KOMİSYON KONUŞMASI

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Ben de heyeti saygıyla selamlıyorum, Google'a da hoş geldiniz diyorum.

Şimdi, bizim tabii, sorumluluğumuz vatandaşın hakkını, hukukunu bir taraftan teknootokrasiye karşı savunmak, öbür taraftan da "big-tech"in hâkimiyetine ve keyfîliğine karşı savunmak. O bakımdan, sorularımızın geliş amacı da bu. Bütün arkadaşlarımızın da o açıdan yaklaştığını düşünüyorum.

Şimdi, birinci sorum şu: "Deepfake" meselesi hakikaten çok önemli, siz de Alphabet çatısı altında, YouTube'un da sahibi olarak bunun önemli oyuncularından bir tanesisiniz. Biliyorsunuz, şubat ayındaki Münih Güvenlik Konferansında da Google'ın da dâhil olduğu çeşitli şirketler "deepfake"le mücadele konusunda belli adımlar atacaklarını taahhüt ettiler. Bu "deepfake" meselesine siz Türkiye'de nasıl yaklaşıyorsunuz? Bu hem şahsi mahremiyet açısından çok önemli hem de -gerçi seçimlerimizi yeni atlattık ama- siyasi ortamın devam etmesi açısından da fevkalade önemli. Yani bu "deepfake" meselesini bir anlatırsanız sevinirim.

İkincisi, Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) dediğimiz mesele hakikaten artık haberleri okunmaz hâle getirmiş durumda. Pek çok "web" sitesinde -arkadaşlarımız da yaşıyor, vatandaşlarımız da yaşıyor- çok basit bir soru soruyorsunuz, "Bugün Ankara'da hava kaç derece?" diye soruyorsunuz, sonra o "web" sitesine gittiğinizde "Bugün Ankara'da kaç derece olduğunu söyleyeceğiz?" "Ankara'da acaba hava kaç derece?" "Biliyor musunuz Ankara'da hava kaç derece?" iniyorsunuz, iniyorsunuz, iniyorsunuz, hâlâ Ankara'da hava kaç derece bir fikriniz yok. Bu sizin algoritmanız ile arama motor optimizasyonu arasındaki ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz, burada bir adım atmayı düşünüyor musunuz? Çünkü bu kamusal haber alma açısından fevkalade önemli bir husus.

Son olarak gelir kısmı çok konuşuldu. Ben detaylı bir soru sormayacağım, sadece mekanik bir soru soracağım, o da şu: Sizin bilhassa YouTube'daki reklamlarınızın -gerçi Google'daki reklamlarınızda da- bazıları Türk şirketlerinin Türk vatandaşlarına yaptığı reklamlar, mesele Türkiye'de dönüyor. Bazıları da yabancı şirketlerin ya da uluslararası ortaklarınızın gene Türkiye'deki vatandaşlara yaptığı reklamlar. Bunların ikisi de sizin Türkiye'deki şirketiniz üstünden geçiyor mu? Yani spesifik olarak bizim vatandaşlarımıza uluslararası şirketlerin yaptığı reklamlar ya da yurt dışında mukim bir şirketin yaptığı reklam Türkiye'de vergilendiriliyor mu, vergilendirilmiyor mu? Çünkü biliyorsunuz Avrupa Birliğinde de OECD'de bu çok konuşulan bir konu. Bizim vatandaşlarımıza yönelik faaliyetlerden bir vergi sisteminin doğru düzgün bir şekilde çalışması lazım. 3'üncü sorum da bu.

