KOMİSYON KONUŞMASI

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum. Bu sunumu hazırlayan Sağlık Bakanlığının değerli bürokratlarına, değerli arkadaşlara da hepinizin huzurunda teşekkür ediyorum.

Adalet Bakanlığıyla ilgili sunum gerçekleştiğinde de benzer cümleleri kurmuştum, benzer şeyleri anlatmıştım. Aslında bu sunumlar, bilmiyorum, en azından bana çok iyi geliyor yani iyi hissediyorum kendimi. Hakikaten ya diyorum, bakın ne kadar güzel böyle, birinci kademe, ikinci kademe, üçüncü kademe ameliyata kadar bütün tedavi hizmetleri çok iyi yürüyormuş gibi bir hisse kapılıyorum; bu anlamda bana hissettirdikleri duygu açısından en azından çok teşekkür ediyorum değerli arkadaşlarıma.

Şimdi, ben, çok fazla vaktinizi almadan sadece birkaç konuya değinmek istiyorum değerli arkadaşlarım. Önce, şeyden ben de bahsetmek istiyorum. Tabii ki bu benden önce söz alıp tek tek soru sorarak görüş bildiren bütün arkadaşlarımın hepsinin sorusuna bir defa iştirak ediyorum. Hepsinin sorusu, siz "Tekrar etmeyelim." dediğiniz için tekrar etmemek üzere benim de sorumdur diye düşünüyorum. Bir de Şebnem Hanım'a eğer söz verme, hitap etme imkânı verilirse ben de kişisel olarak çok mutlu olacağımı ifade etmek istiyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, aslında, mesela, bu istatistiklerde de bir şey var gibi geliyor bana. Yani benim elde ettiğim istatistiklere göre Türkiye'de üç aşağı beş yukarı 350 bin civarında tutuklu ve hükümlü var, bunun aşağı yukarı 6 bini 65 yaş üstü gibi görünüyor. Biraz önce değerli arkadaşımızın, sayın milletvekilimizin ifade ettiği gibi, istatistiklerde 1.517 hasta tutsak bulunuyor yani bu oranla Türkiye'deki genel ortalamaya göre cezaevinde olmak aslında insanın hastalanmasını engelleyici bir şeymiş gibi görünüyor. Bu, Türkiye'nin genel oranıyla çok örtüşen bir şey değil; bu konuyu da bilmiyorum -değerli arkadaşım da sormuştu soru olarak- gerçekten, hasta tutsak sayısı hastanelerde hangi seviyededir, hangi sayıdadır, bu konuda bir şey var mıdır? Şimdi, ben, 2 tutsak...

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Hükümlü.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Hükümlü tabii.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - "Tutsak" denilince başka bir anlam çıkıyor.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Ben öyle diyorum ya, sen de "hükümlü" de, ne yapalım yani?

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - İyi de bir yargılama yapılmış, hüküm giyilmiş, "tutsak" derseniz başka bir anlam çıkar.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Tabii, tabii, tamam. Ben öyle ifade ediyorum, sen de başka bir şey de.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Terör dilini siz burada kullanmayın yani.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Yok, yok, terör diliyle alakası yok.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Tutsak ne demek?

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Yok, yok, öyle bir şey yok, neyse...

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Yani size yakışmaz, size yakışmaz.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Bana neyin yakışacağına müsaade et, ben karar vereyim, müsaade et.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - Yani bakın, özür dilerim de şimdi "tutsak" kelimesini kullanmak terör dili mi oluyor? Bu nasıl bir itham ya? Bu nasıl bir dil?

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - Tamamen terör dilidir bu ve sadece teröristler, PKK'lılar....

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Arkadaşlar... Arkadaşlar...

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Ne dili arkadaşım ya? Ya, sanki yargılama yapılmamış da adam tutulmuş gibi yani...

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Bir müsaade et, boş ver ya!

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığının mahkûm ettiği kişi mahkûmdur.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Kavramlar üzerinden konuyu çarpıtmayalım lütfen.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Yargılama yapılmış, hüküm giymiş, eğer biz buna "tutsak" diyeceksek konuşmayalım.

ZÜLKÜF UÇAR (Van) - İtirazınızı sunabilirsiniz ama bunun terör dili olduğunu söyleyemezsiniz.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Asıl meselenin özünü gölgeleyecek polemiklere...

BAŞKAN DERYA YANIK - Evet, değerli arkadaşlar...

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Arkadaşlar...

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - İçeriği konuşalım. Polemiği başlatanlar belli, dili netleştirelim. Buradan soruyorum.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Buradaki her vekil...

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Kusura bakmayın, kendi yargımıza inanmayacaksak, güvenmeyeceksek, hele bunu CHP'li milletvekilli gelip burada "tutsak" olarak söyleyecekse, bundan HDP'li alınacaksa artık yapacak bir şey yok.

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - Buradan soruyorum: CHP'liler mahkûm edilmiş teröristlere "tutsak" mı diyorlar, "mahkûm" mu diyorlar? Biz bunu duymak istiyoruz.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Biz burada mahkemede değiliz.

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - Sizinle konuşmuyoruz, muhatabımız o!

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Bizi suçladınız.

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Bırakın bu hamaseti.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Ya, bırak, hamaset değil ya! Sen kendi yargını görmezden gelemezsin.

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - CHP bu konudaki tavrını ifade etsin burada, kayıtlara da geçsin.

NEVROZ UYSAL ASLAN (Şırnak) - Bu bir hukuk dilidir.

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - Biz sizinle konuşmuyoruz.

ADEM YILDIRIM (İstanbul) - Hukukta nerede tutsaklık var? Hukuk dili diyor ya! Hukukta nerede tutsaklık var? Biz mi bilmiyoruz?

BAŞKAN DERYA YANIK - Değerli arkadaşlar...

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Sayın Başkan, toplantıyı siz mi yönetiyorsunuz?

BAŞKAN DERYA YANIK - Evet, ben yönetiyorum.

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Ama şuna müdahale edin, böyle bir tartışma olur mu? Bütün bir kurumu töhmet altına alan cümleler sarf ediliyor, olur mu böyle şey?

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - CHP'nin genel tavrı budur. Grup Başkan Vekili çıksın, desin ki: "Biz bunu söyleyeceğiz."

BAŞKAN DERYA YANIK - Arkadaşlar... Değerli arkadaşlar...

TEKİN BİNGÖL (Ankara) - Söz alır, farkını söylersiniz.

Bu tartışmayı lütfen sonlandırın, lütfen!

BAŞKAN DERYA YANIK - Değerli arkadaşlar...

Bana ne yapacağımı da siz söylemeyin ya. Lütfen Tekin Bey... Farkındayım ne yaptığımın Allah Allah!

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Müsaade ederseniz açıklayayım ya. Burada ben Cumhuriyet Halk Partisinin bu konudaki kurumsal görüşünü birilerine açıklayacak durumda değilim ama kişisel görüşümü çok merak ettiğin için söyleyeceğim şimdi. Evet, ben kişisel görüşümü açıklayayım size.

BAŞKAN DERYA YANIK - Değerli arkadaşlar, bir saniye... Bir dakika...

Rıfat Bey, bir saniye...

RIFAT TURUNTAY NALBANTOĞLU (İzmir) - Peki, efendim, bekliyorum.