Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
Konu | : | |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 10 .07.2024 |
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Öncelikle böyle bir toplantı bileşimiyle tartışma şansı bulduğumuz için, emeği geçtiği için hem Komisyonumuza hem Bakanlığa teşekkür ediyorum çünkü bu karşılaşmalar gerçekten bizim için önemli ama sunumlara baktığımızda belli ki işe yaramıyor, hiçbir tedbir işe yaramıyor. Bunun neden işe yaramadığını bir kere açığa çıkartmamız gerekiyor. Kadınlar lehine defaatle, mesela, 6284'ün kararlarına rağmen şiddete maruz bırakılıyor, öldürülüyor ve artıyor bu şeyler yani gerçek yaşam çok başka, sürekli artıyor. Bir de şu önemli: Kadın cinayetlerinde vahşetin boyutu da artıyor yani olayda vahşetin boyutu da artıyor. Bunların neden böyle olduğuna dair gerçekten etraflıca tartışmamız gerekiyor. Mesela, koruma kararlarından söz ediyoruz, kolluk kuvvetlerine başvuruyor kadınlar, başvurmak da çok zordur, biz kayıtlara geçen rakamları biliyoruz, daha kayıtlara geçmeyen kim bilir neler var? Geçen yıl 28 kadın koruma kararına rağmen öldürüldü. Mayıs ayında -bunları da basından alıyoruz, demin dediğimiz gibi verileri bilemediğimiz için- Adana, Aydın, İzmir'de 4 kadın koruma kararına rağmen öldürüldü. Yine, Bianet'in raporlarına göre erkekler haziran ayında 34 kadını öldürdü, en az 60 kadına şiddet uyguladı, 7 çocuk istismar edildi ve bir de 29 kadın şüpheli ölüm... Şimdi, feministler, kadın mücadelesinde olan kadınlar bilir ki bu şüpheli ölümlerin arkasında hep bir erkek şiddeti vardır. O yüzden, bu şüpheli ölümler istatistikleri düşürmek için bazen şey yapılabiliyor. Bu şüpheli ölümlerin arkasında kadınlar bilir ki deneyimleriyle erkek şiddeti vardır. Sonradan mesela "intihar" deniliyor. İntihar vakalarına, kadın intiharlarına baktığınızda da arkasında mutlaka sistematik bir şiddet vardır. O yüzden, bunların içeriklerini ayrıca şey yapmak gerekir.
Sonra, elektronik kelepçe meselesi üzerine duruldu. Bakın, yine mayıs ayında Bursa'da boşandığı erkek tarafından Sevda Ç. üstelik altı yerinden bıçaklanıyor. Sezgin A. adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Sevda Ç. isyan etti "Beni yaralayan, tehdit eden bir adamı nasıl serbest bırakırsınız? Ben öldükten sonra gelen adalet, adalet değildir." diye isyan etti. Şimdi, burada özellikle kadınların zaten kolluk kuvvetlerine başvurma mekanizmaları zor yani sadece teknolojik olarak zor demiyorum, kadınların cinsel taciz, tecavüz, şiddet meselelerinde başvuru mekanizmaları zor. Evet, yeni başvuru mekanizmaları oldu ama burada da kadınlar kolluk kuvvetleri tarafından değersizleştiriliyor, aşağılanıyor ve ciddiye alınmıyor bu. Mesela, bunlarla ilgili kolluk kuvvetlerinde kadınların bazıları bunları şikâyete konu yapıyor "Kolluk kuvvetleri bizi değersizleştirdi. Beni değil, şiddet uygulayanı korudu." diyor. Buna ilişkin mesela ne gibi tedbirler alınıyor? Bize bir veri verebilir misiniz kaç tane kolluk kuvveti şikâyete maruz kaldığı için size şikâyette bulunuldu ve siz kaç kolluk kuvveti elemanınızı soruşturdunuz?
