KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA YENEROĞLU (İstanbul) - Çok Değerli Başkanım, çok saygıdeğer milletvekilleri, saygıdeğer Bakanlık yetkilileri, basın mensupları; hepinizi saygıyla muhabbetle selamlıyorum.

Şimdi, tabii, detaylara girmeyeceğim, burada o zaman da uzunca, çok tartışılan bir konuydu. O bölgeyle ilgili eğer ilgilenen milletvekillerimiz olmuşsa şöyle bir coğrafyaya bakıldığında, bölgenin durumuna bakıldığında, gerçekten ülkemizin her yeri cennet gibi ama burası çok daha ayrı bir yer, çok daha özel bir yer. Ben Bayburtluyum, Ispartalı falan değilim ama köylüler bu konuyu gelip bana açtıklarında gerçekten o içler acısı hâli gördüm. İşte, evlerinin boşaltılması, bunların yok pahasına devredilmesi durumu olması vesaire falan yani çok ciddi bir mesele; zaten o bölgeye gidildiği takdirde de bu durum görülecektir. Basında son zamanlarda bu konularla ilgili devamlı haberler de çıkıyor, ÇED raporundan muaf tutulması ilgili şirketlerin, bunun ötesinde, heyelanın olması. Yani mesela, bakın, geçmişte bu konuda 2021'de heyelan oluyor, köy boşaltılıyor. Aslında, köylülerin hakları da gerçekten olması gerektiği gibi verilmiyor çünkü istimlak tehdidi falan bir şekilde gündeme getiriliyor, yok pahasına yerlerini, yurtlarını vermek zorunda kalıyorlar.

Burada şu anda temel mesele, geldiğimiz nokta, bence özellikle bu birinci hususla ilgili, imar planının hazırlanmaması konusuyla ilgili sorun. İmar planının hazırlanmamasıyla ilgili sorunda şu var: Orası ufak bir belediye, belediyeden hele sit alanlarında bu şekilde bir sorumluluk -genel olarak bu konuşuluyor- beklenemiyormuş, beklense de bunu yerine getirme imkânları belediyelerin olmuyormuş. Bu durumda Çevre ve Şehircilik Bakanlığının aslında bütünle ilgili bir sorumluluğu söz konusu oluyor mevzuata göre, yoksa İçişleri Bakanlığıyla ilgili ben bir şey demiyorum ama burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu konuda bence yeterince hassasiyet gösterdiklerini düşünmüyorum veyahut da ilgili şirketleri öncelediler çünkü bu, şeyden de belli oluyor zaten yani ÇED raporlarından muaf tutulması, orada 360'ın üzerinde mermer ocağının vesairenin açılması konularına da baktığımız zaman aslında burada farklı bir önceleme söz konusu, bu çok net.

Dolayısıyla burada temel problemin çözülmesini, Komisyonun, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından orada bir imar planının hazırlanması konusunda ne yaptığıyla ilgili hususu tekrar sormasını, bu konuda eksiklik varsa -ki kuvvetle muhtemel var- Sayıştayın görevlendirilmesini ve Sayıştayın görevlendirilmesi suretiyle eksikliğin Sayıştay Kanunu madde 45 gereğince daha net olarak ortaya çıkmasını ve bu hususta da Bakanlığın üzerine düşeni yapmasını ben Komisyonun takip etmesini istirham ediyorum. Bu çerçevede de gerçekten olayın ne kadar vahim bir durum olduğunun görülebilmesi için de Komisyonun yerinde bir inceleme yapması suretiyle aslında tabloyu net olarak göreceğine ve bu meselenin böyle hani siyasete de kurban edilebilecek bir mesele olmadığına, hepimizin ortak hassasiyet göstermesi gereken bir mesele olduğuna kanaat getireceğine ben inanıyorum. Tabii, böyle bir çalışma yapılırken de mutlaka, orada sadece bilgisiz veyahut da idari mekanizmaları davet ederek değil de yetkilileri davet ederek değil de aynı zamanda müştekileri de orada dinleyerek yol alınması gerektiğinin önemli olduğu kanaatindeyim.

Bunu arz ederim.