KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET GÖKHAN SARIÇAM (Kırklareli) - Ben kısa tutacağıma söz verdim.

Teşekkür ederim Başkanım.

Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, çok kıymetli hazırun; hepinize hoş geldiniz diyorum. Genel Kuruldaki bir konuşmamdan dolayı geç katıldım, sunumunuzu dinleyemedim ama buradaki arkadaşlardan sizin sunumunuzu ve genel değerlendirmelerini dinleyince cezaevlerimizdeki durumun gün geçtikçe iyiye gittiği konusunda genel bir kanaatin olduğunu fakat bazı aksamaların olduğunu anlıyorum; her partiden arkadaşlarımız bunun altını çizdiler, bundan da büyük bir mutluluk duydum.

2002-2005 yılları arasında, 2005 yılının sonuna kadar yine İnsan Hakları Komisyonu üyesi olarak Türkiye'de cezaevleriyle ilgili neler yapıldığına dair hem Türkiye genelinde hem de Avrupa ülkelerinde değişik incelemelerde bulunma fırsatımız oldu. Bu çalışmalara bizzat katılmış bir kişi olarak şunu ifade etmek istiyorum: Özellikle 2003 yılından itibaren ceza tevkifevlerindeki şartların iyileştirilmesi noktasında önemli adımlar attığımıza inanıp yurt dışından gelecek herkese kapılarımızı gönül rahatlığıyla açmaya başlamıştık, daha bunlar 2004 ve 2005 yıllarında gerçekleşti. O sırada biz inceleme için Avrupa Birliği üyesi ülkelerinden Avusturya'ya gittiğimizde ve Almanya'ya gittiğimizde maalesef bize cezaevlerini açmadılar. En son Avusturya'da, baskılarımıza dayanamayarak bir cezaevini açtıklarında karşılaştığımız konu biraz önce İbrahim Bey'in bahsettiği İsveç'teki cezaevine benzer tabutluk bir yerdi.

Ben şunu sormak istiyorum: Şu anda insan hakları karnesi çok iyi olarak gözüken ülkelerde ceza tevkifevlerinde uygulanan kurallar ile Türkiye'de uygulanan kurallar arasında paralellik, artı eksi durumu nedir; bu konuda bir bilgi almak istiyorum. Biz mevzuat olarak, düzenlemeler olarak, uygulama kuralları olarak onlarla ne durumdayız? Sağlık, yemek, bir araya gelmek, üçlü beşli bir arada kalmak, sosyalleşmek, eğitim, ıslah gibi bu anlamda kural ve kurumlarda nasıl bir değişiklik yaşadık; bunu gerçekten merak ediyorum son yıllar olarak ve bu konuda bir bilgi almak istiyorum.

İkinci bir husus da şu: Modern ceza kanunlarında, özellikle cezaevi müessesesinin oluşturulmasında belli amaçlar var. Birincisi, suçluyu toplumdan tecrit etmek, ona bir tür ceza vermek ama bu cezayı verirken ıslah etmek, bu arada toplumu onun şerrinden ve kötülüklerinden korumak var ama önemli bir husus da özellikle cana kastetme noktasındaki gibi büyük suçları işlemiş kişiler ile o konuda mağdur olan insanlar arasındaki adalet duygusunu tatmin etmek. Yani toplumda zarar görmüş insanlar, cezaevine giren insanların o suçu işleyip topluma büyük zararlar, bireylere büyük zararlar verdikten sonra orada yan gelip yatmalarını kabullenemediklerini; devletin parasıyla, kendi verdikleri vergilerle bu insanların orada keyif çatmasını kabullenmediklerini iddia ediyorlar ve bu konuda bizden bu işin takipçisi olmamızı, ceza çekecek kişinin asgari yaşam ve insan hakları çerçevesiyle bu ceza süreçlerini tamamlamadıkları takdirde toplumda zarara uğrayan insanların adalet duygularının tatmin edilmediğini ve bunlar eğer bir vesileyle dışarı çıkarsa "kana kan, dişe diş" anlayışıyla bu adalet duygularını kendilerinin tatmin edeceklerini ifade ediyorlar. Bu, toplumsal bir tehdittir. Onun için, cezaevlerinde özellikle bu tür adi suçlar değil, siyasi ve düşünce suçları değil ama terörist olarak askere, polise, vatandaşa zarar vermiş insanların bu tür uygulamalarda çok rahat olmadıkları noktasında kamuoyunun, adalet duygusunun da tatmin edilmesi gerektiğine inanıyorum, bu konuyla ilgili sizin fikirlerinizi almak istiyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum.