalara getirmiş, olgunlaştırmış durumdayız. Önümüzdeki süreçler de bunlar da kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Bu çerçevede, yine Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulunu oluşturduk; Başbakanımızın başkanlığında ilgili bakanlarla ve bürokratlardan oluşan bir komite oluşturduk. Burada da bütün bu stratejiler ele alınıp onaylanmaktadır. Bölgesel Gelişme Komitesi, bölgesel düzeyde ise bölge kalkınma idareleri ve kalkınma ajanslarıdır.
Kalkınma ajanslarımız önemli, yenilikçi bir kurumsal yapı ve bunlar şu anda bütün bölgelerimizde aktif hâlde; yatırım destek ofisleriyle de bütün illerde aktif hâldeler. Kalkınma ajanslarıyla ilgili temel bazı bilgiler aktarmam gerekirse 2008-2014 döneminde merkezî bütçeden toplam 1,4 milyar TL bu kurumlarımıza kaynak aktardık. 2014 yılında tahsis edilen merkezî bütçe payı ise 499 milyon Türk lirasıdır. Bu kaynakların önemli bir kısmı mali destek programlarında ve yenilikçi model projelerin geliştirilmesinde kullanılmaktadır. Ajanslarımız tarafından yürütülen proje çağrılarına 2008 yılından bu yana yaklaşık 33 bin proje başvurusu yapılmış; bunlardan yaklaşık 7 bin proje desteklenmiş ve yaklaşık 1,9 milyar TL kaynak tahsis edilmiştir. Yararlanıcılar tarafından harcanan eş finansman tutarlarıyla birlikte gerçekleşen toplam yatırım büyüklüğü yaklaşık 3,3 milyar Türk lirasına ulaşmaktadır.
Yine, bu kurumsal çatı altında yatırım destek ofislerimiz var her ilimizde kurduğumuz. Yatırımcıya temel bilgileri sunan, bürokraside yardımcı olan, birtakım işlemlerini kolaylaştıran bu birimler bugüne kadar 65 bin yatırımcıya çeşitli konularda danışmanlık hizmeti vermiş, kamu, özel ve diğer kurum ve kuruluşlara 20 binden fazla bilgilendirme ve danışmanlık ziyareti gerçekleştirmişlerdir.
Ayrıca, 2 bin adet rapor, analiz, tanıtıcı broşür hazırlanmış ve yatırımcıların kullanımına sunulmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi de bölge kalkınma idarelerimiz hakkında kısaca bilgi sunmak istiyorum.
GAP Eylem Planı kapsamındaki yatırımlara 2008-2013 döneminde toplam 22,4 milyar TL tahsisat yapılmış; 19,4 milyar TL harcama gerçekleştirilerek eylem planındaki proje ve faaliyetler büyük oranda tamamlanmıştır.
Eylem planıyla birlikte GAP bölgesi yatırımlarının merkezî bütçe içindeki payı yüzde 7'den yüzde 14'lere kadar yükseltilmiştir. 2014 yılında GAP bölgesine toplam 4,8 milyar TL kaynak tahsis edilmiştir.
GAP bölgesinde kayıtlı ihracat 2008 yılında 4,4 milyar dolar iken 2013 yılında bu rakam 8,9 milyar dolara ulaşmıştır.
Sulamaya açılan alan 273 bin hektardan 411 bin 500 hektara yükselmiştir. 934,7 kilometre ana kanal hizmete alınmış veya hazır hâle getirilmiştir.
2014 yılı itibarıyla 187 bin hektar alanı sulayacak şebeke inşaatları devam etmektedir. Toplulaştırma kapsamında 2,4 milyon hektarlık alanda çalışma yapılmış; 2,3 milyon hektarda bu çalışmalar tamamlanmıştır.
GAP kapsamındaki enerji yatırımlarından Ilısu Barajı'nın tamamlanmasıyla birlikte enerji projelerinin yüzde 90'ından fazlası devreye alınmış olacaktır. Cizre Barajı'nın da önü açılmış olacaktır.
Yine, bu bölgede Atatürk Barajı'ndan sonraki en büyük sulama barajı olan Silvan Barajı'nın da inşaat hızla devam etmektedir. Ayrıca, Suruç Ovası pompaj sulamasının en önemli ayağını oluşturan 18 kilometre uzunluğundaki Suruç Tüneli tamamlanmış ve hizmete hazır hâle gelmiştir.
