Komisyon Adı | : | (10/983,984,985,986,987,988) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
Konu | : | TÜRK-İŞ Sosyal Güvenlik Danışmanı Barış İyiaydın'ın, altın madenciliğinde iş sağlığı ve güvenliği önlemleri hakkında sunumu |
Dönemi | : | 28 |
Yasama Yılı | : | 2 |
Tarih | : | 26 .06.2024 |
MUSTAFA SARIGÜL (Erzincan) - Efendim, TÜRK-İŞ'i ağırlamaktan son derece mutluyuz. Türkiye'mizin en önemli sendikalarının başında geliyor, en eski sendikamızdır. Geçmişte benim de beraber çalıştığım Sayın Halil Tunç'u, Sayın Seyfi Demirsoy'u, TÜRK-İŞ kurucularını saygıyla, sevgiyle, hürmetle, rahmetle anıyorum. Benim sendika genel başkanım, Belediye İş Sendikası Genel Başkanı Sayın Hüseyin Pala'yı da rahmetle anarak sözlerime başlamak istiyorum. Hoş geldiniz, şeref verdiniz.
Sayın Başkanım, İliç Araştırma Komisyonumuzun bugün 11'inci toplantısını inşallah, saygıyla, sevgiyle yapıyoruz. Bu Komisyon, Türkiye Büyük Millet Meclisinden almış olduğu gücü milletimiz adına kullanarak inşallah, bundan sonra bu olayı tüm yönleriyle araştırmak üzere kuruldu; bugün de en önemli kuruluşumuzu, işçi sendikalarımızı, alın teri ve emeği büyük bir gururla dinlemek üzere buradayız. Bizim görevimiz bu felaketin sebeplerini, sorumlularını inşallah ortaya çıkarmak, böylesine bir felaketin bir kez daha olmaması için alınacak olan tedbirleri ve çözüm önerilerini de yüce Mecliste Allah'ım izin verirse paylaşmak. Bugün burada sadece TÜRK- İŞ'i değil HAK-İŞ'i, aynı zamanda da DİSK'i dinleyeceğiz. Bu faciaya sendika gözüyle bakacağız, sendikalarımızın önerileri ve görüşleri de Türkiye Büyük Millet Meclisi için son derece önemli ve değerlidir. Bizler birer Komisyon üyesi olarak, milletvekili olarak burada demokrasi sayesinde oturuyoruz, demokrasi olduğu için biz burada oturuyoruz ve bu masanın etrafında farklı siyasi partilerden, farklı görüşlerden arkadaşlarımız var. Uzun yıllar sonra ilk defa bu Komisyon Sayın Atay Başkanımızın önderliğinde bütün siyasi partilerden oluştu ve muhalefet partisinin vermiş olduğu önerge kabul edildi, biz bunun sorumluluğunun bilinci içerisindeyiz, o nedenle de konuşmalarımızı ve sözlerimizi seçerken son derece dikkatli davranmakla da mükellefiz.
Aynı şekilde, sendikalar da demokrasi sayesinde var. Sendikacı arkadaşlar işçi arkadaşlarımızı, alın teri ve emeği temsil ediyor; biz de hiçbir siyasi parti farkı gözetmeden bütün milletimizi temsil ediyoruz. İşçi kardeşlerimiz de bu milletin bir parçası olduğuna göre bizler de işçi kardeşlerimizin yüzde yüz temsilcileriyiz. O nedenle, karşı karşıya değiliz burada; gerçekten burada yan yanayız, birlikte bu olaylara çözüm aramak için varız. Sendikaların işçi arkadaşları ilgilendiren olaylara duyarsız kalması, sessiz kalması sendikalar için de bizim için de asla mümkün değildir. Bu nedenle de bugünkü toplantıyı çok önemsiyorum.
Biraz önce milletvekili arkadaşımızın söylediği gibi, sizlerden daha somut çözüm önerileri duymak istiyoruz, sizlerden İliç'le ilgili daha somut, çok önemli, değerli konuları duymak istiyoruz çünkü İliç'in... Şube Başkanı arkadaşımız burada, diğer arkadaşlarımız burada, bu konuları duymak istiyoruz. Bu konuları duyarken kıran döken değil, bütünleştiren olmak istiyoruz. Bu konuları duyarken bir daha böyle felaketlerin olmaması için alınması gereken somut tedbirleri sizlerden öğrenip... Bakın, Sayın Başkanımız ifade etti, 6.500 sayfa, bunlar üzerinde de Sayın Başkanımız ve Komisyonumuz gerçekten hassas bir şekilde çalışıyor.
Şunu bilmek istiyoruz: Emek en yüce değerdir, emeğe saygı insana saygıdır, çalışan herkesin emeğinin hakkını alması lazım. Bu nedenle, sendikacılıkta, sendikada geçmişte şube başkanlığı yapmış bir arkadaşınız olarak sendikalarımız da son derece değerlidir. Sendikalarımız uzun yıllar süren bir mücadelenin eseridir. Sendikalar kolay kurulmamıştır, büyük bir mücadele sonunda sendikalarımız kurulmuştur. Bu gerçeği görmek zorundayız. Sendikal hareketler ve işçi hakları tüm dünya da ne yazık ki şu anda geriliyor, bunu da görüyorum ve karşımda işveren sendikası değil, işçi arkadaşlarımın haklarını savunan bir sendika var ve bu sözleri duymayı çok arzu ediyorum.
