KOMİSYON KONUŞMASI

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli hazırun; ben de zorlu, yorucu ve bu yoruculuğun içinde de epey dayanmayı, o dayanma gücünü ortaya koyduğumuz çalışma günlerinden sonra, inşallah bütçemizin halkımızın beklentilerine ve halkımızın gelecek günlerdeki refahına hizmet edecek niteliklerde olması dileğimi ortaya koymak isterim.

Şimdi, Sayın Bakanım, Maliye Bakanlığı dediğimizde -tabii, siz Bakanımız olarak daha önce de bürokratik kademede görev aldığınız için- Sayıştay raporları ve o raporların içeriğinde belirlenen başlıklarda değerlendirme yapıp, bizleri bu raporların içeriğiyle ilgili aydınlatmada çok daha etkin olacağınıza inanıyorum. Çünkü tabii, özellikle özel hesaplar ve E cetvelleriyle ilgili olanlar ve o konuda verdiğiniz cevabı aldım, ama tabiidir ki daha iki gün önce, bir bakanlıkta bu özel hesapların kullanımıyla ilgili Sayıştayın tespitlerine baktığımız zaman, bu konuda ne kadar hassas olmamız gerektiğini çok net ve çok doğru bir şekilde tespit ettiğimize inanıyorum. Verdiğiniz cevap içeriğinde de geliştirilecek yeni bir çalışma içinde olduğunuzun da cevabını aldım, ama ben, şimdi, sizin Sayıştay raporunuzu, Bakanlık olarak neler yazdığını paylaşmak ve onlarla ilgili hangi konumdayız, onu sizlerden öğrenmek isterim.

Birincisi, "Hazine taşınmazlarının yenileme amacıyla belediyelere devri ve bu taşınmazlarla ilgili gelirlerin tahsili işlemlerinde hatalı uygulamalar." diyor. Bu, Maliye Bakanlığı açısından çok hassas bir konu ve bu konuda muhtemelen bir açıklama söz konusu olacaktır.

Diğer taraftan, baktığımızda, tabii, balıkçı barınaklarının yönetimiyle ilgili gerçekten önemli sorunları var, barınaklarla ilgili önemli sorunlar var. Ben kendi bölgemdeki balıkçı barınaklarına gittiğim zaman da hem mekânsal olarak hem kendi faaliyet konularıyla ilgili problemleri var, ama özellikle çözülmesi gereken bu mekânsal problemlerle ilgili nedir durum, onu öğrenmek isterim.

Tabii, Gelir İdaresi Başkanlığı dediğimiz zaman çok önemli. Gelir İdaresi Başkanlığı, sonuçta bu ülkenin bütçesinin uygulanabilmesi için kaynağın en önemli sağlayıcısı ve o noktada da ortaya koyacağı faaliyetlerin önemi çok yüksek. Onlarla ilgili olan tespitlerde de "Vergi iadelerine ilişkin düzeltme fişlerinin mükellefe tebliğ işleminin yapılmaması sonucu iadelerin kayıtlı olduğu 25-26 kodlu emanetlerde zaman aşımının işletilememesi." denilmiş ve onun ötesinde bulgunun altında tek tek çeşitli tespitler ortaya koymuş. Ayrıca, mükellef adreslerinin sağlıklı olmaması dile gelmiş.

"Vergi alacağını takibe alma, ödeme emri tebliğ etme ve haciz varakası düzenleme, cebri tahsilat işlemlerinin başlanması için gerekli süreçlerin zamanında işletilememesi." denilmiş.

Bunun zamanında işletilememesinin sebebinde ne vardır? Yani sonuçta önemli bir görev yerine getiriyor Gelir İdaresi ve Gelir İdaresinin faaliyetlerinin hangi başlıklardan ötürü bu konuda geri kaldığı veya eksik kaldığı veya zamanlaması veya içerik açısından... Çünkü burada bir doküman var Sayın Bakanım. 2010 ile 2014 yılları arasında toplam işlem sayısı, takibe alınması gereken 7 milyon 390 bin işlem olarak ortaya konuyor ve ödeme emri tebliğ edilmeyen toplam borç tutarı da 40 milyar 872 milyon olarak beyan ediliyor. Bu çok yüksek bir rakam ve açıkçası bu konudaki değerlendirmeyle ilgili sizin de kendi görüşünüzü almak isterim

Tabii, burada Özelleştirme İdaresi Başkanlığıyla ilgili tespitler de var ama benim için çok önemli bir başlık "Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından imar planı değiştirilmeksizin satışı gerçekleştirilen taşınmazlara yönelik satış sonrası alıcılar tarafından imar planı değişikliklerine gidilmesi suretiyle kamuda kalması gereken ve plan değişikliğinden kaynaklı değer artışının üçüncü kişilere bırakılması."