Hemen buraya geldiğimizde bir başka mesele var, soru önergeleri veriyoruz size, bu soru önergelerinin cevapları ne yazık ki çok yetersiz, üstelik de zamanında gelmiyor. Bakın, size sormuşuz İstanbul Güvenlik Şube Müdürü olduğu dönemde onur yürüyüşleri sırasında, 25 Kasımlarda, 8 Martlarda kadınlara bilfiil cinsel taciz yapan, şiddet uygulayan Hanifi Zengin o kadar çok kadın tarafından şikâyet edildi ki özellikle LGBT+'lara nefreti ve onlara ilişkin şiddeti bütün basına yansıdı defalarca ve biz bunları şikâyete konu ettik. Sonra Güvenlik Şube Müdürlüğünden şimdi İstanbul'un başka bir ilçesinde yine emniyet amiri olarak görev yapıyor ve biz size sorduk "Bu kadar basına yansımış, şikâyet konusu olmuş, ispatlar falan varken Hanifi Zengin neden görevinin başında?" dedik "Soruşturma açıldı." denmişti, bu soruşturma da kapatılmış sizin verdiğiniz yanıta göre. Şimdi, nasıl oluyor da bu mümkün olabiliyor? Bu Hanifi Zengin örneği hani şey değil, tekil bir örnek değil sadece yani zamanımız yok, basit bir örnek vermek açısından bunları söyledim. Yine buna benzer o kadar çok örneğimiz var ki elimizde.
Bir başka meseleye gelmek istiyorum daha ayrıntılı konuşacağımız için. Dile getirildi ama ben bir kere daha tekrarlamak istiyorum. Kadınlar bu ülkede eşit ve özgür değil "Siz hür ve eşit görüyoruz." dediniz de böyle değil çünkü esasen "Kadın-erkek eşit değildir." diyen ve bütün yetkiler elinde toplanan bir Cumhurbaşkanı karar veriyor her şeye ve bu nedenle kadınların emekleri değersizleştiriliyor, kadınların varoluşları değersizleştiriliyor ve bütün politikalarda kadınlar bir toplumda eşit, özgür bireyler değil, birisinin kocası, birisinin kız kardeşi şeklinde aile içine hapsedilerek ancak makbul sayıldığı için yapıyor. Dolayısıyla, ben şimdi bunu sormak istiyorum: Burada kadınları aile içine hapseden politikalarınızla kadın cinayetlerinin artması arasında ben bir ilişki görüyorum çünkü kadınlar kendi varlıklarıyla varoluşlarıyla toplumda bir yer edinmek istedikleri için öldürülüyorlar, bütün istatistikler bunu gösteriyor. Dolayısıyla buna ilişkin nasıl tedbir alacaksınız, mesela, nasıl bir şey yapıyorsunuz? Yine "aile" dediniz, aile kadınlar için şiddet yuvası oldu, istatistikler bunu gösteriyor. Bu nasıl engellenecek?
Sonra patriyarkaya karşı, kadınların eşit, özgür mücadelesine karşı 8 Martlar, 25 Kasımlar bütün dünyada, onur ayında bütün dünyada LGBT+'lar kendi varoluşlarıyla kendi toplumsal yaşamları için sokakta kendi seslerini duyurmak istiyorlar ve defalarca sizin kolluk kuvvetlerimiz tarafından şiddete maruz kalıyorlar, o şiddete maruz kalanlardan biri de benim; hem Hanifi Zengin'in şiddetine maruz kalan hem sizin kolluk kuvvetlerinize maruz kalanlardan biriyim. Şimdi, son dönemde milletvekili olduğum için şiddet uygulayamıyorlar ama yanımda arkadaşlarımı... Yine, daha yeni, onur ayında, daha en son 8 Mart, 25 Kasımlarda "6284'ü etkin uygulayın" diye sokaklarda olduğumuz anda şiddete maruz kalıyoruz, bu şiddeti önlemek için ne yapacaksınız? Haklarını arayan kadınları, LGBT+'ları kolluk kuvvetlerinin şiddetinden korumak için tedbiriniz var mı? Çünkü sizin sorumluluğunuzdalar.
BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim, söz bekleyen çok vekilimiz var.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Hemen bitiriyorum.
Bir başka konu, yine Diyarbakır'daki meseleleri sormak istiyorum. Diyarbakır'da son bir ayda gerçekleşen ve kadınların kamusal alanda eşit ve özgür yurttaşlığını hedef alan ve organize şekilde gerçekleştirilen üç farklı saldırı oldu. Bununla ilgili siz ne gibi önlemler aldınız, ne yaptınız? Özellikle bununla ilgili gerçekten şu soru önergelerine verdiğiniz yanıt gibi değil, net ve somut yanıt beklediğimizi dile getirmek istiyorum.
Son olarak, yine çeşitli kadın örgütlerinin, feminist kadınların ziyaretleri sonucunda birtakım veriler aldık, sadece bir tanesini örnek vermek istiyorum. Mesela, Hakkâri ilinde -yine tırnak içinde söylüyorum- şüpheli kadın ölümlerinin arttığı söyleniyor ve kayyumlar döneminde kadına yönelik şiddetin gerçekten bütün bölgede arttığı ifade ediliyor. Mesela, herhangi bir veri var mı elinizde sizin bununla ilgili, dikkatinizi çekti mi, ne oldu? Sonra, intihar vakaları artıyor. Bakın, 2023 yılının ilk on ayında yaşları 16 ila 32 arasında değişen 25 intihar vakası var Hakkâri'de.
BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim, toparlayalım, bekleyen çok arkadaşımız var.
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Hemen toparlıyorum.
İnsan Hakları Derneği şubesi bir toplantı yaptı intihar vakalarıyla ilgili ve bu intihar vakalarının arkasında yine orada kolluk kuvvetlerinin sistematik şiddetini ifade eden epeyce veri var. "Zamanın yok." diyorlar, o yüzden burada ayrıntılı dile getiremiyorum. Dolayısıyla, ben diyorum ki özellikle Kürt illerinde bu cinsel şiddet, istismar meselesinde defalarca şikâyet edilen kolluk personeli var. Ben bu sayıların sizin tarafınızdan verilmesini istiyorum ve bunlara ilişkin hangi soruşturma açıldı, ne gibi tedbirler alındı yoksa Hanifi Zengin'e yapıldığı gibi "soruşturmaya gerek yoktur" diye soruşturma kapatıldı mı, bunların somut bilgilerini rica ediyorum.
BAŞKAN ÇİĞDEM ERDOĞAN - Sayın Vekilim...
ÖZGÜL SAKİ (İstanbul) - Son sorum bu.
Geri gönderme merkezleri meselesi ayrıca önemli. Geri gönderme merkezlerinde kadınlar ağır şiddete maruz kalıyorlar hem geri gönderme merkezinde birlikte kaldıkları erkekler tarafından hem geri gönderme merkezindeki görevli personel tarafından. Şimdi ayrıntıyı şey yapamayacağım, 2 göçmen kadın şikâyet ediyor, şikâyet edilenler değil, göçmen kadınlar sınır dışı edildi. Geri gönderme merkezlerinin kapıları sıkı sıkıya kapalı, herkese kapalı ancak avukatlar kanalıyla bazen bilgi alabiliyoruz. Bakın, AGİTPA Göç Alt Komisyonundan buraya geldiler, ben de o Komisyonundayım. Geri gönderme merkezlerine biz gidemedik "Uygun değil şimdi." denildi. Bu çeşitli bahanelerle bizim geri gönderme merkezlerine ziyaretlerimiz engelleniyor. Buradan bir kere daha söylüyorum, tekrar başvuru yapacağım. Geri gönderme merkezlerini kadın örgütlerinin, göçmen örgütlerinin denetimine açmayı düşünüyor musunuz?