Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
Konu | : | İzmir Milletvekili Yaşar Kırkpınar ve Sakarya Milletvekili Ertuğrul Kocacık ile 132 Milletvekilinin Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2266) |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 10 .07.2024 |
MUSTAFA ERDEM (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, basın emekçilerimiz, değerli katılımcılar; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Yine, birbiriyle alakasız halkın beklentileri ve yararından uzak düzenlemeleri içeren bir torba yasayı konuşmak üzere bir aradayız. Buradaki Komisyon görüşmelerinde gerek Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak gerekse diğer muhalefet grubu ve milletvekili arkadaşlarımız olarak getirilen torba yasaların sağlıklı bir yasa yapma yöntemi olmadığını sıkça dile getirdik ama maalesef sözümüz dinlenmedi; yine, yeni bir torbayla karşı karşıyayız. Peki, bu torba yasalar halkın bugün içinde bulunduğu sıkıntıları düzeltecek, beklentileri karşılayacak bir içeriye sahip midir? Hayır. Halk bize soruyor: "Siz orada ne yapıyorsunuz? Bir gün olsun Komisyona bizlerle ilgili, halk yararına bir madde getirecek misiniz?" diye.
Değerli milletvekilleri, mahkeme kararına rağmen bir sır gibi sakladığınız, emekçinin, emeklinin maaş artışını belirleyen TÜİK'in uydurma rakamları maalesef ortaya çıktı. Milletin aklıyla dalga geçer gibi "Doktor muayenesi 34 lira, 1 kilo zeytinyağı 113 lira, peynir 147 lira, kira 5.845 lira." diyor TÜİK. Vatandaş isyan ediyor, simit yiyemez hâlde emekli, öğrenciler okula aç gidiyor. Bu torbada ücretlerle ilgili bir düzenleme var mı? Yok. Çalışanların özlük haklarıyla ilgili bir düzenleme var mı? Yok. Taşeronların kadroya alınmasıyla ilgili, gençlerle ilgili, kadınlarla ilgili herhangi bir düzenleme var mı? Yok. Öğretmenleri söylemiyorum, Genel Kurulda görüşülmekte olan Öğretmenlik Meslek Kanunu rezaleti ortada. E, peki ne var bu torba yasada arkadaşlar? "Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" olarak adlandırılan, kısaca "tasarruf paketi" olarak önümüze çıkan konu. E, peki ne var bu konuda? Hangisi tasarruf?
Açlık sınırı altında yaşayan halkın seçimlerdeki tepkilerini gördükten sonra bunca yıllık şatafat ve görgüsüz harcamalar karşısında tasarruf paketi açıkladınız; bakıyoruz, tamamen göz boyama paketi. "Kamuda tasarruf" diyorsunuz, tasarrufu vatandaştan yapıyorsunuz. Halk açlıkla mücadele ediyor, siz hâlâ itibardan tasarruf etmiyorsunuz; har vurup harman savurmaya devam ediyorsunuz. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı gidiyor Limakın kiracısı oluyor, Et ve Süt Kurumunun aylık 800 bin liradan çıktığı binaya tahminî 1 milyon TL'nin üzerinde kira ödüyor. Utanmadan "Tasarruf tedbirlerinden önce kiraladık." diyorlar. Mehmet Şimşek'in kendi Bakanlığına yapılacak müştemilat ve tuvalet tadilatı için 24 milyon liralık kaynak ayrılıyor. Peki ne diyorlar bunlar? "Tasarruf genelgesi dışında." Cumhurbaşkanının Almanya'daki konvoyunu hepiniz gördünüz değerli arkadaşlar; şimdi emeklinin, işçinin, memurun ücreti tasarruf genelgesi içinde, bu şatafat tasarruf genelgesinin dışında. Memurun servisi, lojmanı, KPSS'ye hazırlanan gençlerin umudu tasarruf tedbirlerinin içinde ama bunlar dışında. Artık inandırıcılığınız maalesef kalmadı.