İşte, hani diyoruz ya rant ve birtakım kamu kaynak transferi, burada bunun da ortaya konulduğu bir tespit var. Bu konuyla ilgili sizin vereceğiniz cevap çok önemli, çünkü bunu Sayıştay tespit etmiş ve bununla ilgili olarak uygulamada ne yapılmıştır?

Şimdi, ben iki konuyu da paylaşmak isterim. Sayın Bakanım, iş dünyasının kendi tespit ve şikâyetlerinde bürokrasideki tıkanıklıktan sürekli söz ediliyor ve hâlihazırda bugün baktığımızda, ekonomik açıdan iş dünyasında ekonomik göstergeler, içinde bulundukları durum, işletmeler açısından ortaya çıkan riskler ve şu an için önünü görememe noktasında duydukları güvensizlik, bir yerde iş yapma kolaylıkları açısından da veya bugün için mevcut şartları kolaylaştırıcı neler yapılır bakış açısını ortaya koymamızı gerektiriyor.

Mesela bakıldığında, özellikle ihracatçı firmalar açısından bir değerlendirme var. Maliye ile gümrüğün bilgi işlem sistemi birbirini tutmadığı için, ihracatın hem güçleşmesi hem de hızlandırılmış vergi iadeleri açısından problem yaşandığını dile getiriyorlar. Bu konuda, özellikle KOBİ'lerin çok önemli problem yaşadığı ve çoğunun bu avantajdan faydalanamama noktasında bir sıkıntıda olduğu dile getiriliyor, çünkü bir taraftan baktığınızda onlar için bir işletme sermayesi noktasında önemli bir kalem. Paranın bu kadar kullanımının pahalılaştığı bir dönemde, işletme sermayesinin bir de devlet tarafından kullanılacağı bir süreç gibi yaşanması gerçekten olumlu değil. Bir taraftan da baktığınızda, tabii, bürokratik açıdan imza atacak, imza yetkilisini bulamamaları açısından oldukça problemli bir sürecin dile geldiğini sizlerle paylaşmak isterim.

Tabii, bu, işte VEDOP sistemiyle ilgili hangi aşamadasınız, onu açıkçası öğrenmek istiyorum.

Şimdi, biraz önce Sayın Kuşoğlu dile getirdi, hem kullanılan lojman hem de kullanılan araçlarla ilgili olarak.

Sayın Bakanım, biz, beş yıldır bu kamudaki araç kullanımıyla ilgili şikâyetlerin, bürokrasiden veya bakanlık noktasından da şikâyetlerin dile geldiğini duyuyoruz ve kamuda taşıt kullanımıyla ilgili bir yasa taslağı üzerine çalışıldı, bunun da kanunlaşması noktasında çalışmaların olduğunu hep duyuyoruz, ama duymakla kalıp fiiliyatta karşımıza herhangi bir şekilde gelmiş olan bir şey yok. Yani bir taraftan taşıt alımı, bir taraftan taşıt kiralanması, bir taraftan lüks taşıtlar... Yine bir Sayıştay raporunu okumuştum, yerli otomobil kiralanmasıyla ilgili olan bir süreç sonrasında hemen yabancı menşeli arabaya geçiş olmuş bir kamu...

Yani bugün yaşadığım bir olayı söyleyeyim. Genelde ben arabamı kendim kullanırım, geliyorum, arkamdan her tarafından ışıklar yanan bir araba ve bir kamu plakası, öncelik hakkıyla bir yerlere gitmeye çalışıyor. Arabanın markası da önemli değil ama nedir bu gösteriş merakı? Arabanın markası, her tarafı ışıl ışıl parlıyor ve biz, halka, millete millet için hizmet etme noktasındaki tercihimizi bu şekilde mi kullanıyoruz?