Ulaştırma alanında çok sayıda projemiz var. Eğitimde 6 yeni üniversite kurduk. Sağlıkta önemli yatırımlar yaptık ve yine, özel sektör için "6'ncı Bölge" dediğimiz yeni teşviklerle GAP bölgesinde belge adedinde yüzde 41, sabit yatırım tutarında yüzde 164, istihdam adedinde ise yüzde 150 oranında artışlar gerçekleştirdik.
Tabii, bir taraftan çözüm sürecinin getirdiği huzur ortamı bir taraftan da teşvik sistemi. İkisi birleştiğinde böyle olumlu neticeler almış durumdayız. Bu açıdan baktığımızda, tabii, çözüm sürecinin başarıya ulaşması bu ekonomik potansiyelin çok daha üst düzeyde harekete geçmesini sağlayacaktır.
Diğer taraftan yeni bir GAP Eylem Planı hazırlamış durumdayız. Burada, yine, ekonomik kalkınmanın hızlandırılması, sosyal gelişmenin güçlendirilmesi, şehirlerde yaşanabilirliğin artırılması, altyapının geliştirilmesi ve kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi eksenleri altında çok sayıda faaliyeti geleceği dönük planlamış durumdayız.
Doğu Anadolu Bölge'miz için de benzer şekilde bir eylem planı hazırladık ve 2014 yılı sonuna kadar Bölgesel Gelişme Yüksek Kurulunda bunun onaylanması bekliyoruz. Bu çerçevede de 5 temel eksen tayin edildi: Gıda ve tarım sektörlerinde verimlilik ve katma değerin artırılması, sanayi ve hizmet sektörlerinin güçlendirilmesi, altyapı, kentleşme ve çevrenin korunması, beşerî sosyal sermayenin ve sosyal altyapının güçlendirilmesi, kurumsal kapasitenin geliştirilmesi.
Bir taraftan çalışma yürürken eylem planı çalışması bir taraftan da somut bazı uygulamaları da başlattık DAP bölgemizde. 14 ilde DAP Tarımsal Sulama Programı'nı başlattık. 164 projeyle, 33.786 hektar alanı sulamaya açtık. 2014 yılı içinde de devam ettirilen bu programla ilave 25.566 hektar alanı daha sulamaya açmayı planlıyoruz.
Yine, bir yenilik olarak hayvan içme suyu göletlerine destek vermeye başladık Doğu Anadolu'da hayvancılığın önemini dikkate alarak ve bunlara da 4,4 milyon lira ödenek tahsis ettik.
Ayrıca, bu bölgemizdeki veterinerlik ve ziraat fakültelerinin araştırma ve uygulama birimlerinin fiziki altyapılarına dönük bir proje başlattık. Diğer taraftan Meyveciliği Geliştirme, Kurumsal Kapasiteyi Artırma, Ruhsatlı Canlı Hayvan Pazarları Kurulması ve DAP Bölgesi Koyunculuğunun Geliştirilmesi Projesi de uygulanmaya başlanmıştır.
2015 yılında DAP bölgemizde yenilenebilir enerji fizibilite çalışmaları, turizm Gelişim Koridoru Projesi, Kış Turizmi Strateji Belgesi, girişimcilik ekosistemini geliştirmeye yönelik projeler, Kurumsal Kapasitenin Geliştirilmesine Yönelik Araştırma ve Eğitim Projesi, DAP Bölgesi Sınır İlçeleri Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Programı gibi birçok alanda faaliyet sürdürülecektir.
Doğu Karadeniz Bölgemiz, DOKAP için de yine bir eylem planı hazırladık. Bunun temel eksenleri turizm ve çevresel sürdürülebilirlik, ekonomik kalkınma, altyapı ve kentsel gelişme, sosyal gelişme ve yerel düzeyde kurumsal kapasitenin geliştirilmesi olarak sıralanabilir.
