KOMİSYON KONUŞMASI

GİZEM ÖZCAN (Muğla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Biraz önceki konuşmamda hazırlık eğitimini ilgilendiren maddedeki Anayasa'ya aykırılıklarla ilgili bir çerçeve çizmiştim. Bilerek defalarca tekrar ediyorum, Millî Eğitim Akademisinin teklifteki hâliyle kurulması, öğretmen yetiştirmenin üniversiteden alınarak Millî Eğitim Bakanlığına fiilen devredilmesine neden olacak. Bu açıdan, Millî Eğitim Akademisinin vereceği hazırlık eğitimini ilgilendiren maddelerin tümü Anayasa'ya bu anlamda aykırılık teşkil ediyor. Peki, bunlardan biri olan 10'uncu madde ne getiriyor, ona bakacak olursak, bu noktada madde, adayın başarı ölçütlerini ve başarılı sayılması için gereken süreci belirliyor. Aday, yazılı sınavlardan en az 60 puan alırsa ve maddenin (2)'nci fıkrasında adına "adayın değerlendirilmesi" denilen ve 3 defa tabi tutulduğu değerlendirmeden 70 puan alması durumunda ancak başarılı sayılabilecek. Bir parantez açarak "mülakat" demekten kaçınılarak "adayın değerlendirilmesi" denildiğini de özellikle vurgulamak istiyorum. Tabii, şunu da söylemeliyim: Gençlerin gelecek umuduna partizanca el koyan mülakat garabeti, ismini değiştirince yok olacak bir garabet ne yazık ki değil; bir toplumsal yara. Bu değerlendirme uygulamadan sorumlu eğitim personeli uygulamanın yapıldığı eğitim kurumunun müdürü ve uygulama öğretmeni tarafından Bakanlığın belirlediği değerlendirme formu üzerinde yapılarak teorik derslerde başarı için 60 almak yeterliyken uygulamalı derslerde 70 puan alması gerekecek. Kısaca, madde, öğretmenlere atanabilmeleri için bir engel daha oluşturmak üzerine kurgulanmış durumda. Zaten Millî Eğitim Bakanlığının ve YÖK'ün plansızlığı nedeniyle 2002 yılında 68 bin olan atanmayan öğretmen sayısının 1 milyona yaklaştığını da hepimiz biliyoruz. Bu sistem eğer gelirse öğretmen atamasının da önü en az iki yıl kapanmaktadır, 10'uncu maddenin genel çerçevesi budur.

Peki, biz 10'uncu maddeye neden Anayasa'ya aykırı diyoruz? Her şeyden önce, teklif metninin uygulanmasının yönetmelikle belirleneceği belirtilse de başarının nasıl olacağı ayrıntılı belirtilmiş. Bu noktaya kadar bir sorun yok ancak başarı belirleme süreci ve ölçütlerine, bunların sonuçlarına yönelik itiraz yollarına dair neden bir ibare yok? Anayasa'nın 40'ıncı maddesinin ikinci fıkrasına göre, devlet, işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yollarına ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorundadır. Kendinizi hazırlık eğitimi alan bir öğretmen adayının yerine koymanızı, düşünmenizi istiyorum. Başarısızlık durumunda maddi, manevi telafisi mümkün olmayan zararların ortaya çıkacağını nasıl teslim edeceksiniz? Nasıl mı? Bir: Kişi, eğitim süresince iş arama hakkından vazgeçmiş oluyor. İki: Verilen ücret yetersiz olduğundan, hazırlık eğitimi için cebinden yüksek oranda harcama yapmak zorunda kalıyor. Üçüncü olarak da hazırlık eğitimi düzenleyen akademi her yerde olmayacağından kişi bulunduğu yerden başka bir yere gitmek ve yaşamındaki imkânları terk etmek durumunda kalacak.

Bitirirken de yine şunu ifade etmek istiyorum: Şu anda öğretmen adayları KPSS'de iki aşamalı bir sınavdan geçmektedir. İkinci sınav, öğretmen adaylarının akademik yeterliliklerini ölçme özelliğine yine sahip. Burada başarılı olmuş bir öğretmen adayının akademideki hazırlık eğitiminde başarısız sayılması, hazırlık eğitiminin zaten siyasi bir organizasyon olduğunun da açık bir kanıtı olacaktır.

Teşekkür ediyorum.

Saygılar sunuyorum.