Kamuda tasarruf ve verimlilik paketi devlette usulsüz ve hukuksuz harcamaları önlemekten daha çok kamu harcamalarını kısmaya dönüktür. Asıl hedef kamu harcamaları, kamu çalışanları, emekliler ve kamu hizmetidir. Paketin şatafat ve usulsüz harcamalara dönük kısmı maalesef göz boyamadır. Şimdi siz "Kamuda tasarruf önlemlerine aykırı işlemlerde bulunan kamu görevlilerine yönelik yasal düzenleme yapacağız." diyorsunuz. Kim yapacak kontrolü? Hazine ve Maliye Bakanlığı. Kime bildirecek? Cumhurbaşkanlığına yani geçen yıla göre masrafı 8 katına çıkan saraya; komik değil mi arkadaşlar? Herhalde en çok ceza bu iki kuruma kesilecektir.
Yine, 31 Mart yerel seçimlerini kaybettikten sonra belediyeleri de cezalandırmak için hemen harekete geçtiniz. Belediyeler, özellikle kıyı bandında bulunan belediyeler, bütçeden hak ettikleri payı zaten alamıyor. Şimdi bunların aydınlatma ödemeleri içinde payını 3 kat artırıyorsunuz. Bir de buna 2 kat artırma yetkisini Cumhurbaşkanına veriyorsunuz. Bu mudur tasarruf, belediyelerin sırtına binmek midir?
Bakın arkadaşlar, 2020-2022 yıllarına ait Sayıştay denetim raporlarına göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının mal hizmet alım giderlerinin yaklaşık yüzde 98'i sokak aydınlatmalarına harcanmıştır. Sadece 2022'de aydınlatma giderleri için 10,3 milyar TL ödenmiş ama içeride alacağı kalmayan elektrik dağıtım şirketleri TEİAŞ'a olan borçlarını ödememiştir. Neden? Bunu daha önce yine sorduk, hâlâ kamuoyuyla paylaşmanızı bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, sizlere birkaç isim vereceğim. EPDK Tarifeler Daire Başkanı Nedim Korkutata, 2021 yılı için tarifeleri ve verilecek teşvikleri ocak ayında belirledikten yalnızca bir ay sonra Mart 2021'de TEDAŞ'ta Regülasyon Başkanı olarak göreve başlamış. Ali Rıza Dinç, EPDK Elektrik Piyasası Daire Başkanlığında Tarifeler Grup Başkanlığı görevinden Şubat 2021'de istifa etmiş, istifanın hemen ardından AKSA Elektrik Satış AŞ firmasında Tarife ve Regülasyon Direktörlüğüne geçmiş. Sadık Çakı; EPDK'de enerji uzmanı olan ve Şubat 2021'de görevden ayrılan Çakı YZD Elektrik Dağıtım AŞ firmasında Operasyon Mükemmellik Müdürü olarak göreve başlamış. Çok mu yetkililermiş yoksa kamuda görev yaptıkları sürede bu şirketlere yaptıkları kıyakların ödülleri midir? Bunu kamuoyunun takdirine sunuyoruz.
Yine, değerli arkadaşlar, bu tasarruf paketinde bizler için çok önemli olan yerel basının yok edilmesi amaçlanmıştır. Yerel basınla ilgili bu kararın düzeltilmesi çok elzemdir.
Yine, torbada zaten yarısına yakını kamudan ayrılmak zorunda bırakılan gelir uzmanlarıyla ilgili düzenlemenin de Anayasa'ya aykırı olduğunu düşünüyoruz.
Yoğun iş yükü içinde ezilen, angaryalar altında ezilen mali müşavirlerin haklı bir talebini de burada dile getirmek istiyorum. Geçici vergi dönemlerinde uygulanması istenen enflasyon muhasebesinin vergisel açıdan çok etki etmeyeceğini düşünüyorum. Bu anlamda uygulamanın yılda bir defa, yıl sonunda yapılması gerektiğinin altını çizerek buradan sizlerle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bizim oralarda derler ki: "Ağaç kuruyacağı yıl en çok meyveyi verirmiş." Anlaşılan o ki size de yol görününce gerçekten bütün kurumları, kurullarıyla, kurumlarıyla karıştırıp yok etme niyetinde yasalar çıkarıyorsunuz; bu sevdadan vazgeçin diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN MEHMET MUŞ - Teşekkür ediyorum.