Bu kapsamda da yine eylem planını beklemeden birtakım projelere başladık. En önemli projemiz bu kapsamda "Yeşil Yol" dediğimiz proje. Yayla yollarını 8 ilimizde birbiriyle bağlantılı hâle getiren, marka değeri olan bir güzergâh üzerinde bir ekonomik aktivite geliştirmeyi hedefleyen bu projemiz kapsamında 2013 yılında 40 milyon, 2014 yılında 47 milyon TL'yi özel idarelerimiz kanalıyla kullandık ve bu şekilde bu yayla yollarını, yerel mimariyi, yerel malzemeyi de ön plana çıkararak geliştirmeye çalışıyoruz.
Bu bölgemizde alternatif turizmi hızlı bir şekilde geliştirmek ve katma değeri artırmaya çalışıyoruz. Ama önümüzdeki dönemde, tabii, bu yeni eylem planı kapsamında çok daha farklı faaliyetlerle DOKAP bölgemizde de kalkınmaya destek olacağız.
Diğer taraftan Konya Ovası Projesi (KOP) dediğimiz kapsamda da eylem planı bütün ilgili aktörlerle birlikte hazırlanmış ve entegre bir program geliştirilmiştir. Bugüne kadar "KOP" denince genelde akla Mavi Tünel Projesi geliyordu. Biz bunu çok daha genişletmiş durumdayız. Şu anda 5 temel eksen belirledik: Toprak ve su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı 1'inci eksenimiz. 2'nci eksenimiz ekonomik yapının güçlendirilmesi. 3'üncü eksen altyapının geliştirilmesi ve kentleşme. 4'üncü eksen beşerî ve sosyal yapının güçlendirilmesi. 5'inci eksenimiz ise kurumsal kapasitenin geliştirilmesi.
KOP İdaremizde de aynı şekilde eylem planlarını beklemedik. KOP Bölge Kalkınma İdaremiz kanalıyla yürüttüğümüz şu anda "KÖSİP" dediğimiz bir proje başlattık. Küçük Ölçekli Suluma Sistemlerinin Rehabilitasyonu ve Yaygınlaştırılması Projesi. Özellikle dağ köylerinde ihtiyaç içinde olan birtakım kesimlere dönük olarak çok etkili bir program, bir taraftan da su verimliliğini artıran, suyun en az olduğu bu havzamızda suyu çok daha tasarruflu kullanmamızı sağlayan bir proje.
Bu projeye de bugüne kadar, 2013 dönemine kadar 188,7 milyon lira kullandırdık ve 349 adet proje gerçekleştirdik. Bununla 63.484 hektar alanı sulamaya açtık. 2014 yılında da 74,2 milyon liralık bir ödenekle yine 11.733 hektar alanı sulamaya açmayı planlıyoruz.
KOP İdaremizce Konya İli Ulusal ve Uluslararası Veri Merkezi Kurulması İçin Uygunluk Araştırması Projesi, KOP Bölgesi Kültür Varlıkları Envanteri Projesi, KOP Bölgesi Turizm Master Planı gibi projeler yürütülmektedir. Bölgenin demografik ve tarımsal yapısı, doğal varlıkları ile yenilenebilir enerji potansiyeli konularında analizlerimize devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli üyeler; bunun dışındaki Bakanlığımız tarafından genel anlamda geliştirilen ve yönetilen KÖYDES, SUKAP, SODES, Cazibe Merkezlerini Destekleme Programı gibi çok sayıda programımızda devam etmektedir.
Sadece KÖYDES projemizden bugüne kadar ülkemize 9,2 milyar TL kaynak tahsis edilmiştir. SUKAP kapsamında 2 milyar lira civarında bugüne kadar ödenek sağlandı ve bu ödeneklerle 2.673 proje programa alındı.
SUKAP'a 2015 yılında 590 milyon lira ödenek tahsis etmeyi planlıyoruz. KÖYDES'e 2015'te öngördüğümüz ödenek 367 milyon TL.
Yalnız burada şunu vurgulamam gerekir: Büyükşehirler kurulduktan sonra artık sadece 51, büyükşehri olmayan ilimiz için KÖYDES'i kullanıyoruz.
Yine, SODES kapsamında bugüne kadar 875 milyon lira tutarında yaklaşık 7.500 projeyi destekledik. SODES'le ilgili bir yıldır bir ara verdik, bir değerlendirme yapıyoruz. Onu tamamladık aşağı yukarı. Önümüzdeki yıl yine SODES projeleri için teklif çağrısına çıkıyoruz.
