KOMİSYON KONUŞMASI

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Komisyonumuzun kıymetli üyeleri; şimdi, Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifi'nin 21'inci maddesini, özellikle eğitim yöneticilerinin atanması ve tespiti, yetiştirilmesiyle ilgili önemli bir maddeyi tartışıyoruz. Burada -bizim, parti olarak sorunlu bulduğumuz- hem kaleme alınması ve formüle edilmesi açısından bence kötü bir yasa metni ortaya çıkmış hem de ortaya çıkardığı müphemlikler açısından bu yasa maddesinin sıkıntılı olduğunu ve bu hâliyle kabul etmemizin mümkün olmadığını ifade etmek isterim her şeyden önce.

Şimdi, şunu ifade etmemiz gerekiyor: Millî Eğitim Bakanlığı özellikle mülakatlar ve ölçme, değerlendirme sistemi açısından şimdiye kadar mülakatlardaki subjektif tasarrufları, aynı zamanda mülakatların kayırmacılığa yol açtığı iddiaları ve bu iddiaları zımni olarak kabul ederek seçim beyannamesinde ve seçim öncesinde "Mülakatlar kaldırılacaktır." taahhüdüyle aslında Millî Eğitim Bakanlığı pratiklerinin, özellikle öğretmenlerimize dönük mülakat pratiklerinin subjektivizm içerdiğini, kayırmacılık içerdiğini ve elenen öğretmen adaylarının, atanmayan öğretmen adaylarının bu konudaki yanlılık hislerine bir cevap veremediğini biliyoruz ve bu aslında hassaten de itiraf edilmiş durumda farklı meseleler çerçevesinde.

Şimdi, bir yandan, mülakatlar ölçme ve değerlendirme süreçlerindeki subjektif ve yanıltıcı sonuçlar, adrese teslim değişiklikler, diğer taraftan Millî Eğitim Bakanlığının özellikle akademi, Millî Eğitim Akademisi kurulduktan sonra eğitim kurumu müdürü veya müdür yardımcısının atanması, mesleğe terfi edebileceği pozisyonlara kabulü noktasında yazılı ve/veya sözlü sınavlardan 60 ve üzeri puan alması kriterinin getirilmesi bu müphemlikleri ve subjektiflik algısını besliyor. Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Öncelikle yasama dili açısından akademik, yarı akademik ve yarı entelektüel sayılabilecek fakat hiçbir kanun maddesinde yoruma mahal bırakmaması gereken bir müphemlik içeriyor 21/1 maddesi. Bu hâliyle eğer siz bu değişikliği yapmazsanız Anayasa Mahkemesi daha önce yaptığı gibi düzeltmeyi yapacaktır çünkü hiçbir zaman bir akademi veya bir bakanlık yöneticilerinin seçimi ve atanmasıyla ilgili mülakat sisteminin yazılı veya sözlü yapılacağıyla ilgili müphemliği prensip olarak kabul etmez fakat bu kötü bir şekilde 21/1 maddesinde yazılmış durumda.

Şimdi başlangıçta yönetici adayı olarak akademi tarafından yetiştirme programına alınan adaylar sözlü sınavlara tabi tutulabilecekken bir defa buna girdikten sonra bu programdan mezuniyet için sadece yazılı sınav kriteri aranıyor. Bu da bir başka subjektif ve şüphe uyandıran, siyasi nüfuz ve etkiye dayalı olarak ilk tercihlerin, ilk kabullerin yapılacağı şüphesini uyandıran bir algıdır. 21'inci maddenin (1)'inci ve (2)'nci bendi arasındaki bu yazım ve içerik müphemliği, bizim korkumuz odur ve kaygımız odur ki şüphemiz odur ki Millî Eğitim Akademisinin AK PARTİ'nin bir tür parti komiserleri gözetiminde ve seçiciliğinde bir siyasi arka bahçe yaratma gayretine doğru evrilebileceği hissidir. O da şudur: Yani nasıl proje okullarda öğretmenlerin atanması tamamen Bakanlığın uhdesinde ise Millî Eğitim Akademisi tarafından eğitim kurumu müdür ve müdür yardımcılarının subjektif bir şekilde seçilip atanmasının belirlenmesi durumunda da bu defa da proje okullarında olduğu gibi proje müdürleri ve yöneticileri yaratma ihtimali olacaktır, bir arka bahçesi yaratma ihtimali olacaktır AK PARTİ'nin parti komiserliği çerçevesinde. Bu da bizim uzun süredir dile getirdiğimiz bazı cemaatlerin, tarikatların ve kimi, sizin "STK" dediğiniz yapıların referanslarının mülakat sürecinde yöneticilik için bir kriter olduğu hissini ve kaygısını doğrulayacak niteliktedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Vekilim, toparlayalım.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Burada bir diğer önemli açık ve şüphe yaratan mevzu da şudur değerli milletvekilleri: ÖSYM veya Millî Eğitim Bakanlığının Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü gibi önemli iki sınav yapabilecek kurumu varken bu sınavı kimin yapacağıyla ilgili bir netlik söz konusu değildir yani akademinin içinde bu sınavın nasıl yapılacağı, akademi kurulduktan sonra bu meselenin nasıl ele alınacağıyla ilgili bir netlik söz konusu değildir; bunun giderilmesi gerekir. Bakınız, müphemliklerden ve subjektifliklerden arındırılmayan ölçme ve değerlendirme sistemleri, mülakatlar, Adalet ve Kalkınma Partisinin yönetimine yapışmıştır; yirmi iki, yirmi üç yıllık yönetiminde Adalet ve Kalkınma Partisi bu kara bulutun altındadır.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Vekilim, toparlayalım.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Bitiriyorum, bitiriyorum Başkan.

Bir taraftan Millî Eğitim Bakanlığının subjektif kriterleri ve mülakatları, diğer taraftan Türkiye İstatistik Kurumunun subjektif ölçme ve değerlendirme kriterleri Türkiye'de, maalesef, bu konuda büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştır. Devlet ve medeniyet süreklilik ve tutarlılık gerektirir, asgari adalet ve nesnellik gerektirir, aksiyse kayırmacılık ve kabileciliktir. Adalet ve Kalkınma Partisinin taassup kabilecilik yerine, nesnel adalet ve nesnellik kriterlerini benimsemesi gerekir diye düşünüyoruz; diğer türlüsü ise bir tür sultanlıktır, bir tür keyfî sultanlık yönetimidir. Biz 21'inci maddede, özellikle yöneticilerin bu kriterlere göre nesnel ve adaletli prensipler çerçevesinde tespit edilmesini bekliyoruz.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.