KOMİSYON KONUŞMASI

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sayın Başkanım, kıymetli milletvekili arkadaşlarım; öncelikle bugünkü çalışma mesaimizin hayırlı olmasını, bereketli olmasını diliyorum ve dün saat 14.00'ten sabah dörde kadar katkı veren Komisyon üyesi olan olmayan bütün milletvekili arkadaşlarımıza ayrıca katılan sivil toplum kuruluşlarının, sendikalarımızın temsilcilerine bir kere daha teşekkür ediyorum.

Tabii, şu anda 5'inci maddeyi görüşüyoruz. 5'inci maddeyle ilgili arkadaşlarımızın dile getirdiği bazı hususları teklif sahibi olarak burada açıklığa kavuşturmakta fayda görüyorum. Öncelikle arkadaşlarımızın bir kısmı kanun teklifini değerlendirirken, özellikle de 5'inci maddeyi değerlendirirken aslında bu Meclis çatısı altında hiçbir arkadaşımıza yöneltilemeyecek birtakım itham ve töhmetlerde bulundular. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Atatürk ilke ve inkılapları, Atatürk milliyetçiliği, demokrasi, laiklik bu ülkenin bütün paydaşlarının, bütün vatandaşlarının ortak değeridir. Anayasa'ya sadakat hepimizin görevidir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekili andı içerken hepimiz bu ilkelere atıfla andımızı içiyoruz.

Ayrıca, metinde de "Anayasa'da ifadesini bulan temel ilkeler", 5'inci maddenin (a) fıkrasında "Anayasa'da ifadesini bulan temel ilkelere bağlı" cümlesi aslında Anayasa'nın temel ilkelerine -ve bu temel ilkelerin ne olduğunu hepimiz biliyoruz- bağlılığı bir temel yükümlülük hâline getiriyor. Ayrıca, (e) fıkrasında da "Eğitim öğretim faaliyetlerini, Millî Eğitim Temel Kanununda düzenlenen" demek suretiyle de Millî Eğitim Temel Kanunu'ndaki amaç ve ilkelere atıfta bulunuyor. Millî Eğitim Temel Kanunu'nun genel amaçlarına ve ilkelerine baktığımızda, Atatürk ilke ve inkılapları, Atatürk milliyetçiliği, demokrasi ve laiklik Millî Eğitim Temel Kanunu'nun genel amaçları ve ilkeleri olarak sıralanıyor. Dolayısıyla kanunda hem Anayasa'nın temel ilkelerine hem de millî eğitimin temel kanununa yapılan bu atıflar sonrasında bu tür ithamları bizim kabul etmemiz herhangi bir şekilde söz konusu olamaz.

Bir milletvekili arkadaşımız bizim eğitim politikalarımızı değerlendirirken ne yazık ki yine kabul edemeyeceğimiz bir yaklaşımla Orta Doğu'nun ya da başka gelişmemiş ülkelerin eğitim sistemlerine benzeterek, daha doğrusu o ülkelerin yönetim sistemlerine benzeterek bir değerlendirme yapmaya kalktı. Bakın, sadece 2002-2024 yılları arasında kız öğrencilerin okullaşma oranı yüzde 67'den yüzde 92'ye çıkmış, yükseköğretimde bu oran yüzde 23'ten yüzde 51 rakamlarına çıkmış. Atatürk'ü sansürlemek bu ülkede hiçbir kimsenin haddine olamaz.

Atatürk'ü kitaplardan çıkarmak da kimsenin cesaret edebileceği bir husus olamaz. Bakın, kuramı dikkatle inceleyen, maarif kuramını dikkatle inceleyen arkadaşlarımız maarif kuramının içerisinde Atatürk ilke ve inkılaplarına yapılan vurguları çok rahatlıkla görecekler, bir. İkincisi, bu Maarif Modeli'ne göre henüz daha ders kitapları yayımlanmamışken, ders kitaplarından Atatürk ilkelerinin, inkılaplarının çıkarıldığı, laikliğe aykırı, bilimselliğe aykırı birtakım tezlerin kitaplara girdiği yaklaşımını kabul etmemiz mümkün değil. Atatürk sadece Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın değeri değil, bu ülkede kendisini bu ülkenin vatandaşı olarak kabul eden herkesin değeridir. Dolayısıyla, sizin gösterdiğiniz refleksi biz de sizin kadar göstereceğiz ama Atatürk'ü bir siyasi pozisyonun dayanağı olarak kullanarak ve buradan hareketle bir eleştiri geliştirmek doğru değil.