Şimdi, baktığımızda, Başbakanlık Etik Kurulunun bu konuda tespitleri var ve açıklanan araç kullanımıyla ilgili ilke kararlarının, özellikle kamu kurumu ve yerel yönetimler açısından ve taşra teşkilatları açısından doğru kullanılmadığını ve hatta birtakım hileler olduğunu, hileli kullanımlar olduğunu ortaya koyuyorlar. Birtakım şikâyetler ve başvurularda, hem yerel yönetimler hem mülki amirler açısından, yani hem valiler hem belediyeler hem de kamu üst düzey yöneticileri açısından problemler dile geliyor. Kamu yönetiminde şeffaflık, hesap verilebilirlik, savurganlık ve israftan kaçınma, kamu faydasına uygun olarak kaynakları etkin ve verimli kullanma gibi temel etikle ilgili olarak ortaya çıkan sorunları ve bununla ilgili zaten Etik Kurulu olarak da ortaya koyduğu değerlendirmeleri paylaşıyorlar.

Şimdi, bakıyorsunuz, nasıl oluyor? Bazen böyle bir şey oluyor mu? Yani böyle iddialar var, doğru mudur? Bir kamu kurumunun, işte, kamu bankasındaki hesabına karşılık olarak belli sözlü veya yazılı protokoller olup, araba ve buna bağlı kullanımlar oluyor mu? Siz böyle şeyler duyuyor musunuz? Böyle iddialar var çünkü veyahut işte, hesapta olan rakamlar ve tutarlar üzerinden faiz pazarlığına kadar giden iddialar var. Böyle şeyleri araştırdınız mı? Bunlarla ilgili değerlendirmeniz ne olacak?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tamaylıgil, sözlerinizi tamamlayınız lütfen.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Tamamlayacağım, iki dakika istiyorum sadece.

BAŞKAN - İki dakika ilave süre veriyorum, buyurun lütfen.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bir de eskiden biz mukteza derdik şimdi "özelge" deniliyor, hatta Sayın Kuşoğlu'na da bunu sordum. Bu özelgeler ile genelgeler arasında tutarsızlıklar oluyor Sayın Bakanım. Yani burada sanki özelgeler öyle bir şeye geçmiş ki, 2010 yılından sonraki süreçte sanki mükellefleri ilgilendirirken, bu bir özelgeler genelge noktasına dönüşüp ona dayanarak işlemler oluyor. Bu konudaki aksaklığı ve uyumsuzluğu ortaya koyan bir çalışmanız var mı?

Bir de ben şunu sormak istiyorum: Şimdi, geçen sene biz 2 tane üniversite kurduk; biri Sağlık Bilimleri Üniversitesi birisi de Uluslararası İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi. 2 üniversite... "Bu üniversiteleri niye size soruyorum?" dediğim zaman, bunlarla ilgili kadro atamaları, üniversitelerin yapısıyla... Ben bu Sağlık Bilimleri Üniversitesini takip ediyorum, ancak Bakanına da sordum, işte, belli sorunlar olduğunu, o sorunlar aşıldıktan sonra ama çalışmalara... Şimdi, bu diğer üniversiteyle ilgili, İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesiyle ilgili bir çalışmanın hangi boyutta olduğunu bilmiyorum, çünkü yasa çıkarken, yasa çıktıktan altı ay sonra bir vakıf kurulacağı... Bu vakfın içeriğinde Maliye Bakanlığı olarak sizin de tanımınız var. Böyle bir vakıf kuruldu mu? Bu üniversite ne oldu?

Şimdi, bu üniversitenin içeriğine baktığımız zaman çok geniş, bakanlıkların içinde yer aldığı, hatta danışma kurullarında birçok bakanlığın görev aldığını da biliyoruz, sizin de o vakıf bünyesinde olmanız...

O yüzden, bu Türkiye Uluslararası İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesiyle ilgili de bilgi verirseniz veya vakıfla ilgili bilgi verirseniz çok sevinirim.

Ben, daha söylenecek şeyler var ama ileriki aşamalarda paylaşırım.

Tekrar hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.

Teşekkür ediyorum.