SODES için gelecek yıl için bütçemize koyduğumuz para 231 milyon Türk lirası. Şimdi, "Kalkınma Bakanlığının niye bütçesi çok fazla arttı?" diye kamuoyunda da bazı tartışmalar olmuştu, onu bir netleştirmek isterim. Kalkınma Bakanlığımızın bütçesinin büyük bir kısmı bu tür transfer ödeneklerinden oluşuyor. SODES'e, diğer birtakım projelere transferler; ayrıca da, az önce bahsettiğim 4 tane bölge programını geliştirdik. Bunu da gelecek yıldan itibaren uygulamaya alıyoruz. Uygulamaya alırken ek finansman ihtiyacını karşılamak açısından Kalkınma Bakanlığı bütçesine bir miktar bir rezerv kaynak ayırdık, öyle diyeyim. Önümüzdeki dönem bu bölgesel programlarımız başladığı zaman bu kaynaktan, bu bölgelerimizdeki projelere bu kaynakları tahsis edeceğiz. Yani bunlar Kalkınma Bakanlığının kendi harcamaları için öngörülen kaynaklar değil. Bu, özellikle bölgesel programlarımız için ayrılmış, rezerve edilmiş kaynaklardır.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Bakan, saray için ne kadar ayrıldı sizin bütçenizden?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Bizim bütçemizde değil o, Başbakanlığımızın bütçesinde. Bizim bütçemizde öyle bir kaynak yok yani Kalkınma Bakanlığının kendi bütçesinden bahsediyorum.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yatırımları hızlandırma ödeneğinden veya genel kamudan harcanmadı mı?
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - Onu isterseniz tamamlayınca soru-cevap kısmında net bilgiler söyleyebiliriz.
BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, sorular kısmında sorarsınız.
KALKINMA BAKANI CEVDET YILMAZ (Bingöl) - AB Mali İş Birliği Programı kapsamında yine kalkınma ajanslarımız kanalıyla yeni birtakım çalışmalar yürütüyoruz ama vakit açısından detayına girmeyeceğim.
Bilgi toplumu açısından yine önemli çalışmalar yapıyoruz. Haziran ayı itibarıyla toplam geniş bant abone sayısı 37 milyona, toplam mobil telefon abone sayısı 71 milyona ulaşmış durumda.
Yine, baktığınız zaman bireylerin yüzde 45'i düzenli olarak İnternet kullanmaktadır. Bu kapsamda, 2014 yılı yatırım programında kamu kurumlarımızın 263 adet bilişim projesi için yaklaşık 3,7 milyar Türk liralık ödenek ayırmış durumdayız.
Türkiye'nin bilgi toplumuna dönüşüm sürecinde üst çerçeveyi belirleyecek olan bilgi toplumu stratejisi ve eylem planını katılımcı bir şekilde hazırladık. Bununla ilgili de uzun süredir çalışıyoruz ve bunu da toplumumuzda kamuoyuyla paylaşacağız.
Diğer taraftan, "İFM" dediğimiz İstanbul Uluslararası Finans Merkezinin koordinasyonu da Bakanlığımız tarafından gerçekleştiriliyor. Burada da Strateji ve Eylem Planı'nda yer alan 71 eylem yüzde 77,6 düzeyinde tamamlanmış durumda. İstanbul'un 2009'da 72'nci sıradan 2014 Eylül ayında 42'nci sıraya yükseldiğini görüyoruz küresel finans merkezleri endeksinde. Bu, iyi bir gelişme. Amacımız, 2018 itibarıyla ilk 25 içinde yer almak. Bu konuda da yine bir öncelikli dönüşüm programımızı Onuncu Plan kapsamında kamuoyumuzla paylaşıyoruz.
Diğer taraftan, kamuda stratejik planlama konusunda bizde bir birim var ve bütün kamu kurumlarımıza destek sağlıyor. Bu birimimizin de faaliyetleri yeni projelerle devam edecek.