Yine, bir arkadaşımız bu maddeden hareketle okullarımızın, öğretmenlerimizin iş birlikleri yapmasıyla ilgili bir değerlendirmede bulundu. Bakın, değerli arkadaşlar, burada okul içi ve okul dışı iş birlikleriyle kastedilen şey, kütüphane, laboratuvar, gençlik merkezi, müze imkânlarının kullanılması; bunlar başka bakanlıklarla ilgili kurumlar. Dolayısıyla, bu imkânların kullanılabilmesi bu iş birliklerini zorunlu hâle getiriyor.

Yine, bir arkadaşımız -zannediyorum sehven söyledi- STK'lere Millî Eğitim Bakanlığının ödenek aktardığını iddia etti ve buradan hareketle de Maarif Vakfına aktarılan 5 milyar küsurluk ödeneği örnek gösterdi. Yine, Komisyonumuzun önceki dönem üyeleri çok iyi bilecekler ki Millî Eğitim Komisyonumuzda Maarif Vakfı kanunla kurulmuş bir vakıftır, Yunus Emre Vakfı kanunla kurulmuş bir vakıf ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin kanunlarıyla kurulmuş ve bu kanunlara göre bir kamu vakfı hüviyeti taşımaktadır. Ayrıca, Maarif Vakfının ve Yunus Emre Vakfının bütçeleri de yine kamu bütçeleridir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Kıymetli Vekilim, lütfen toparlayalım.

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisinden ya da diğer partilerden arkadaşlarımızla yurt dışında yaptığımız ziyaretlerde Maarif Vakfının okullarına hep beraber gidiyoruz. Bu okullar bizim eğitim sistemimizin yurt dışındaki birer parçalarıdır; ayrıca, FETÖ mücadelesinin de en güzel örnekleridir. Kaldı ki -Sayın Bakanımız burada- Sayın Bakanımız önceki dönem görevleri içerisinde Maarif Vakfının da mütevelli heyeti içerisinde bulundu. Bu açıdan bakıldığında, bu bühtanı kabul etmediğimizi, özellikle Atatürk ilke ve inkılapları, laiklik, demokrasi... Bakın, yirmi iki yıldır biz milletin eleğinden süzülerek geldik buraya. Biz yirmi iki yıldır demokrasinin kuralları içerisinde, biz yirmi iki yıldır sandık neyi gerektiriyorsa, biz yirmi iki yıldır millet iradesi neyi gerektiriyorsa bunların sonucu olarak geldik. Millet iradesi hepimiz için baş tacıdır, ne gerektirirse onun mesuliyetini yerine getiririz.

Tekrar hepinize teşekkür ediyor ve hepinize başarılar diliyorum çalışmalarınızda.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Evet, çok teşekkür ederiz.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Sayın Maviş, buna katılmamız...

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sözü, sözü...

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Başkan, burada yalnız biz gerekçeleriyle bu itirazı yaptık. Süre kısıtlı olduğu için müfredatla ilgili...

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Ben de dayanaklarıyla açıklamaya çalıştım.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Hayır efendim... Dayanak olur mu Sayın Milletvekili?

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Ne demek dayanak olur mu? Kanunda yazıyor.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Ya bu ülkede "İki ayyaşın sözüne itibar edeceksiniz de milletin yaptığı Anayasa'ya mı itibar etmeyeceksiniz." sözü telaffuz edilmemiş midir?

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Yapmayın lütfen, Fethi Bey...

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Kıymetli Vekilim... Fethi Bey...

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Bu ülke "Keşke Kurtuluş Savaşı'nda Yunan işgalinden kurtulmasaydı, hilafet kalsaydı." diyenlerin cenazesine gidenlerin saymasa mıydık? Biz hayal mi görüyoruz, yoksa bunlar sarf edilmedi mi?

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Vekilim, konuyu artık...

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sayın Bakanım, bu cümlelerin hiçbirinin bu kanun teklifiyle ilgili bir karşılığı yok ve sadece sloganik ifadeler olarak değerlendiriyorum.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - "Türkiye Cumhuriyeti" ibaresini siz çıkardınız.

BAŞKAN MAHMUT ÖZER - Sayın Vekilim, lütfen...

Bir sonraki vekilimize sözü veriyorum ben.

MURAT EMİR (Ankara) - Sayın Başkanım, ben bu maddeyle ilgili söz istiyorum.

FETHİ AÇIKEL (İstanbul) - Sayın Başkan, o zaman kayda geçmesi açısından sizden bir dakikalık, sadece teknik anımsatma için söz istiyorum.

NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sayın Başkanım, ben de usulle ilgili bir şey söylemek istiyorum izin verirseniz.