| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Komisyonun çalışma usul ve esasları hakkında görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 1 |
| Tarih | : | 26 .01.2016 |
ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Sayın başkanlar -çok başkanımız var- sayın kurul üyeleri; şimdi, ben de aslında söz almayacaktım, ama Sayın Başkanım özellikle sizin müdahalenizden sonra, dünkü Maliye Bakanının hiçbir şekilde kabul edilemeyecek tutumuna destek verir mahiyetteki konuşmanızdan sonra söz almak ihtiyacı duydum. Hakikaten, burada 60 dakika boyunca gün içerisinde konuşulan konularla da alakalı değil... Sayın Başkan öyle diyorsunuz da, soru için verilmiş bir şey. Sayın Bakana fırsat veriliyor sunumu için, onu daha önce yaptı zaten, uzun bir sunum yaptı. Yani orada istediği kadar her şeyi anlattı, gün içerisinde bir kısım değerlendirmeler yapıldı, sonra sorulara geldi. İç Tüzük diyor ki: "Bu, soru için verilmiş bir vakittir." Bu 60 dakikayı gün içerisinde konuşulan konular bile değil ve değerlendirmelerin çoğu da yanlış. Şimdi, yalan demek istemiyorum çünkü Maliye Bakanı bu devletin bir bakanıdır ama hakikaten yanlış. Sonra bizim değerlendirme yapma hakkımız yok. Şimdi, özellikle ilgisiz konu, MHP'nin, CHP'nin seçim vaatleriyle ilgili bir konu hiç gündeme gelmedi ve söylediği şeyler de yanlış. Size sorular için bir süre veriliyor cevaplayasınız diye, bunların hiçbirisini konuşmuyorsunuz, tamamen farklı şeyler konuşuyorsunuz, sonradan buradaki milletvekillerinin de bunlara herhangi bir şekilde cevap verme hakkı yok. Şimdi, bu, usul açısından... Bunu Mecliste aşağıda Genel Kurulda da görüyoruz ve bunu burada her gün yaşıyoruz Sayın Başkanım. Yani hem usul açısından... Ben dün şunu ifade ettim: Bu bütçeyi görüşmeye gerek yok, bütçeyi yapmaya gerek yok. Hükûmet yasamanın üzerindeki bu vesayetini çekmek durumundadır ve bu, sizin şahsınızdadır Sayın Başkanım çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı sizsiniz, hep birlikte Meclisi oluşturuyoruz, Başkanımız da sizsiniz. Yani, niye yok, biliyor musunuz? Esasen bunu genelinde konuşacaktım ama... 33,1 milyar TL, 2015 yılında, Hükûmet, şu Meclise hiç uğramadan ilave harcama yapıyor aldığı ödeneklerin üzerinde. Yani, bir ödenek almış, onun üzerinde 33,1 milyar TL; başlangıç ödeneklerine oranı da yüzde 7. Yani, bütçenin yüzde 7'si oranında ödenek kullanıyor ve bunun için Meclise hiç uğramıyor. Hani ne oldu Meclisin bütçe hakkı? En temel şeydir. Bütün sıkıntılar, savaşlar, demokrasi, her şey buradan çıkmıştır; Meclisin bütçe hakkı yani milletin bütçe hakkı. Böyle bir şey yok. Yani, Hükûmet istediği şekilde...
Şimdi, 33,1 milyar TL toplamda yaptığı harcamadır, fazla harcamadır. Onun içerisinde döndürdüğü, dolaştırdığı paralar onun 5 katı. Niye, nasıl yapıyor bunu? Şimdi, diyecekler ki: "Efendim, bu, Meclisin takdirinde. 5018 sayılı Kanun var elimizde. 5018 sayılı Kanun'un..." Bakın, bu, ta 98'de başladı. Ben bunu uzman olarak çalıştım, yönetici olarak çalıştım, bu çalışmaların içerisinde, en son, kanunun Meclisten çıkartılması aşamasına kadar alt komisyonda her aşamasında çalıştım. Olayı iyi bilenlerden biri olduğumu düşünüyorum.