Teşekkür ediyorum.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTET ŞİRKETİ HÜKÛMETLE İLİŞKİLER VE KAMU POLİTİKASI MÜDÜRÜ DUYGU YÜCESOY - Sayın Vekilim, "deepfake" diyeyim ben de sizin tabirinizle, dilerseniz o konuya değinebilirim. Dediğiniz gibi, bu aslında küresel bir trend bizim de gözlemlediğimiz yani hem yapay zekânın hem de teknolojik imkânların ne kadar sosyal fayda için kullanılmasını gerektiren bir sürü ortam varsa da maalesef kötü niyetli ve kötücül amaçlı kullanımlara da çok fazla rastlıyoruz. Zaten burada bütün vekillerimizin de dile getirdiği gibi, bununla mücadele etmek kesinlikle bizim birincil sorumluluklarımızdan, görev alanlarımızdan bir tanesi; bunu da son derece titizlikle ele alıyoruz. Çok yakın zamanda reklam güvenliği yani "ads safety" adını verdiğimiz bir raporumuzu yayınladık ve bölgeler bazında bununla nasıl mücadele ettiğimizi zaten açıkladık. Bu "deepfake"lerin kapsamında dezenformasyon olabiliyor. Mesela, seçimlerle ilgili olabilir; hemen bir örnek vereyim: "Seçimler ertelendi, 14 Haziranda değil başka bir tarihte olacak." gibi yine "deepfake" kapsamına da girebilen çünkü yapay zekâ teknolojisiyle hazırlanabilen, tamamen yanlış bilgilendirmeye yönelik içeriklere rastladık. Onun haricinde, bazı siyasi figürlerin... Bu arada, bu sadece ülkemiz için geçerli değildi, küresel anlamda özellikle de Pasifik bölgesi bundan çok etkilendi. Siyasi figürlerin isimleri veya konuşmaları yapay zekâyla taklit edilerek sanki halkı bir bağışa çağırma veya dolandırıcılık amaçlı içeriklere rastladık. Şimdi bunlarla ilgili olarak raporlama mekanizmalarımız mevcut. Şimdi, ben etkilenen kurumları burada saymayayım, doğru olmayacaktır ama kendileriyle zaten çok yakın bir şekilde bunlara nasıl tepki gösterebiliriz, nasıl aksiyon alabiliriz diye çok yakın bir iş birliğimiz ve çalışmamız oldu. Burada kötücül amaçlı, taklit amaçlı ve tamamen dolandırıcılık amaçlı olan ve bize bildirilen videoların hepsi platformumuzdan kaldırıldı. Sonrasında rakam da paylaşabiliriz dilerseniz ama bunların hepsi kaldırıldı ve ilgili kamu kurumlarınızda benim şahsımın bizzat yaptığı Ankara mesaimizde onaylanmıştır bu. Söz konusu videoların kaldırıldığı ve vatandaşlardan alınan şikâyetlerin bu sebeple de azalmaya başladığı bildirilerek bizzat tarafımıza teşekkür edilmiştir. Bunu da ben, dediğim gibi, takdir edilirse kurumlarımızın ismini özelden sonrasında paylaşabiliriz.

Bunlar haricinde, yapay zekâ ve teknolojik sistemlerimizin, altyapılarımızın da sürekli olarak iyileştirilmesine devam ettik ki bu tarz örüntüsü belli olan içeriklerin daha izleyiciye ulaşmadan platformlarımızdan kaldırılması konusunda da teknolojilerimiz geliştirildi. Bunların da yine çok fazla faydasını gördük. Bu raporlarda da bu trendin o yüzden azaldığını görüyoruz. Fakat önümüzdeki dönemde tabii ki de farklı trendler, eğilimler görmek mümkün. O nedenle de proaktif gözlemlerimizi de mutlaka devam ettiriyoruz ki teknolojilerimiz sadece gelişmiş olarak kalmasın, tüm bu sorunlara daha proaktif müdahale edecek şekilde geliştirilmeye devam etsin. Bu konuyu ben özellikle burada dikkate getirmek istedim.

Onun haricinde, reklamlara özel politikalarımız çok ayrı yani bu bahsettiğim topluluk politikalarımızın haricinde reklamların hiçbir şekilde manipüle edici, istismara sebebiyet verici veya dolandırıcılık amaçlı, kötü amaçlı kullanılması her türlü şekilde platformlarımızda engelli durumdadır, politikalarımız da bu konuda çok sıkı bir şekilde uygulanmaktadır; bunu özel olarak dikkatinize getirmek istedim.

Teşekkür ediyoruz tekrar bunu sorduğunuz için.

Adrieen Hanım'a sözü bırakıyorum.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTET ŞİRKETİ HÜKÛMETLE İLİŞKİLER VE KAMU POLİTİKASI BİRİMİ BAŞKANI TOLGA SOBACI - Sayın Elmas'ın sorularından birine cevaben ben yine misafirimizden cevap bekliyorum.