Sendikalarımız taraftır, karşımızda bulunan arkadaşlarımız alın terinden yana, emekten yana, işçi haklarından yana taraftır. Sendikacı arkadaşlarımız, konuşmalarını yaparken hepinizden rica ediyorum, sizler işveren sendikası değilsiniz; kaldı ki biz burada işveren sendikalarını da dinledik. Bizim görevimiz, hem işveren sendikalarını hem işçi sendikalarını dinlemek. Bizim görevimiz, üretimi desteklemek ama alın teri ve emeğin de hakkını almasını sağlamak. Alın teri ve emek hakkını alırken, sabahın alaca karanlığında çoluğunun çocuğunun rızkını kazanmaya giden insanların öylesine bir faciayla aramızdan ayrılmasına da kesinlikle göz yummak değil; bunların sebeplerini, sorunlarını daha detaylı bir şekilde araştırmak.
İliçliyim, o bölgenin çocuğuyum ve o insanların neler çektiğini takdirinize bırakıyorum ve o duygularla konuşmanızı arzu ediyorum, onu yaşamanızı arzu ediyorum. Düşünün ki bir anne, bir baba çocuğunu gönderdi, Osmaniye'deki bir işçiyi aradılar "Gel, burada çalış." diye. İşteydi, tatildeydi, geldi ve toprak altında kaldı, şu anda Hak dünyada. Onların neler çektiğini gerçekten hissetmenizi arzu ediyorum. Şöylesine bir bakmanızı arzu ediyorum: Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu Küresel Haklar 2024 Endeksi'ne göre işçi hakları açısından da dünyanın ne yazık ki en geri ülkeleri arasındayız, bu konu da beni alabildiğine üzüyor.
Bütün bunlara rağmen işçi haklarını savunmaya hep beraber devam edeceğiz. Bu Komisyondaki herkes üzgün, herkes mutsuz, herkes 9 canımızın orada kaybedilmesinden dolayı gerçekten aylardan beri önemli sıkıntılar çekiyor. Evet, sizler de zaman zaman arkadaşlarımızı kaybediyorsunuz. Evet, ben 9 hemşehrimi kaybettim ama Sendika Başkanımız da üyelerini kaybetti, o da arkadaşlarını kaybetti, hepimizin başı sağ olsun. Onların geride bıraktıklarının haklarını ve hukuklarını hep beraber savunmalıyız; sendikayla beraber savunmalıyız, birlikte savunmalıyız ve onların da haklarının, hukuklarının verilmesi için elimizden gelen çabayı da mutlaka vermeliyiz. Buradaki bütün milletvekili arkadaşlarım inanın ki aynı duyguları yaşıyoruz, aynı duygulardayız ama biraz önce Sayın Milletvekilimin sorduğu değerli sorular vardı, o sorulara bir iki ilave şu: Sendikamız daha önce buna benzer eksiklikleri araştırdı mı? Jeoradarlar, çatlaklar işçi arkadaşlarımız tarafından sendikamıza bildirildi mi? Bu konuda, iş güvenliği konusunda, çalışan arkadaşlarımızdan sizi hiç arayan oldu mu? Örneğin, orada bir taşeron firma sabahleyin geliyor, görüyor -pazar günü buluştum, detaylı bir şekilde konuştum- ve oradaki 50 arkadaşını, faks falan beklemeden 50 işçi arkadaşımızı tam olayın olduğu o sahadan çekiyor. Bunu çekerken bizim oradaki diğer arkadaşlarımız sendikamızı arayıp da "Bizim de buradan çıkmamız lazım, bakın taşeron firma buradan çıktı..." Böyle bir konuşma oldu mu olmadı mı, merak ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, somut önerilerinizi ve çözüm yollarınızı bekliyoruz. Genel konular son derece önemli ve değerli ama bizim yüreğimiz yanıyor. Biz can Erzincanlıyız, üstelik İliçliyim, o bölgenin çocuğuyum. O nedenle de somut öneri ve bekliyorum.
Bir konuşmayı lütfen düzeltelim. Bunu bu Komisyonda konuşulmamış olarak kabul edelim. "Bir doktor arkadaş rapor verirse hiçbir arkadaş başka bir yerde çalışamaz." Bu Komisyonun lafı olmasın. Bunu ben bir dil sürçmesi olarak alıyorum. Bu, bütün hekimlerimize ve doktorlarımıza karşı bir sevgisizlik olur.
Bu 9 canın kaybından sonra sendikamızın, MADEN-İŞ Sendikamızın attığı adımları da merak ediyorum.
Bir kez daha TÜRK-İŞ'i saygıyla selamlıyorum. Seyfi Demirsoy Genel Başkanımızı, Halil Tunç Genel Başkanımızı, onların şahsında bütün TÜRK-İŞ'ten ebediyete intikal eden büyüklerimize saygılarımı sunuyorum. Ben de o sendikanın yıllarca üyeliğini yaptım. Bir kez daha ifade etmek istiyorum: Karşımızda işveren sendikası yok, işçi haklarını koruyan alın teri ve emeğin savunucularına hoş geldin diyorum.
BAŞKAN ATAY USLU - Teşekkür ediyoruz.