5018 sayılı Kanun kamu mali yönetimine bir disiplin getirmek amacıyla yapılmış bir kanundur fakat bu kanunun öyle kritik maddeleri vardır ki bütçe kanunlarına konulan hükümler ile o kritik maddelerin hepsini geçersiz kabul ediyoruz, diyoruz ki: "5018 sayılı Kanun'un şu şu şu maddeleri, bu yıl uygulanmaz." Ve bu şekilde, Meclisin bütçe hakkını hiçe sayarak, istediği şekilde Maliye Bakanlığı veya Hükûmet, ödenekler arası aktarma yapıyor; hiçbir programı olmayan parayı aktarıyor, istediği kadar, 100 milyara yakın parayı oradan oraya, oradan oraya aktarıp duruyor. En sonunda da bütçeden -Meclisin kendisine vermediği bir şekilde- 33,1 milyar TL -son yıl için söylüyorum, bu, sadece son yılda değil, bütün yıllarda var geriye doğru baktığımızda- bu şekilde bir bütçe kullanıyor.
Dolayısıyla, o zaman niye biz burada bütün tafsilatlarıyla, kuruluş bazında, bilmem ne bazında sabahtan akşama kadar gırtlak patlatarak bütçe yapıyoruz? Sonunda bunun hiçbir şeyi yok, hiçbir önemi yok, inanın, hiçbir önemi yok, yaptığımız bütçenin hiçbir önemi yok. Tamamını değiştirebilir. Hem tavanı aşabiliyor hem de içerisini istediği şekilde değiştirebiliyor. Niye?
Bakın, şimdi, Bütçe Kanunu'nun 6'ncı maddesi... Şimdi, denilecek ki: "Bunu Meclis verdi." Meclis çıkartıyor da, işte Meclisin zaten çalışmasında problem var. Ben eminim ki şuradaki 25 arkadaşın içi sızlıyor, şuna oy vermek istemiyor ama öyle bir vesayet var ki... Yani, sizi suçlamak için söylemiyorum arkadaşlar, farklı düşüncesi olan söylesin. Öyle bir vesayet var ki hiç kimse ağzını açıp konuşamıyor. Böyle bir şey olur mu? Ondan sonra, tutuyoruz; efendim, zaten...
HİKMET AYAR (Rize) - Kendi adına konuş!
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Kendi adına konuş! Biz sizin grubunuza böyle bir ithamda bulunuyor muyuz?
ERHAN USTA (Samsun) - Hayır, ben düşüncemi söylüyorum, itham falan değil canım, itham değil.
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Yapamazsın! Sayın Başkanım, böyle bir isnadı kabul etmiyoruz.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ya, siz de söz alın, konuşun, bir şey yok bunda.
BAŞKAN - Arkadaşlar... Arkadaşlar...
MEHMET GÜNAL (Antalya) - "Biz böyle değiliz." deyin, bunda bir şey yok.
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Partilerinin milletvekillerine böyle bir ithamda bulunmuyoruz.
BAŞKAN - Canım, kimse kendini savunmak zorunda değil Sayın Günal. Böyle bir şey olur mu? "Böyle değiliz." deyin... Böyle bir şey yok.
ERHAN USTA (Samsun) - Arkadaşlar, o zaman, kendi, devletin, milletin...
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Hakaret ediyorsunuz şu an.
ERHAN USTA (Samsun) - Hakaret etmiyoruz.
...verdiği yetkiyi kullanmıyorsunuz çünkü...
EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Bunu kullanma şekli bize ait, size değil; bize ait.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Ben daha ileri gideyim; "Sayıştay, kuşa çeviriyor." diyorum, Başkan bir şey demiyor, siz niye bağırıyorsunuz? Kuşa çeviriyor işte, görüyoruz, onun için bir şey söylüyoruz.
ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, arkadaşlar, o zaman, bundan sonra... Neyse... Yani, bu, bilinen bir şey.
Şimdi, burada, Sayın Başkan, size ben maddeyi okuyayım: "Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelere bütçelerinin 'Personel Giderleri' ile 'Sosyal Güvenlik Kurumlarına Devlet Primi Giderleri' tertipleneceği yer alan ödeneklerin..."