GOOGLE MACARİSTAN TELİF HAKLARI UZMANI ADRIENN TİMAR - Burada, aynı zamanda, diğer ülkelerde, dünyanın farklı yerlerinde mevzuat yapımı çalışmalarına katkımız olup olmadığına dair bir soru sorulmuştu. Bununla alakalı bu soruya şu şekilde cevap verebilirim: Esasında iki farklı katılım tarzıyla alakalı bilgi verebiliriz, bu ikisi arasında bir ayrım yapabiliriz. Öncelikle mevzuat yapıcılar buna açık olduklarında biz de bu mevzuat çalışmalarına katkıda bulunmaya açığız. Bunu nasıl etkili görürlerse yani hangi yolla bu etkili bir şekilde yapılabilir derse mevzuat yapıcı, yasamayı yapan taraf, biz o şekilde katılırız. Bu bir kapalı oturum yoluyla olabilir, bir alt komisyon eliyle olabilir yani nasıl etkili işleyecekse süreç o şekilde katkı verebiliyoruz.

Diğer bir katılım şeklimiz de bildiğiniz üzere farklı ülkelerde mevzuatlar oluştururken farklı yaklaşımlar olabiliyor. Örneğin, kamuyla istişare süreci farklı yürütülebiliyor, o ülkede mevzuat hazırlanırken kamuyla istişare sürecinin yürütülebilmesi zorunlu olabiliyor veya bazılarında daha farklı yaklaşımlar olabiliyor, sonrasında düzenlemeler yapılabiliyor. Dolayısıyla bu şekilde bizim de katkı vermemiz bizden talep edildiği zaman, o şekilde de katkı verebiliyoruz.

Avrupa Birliğiyle ilgili örnek vermem gerekirse Avrupa Birliği düzeyindeki mevzuatlar çerçevesinde hem AB düzeyinde katılım gösterdik, direktif hazırlanırken AB düzeyinde, farklı AB kurumlarıyla müzakere edilirken o düzeyde, o katmanda katkı verdik hem de üye devletler, üye ülkeler seviyesinde katkı verdik. Bilmiyorum haberdar mısınız -muhtemelen biliyorsunuz- bazı ülkelerde hâlen söz konusu mevzuat süreci devam ettiriliyor çünkü burada son derece karmaşık bir mevzuat yapısından bahsediyoruz. Dolayısıyla hâlen müzakerelerin, istişarenin devam ettiği ülkeler var, devam eden bu ülkelerde de biz de hâlen bu süreçlere katkı vermeye devam ediyoruz.

GOOGLE REKLAMCILIK VE PAZARLAMA LİMİTET ŞİRKETİ HÜKÛMETLE İLİŞKİLER VE KAMU POLİTİKASI MÜDÜRÜ DUYGU YÜCESOY - Sayın Vekilimizin bot hesaplarla ilgili sorusuna değinmek isterim izniniz olursa. Aslında, YouTube -yine, en önemli özelliklerinden bir tanesi- sosyal medya platformu olmadığı için insanların çoğunun, çok büyük bir kısmının zaten gerçek kimlikleriyle varlık gösterdiklerini görüyoruz çünkü insanların temel amacı o aslında; bilinmek, görünmek ve topluluklarla bağ kurmaya çalışmak. Bu nedenle de genel olarak bizim bu konu özelinde çok şikâyet aldığımızı açıkçası söyleyemeyeceğim. Fakat hesap koruması dediğimiz konu yine çok önem verdiğimiz bir şey ve az önce söylediğim gibi, tamamen yalan haber, yalan bilgi pompalamaya çalışan hesapların, taklit amaçlı veya kandırma amaçlı veya herhangi bir kötücül amaçlı hesapların hiçbirine de YouTube'ta kesinlikle izin verilmez. Bu arada hesaplara zaten uyarılar gider, politika ihlali yapmaları hâlinde üst üste uyarılar gider. Bazılarına düzeltici aksiyon almaları için önlemler veya öneriler sunulur ama çok ciddi ihlal yapan kanallar da bir daha hiçbir şekilde açılmamak üzere kapatılır. Bu konu çok nettir ve bu kişilerin bu kanalları farklı yollarla yeniden açmalarını, dolambaçlı şekilde yeniden açmalarını da engelleyen politikalarımız mevcut ve bunlar çok etkin bir şekilde uygulanıyor ve aslında, çok da takdir gören bir husus. O yüzden, bunu da özellikle dile getirmek istedim.