Ayrıca, yine Kalkınma Bakanlığı "İSEDAK" dediğimiz İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari Daimi Komitesinin uluslararası sekretarya hizmetlerini ulusal bir ofis olarak yürütüyor. Bu yıl 30'uncu toplantısı gerçekleşecek. Bu konuda da geniş çalışmalar yürütüyoruz ve bu ay içinde yine bu toplantıyı gerçekleştireceğiz. İSEDAK için de bu dönemde son yıllarda yeni bir strateji hazırladık, yeni bir çalışma anlayışı getirdik ve yeni proje döngüsü modelleri tarif ettik. Bu mekanizmaları da çalıştırmaya başladık, çok da etkili bir hâle getirdik İSEDAK'ı ve önümüzdeki süreçte bu çalışmalarımız devam edecek.
Uluslararası alanda yine Türkiye'nin reform ve politika tecrübesini Kalkınma Bakanlığı olarak çeşitli ülkelerle paylaşıyoruz ve bu konuda bizden çok sayıda talep var doğrusu. Balkanlardan, Orta Doğu'dan, Afrika'dan, Asya'dan birçok ülkeyle Türkiye'nin reform tecrübelerini paylaşıyoruz, ona da devam edeceğiz.
Sayın Başkan, değerli üyeler; konuşmamın son bölümünde Türkiye İstatistik Kurumunun faaliyetleri hakkında da sizleri bilgilendirmek istiyorum.
Sosyal ve ekonomik konularla ilgili alınacak her türlü karar ve yapılacak her türlü yatırımda istatistiksel bilginin gerekliliği yadsınamaz. Doğru ve zamanında karar almada gerekli bilgiyi sağlamak ve bilgi çağının gereği olan gelişmeye açık olmak, güçlü bir istatistik ve bilgi sistemi altyapısını oluşturmak, ülkemizin bugünü ve geleceği için hayati önemdedir.
TÜİK'in uluslararası standartlara uygun istatistikleri üretme ve ulusal istatistik sistemi içindeki koordinasyonu sağlama konusundaki görev ve sorumlulukları giderek artmaktadır. Bu nedenle, kurumda değişim ve gelişim süreci başlatılarak etkili ve verimli bir kamu hizmeti sunulması amaçlanmıştır. Stratejik plan, performans programlarının hazırlanması, Resmî İstatistik Programı (RİP) çalışmaları ve AB'ye uyum çalışmaları söz konusu değişim ve gelişim sürecini tetiklemiştir.
Gerek TÜİK'in Avrupa İstatistikçiler Konferansında Yönetim Kuruluna girmesi gerekse Avrupa Komisyonu tarafından yayımlanan 2014 Yılı Türkiye İlerleme Raporu'nda İstatistik faslında Avrupa Birliği müktesebatına uyumun "ileri düzeyde olduğu" ifadesi, TÜİK'in yürüttüğü çalışmalar ve Türk istatistik sisteminin geldiği düzeyi göstermektedir.
Sayın Başkan, değerli üyeler; TÜİK'in son dönemde yaptığı bazı çalışmalara kısaca değinmek gerekirse... Resmî bir istatistik portalı oluşturmuş durumda TÜİK ve 25 Mart 2014 tarihinde kamuoyunun kullanımına bu portal açılmıştır. Portal, üretilen tüm resmî istatistiklere, konularına ve kurumlarına göre sorgulama yaparak, erişim imkânı sağlamaktadır.
Yine, TÜİK, 2014 yılında veri derleme yöntemiyle yapılan 75 araştırmada 352.267 hane halkı, 235.148 fert ve 413.850 iş yeriyle görüşerek önemli konularda veri elde etmiştir. TÜİK bilişim personeli tarafından geliştirilen ve "Harzemli" olarak adlandırılan İnternet uygulaması, cevaplayıcıların İnternet üzerinden soru formlarını cevaplamalarına imkân vererek zaman ve kaynak tasarrufunu artırmıştır.
Elektronik Veri Transferi "e-VT" denilen sistem yoluyla iş yeri araştırmalarında cevaplayıcıların kendi bilgisayarında kullanmakta olduğu muhasebe programı ile İnternet üzerinden doğrudan TÜİK veri tabanına veri aktarabildiği bir platform oluşturulmuştur. Bu "e-VT" dediğimiz sistem sayesinde daha önce ortalama dört saati aşan soru formu doldurma işlemi on-on beş dakikada gerçekleşmektedir.
