KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Şimdi, 31'inci maddeye geçmeden önce biraz önce bir arkadaşım bana bir haber gönderdi, onun hakkında kısaca bir konuşmak isterim.

Öncelikle, usulle ilgili, bakın, iki günden beri, dünden beri buradayız. Ben, hiçbir parti ayrımı yapmadan tüm milletvekillerimizin mümkün olduğu kadar konuşacağı her şeyi konuşabilmesine imkân sağladım. Ve karşılıklı sataşmalarda da kendi partimizin aleyhine bile olsa arkadaşlarımızı teskin ederek mümkün olduğu kadar o ortamın, gerilimin artmaması için de azami gayret sarf ettim.

İlk defa, Öğretmenlik Meslek Kanunu'yla ilgili bu görüşmede buraya gelen tüm sendikalara, gelmemiş olup diğer partilerimizin milletvekilleri tarafından "Getirelim mi?" diye söylenen tüm sendikaları buraya davet edip konuşmalarına imkân verdik. EĞİTİM-BİR-SEN sendikamızın kıymetli temsilcisi yetkili sendika olarak biraz daha fazla konuşmayı talep etmesine rağmen o hakkı ona vermedim; belki hakkını yedim yani. Diğer tüm sendikalara yetkili veya yetkisiz olmasına bakmaksızın mümkün olduğu kadar konuşma imkânı verdim; buna hepiniz şahitsiniz.

Ama EĞİTİM İŞ sendikasının Sayın Genel Başkanı Kadem Özbay aynen şöyle diyor: "ÖMK görüşmelerinde eski Bakan Mahmut Özer bizi konuşturmadı." Şimdi, ben de çıkarttım; arkadaşlar, uzman arkadaşlar, tüm sendikaların ne kadar konuştuğuyla ilgili dakikaları çıkardı. Tüm sendikalar seksen beş dakika konuşmuş; en uzun konuşan sendika Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası çünkü hiç dokunmadık yani. Gerçekten amacı derdini anlatmaktı; ne milletvekillerine sataştı ne ideolojik olarak bir kategorizasyona vesile oldu. Ve tüm milletvekillerimizle, parti ayrımı yapmaksızın, o konuda bir adım atmayla ilgili, gerek mümkünse bu kanun teklifinde, değilse sonrasında bir araya gelerek adım atmayla ilgili pozitif bir inisiyatifin başlamasını tetikledi. "Eski Bakan Mahmut Özer beni konuşturmadı." diyen EĞİTİM İŞ sendikasının Genel Başkanı Kadem Özbay burada on beş dakika konuştu, ikinci en fazla konuşan sendika başkanı Kadem Özbay'dı.

Şimdi, hem buraya gelip "Ben sabahtan beri, öğretmen odasını görmeyen, Komisyonun milletvekillerini dinlemek zorunda kaldım; siz de beni dinleyeceksiniz." şeklinde küstahça bir üslupla... Güya Öğretmenlik Meslek Kanunu'yla ilgili, iyileştirmeyle ilgili önerilerini beklerken, tam tersine, ideolojik bir şekilde, sürekli farklı üsluplarda, yaklaşımlarda bir ifade, üsluba sahipken bir de... Ya, hak talep ediyorsak hakkaniyetli olmalıyız.

Eğer benim buradaki yönetim tarzımla ilgili, ben eğer konuşturmadıysam bunu söyleyebilirsin, dersin ki: "Bana fırsat vermedi, beni konuşturmadı." Ama ikinci en yüksek süreyi kullanan bir sendika genel başkanı eğer "Eski Bakan Mahmut Özer bu müzakere esnasında beni konuşturmadı." diyorsa benim hakkımı yiyordur; kendisine hakkımı helal etmiyorum ve üzüntülerimi buradan ifade etmek istiyorum.

Bizim -biraz önce Suat Vekilimiz bahsetti- amacımız üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi? Kadem Özbay'da şunu görüyorum: Amaç üzüm yemek değil, amaç bağcıyı dövmek. Herkes cürmü kadar yer yakar.

Onun için, gecenin ilerleyen bu vaktinde bu konuyu da özelleştirip sizi rahatsız etmek istemiyorum ama üzüntülerimi de ifade etmek de benim en doğal hakkım gerçekten. Belki de bu sürecin sonunda geriye kalacak şey şu: Biz, beraber konuşabiliyoruz. Biz, beraber, istediğimiz şekilde görüşlerimizi ifade edebiliyoruz. Biz, birbirimize saygılı bir şekilde süreçleri yönetebiliyoruz. Bunun örnekliğini teşkil etmek... Ben isterdim ki Sayın Kadem Özbay da -madem böyle öğretmenlerin sendikal hakkıyla ilgili bir inisiyatif kullanıyor- hakkı ve adaleti teslim edecek şekilde, sözü bağlamından çıkarıp hakkın, hakikatin hilafına, kamuoyunda kendi yankı odalarına yönlendirecek şekilde bir ifade, bir üslup kullanmasaydı; üzüntülerimi belirtiyorum gecenin ilerleyen bu saatlerinde.