BAŞKAN - Arkadaşlar, burası demokratik bir Komisyon, siz de istediğinizi söyleyebilirsiniz.
ERHAN USTA (Samsun) - "...Maliye Bakanlığı bütçesinin personel giderlerini..."
BAŞKAN - Yani, sizin elinizi, ayağınızı, dilinizi tutmuyorum ben. "Müdahale et, müdahale et." diyorsunuz bana.
Buyurun Sayın Usta.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Onlara edebilirsin de bize etme ya.
ERHAN USTA (Samsun) - Şimdi, koptu.
Sayın Başkan, denilen şu: Bütçelerde... Atıyorum, bu yıl kaç lira şimdiki bütçemiz? 570 milyar mı?
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Aynen öyle.
ERHAN USTA (Samsun) - 570 milyar liraya bütçe veriyoruz. Özellikle Millî Eğitim Bakanlığı gibi, yüksek personel gideri olan bakanlık bütçelerinden personel giderlerinden alıyorsunuz parayı -orada kaç lira, 50-60 milyar lira parayı- yedek ödeneğe aktarıyorsunuz, yedek ödenekten de istediğiniz yere veriyorsunuz. En sonunda, personel giderleri, Millî Eğitim Bakanlığının personel giderleri yetersiz kalıyor tabii, hiç kimse, toplumda Millî Eğitim Bakanlığı "Öğretmen maaşları ödenmesin." diyemeyeceğine göre, en sonunda orası ödenek üstü harcama yaparak -tamam mı- verilen bütçenin üzerinde ve bütün kuralların... Yani, yedek ödeneğe 1 milyar para veriyoruz, yedek ödeneğe 30 milyar daha para geliyor, fark ediyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - 14,2 milyar.
ERHAN USTA (Samsun) - O 30 milyar lira yedek ödenek üzerinden para aktarılıyor o tarafa bu tarafa. O zaman niye 1 milyar, 1,5 milyar lira yedek ödenek veriyoruz? Efendim, yedek ödenek yüzde 2'yi geçemez diyoruz. Ödenekler yüzde 5'i geçemez diyoruz. 5018'de o kadar çok sınırlama var ki. Çünkü Türkiye, bunların geçmişte sıkıntılarını çekti, o sıkıntılar görüldüğü için buralara disiplin getirildi. "Ben Hükûmetim, ben yaparım, benim çoğunluğum var, ben yaparım." denilmiş olsa bu kuralların hiçbiri konulmazdı. İnanın, dünyada bu kurallar da hep böyledir ama şimdi bunların hepsini hiçe sayarak... Hani, kanunları nasıl torba yapıyoruz, bütçeyi de torba yaptık. Ağzı bağlı torba olsa yine bir şey demeyeceğim, içinde istediğin gibi... Ağzı açık torba, istediğin kadar alıyorsun, istediğin kadar da üzerine koyuyorsun. Böyle bir bütçe var. O yüzden, şurada, aslında, yani, bu işin felsefesine kafa yoranlar için bakıldığında, bunu söylemek istemiyorum ama Sayın Başkan, hakikaten boşa uğraşıyoruz. Yani, şimdi uğraşacağız böyle, 1 milyar, 2 milyar oraya verdik, buraya verdik, bunların hiçbir önemi yok, hiçbir önemi yok. Maliye Bakanının iki dudağının arasında her şey. Sizin bütçenizi getirir bir 30 milyar ilave verebilir, sizin bütçenizdeki bütün parayı alır oraya verebilir, buraya verebilir. Söylediklerimde bir tane yanlışlık varsa, arkadaşlar itiraz etsin "Yapamaz bunu." desin. Şu bütçe kanunuyla bu yetkilerin hepsi veriliyor. Bütün itirazlarımıza rağmen, tabii, çoğunluk oyu olduğu için Hükûmete bu yetkiler veriliyor ama bunlar yanlıştır. Yani, bu yanlışın üzerine Meclisin bütçe hakkına sahip çıkma Meclisin görevidir, Meclis Başkanı olarak da en başta sizin görevinizdir.
Ben bunları arz etmek istedim.
Teşekkür ederim.