Cevaplayıcı yükü, TÜİK tarafından geliştirilmekte olan yeni veri derleme yöntemlerinin kullanımının yanı sıra idari kayıtların etkin kullanımı ve paylaşımıyla büyük ölçüde azaltılacaktır. Kurumsal tarama çalışması da bir taraftan başlatmış olup, kurumların 896 adet idari kaydının olduğu belirlenmiştir. TÜİK'in biliyorsunuz iki kaynağı var. Bir, diğer kurumların idari verileri, bir de sahada yaptığı çalışmalar. Biz, kurumların idari kayıtlarını ne kadar iyileştirirsek, ne kadar sağlıklı hâle getirirsek TÜİK'in iş yükü de aslında o kadar azalır, saha çalışması yapma ihtiyacı da o düzeyde düşer. Dolayısıyla, TÜİK bir taraftan saha araştırmaları yaparken, bir taraftan da kurumlarımızın idari veri sistemlerini iyileştirme konusunda âdeta danışmanlık hizmeti yürütmekte, teknik destek vermektedir.
Hane halkı iş gücü araştırması TÜİK'in önemli bir araştırması. Burada bir yenilik yaptık. Eurostat'ın bu konudaki tavsiyeleri doğrultusunda 2014 yılından itibaren sürekli ankete geçmiş durumdayız yani 52 haftanın 52'sinde de bu anketleri yapmaya başladık. Eskiden ayda bir ayın belli bir haftasında yapılan anket şu anda bütün haftalarda yapılmaktadır. Böylece, daha hassas bir ölçüm ve AB ülkeleriyle tam uyum sağlanmıştır.
İş gücü göstergeleri, sürekli anket uygulamasına göre ve son kriterler dikkate alınarak, 15 Mayıs 2014'te açıklanmış ve zaman serileri 2005 yılı Ocak ayına kadar geriye dönük revize edilmiştir.
Şimdi, bu yenilikler yapılınca sanki yani farklı bir seri oluştu gibi bazen tartışmalar oluyor. Hâlbuki TÜİK yaptığı bütün yeniliklerde mutlaka gidebileceği kadar geriye götürerek serileri geçmişe dönük olarak da düzeltiyor. Dolayısıyla karşılaştırılabilir bir seriyi oluşturmak için azami gayret sarf ediyoruz.
Diğer taraftan, yine NACE Revize 1 ve NACE Revize 2 sınıflandırmasına göre çalışmalar yürütüyoruz. NACE Revize 2 sınıflandırmasına uygun olarak ilk defa Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 3 Şubat 2014 tarihinde yayınlanmaya başlanmıştır. "Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi" dediğimiz YD-ÜFE 2010 temel yıllı olarak 27 Şubat 2014 tarihinde yayınlanmaya başlamıştır.
Yine, 2010 temel yıllı Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım ÜFE) hesaplanmış ve 14 Şubat 2014 tarihinde kullanıcılara sunulmuştur. Hizmetler ÜFE için çalışmalarımız ise devam etmektedir.
TÜİK'in bu yıl açıkladığı bir diğer önemli istatistik de hayat tablolarıdır. Bu da bir ilk oldu bu yıl. Her yaştaki nüfusun ölümlülük olasılıklarını ve hayatta kalma sürelerini ayrıntılı olarak açıklayan bir tablo bu. Sadece doğuşta beklenen yaşam süresi değil, diyelim ki siz 50 yaşına geldiyseniz 50 yaşından sonraki beklenen yaşam süresini bu tablolardan görebilirsiniz. Hayat tablosuyla il düzeyinde doğuşta beklenen yaşam süresine ilişkin ayrıntılı sonuçlar 1 Ekim 2014 tarihinde kamuoyuna sunulmuştur.
Yine, bu yıl ilk kez karayolu trafik kaza istatistikleri 17 Temmuz 2014 tarihinde kullanıcılarla paylaşılmıştır.
TÜİK tarafından uygulanan bir diğer değerli çalışma olan zaman kullanım araştırması 1 Ağustos 2014 tarihinde başlamıştır. Bunun daha öncesi 2006 tarihinde bu şekilde yenilenmiş ve gelişmeleri de takip etmiş olacağız.
Konut satış istatistikleri haber bülteni 2014 yılından itibaren aylık olarak, birinci ve ikinci el konut satışı ile yerli/yabancı satış ayrımını da içerecek şekilde kullanıcılarla paylaşılmaya başlanmıştır.