AV. GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Arama motoru optimizasyonu konusuyla alakalı da bir soru vardı, ona da ben kısaca değineyim.

Bu, sinir bozucu olmakla beraber, içerik sağlayıcıların genellikle kabahatli oldukları bir konu; "kabahat" demek doğruysa. Yani şöyle düşünülebilir: Sayfasına daha fazla trafik yöneltmek için böyle bir yola gidiyor. Sayın vekilin "Ankara'da havayı soruyorum, sayfalarca farklı formatlarda soruyu okuyorum, sorunun kendisinin cevabını bulamıyorum." dediği mesele hakikaten sinir bozucu bir konu. İlginç bir şekilde içerik sağlayıcılar bunu yapmakla muhatabın sinirini bozduğu noktasına gitmiyor ve aslında, kendisine o anlık trafik olarak gelen şeyin bir yandan muhatabına bir çeşit saygısızlık oluşturduğu noktasından da hareket etmiyor; "Yeter ki trafik olsun." diye bakıyor buna. Belki bunun sonuçları Google'a da mal ediliyor olabilir yani "Google benim sorumun cevabını vermedi kardeşim."e gidiyor olabilir. Hâlbuki web sitesine yönlendirdikten sonra Google aslında ortada yok. Burada bir anomali var ama buna çözümün ancak kullanıcı eliyle gelebileceğini tahmin ederiz, en azından dünyada bu böyle oluyor. Yani, belli bir gazete, belli bir yapı buna çok tevessül ediyorsa "Ya, onu hiç aramayayım, bakmamayım, 'click'lemeyeyim."le o "click"lemeyi alamayarak ratinglerde, sıralamalarda aşağıya düşmüş oluyor; onun kendi doğal bir seleksiyonu, bir süreci var.

Böylelikle bu raunt soruları sanırım cevaplayabilmiş olduk Sayın Başkan.

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Benim bir sorum kaldı: Yurt dışı müşterilerinize Türkiye'deki vatandaşlarla ilgili verdiğiniz hizmetlerin bedeli nereden geçiyor ve nerede vergilendiriliyor?

AV. GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Bu sorunun cevabını bu hazırunda bilen olduğunu zannetmiyorum yani bizi vergi konusunda destekleyen Google Reklamcılığın vergi danışmanlığını yapan insanlara sorulması gereken bir konu.

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Vergi değil ciro. Demek ki bu heyet bunu bilmiyorsa Türkiye'den onlara fatura kesmiyorsunuz diye anlıyorum çünkü Türkiye'den fatura kesseniz bu hazırun bunu bilir.

AV. GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Bu varsayımı biz destekleyemeyiz ama bu sorunun cevabı edinilebilir.

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Neden destekleyemezsiniz? Yani herhâlde şirketin yetkilileri kime fatura kestiklerini biliyorlardır.

AV. GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Burada, huzurunuzda bulunanlar şirketin fatura kesen yetkilileri değil.

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Ama şirketi temsil ediyorlar, kamuya geliyorlar; demek ki şirket hakkında yeterince bilgiye haizler.

AV. GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Haizler, Dijital Mecralar Komisyonuna geliyorlar ve Dijital Mecralar...

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Tamam, bence biz mesajı aldık diye düşünüyorum ben; herkes kendisi değerlendirecektir onu.

AV. GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Sayın Vekil nasıl uygun buluyorsa. Yalnız "şu demektir" dediğiniz bilgi doğru olmayabilir, onu...

BURAK DALGIN (Balıkesir) - Ben "Herkes kendi değerlendirmesini yapar." dedim, "Bu, şu demektir." demedim dikkat ettiyseniz. Bence gayet net söylediğimiz şey.

AV. GÖNENÇ GÜRKAYNAK - Bir önce söylemiştiniz ya...