Kamuoyu tarafından yakından takip edilen yaşam memnuniyeti araştırması da yine gerçekleştirilmiştir. Burada da Türkiye geneli için yaklaşık 4.800 hane ile gerçekleştirilen yaşam memnuniyeti araştırması, geçen yıl ilk kez il bazında tahmin verecek şekilde yaklaşık 125 bin haneyle gerçekleştirilmiştir. Bu gerçekten, bir hazine diyebileceğimiz ölçüde zengin bir kaynak. Bütün milletvekillerimize il bazında bu çalışmanın sonuçlarını incelemelerini tavsiye ederim. İlleriyle ilgili çok detaylı bazda kamuoyu algısını görmeleri açısından çok önemli bir çalışma, çok değerli bir çalışma. İl bazında vatandaşlarımızın mutluluk ve memnuniyet düzeylerini görebildiğimiz bu çalışma sonuçları TÜİK'in bir diğer önemli çalışması olan illerin yaşanabilirlik endeksinin hesaplanmasında da kullanılacaktır. Dolayısıyla, önümüzdeki dönemde iller bazında yaşanabilirlik endekslerini de hesaplayacağız.
Diğer yandan, TÜİK ekonomik güven endeksi, tüketici ve sektörel güven endekslerinden oluşan çok önemli bir çalışma yapmaktadır. Bu endekslerin 2015 yılından itibaren aylık olarak yayımlanması planlanmaktadır.
Tarımsal Üretim Kayıt Sistemi (TÜKAS) çalışmalarına 2014 yılında başlanmış olup, kayıt kalitesi ile ilgili çalışmalara 2015 yılında devam edilecektir. Tarım istatistikleri bizim en sıkıntılı olduğumuz alan ve TÜİK de bu konuda ciddi bir önceliklendirme yapmış durumda. Tarım Bakanlığımızla uzaktan algılama sistemleri de dâhil olmak üzere, bu konuları çalışıyoruz.
Diğer yandan, TÜİK tarafından hayata geçirilen önemli bir uygulama da -yine herkesin pratik olarak işine yarayabilecek- parasal değerleri güncelleme aracı. TÜİK'in web sayfasına girdiğinizde bunu görebilirsiniz. Barkodlu olarak kullanıcıya bu sunulmakta olup, resmî evrak niteliği de taşımaktadır. Bununla ne yapıyoruz? Belli bir tarihteki parasal değeri TÜFE ve yurt içi üretici fiyat endeksiyle değişim oranları kullanılarak talep edilen tarihteki değere pratik bir şekilde dönüştürebiliyoruz. Tek tek herkes hesaplamak yerine TÜİK'in bu web sitesinden bu kolaylığı sunuyoruz.
Diğer yandan, arz-kullanım ve girdi-çıktı tabloları konusundaki çalışmalarımız devam ediyor ve 2015'te bunları yayınlayacağız.
Gelir yöntemiyle gayrisafi yurt içi hasılanın yayınlanması yönünde metodolojik çalışmalarımız tamamlanmış olup, bunun sonuçlarını değerlendiriyoruz ve önümüzdeki süreçte bu çalışmalarımızı hızlandıracağız.
Yine, mevsimsel düzeltilmiş serilerin sayısını artırdık. 2012 yılında 5 konu başlığında 15 tane böyle serimiz varken 2014 yılında 13 konu başlığı altında toplam 547 seri mevsimsel düzeltilmiş olarak yayınlanmaktadır.
Uluslararası kuruluşlar, ulusal istatistik ofisleri ve bölgesel teşkilatlar ile istatistik alanındaki iş birliği çalışmalarımızı da sürdürüyoruz. TÜİK'ten de yine çok sayıda ülkenin danışmanlık talebi var ve TÜİK bu ihtiyaçları da karşılıyor, kapasitesi yettiğince bu konulara da eğiliyor.
Ben bu noktada tamamlamak istiyorum.
Sayın Başkan, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; kalkınma anlayışımızı, dünya ve Türkiye ekonomisine ilişkin gelişmeleri ve yürüttüğümüz önemli program ve projeleri özetlemeye çalıştığım konuşmama burada son verirken, Bakanlığım ve bağlı kuruluşları bütçelerinin ülkemize hayırlı olmasını diler, hepinize yapacağınız katkılar için şimdiden teşekkür eder, saygılarımı sunarım.